8 Kânunuevvel 1937 e AKŞAMDAN AKŞAMA: Babasının rakı içirdiği çocuk İzmirde bay Bedri isininde miley. ver bir zat, oğlu beş yaşınd: le beraber birahaneye girdi kalanarak mahkemeye verilmiş ve ken- dini şu suretle müdafaa etmiş: — Karımı hastaneye yatırdım. Za- ten üç kişilik bir aile olduğumuzdan, Ruşen'i evde yalnız brakamazdım. Fe- na halde üzülüyordum. Bir müddet parkta dolaştıktan sonra, Alay biraha- hesine girdik. Ben ayakta iki kadeh bi- ra içtim, oğluma bir katre içirmedim. Henüz hüküm verilmemiş, Fakat me- sele, Türk ceza kanununun bir mağ- desine temas ediyor: On sekiz yaşına girmemiş olanlara müskirat verenler ve satanlar en aşağı iki ay hapsedilir- ler. ... Eskiden çocukları, gençleri yalnız kanun değil, aile büyükleri de düşü- nürdü, Şimdi, çilingir sofrasını kur- duktan sonra, kafayı tütsüleyip bir kadeh tekir kedinin, bir kadeh de emeklemekten yeni kurtulan evlâdı nın ağzına rakı boşaltanlar, onların bi- günah sarhoşluklarile alay edenler eksik değildir. Eski aile terbiyesi elbette daha esas- kıydı: Babanın, annenin bir ayıbı ol- sa bile, çocukların yanında meydana vurmazlardı. Ve küçüklerin öğrenme- mesi, görmemesi gereken şeyler oldu- ğunu takdir ederler: — Haydi, siz azıcık dışarı çıkınız, | oynayınız!. derlerdi, Misafir geldiği zaman, dedikadumsu bir sivrioz bahis açıldı mı, bir göz kaş işareti çocukların kendiliklerinden oda dışına çıkmalarına kâfi gelirdi. Hattâ bazı hassas yavrular, havanın bulut- landığını sezerek ıslanmamak için or- tadan çekilen kuşlar, kelebekler, bö- cekler gibi, mevzuun kendi kulaklarını, manzaranın kendi gözlerini - rencide edeceğini anlayıp, haysiyet kırıcı bir ihtara uğramamak kaygusile usulcacık sıvışırlardı. Elbette o terbiye daha iyidi: «Alatur- kaydı! Eski usuldü!» denerek tenkid olunamaz. Esasen bunun alafrangası da baş- ka türlü mü? İngilizlerin «nursery» diye isimlendirdikleri ve bütün Ayru- panın kopya ettiği enile evindeki ço- cuk dairesi», çocukları tahrip edici manevi havalara karşı bir ser'e -limon- Tuğa- benzemez mi?. Büyükler, aralarında, ağızlarına ge- leni konuşurlar. Hattâ belki de bazan kızarız: — Allah belisıni versin bu doğru- Tuğun... Babam çalmamış da ne olmu- şuz sanki?.. Bak şu komşunun dama. dna: vuruyor vurgunu! bravo ona...- bile deriz. Ve çocuk - anlamıyor gibi durarak - bütün bunları zapteder! neleri far. ketmez o; neleri kapmaz... Hepimiz ç0- | cuktan, biliriz!.. #2” Cemiyetimiz, çocuğu ancak mektep çağında -fakat hayli bozulmuş olarak- &ileden tesellüm ediyor. Hem ıslah için fazla müşkülât çekiyor, hem de nesil “tabiri mazur görülsün. haddinden aşırı «fire» veriyor. Bunun da sebebi, elbette, küçüklere kendi lâühaliliğimi- zi bulaştırmamızdır. Çocukları mümkün mertebe fenalık. larımızdan münezzeh bulundurmak için, ne yapmalı? Zengin aileler nur- sery mi tesis etmeli? Orta halliler ay- rı oda yapamazlarsa çocukların ya- nında çenelerini mi tutmalı? Fakirler için devlet ve belediye olmazsa her ma- ta bir kalde vardır: Ayni cinsten ol yan şeyler bir yerde toplanmaz... ŞEHİR HABERLERİ Haliç vapurları Belediye imtiya- zın kendisine devrini istiyor Haliç münakalâtı iki alâtı iki senedenberi be- lediye tarafından idare edilmektedir. Belediye, Haliç şirketi imtiyazının fes- hile belediyeye devri için hükümete müracaata karar vermiştir. Belediye bu hususta bir rapor hazır- lamıştır. Belediyenin