» KESKE ete M5 Kânunuevvel 1937 AKŞAM - Amerikada elma bayramı Bu seneki şenlikler çok parlak oldu Yeni sene mahsulü 12 milyon kilodur elmanın kilosu beş kuruşa satılıyor i sAN Amerikanın Shenandoah ovası el- masile meşhurdur. Bu ova baştan başa elma ağaçlarile doludur. Mev- sim gelince ova da büyük bir faaliyet başlar. Elmalar toplanır, sandıklara yerleştirilerek Amerikanın dört bir tarafıma gönderilir. Her sene ikinciteşrinin sonu elma hasadı zamanıdır. Bu münasebetle sima ticaretinin merkezi olan Mar- tinsbüry şehrinde büyük şenlikler ter- tib edilir, Şenlikler iki gün sürer. halk gece gündüz eğlenir. Bu iki gün zar- fında bol bol elma yenir, elma şarabı Elma yığınları, elma ile donatılmış ev ve araba, bu seneki elma krah, elma toplıyan genç bir kız içilir, Ayni zamanda büyük bir elma ser- gisi açılır. Sergide her cins elma teş- hir edilir, elma sarfiyatını arttırmak için propaganda yapılır. Şehrin 80- kaklarında elma ile süslenmiş araba- lar gezer, bunlardan halka bedava elma dağıtılır. Elma bayramı münasebetile bir kral seçilir. Krl iki gün süren mera- sim esnasinda şenliklere reislik eder. Kralın, seçildikten sonra ilk vazifesi başına tacını giymek ve derhal bir elma yemektir! 7 Bu sene elma mahsulü çok bol ol- muştur. Bütün ova olma yığınlarile doludur. Elmalardan bir kısmı meyva diye yenecek, bir kısmından konser- milyon kilo kadar tahmin ediliyor. Bu sene Martinsburyde yapılan şenlikler çok parlak olmuştur. Elma krallığına üçüncü Edgar namile bir çiflik sahibi seçilmiştir. Sokaklarda elma ile süslenmiş arabalardan baş- ka bir de küşük ev gezdirilmiştir. Bu ev çok hoşa gitmiştir. Elma flati va- sati olarak beş kuruştur. Mavi bir göz siyaki yapılıyor (köşede siyahi yapmak için konan cam görünüyor) Gözbebekleri elbisenin rengine göre boyanıyor 3 Bundan sonra kadınların göz bebeklerini, giydikleri elbiseye göre boyamak kabil olacaktır. Simaya ve tuvalete bangi göz rengi yakışıyorsa o renk verilecektir. İstenilen rengi temin eden madde ne boyadır, ne de yağ, krem ve #alre... Mesele sadece, resimde görüldüğü gibi, göz kapaklarının arasına sokulan ortası renkli bir camdan ibaret- tir. Bu cam gayet incedir, sanatkfirane bir surette yapılmıştır. Alman camcılık sanayiinin bir eseri olan bu yeni tuvalet âletinin tekemmül ettirilerek gözlük gibi de kullanılacağı söylenmektedir. İki sarhoş yakalandı Kocamustafapaşada oturan Ekrem biri; evvelki gece Aksarayda Millet caddesinde bir kahveye sarhoş girmiş, orada gördüğü ve ön- ©€ Araları açık bulunan Faik isminde üzerine bıçakla hücum ettiği | İM polisler tarafından yakalanmış» Aksarayda Ahmediyede oturan do- 1 Mustafa da sarhoş bir halde bağırıp çağırmakla iken za- bita memurları tarafından tutulmuş, pv Mahkemeye verilmiştir. Esnafa kredi Esnafa kredi temini için bir tali- matname hazırlandığını yazmıştık. Bu talimatname İle sene başından itibaren kredi çilerine başlanması ka- rarlaştırılmış iken bundan vazgeçli- miştir. Çünkü hükümetin kurmağa karar verdiği Halk bankası 938 senesi için- | de teşekkül edecektir. Esnaf muh- taç olduğu krediyi bu bankadan temin edeceği. cihetle aynca kendi aralârında bir kredi teşkilâtı kurma» ğa lüzum kalmamışlır. B. Papa eftim aleyhindeki aforoz kaldırılıyor mu? Jurnal Doryan gazetesi, B. Papa Eftimin aleyhindeki aforuzu kaldırt- mak için Rum patrikhanesine müra- caat ettiği ve bir uzlaşma çaresi ara- dığı hakkında bir şayia dolaştığını yazıyordu. Fener Rum patrikhanesinden ve- rilen malümata göre Papa Eftim bu ana kadar patrikhaneye böyle mü- racaatte bulunmamıştır, Şayed böyle bir müracaat vaki olursa, mesele Si- nod meclisinde müzakere edilecek ve bir karam bağlanacaktır, Sahife 7 Yazan: Arif