AKŞAM © © v7 Kânunuevvel 1937 in i AKŞAMDAN AKŞAMA“ Zencilerden nefret || | edenlere dair... Şmelling, Şeri Tomas'ı yenmiş. Bu muzaffer Alman boksörle zinci Joe Luiz karşılaşacakmış. Hangisi ga- | lebe çalarsa şampiyon o olacakmış. Birkaç genç bu bahsi konuşurken: «İnşallah tayyare piyangosu bana çıksın!» duasını feleğin kulağına ulaş- | tırmak için çırpınan bir züğürd heye- canile: — İnşallah inşallah... - diyorlardı - inşallah Şmelling galebe çalar. — Size ne, a çocuklar?- dedim, i — Tabii değil mi ya: O, beyaz ırk. | tan... Bilâkis, Joe Luiz siyah. | Ve, kafalarını «gidi gidi» diye sal- liyarak: — Bu siyahlar azıttılar işi... Bütün rekorları kendilerine hasrettirecekler... Doğrusu, sporda fevkalâde kabiliyet gösteriyorlar. Berlin olimpiyadlarında o parmak ısırtan zencilerin isimlerini saydıktan | sonra, yeni yetişen kara istidadlara | geçtiler. Âdeta: — Düşman ilerliyor! - gibi konuşu» yorlardı, Bu hisler bana yabancı geldi. Be- | nim bilmediğim, milli terbiyemizin | Kızılayın 60 ıncı | yıldönümü Kutlama programının esasları Ankaraya bildirildi Kızılayı ğı ya: lanmak üzere bir komisyon seçilmiş- | tir. İlk toplantısını yapan komisyon program esaslarını hazırlıyarak Ar- karaya bildirmiştir. Bu program An- karadaki Kurum merkezince de tas- | dik edildikten sonra İlân edilecektir. Kızılayın altmışıncı yıldönümü, ia ne toplamak, müsamere yapmak gibi | esaslardan uzak bir programla tesid edilecektir, O gün yapılacak tezahü- rat, Kızılayın altmış sene içinde mem- lekete yaptığı hizmetleri, harpte, | sulhta yaralılara, hasta ve felâketze- | delere yaptığı yardımları gösterecek | ve halkın bu hayır müessesesine dik- | kati çekilecektir, | Bir arabanın hayvanları içinde insaniyet duygülarına karşı rahim ve şefik bir nağme vardır, Aman, asrın haşin, hodbin ve bizim asil ta- hassüsümüze yabancı cereyanları ara | sında bu yüksek ruh kaybolmasın. Zenci, tabiatin bakir sinesinden ye- | ni çıkmış kara derili ve kara bahtlı bir insan yavrusudur, Onun bizimkin- den daha beyaz ve daha sağlam dişle- ri olduğu gibi, elbette daha da kuvvet- li ve çevik adaleleri var, - Beyaz Amerikalıların * siyahları çekemeyişleri cinsi bir kıskanmadır!- | diye Freudist bir Moda olan İlim iktisadidir Ki, o da ikincisi — Amerikada zenciler, amelelikte beyazlara rekabet ediyor. Zira, pek ip- tidai insanlardır. Bütün medeni talep lerden vareste kalarak, beyaz işçinin ücretinden pek daha aşağı gündelik. lere razı oluyorlar. Düşmanlık da bu yüzden alıp yürüyor! Irki husumetin sebebi her ne olur- Sa olsun, devası eştir öyleyse: Zenci- yi, medeniyetimizin nimetlerile bize benzetmek!. Joe Luiz şöyle demiş: — Mektepte iken arkadaşlarım ren- gimden dolayı beni istihfaf ederlerdi. Bu sebeple onların eğlencelerinden uzak kaldım ve bünyemi inkişaf ettir. meğe muvaffak oldum. Ayni şeyi bir Amerikan zenci ame- lesinin ağzından işitmiş gibi size nal ledebilirim: — Bizi fakir mahallelerimizde tec- Tid ettiler, Aralarına karıştırmıyorlar. Onların türlü türlü huylarını öğrenip Sarfiyata alışamıyoruz. Eğer alışsak, biz de onlardan aşağıya geçinemeyiz elbette. Öyleyse, işçi rekabetinin kalkması- na da ilâç, zenciyi medenileştirmek!, Bizim her türlü geri insanları telâk- kimiz budur; bu olabilir, Yüksek duy- Eularımızı yabancı memleketlerin mu- taassıp hava cereyanları sarsmasın. ürktü, araba denize sürüklendi | Sürücü Osmanın -İdaresindeki yük arabası dün akşam üzeri Balıkpa2a- | rında Yağ iskelesinde deniz kenarın- İ da ilerlemekte iken hayvanlar ürkmüş ve arab: enize