Sahife 6 AKŞAM 19 Kânunuevvel 1937 58 ii — .— Paristeki feci cinayetler tahkikatı Loblandu, Alman değil, Million öldürmüş Millionun kullandığı tabanca bulundu villâda bulu- nan eşyanın galp kadınlara aid olmadığı anlaşıldı Veidmanın altıncı kurbanı madam Kellerin cesedi Fonteneblo ormanın- da, haydudlar mağarasında bir kum tabakası altında gömülü olarak bu- lunduğunu yazmıştık. Veidman ile Million zavallı kadını öldürdükten sonra cesedi, elbisesi ve şapkasile beraber gömmüşlerdi. Yal- nız Velâman diğer kurbanlarında ol- duğu gibi bu bedbaht kadının da ayakkabılarım çıkarıp almağı ihmal etmemişti. Veildman ile Million kadı- nı öldürdükten sonra ormanda gezen- lerden biri tarafından görülmek kor- kusile, cesedi gömmek için derin bir çukur kazmağa lüzum görmemişler, | hattâ genç kadının sağ eli parmakla” | rmda bulunan altın nişan yüzüğile tek taşlı elmas yüzüğünü çıkarıp almağı ihma! etmişlerdi. Paris tabibi adiisi doktor Paul, morgda cesed üzerinde otopsi yap- mıştır. Bayan Keller de Veidmanın diğer kurbanları gibi ense köküne bir kurşun sıkılmak suretile öldürülmüş- tür. Fransız zabıta ve adliyesince bu ai- tı cinayet etrafında yapılmakta olan tahkikat, Veidmanın simsar Leblon- du kendisinin değil, fakat suç orta- fı Millionun öldürdüğü hakkındaki iddiasını teyid edecek mahiyettedir. Viedman bütün kurbanlarını 7,65 mi- | limetrelik bir brovning tabancasile öldürmüştü. Veidman (kurbanlarının köklerine birer kuşun sk mak suretile (işlerini (bitirmişti. Şoför Kufinin, emlâk simsarı Le | sobre'un, kendi arkadaşı Frommerin | enselerinde 7,65 milimetrelik tabanca | kurşunile açılmış birer yara vardı. ense ea Halbuki Leblondun ense kökünde iki kurşun vardı ve bu kurşun yaraları 6,35 milimetrelik tabanca kurşunları ile açılmıştı. Zabıta, Millionun Nice- de iken 6,35 milimetrelik bir tabanca satın almış olduğunu sureti katiyede tesbit etmiştir. Binaenaleyh zabıta, Leblondu, Millionun öldürmüş oldu- una sureti katiyede kani bulunuyor. Bu tabanca da Millionun babasının evinde yapılan araştırmada bulun- muştur. Katil Viedmanın oturduğu villâda bulunmuş olan kadın çamaşır ve eşyasından bir kısmının Destruel namında bir fabrikatörün otomobilin- den çalınmış olduğu meydana çıkmış- tır. Destruel ile karısı Voulzie villâsın- da bulunan eşya üzerindeki marka- ları gazetelerde okuyunca, derhal za- bıtaya müracaat ederek eşyayı gör- mek istemişler ve kendilerine ait ol- duklarını, bir gün otomobilleri içinde bırakmış oldukları bir valizin lokan- tadan çıktıkları zaman aşırılmış oldu- #unu gördüklerini söylemişlerdir. Za- bıta, bu sirkati Mililonun yapmış ol- duğu fikrindedir. Yurddaş! Osmanlı saltanatında ekonomik ne varsa Türkten gayri olanındı. Türkiye Cumhuriyetinde herşey gibi ekonomi de Türkleşti. Demir- yollarını Türkler kuruyor, Türk- ler işletiyor, bankalar Türklerin elinde. Fabrikaları da Türkler yapıyor. Kısaca ekonomi hayatında Türk, Osmanlı saltanatının hiç tanımadığı bir tipti. Bu tipi Cü: huriyet yarattı. Bu en büyük in- kilâptır: BÜYÜK AŞK Nakleden: (Vâ-Nü) Dünkü tefrikamızın hülâsası: İ Selma nişanlısı Fabri ile, ilk defa ola- yak, Aliye teyzeye gitmişlerdir. Aliye teyze gayet romantik bir kadın.. Onlara, oku- duğu eski bir romanın "kahramanlarını anlatıyor. * * Selma atıldı: — A... Bizim gibi... — Kızın