C, Denker ESRARENGİZ KERVAN 'Tefrika No. 30 —“ Sonyanın cesedi mezara indirildi, yavaş yavaş yokuştan aşağıya indiler İşler bittikten sonra karşı sahilde alelâcele yemek yenildi. Vassili ar- kadaşı Andreyin yanına oturduktan ve Hüseyin efendi ile Ahmed se yük arabalarından birine bindikten sonra kafile Akburçak silsilesinin ilk tepelerine doğru yola çıktı, Bu te- pelerin arkasından, üzerleri kârla örtülü olan yüksek dağların uçları pır pini pırıldıyordu. Kafile yola çıktıktan iki saat son- ra gölgeler arabaların yün tarafın- dan garpten şarka doğru epiyce uza- yıp gittiği bir zamanda ilk tepelere erişildi. Andrey önüne çıkan ilk vadiye saptı. Fakat arkadan Ahmed Abud, biraz daha ilerledikten sonra şark tarafına sapmasını bağırarak Andreye anlattı. Orada temiz ve tatlı bir memba suyu aktığını ve bir saat sonra güneş batmadan oraya geline- bileceğini söyledi. Andrey onun ihtaratıni” itaatle arabayı şark tarafına çevirdi. Bu s€- fer gölge daha ziyade uzadı, birer heyülâ gibi arabaların önünden yü- rTümeğe başladı. Biraz sonra Ahmedin söylediği yere vasıl olundu. Buradan kayalıkların arasından çıkan ince bir su damarı bir iki metre kadar yeryü- zünde aktıktan sonra gene kayalıklar arasında kaybolup gidiyordu. Bu su- yun sayesinde etrafta bir iki kamış- lık vücud bulmuş, bir kaç tane de ka- tırtırnağı ağacı yetişmişti. Yoksa her taraf, geçilen bütün step gibi, kurak- Tıktı, Araba durdu ve Olga aşağıya indi. atlar çözüldü. Arabacılar ve uşaklar gece hazırlıklarile meşgul olmağa baş- ladılar. Güneş henüz batmamıştı, fa- kat kafilenin bulunduğu vadi de ar- tık görülmüyordu. Yalnız gurubun son şuaları şark tarafında bir tepe- nin üstüne vurarak altın sarısına bü- rülü bir ilıklık hissi uyandırıyordu. ların bulunduğu yer gürülmüyordu. Fakat İli nehrinin geçtiği yerlere, Rus hududunun ilerisine, Balbaş gö- lüne kadar fevkalâde bir panorama irisanı teshir ediyordu. Olga: — Sonya, dedi, seni burada ebedi istirahatine tevdi edeceğim. Uzaklar- dan sana bakacak olan ana vatanı: nın gözleri önünde ebedi uykuya da- larsın. Olga tekrar su başına indi. Andrey ile Vassiliye ölüyü arabadan çıkarma- Yarını emretti. Ondan sonra Sonyanın nâşı arabacıların da yardımile o te- peye çıkarıldı. Orada alelâcele bir me- zar kazıldı. Mezar kazılırken Olga de- rin bir düşünceye daldı, Her ne kadar arkadaşı Sonyanın Aâni ölümünden dolayı çok müteessir olmamış ise de ayni akıbetin her za- man kendisi için de mevcud olduğü- nu biliyordu. Sonya aile ismini bile bilmiyordu. Sovyetlerin Asya hizmeti- ne girenler, gizli işler görmeyi üzer- lerine alanlar her şeyden, hattâ soy adlarından bile feragat etmeğe mec- burdular. Onlar birer numaradan başka bir şey değildirler, fakat öyle bir numaraki her Sovyet memuru © nu- maraya hürmet etmek mecburiyetin- dedir. Şüphesiz bütün casuslar kellelerini koltuklarının altında taşırlar. Onlar- dan birisi Steplerde dolaşırken, şehir- lerde çalışırken ve yahut göçebelerin yanında yaşarken öldürülecek olsa hiç bir Sovyet memuru ölen için kılı- nı bile oynatamaz, Ölen casus artık kaybolmuş sayılır. Fakat bir casus telgraf hattından istifade etmek ve yahut bir Sovyet memurundan yardım görmek istediği zaman kendilerine her hususta kolay- Yık gösterilir. Yanlarındaki hususi ve- sika kendilerine bütün resmi kapıları açık bulundurur. Bununla beraber tehlikeye düştükleri anda kimse ken- dilerinin yardımına Koşmaz, koşamaz. Onun için herkes kendi başının çare- sine bakmağa mecbiirdur, Olganın casusluk numarası 752, Sonyanın numarası ise 633 idi, İki arkadaş bir müddet, Mogolistanda, bir müddet de İranda dolaştıktan sonra şimdi Çin Türkistanına geçmişlerdi. İ Sovyetlerin geçirmekte oldukları