sürüklemişlerdir, A- rabati gi le kendini kurtarabilmiş, denize giren beygirlerden biri boğul- muştur. varla iri Dümen dolabının zinciri bir yolcuyu ağır yaraladı Dün Mudanyadan gelen «Bürsa> | vapurunda feci bir kaza olmuştur. Se- yahat için Bursaya gitmiş olan Cev- det isminde biri dün İstanbula gelmek üzere vapurla yola çıkmış ve bir ara- luk'da kıç taraftaki dümen dolabı üze- rine oturmuştur. Bu sırada dolabın kapağı her nasıl- sa kaymış ve Cevdet dolab içine düş- müş, dümen zinciri kendisini belin- | den sarmıştır, Cevdet feryad ve istimdada başla- mışsa da r taraftan ağır dümen zinciri bütün vücudünü dolamış ve feci bereler tevlid etmiştir. Neden sonra işin farkına varılmış, | dümen zinciri boşaltılarak Cevdet çi- karılmıştır. Vapur doktoru, derhal Cevdeti tedavi altına almış ve limana geldikten sonra zabıta haberdar edil- miştir. Cevdet hastaneye kaldırılmış- | tar. Hayatı tehlikededir. Şehrimiz Yugoslav konsolosu! terfi etti Sekiz senedenberi şehrimiz Yugus- Javya konsolosluğunu muvaffakıyetle ifa etmekte olan B. Şerbina hükümeti metbuası tarafından şehrimizdeki va- zilesinde ipka edilmekle beraber, fah- ri general konsolosluğa terfi edilmiş- tır. B. Şerbina- şehrimizin bütün mu- hitlerinde büyük bir hürmet ve mu- Bizim ananevi düşüncemiz her türlü modern aşırılıktan üstündür. (vâ-Nü) — Ceddi âlâmizın Âdem olduğunu tapar yazıyorlar bay Amca. habbet kazanmış samimi bir Türk dostudur, kendisini bu terfiden dola- yı tebrik ederiz. “12 nci okul himaye heyeti! Haklı şikâyetler İstanbulda elektriksiz mahalleler bir mektupta her tarafında , elektrik kab- kalmamış gibi- yerler var ki yakınla- rından elektrik kablosu geçtiği halde, tenvirattan mahrumdur. İşte bir misal: Bir taraftan Davudpaşa kışlasına, tan Maltepe askeri lisesi- trik tesisatı gittiği halde 370 evli Takyeci mahal- lesi We bu mahalle civârında yine 100 evden ibaret küçük bir mahalle daha aranlık içindedir. larlar simdiye kadar elektrik şirketine birçok müracâstler yapmış- lar, üç yüz imzsli bir mazbata de ha- zırlıyarak şirkete vermişler, fakat bütün bu teşebbüsler boşa gitmiştir. Şirket kuru bir valdde bile bulunma- şehir hududu haricinde Yaptığımız tahkikat bu mek- tup Oo münderecalının tama- mile hakikate uygun olduğunu göstermektedir. Haber aldığımı za göre elektrik şirketinden müs- bet bir cevap alamıyan Takyeci nahallesi Nafıa Vekâletine baş rar vermişlerdir. i ağı Fakir talebeye yardım bilânçosunu neşretti | İlk mekteplerdel yardım için he fâkir talebeye ektepte bir himaye heyeti vardır. Bu himaye heyetleri ianeler ve Kızıl; vi el tedirler. | p yapılan yardım ne nisbetledir? Beyoğlu 12 nci okuldaki himaye heyeti 1936-1937 senesi gelir ve masrafının hesabını gösteren bir bilânço bastırmış ve ge çen seneki faaliyetini bu suretle te- barüz ettirerek ötedenberi himaye heyetine yardımda bulunanlara gön» dermiştir. Bu bilânçoya göre himaye heyeti geçen sene 928 lira 16 kuruş bir gelir temin etmiştir. Bu paranın 568 küsur lirası çocukların iaşesine, 55 küsur lirası kilap ve yazı malze- mesine, 304 küsur lirası da çocuklar rın elbise ve ayakkabılarına sarfedil- miştir. Beyoğlu 12 nci okul himaye heyeti- nin bu hareketi çok yerindedir. Ge- çen seneki gelir ve masrafının hesa- bını ilân etmekle bu seneki. yardım sahasını genişletmeğe muvaffak ola- caktır. Üniversitede ecnebi dil kursları Üniversite ecnebi dil kursları tali- matnamesine göre ecnebi dil imti- hanlarında muvaffak olamıyan tale- benin mensup bulundukları fakülte imtihanlarına kabul edilmemesi