parmağında bir yüzük var. Üzerinde mineyle «Ölünciye kadar!» diye yazın, Oğlan yüzüğü istemiş. Kız şu cevabı vörmiş: «Hayat çok kısadır. Sevginin ölün- tiye kadar olması kâfi değil. Vermem. Zira bu söz bizim sevişmemizi temsil edemez...» Fahri sordu: — «Ölünciye kadar» dan fazla ne olabilir? — Ebediyete kadar sevişmeği isti- 23 Pek ileri varmış. — Aşkın hududu yoktur İki genç bakışıp, müsti fifçe gülümsediler. İhtiyar kadın hikâyesine devam etti: — Evlendikten iki sene sonra Ro- yane ha- Tefrika No, 2 mandaki erkek öldü. Fakat bu mu- vakkat ayrılık, genç kadının aşkını büsbütün kemale erdirmiş oldu. Daha dâhi bir hale getirdi. Hattâ bir gün kabristandan döndüğü zaman, hem- şiresi kadıncağızın yüzündeki âdeta neşeli ifadeyi görünce hayretle sor- muş. Selma: — Sahi, teyzel - dedi. - Sevgilisi öldü diye kadın neden sevinç içinde oluyor? — Dürün size o sahifey! okuyayım: «Genç kadın hemşiresine şu ceva- bı verdi: «— Bana bu sevinci veren itika- dımdır. Ruhumda büyük bir mucize hasıl oldu. Bu fâni dünyada iki sene mesud yaşadıktan ve çok sevdiklen sonra onu kaybettim. Acının gayesi. ne erdim. Fakat şimdi m, Çünkü onun seniii ya şıyor. Daha lâhuti bir aşk. Bu ayrıl- ğin muvakkat olduğuna eminim.» Fahri; ” — Modası geçmiş hisler! » dedi, Aliye hanım gülümsedi: — Ebediyetin modası geçmez... Her di Almanya mektupları Almanyada iş cephesi teşkilâtı nasıl işler? Amele ve patronların grev hakkı kalktıktan sonra ihtilaflar nasıl halledilir? Berlin (Hususi muhabirimizden) — Almanyada «İş cephesi> namı altında büyük bir teşekkül vardır. Bu teşek- külün eçnebi matbuat kısmı şefi B. Ra ile görüştüm. Henüz 30 yaşların- da olan ve yedi sekiz lisan bilen bu gü- ler yüzlü zat bana iş cephesi teşkilâtı hakkında uzun malümat verdi. B. Rau diyor ki: — B. Hitler iş başına geçmezden evvel Almanyada birçok iş cemiyetleri vardı. Yalnız ticarethaneler müstah- demlerinin 8 cemiyeti vardı. Amele ce- miyetleri 169 u buluyordu. Bu cemi- yetler sınıf mücadelesi prensibi üzeri- ne kurulmuştu. Nasyonal sosyalizm sımf mücadelesini kaldırınca bu ce- miyetler de ortadan kaldırıldı, iş cep- hesi kuruldu. 20 milyon amele, tüccar müstahdemleri ve saire bu teşkilâta girdi. Almanyada bugün grev diye birşey yoktur. İşsizlik meselesi tamamen hal- ledilmiş gibidir, Evvelce Almanyada 6 milyon-işsiz amele vardı, Bugün iş- sizlerin miktarı mühim surette azal- mıştır. Bugünkü kadar işsize umumi harpten evvel de teşadüf edilirdi, — «İş cephesi» teşkilâtı herhangi bir nezarete tabi midir? — «İş cephösis bir nezarete tâbi de- ğildir, fakat nasyonal sosyalist fır- kasının tâli kısımdir. Bürokratik bir icraat emrile hareket edilmiş olsaydı, «İş cephesinin meselâ «Sevinçle kuv- vet elde etmek>, «İş güzelliği>, «Köy güzelli> gibi yüksek neticeler veren ic- raatı mümkün olamazdı, «İş cephesi» tarafından masarifatı- na İştirak edilen «Sevinçle kuvvet el- de etmek» teşkilâtının mucip olduğu masraflar, icraatın yüzde yüz artma» sına rağmen, 17 milyondan 13 milyon marka inebilmiştir. Bu müessesenin mevcudiyetinden beri 61,50 milyon kişi «Sevinçle kuvvet elde etmek» ce- miyetinin şu veya bu İcraatına iştirak etmiştir. İş yekünu iki milyar marka yükselmiştir. Erkek ve kadın olmak Üzere takriben «120, bin «Sevinçle kuvvet elde etmek; cemiyeti uğurun- da gayret