bü- yük tehlikelerin membaini aramakla meşguldüler. Çünkü 1921 senesinde mukabil ihtilâllerin henüz arkası alın- mamıştı. Denikinler, Kolçaklar, Yu- deniçler ortalığı kasıp kavuruyordu. Fransız, İngiliz, Amerikan kuvvetleri mukabil ihtilâle çok yardım ediyor. lardı. Bilhassa Japon casuslar Ur: dağlarına kadar her tarafa burunla- rını sokmakta idiler, Buhara tarafla- rında da Enver paşa oradaki Türkle- ri ayaklandırmağa çalışıyordu. Esra- rengiz kervanla gelen silâhlar da En- ver paşağa sit değil miydi?.. Olga bunları düşünmekte iken me- zar da kazılıp bitti. Sonyanın cesedi yavaş yavaş mezara indirildi. Ruslar şapkalarını çıkardılar, arabacılarla Hüseyin efendi biraz gerilediler. Olga bulunduğu tepenin eteğinden itiba- Ten uzanıp giden ıssız stepe ve o stepi kuşatan yüce dağlara baktı. Ondan sonra gözü mezara indirilen ölüye ilişti. — Ezeli manzara, ezeli ölüm! dedi. Mezara yaklaştı. Bir kaç kelime ile Sonyaya son veda sözlerini Söyledi. Bunu müteakıb adamlarına mezar kapatmalarını işaret etti, Andrey ile Vassili şapkalarını tek- rar başlarına geçirdiler, Kürklere se- rıldılar. Sonyayı ebediyyen içerisine alan mezar birikidakika zarfında kapatılıverdi. Olga, Sovyetlerin gizli, adsız sansız ajarilarından birinin ora- da medfun olduğunu âdı sanı gibi bel- li olmasın diye mezarın Üzerini düzet- tirdi. Fazla gelen toprakları da etfa- fa yaydırdı. Ondan sonra Olga ve arkasından yürüyen uşaklarile arabacıları ve Hü- seyin efendi yavaş yavaş yokuştan aşağıya indiler. Mezar örtülürken gü- neş de batmıştı. Step, tepeler ve dağ- lar kârarmak üzere idi. Kurulan ka- rargâhda iki ateş yanıyordu. Olganın seyahat arabası bu ateşlerden birisi- arabası karşı karşıya duruyordu. Bir kaç adım ötede akan memba suyunun hışıltısı yanan odunların çatırdısına karışıyordu. Ayakları bağlı olan atlar kamışlık arasında dolaşarak ot ara- mâkla meşgul olurken arada sırada tepiniyorlardı. Seyahat arabasının önüne bir halı serildi, Olga Yorgun bir halde üzerine oturdu. Ateşin öbür tarafında oturan Ahmed Abudun ellerinde, ayakların- da ve göğsündeki yaralar kendisine çok ıztırab veriyordu. Hattâ göğsün- deki yaralar cerahat peyda etmeğe başlamış, ellerinin ve ayaklarının par- makları ise iyice şişmişti. Her tarafı ateş gibi yanıyordu. Bu haline rağmen, Olga yerinden kalkıp kendisine doğru geldiği zaman Ahmed Abud inlemeği derhal kesti. Çünkü Rus kızının hakkında ne dü- şündüğünü henüz bilmiyordu. Vak:â, Hang-Faonun adamlarına aptalcası- nâ yakalandıktan sonra Olga kendi- sini kurtarmıştı, Fakat bu kurtarma- nın güzel gözleri için yapılmadığını, gösterilen yardımın arkasında Olga- nın müstakbel plânlarının gizlenmek- te olduğunu Ahmed biliyordu. Ancak bu plânlarım neden ibaret bulundu- ğu malüm değildi. İşte bundan dolayı Ahmed inlememek ve Olganın dikkat nazarını celbetmemek için dişini sik- tı. İşe yaramıyacak bir halde olduğu kız tarafından anlaşılırsa Olganın müstakbel plânını kendisine bildir. memesinden korktu. Fakat Olga, kendi düşüncelerile meşgul olduğundan Ahmedin orada yattığını görmedi. Sonyanın ölümün- den sonra Olganın üzerine bir yalnız- lk çökmüştü. Şimdi Azarbaycanda çocukluk ve ilk gençlik senelerini ya» şadığı büyük bahçeli ev gözünün önüe ne geliyordu. Olga çok küçük yaşta iken annesini kaybetmiş ve mürebbi. yelerle büyümüştü. Babasını nadiren görebilirdi. Bir çok işler peşinde ko- şan babası zamanının büyük bir kış- mını seyahatte geçirirdi. Onun için Olgayı - hayır Olgayı değil, asıl Türk ismile Güldostu - Petersburga götüre- rek orada kibar ailelerin kızlarına mahsus bir leyli mektebe yerleştirme» ğe mecbur kalmıştı. (Arkası var) © s Züleielsirminel öbek Mağ Ne, MkmaMaği yi GüüklsdaZ als