lâ- zımdır. Geçen haziran ve eylül imti- hanlarına giremeyen talebenin büs- bütün mağdur olmamaları için bun- ların yeniden imtihana kabul edilme- leri karalaştırılmıştır. Bu seferki im- tihanda da muvaffak olamıyanlar kati surette sınıf geçemiyeceklerdir. Bay Amcaya göre.. . Halbuki o bacaksız, karşıma geçmiş «Yok bilmem insanın ceddi maymunmuş da... ... «Sonradan dile gelip insan muş!...» Bir hırsız şebekesi yakalandı Takım takım elbiseler, pâltolar, muşambalar çalmışlar Emniyet direktörlüğü ikinci şube memurları deniz üzerinde işlenen mühim bir hırsızlığın şebeke halinde İ çalışan faillerini meydana çıkarmış- lardır. Bundan birkaç gün evvel, güzel İz- mir ambarı tarafından İzmire sevke- dilmek üzere Konya vapuruna birçok sandık ve balye yüklenmiştir. Bu yük- leme işl sırasında büyük bir sandık açılmış ve bu sandıkta bulunan takım takşm elbiseler, paltolar, muşambalar ve pardesüler aşırılmıştır. Neden sonra hırsızlığın farkına vâ- | rılmış bir taraftan Güzel İzmir amba- rı bir taraftan Denizyolları idaresi 7a- bıtaya müracaat ederek hırsızlığın fa- illerinin meydana çıkarılmasını İste- miştir. Emniyet direktörlüğünün alâ- kadar memurları, derhal tahkikata ve takibata girişmişler ve ilk iş olarak çalınmış elbiselerden biri ele geçirik miştir, Bu ip ucu üzerinde yürünerek bu işi yapan 7 kişilik bir kumpanya ef- Tadı lamamen yakalanmıştır. Bunlar Cemal, Şükrü, Mehmed Ali, Ahmed, Cafer, Tevfik ve Mehmed isimlerinde- dir, Tahkikat derinleştirilince çalınan eşyaların nerelere satıldığı tesbit edil- miş ve oralardan müsadere olunmuş- | tur. Şebeke efradı hakkındaki tahki- i kat derinleştirilmektedir. Garib bir vaka Şoför muavininin yakaladığı şoförü yaralıyan adam mıdır? Dün saat on beşte Nişüntaşında bir vaka olmuştur. Teşvikiye camisi tara- fından dört yol ağzına doğru gelen bir otomobil orada durmuş ve şoförün yanında bulunan genç bir adam yere atlıyarak otomobilin müşteri kapısını açmış ve içeride oturmakta olan âda» mı yakasından tutarak arabadan aşa- gı almıştır. Şoför muavini, hem bu adamın yakasını tutmakta, hem de bir taraftan: — Polis yok mu?.. diye bağırmakta idi, Bu sırada, tramvay şirketinin Tak- sim - Beşiktaş servisini yapan bir oto- büs oradan geçiyordu. İçinde bulunan bir polis memuru oteüsü durdura- rak inmiş, yakapaça döğüşen iki şah- sın etrafını da kesif bir halk tabakası kaplamıştı Polis işe müdahele edince; şoför mu- avini, bu adamın bundan bir ay ka- dar evvel Beşiktaşta Etem isminde bir şoförü dört yerinden yaralıyarak ka- çan Hasan olduğunu söylemiş, Hasan ise filhakika isminin bu olduğunu, fakat o işl kendisi yapmadığını söyle- miştir, Bunun üzerine polis memuru; bu adamı Beşiktaş merkezine götür- müştür. Hâdise etrafında lâzım gelen tahkikat yapılmaktadır. seğükükei İSTANBUL HAYATI Düğün eğlencesi! Bir baba dostumun ahbablarından biri kızını evlendiriyormuş. Kendisile bir defa dostumun yanında görüş müştüm. Düğüne beni de davet etmiş. Akşam üzeri dostumla beraber gittik. Düğün sahibi salonun kapısında bizi karşılıyarak tanımadığımız davetli ler arasına yerleştirdi. Sağa sola ba- kınırken caz başladı. Bay damadla bayan gelin, dansın öncülüğünü yaptılar. Çiftler kalabalıklaştı. Dans yeri hâle geldi, Yanımda iki delikanlı fısıldaşıyorları — Haydi bayım. Git bir defa teklif e s ” — Ya kalkmazsa? — Kalkmazsa, «dansetmiyecektiniz. de buraya niçin geldiniz?» diye mah- cub edersin. Hadi durma. Ben de onun yanındaki kızı kaldıracağım. Biz buraya dansetmeğe geldik azizim. İH ili 8 ; l ya i Sahife 3 a Sn NS si ia