sarfediyorlar, Bunların ek- serisi fahri olarak hizmet görüyor. Yal. nız beş bin kişi yani yüzde dördü be- delli bir vazife İle muvazzaftır. Bu sene zarfında, aşağı yukarı 9 milyon kişi seyahatlere, iki milyon ki- şi de gezintilere iştirrk etmişlerdir. Müesseseler tarafından teşkil edilmiş olan spor, memnuniyeti mucip olacak derecede terakki göstermiştir. Şimdiye kadar, sporla hiç uğraşmamış olan 7 milyon erkekle kadın «Sevinçle kuv- vet elde etmek» cemiyetinin jimnas- atırabin sonunda o his bizde uyanır. Yüzünde âdeta dünyadan uzaklaş- mış nurani bir hal vardı, Sonra bir- denbire kendini - topladı ve gençlere i hitaben: — Siz, beşeri sasdetlerle mesud | olun yavrularım. Fakat arada sırada İ da ebediyeti, öteki hayatı, ahreti ak- ınıza getirin. - İki genç müsaade istediler ve mek- tepten kurtulmuş çocuklar gibi kaç- tılar, Dışarıda Selma sordu: — Ne dersin? — Kaçık... Fakat çok sevimli bir ka“ çık... Tam müzelik. Merdivenleri inerken, genç kıza ge- ne bir sanci ârız oldu, Nişanlısını en- dişeye düşürmemek için ses çıkarma- dı. Yalniz azıcık geri kaldı. — Neye böyle yâvaş yürüyorsun, Selma? — Sen çok koşuyof'sun. — Halbuki daima sen beni geçer. din. Kızcağız zoraki gülmeğe çalışarak: — Bir kadın kocasını geçmemeli- dir! - dedi, — Bilhassa aşkta. — Yok, aşkta kadınlar daima ileri- dedir. — Orası bilinmez, |, gelince delikanlı veda etti; tik talimlerine durmadan iştirak et- mişlerdir. İşsizlik teşkilâtı pek müessir bir in- kişafa yüz tutmuştur. «Sevinçle kuv- vet elde etmek» cemiyetinin vesateti sayesinde 13,50 milyon kişi tiyatroları ziyaret etmişler 3,50 milyon kişide muhtelif konserlerde bulunmuşlardır. «İş cephesisnin mevcudiyetinden beri mesleki terbiye için «803 milyon mark tahsis edilmişti. Şimdiye kadar sıh- hati umumiye maksadına hizmet et- mek üzere altı milyon mark tahsis edilmişken bundan böyle kırk milyon mark sarfı gözönünde bulundurulmuş- tur. Devrei hesabiye esnasında «Ru- gens kaplıcaları, «Sevinçle kuvvet el- de etmek» cemiyetine mahsus vapur- Jar, tiyatrolar, idarehapeler vesaire için «İş cephesiinin vâsi inşaat kadrosuna elli milyon mark tahsis edilmişti. — «iş cephesiz nasıl taksim edilmiş- tir?, — En küçük höcere, en küçük vah- det imalâthanedir. İkinci safha, mev- zil höcereleri bir araya getiren vah- dettir, Sonra «Sancak: namını verdi- ğimiz birçok şehirleri ihata eden üçün- cü safha gelir. Dördüncüsü «mıntakaş beşincisi de bütün memlekettir. Bu Re- gional taksimden maada muhtelif sanat teşekküllerine, maden, odun, kâğıd ilâh gibi muhtelif branşlara gö- re taksim de mevcuttur. — Grev ve Look-out'ların lâğvedil. melerine göre amele ile patronlar ara- sındaki ihtilâf nasıl halledilir? — Yirmiden fazla adamı olan her bir müessesenin bir «Emniyet meclisi> vardır, Müessese sahibi bizzat bu mec- Jisin azalarını teklif eder. «Emniyet meclisi», müessede bir müşareket fik- Tini ihdas etmek için, işe ve müesses6- nin nef'ine müteallik bilümum mese- İeleri müzakere ve münakaşa etmek mecburiyetindedir. «Emniyet meclisiz tarafından halledilemiyen ihtilâflar, hükümet memuru olup tamamile bi- taraf olan «iş vasisivne arzedilir, «<İş vasisisnin verdiği veya vereceği karar, katidir. — Ecnebi memleketlerde deveran eden şaylaya göre üçüncü Relch ame- lenin gündeliklerini tenzil etmiş imiş bu doğru mu?, — Doğru