hazırladığı bu ra- pordaki esaslar şunlardır: Belediye iki senedenberi Haliç münakalâtını ida- re etmektedir. Bu arada üç seneden- beri tahsil edemediği belediye hissesi- ni gayri safi hasılattan yüzde sekiz nisbetinde tahsil etmşitir. Bu iki sene içinde harap olan gemilerden hemen hepsi ve şirket iskeleleri de tamir edil- miştir. Belediye münakalâtı temin et- tiği gibi bu hizmetleri de görmüştür. Binaenaleyh Haliç münakalâtının be- lediyeye devri lâzım gelmektedir. Belediyenin hazırladığı bu rapor ya- kında hükümete ikümete gönderilecektir. Sahtekârlık Fatih noterinin kâtibi 6 sene 2 ay hapse mahküm oldu Bazı evraka pul yapıştırmamak, bazı evraka da eski defterlerdeki ip- tal edilmiş pulları söküp tekrar kul- lanmak suretile hazineyi zarara sok- mak ve sahtekârlık suçlarından maz- nun Fatih noteri Şükrü ile kâtip Fey- zi ve daktilo Münevverin muhakeme- leri dün ağırceza mahkemesinde biti- rilmiştir. Muhakeme neticesinde bunlardan, mevkufen muhakeme edilmekte olan kâtip Feyzinin pul sahtekârlığını yap- tığı sabit olduğundan, altı sene iki ay 20 gün müddetle hapsine, müeb- beden âmme hizmetlerinden memnü- iyetine, 311 lira ağır para cezasi öde- mesine, noter Şükrünün de vazifesini! ihmal ve terahi suretile sahtekârlığa İ meydan verdiği anlaşıldığından bir ay hapsine ve hazine zararı olan 1058 li- ra 98 kuruşu kâtip Feyzi ile müştere- ken ödemelerine karar verilmiştir. Noter Şükrünün sabıkası olmadı- Eından, bir ay hapis cezasi tecil edil- miştir, Diğer suçlu daktilo Münevve- rin bu suçta alâkası sabit olamadı ğından beraetine karar verilmiştir. Gümüş çeyrekleri altın diye satan biri yakalandı Zabıta, gümüş çeyrekleri altın su- yuna batırarak altın diye satan bir adamı yaklamıştır. Yüksekkaldırımda oturan Bün- yamin ismindeki bu adam, son defa Galatada bir adama, bü sarı çeyerek- lerden birini altın diye ve yedi liraya satmakta iken tutulmuştur. Bünyamin hakkındaki tahkikat genişletilmekte - dir. hallenin halkı elbirliğile bir çocuk yu- vası mi tesis etmeli?.. Hangisini yap- melı?.. Galiba hepsini... Hepsini yapıp çocukları bozulmak- tan kurtarmalı... (VA-Nü) Haklı şikâyetler Bol ve ucuz balık yiyebilmek için Okuyucularımızdan M. E İstanbul; balığı çok bol bir şehirdir. Fakat buna rağmen İstanbul halkı, balıktan hakkile istifade edemiyor ve bol balık yiyemiyor. Fikrimce bunun sebebini balıkçılığa konulan takyi- datta aramak lzimdır. Bu iddiamı kısaca izah edeyim: Bugünkü kanuni mevsunta göre balıkçılar tuttukları balıkları ya ba- lıkhaneye veyahud balıkhanenin 8a- riyer, Üsküdar, Kadıköy ve Kumkapı şubelerine getirmek mecburiyetinde- dirler. Fakat balıkçıların bütün gece deniz üstünde çalkanarak ve ayaz altında titreyerek tuttukları balıklar, müzayede neticesinde Kendilerine © kadar az bir para getiriyor ki, bir çok defalar, muhtelif harçları ve yol masraflarını - çektikleri eziyetlerden sarfınazar - kapatmağa bile yetmez. Bugünkü takyidat, ancak bazı kab- zımalların para kazanmasına hizmet ediyor. Mesöli geçenlerde turfanda olarak tutulan Uskumrular, müzaye- de neticesinde kilosu ancak 15 kuru- şa ihale edildiği halde, bunların kilo- su 60 kuruştan satılmış... Binaenaleyh tanzim edilen deniz mahsulleri kanın lâyihası Meclise müzakere edilirken balıkçılara konul- muş olan bu takyidat kaldırılırsa, hem balıkçılık inkişaf edecek hem de İstanbul