değildir. Hükümet, yeni rejimden evvelki gündelikleri bir ka- nunla temin etmiştir. Fakat «İş cep- hesi> mütehassıs amele için mükâfat- lar ihdas etmiş ve 979 tarifeyi ıslah et» miştir. — İş cephesinin hukuk meclisleri var mıdır?, — Hukuk meclisleri, iş cephesinin — Bu akşam meşgülüm âmâ... Genç kız biran düşündü. Nişanlısı- nın gelmeğe razı olacağını anlamıştır — Peki, peki, yarına! « diğe kesti. Delikanlı yarım ağız reddine rağ- men nişanlısının davette ısrar etme- yişini garib buldu. Fakat ses çıkar- madı, Selma, o anda, üçüncü defa olarak o sancıyı duymuştu. Mendilini ağzı- na götürdü. Ve hayretle gördü: Kan! .. Belma ile Fahri Adada tanışmış ve , Fahrinin kibar mu- hitten bir metresi vardı. Yaşı epey ile- rilemiş bir hanımefendi ki, delikanlı- nın günden güne kendisine karşı lâ- kaydlaştığını gördükçe fena halde üzülüyordu. Fahri onu kendinden güzellikle uzaklaştırmak istiyor; verilen rande- Yuları atlatıyor, gitmiyordu. Fakat kadın bunları anlamamazlıktan geli. yordu. Nihayet Fahri, açıktan açığa, ev- lenmek istediğini söyledi. — Kiminle? — Şimdilik ismini söyliyemem. — Genç bir kızla mı? — Elbet, — Tanıyor mıyım? KADIN KÖŞESİ Fötr şapka Siyah fötrden kenarları kalkık şapka. Saç üzerine gelen kadife tür- ban zümrüd yeşilidir. Ayni kadife den önde bağlanan küçük eşarp vardır, EE RE İzmirde sıhhat işleri İzmir sıhhat ve içtiği muavenet Ti dürü Dr. B. Cew det Saracoğlu, vilâyetin suhat işleri o üzerinde tam bir hassa- hiyesi ve hava- Sıhhi; üdürü dek- Hel, sıhhat mü- dor Cevdet Saraçoğlu dürlüğünün teşebbüsile sıtma müca- delesi mıntakâsı içine alınmıştır. Vilâyetin sıhhat işleri, alınan ye- rinde tedbirlerle çok iyileşmiştir. ————— — iyi neticeler veren bir iş sahasını teş- kil eder. «İş cephesisnin bütün Ak manya dahilinde (1200) hukuk mecilse leri mevcuttur ki, içtimai meseleler, içtimai sigortalar hususunda slâka- darlara meccanen akıl hocalığı eder. Bu hukuk meclislerinin en yüksek faaliyet ve gayretleri efrad. İle mak sahipleri aralarında tam bir itilâf ya” ratmıya inhisar eder, Bu saha dahiline de cereyan eden ihtilâfların ve mese lelerin yüzde doksan beşi, bu hukuk meclisleri taraflarından halledilmek- tedir ki, mahkemeler, işsizlik yüzün- den şikâyete başlamışlardır. — Z. B. — Belki, Kadın bu âcı Hakikate isyan edi- yordu. ğ Kavgalar oldu; göz yaşları dökük dü. Sevgilisinin esrarını anlamak için kadın Fahriyi zorluyordu. Fakat genç erkek hep kaçamak yollar bulup lâfı kapatıyordu. Çünkü Selma ile arala” rında henüz söz kesilmemişti. Fahri, rabıtasından aynlıp serbest ken genç kızla evlenmek talebinde bu” Tunmağı istiyordu. Ragıb paşanın haremi olan metre si Leman hanımefendi, civardaki bü“ tün genç kızları birer birer gözden ge çirdi, Selmanın güzelliği, zarafeti cd” den nazarı dikkati calibdi. Sevgilisi” nin onu intihab etmiş olduğuna der hal karar verdi. Zaten külübde Fahri hep onunla konuşup gülüşmüyel muydı? Beraber dans etmiyorlar mi” dı? Kadın genç kızı sevgilisinin kendi* sile münasebetinden haberdar etmek istedi. Onun ne dönek, ne 'güvenilmeğ erkek olduğunu söyliyecekti. İçin için: «— Evet, söylemeliyim, Sevişmelefi ilerilemedn bu işin önüne geçmeli” yim!» diye düşünüyordu. Bir akşam, kulübün bahçesinde genç kızın yânına yaklaştı. Şundan bundan konuşmağa başladılar, o (Arkası va