halki bol ve ucuz balık yiye- cektir. Buna mukabil, hazinenin ba- lkhaneden temin ettiği varidat, olta balıkçılarına, diğer seyyar esnaf gibi makul bir kazanç vergisi tarhetmek pan yine elde edilmiş olacaktır. mebuslarmızın bu mühim nok- tar dikkatini celbetmenizi rica ede- kalı, bla eek bej Tasarruf haftası Tenzilâtlı satış için hazır- lıklar devam ediyor Önümüzdeki pazar günü başlıyacak olan tasarruf haftası için çalışmalara devam edilmektedir, Bu sene ilk defa yapılacak tenzilâtlı satışlardan halkın azami surette İstifade etmesi için ayrı bir program hazırlanması lüzumlu gö- | rülmüştür. Mili iktisad ve tasarruf cemiyeti reisi, İktisad vekâleti sanayi müfetti- $i B. Danış dün büyük müessese sahip- lerini Ticaret odasına çağırarak kendi- lerine tenzilâtlı satışın ehemmiyetini anlatmış ve iştiraklerini temin etmiş- tir. Tenzilâtlı satışlar bu sene tecrübe mahiyetinde olacak ve elde edilecek ne- ticelere göre gelecek yıllar daha şü- mullü ve halk için daha faideli şekil- de tertip edilecektir. Sultanahmed civarında bir çocuk cesedi bulundu Sultanahmed civarında 'Terzihane sonkağında dün gece tahminen bir aylık bir çocuk cesedi bulunmuştur. Vaka müddelumumiliğe © bildirilmiş, Adliye doktoru B. Enver Karan cese di muayene etmiştir. Çocuğun neden öldüğü anlaşılama- mıştır. Yavrucağin bir cinayete kur- ban gitmiş olması ihtimali vardır. Ölümün sebebini tesbit için cesed Morga kaldırılmıştır. Diğer taraftan, çocuk ölüsünün kimler tarafından ve ne suretle 80- kağa bırakıldığını meydana çıkarmak için tahkikata girişilmiştir. Vali geldi i Lodos yüzünden Uludağda kar bulunamadı Bayram günlerini geçirmek üzere yirmi kişilik bir kafile ile Bursada Ulu- dağa giden vali ve belediye reisi B. Muhiddin Üstündağ evvelki akşam İs- tanbula gelmiştir. Lodos fırtınası mü- nasebetile Mudanyaya vapur gitmedi- dinden B. Üstündağ Yalova yolile gel- miş ve yolda şiddetli fırtına ile karşi- laşmıştır. Bu bayram Uludağa gidenler, hava- nın birdenbire lodoslaması yüzünden, kar bulamamışlar ve kış sporu yapa- mamışlardır. z B. Üstündağın pazar günü Ankâra- ya gitmesi muhtemeldir. Tren yolundu iki parça olmuş cesed Geceleyin Bakırköy has- tanesinden kaçmış, trenin altında kalmış Dün sabah saat yedi buçuk sırala» rında Yeşliköye gitmekte olan tren, Bakırköy istasyonuna yakın bir yer- de hat üzerinde iki parça olmuş bir adam cesedi görmüş ve makinist tre- ni durdurduğu gibi, İstanbula gelen Avrupa ekspresine de malümat vere- rek kaza yerinde onu da durdurmuş- tur. Vaka derhal jandarmaya ve müd- delumumiliğe haber verilmiştir. Adli- ye doktoru B. Salih Haşim vaka yeri- ne giderek cesedi muayene etmiştir. Cesed, belkemiğinden ikiye bölündü- ğü gibi, sağ kolu, sağ bacağı kesil. miş ve kafası ezilmiştir. Yapılan tahkikat neticesinde bu adamın bir müddettenberi Bakırköy Akıl hastanesinde tedavi altında bu- Yunan İbrahim oğlu Hüseyin Avni ol- duğu anlaşılmıştır. Evvelce Kırklareli civarında memur. luk yaparken birdenbire akll müva- zenesini kaybeden Hüseyin Avni İs- tanbula getirilerek Bakırköy hasta- nesinde tedavi altına alınmıştır. Ken- disi otuz beş yaşlarındadır. Hüseyin Avni dün akşam üzeri has- tanede birdenbire ortadan kaybol muştur. Gece geç vakitlere kadar arandığı halde bulunamayınca zabi- taya haber verilmiştir. Hüseyin Avninin müptelâ olduğu hastalığın tesirile hastaneden kaç- mağa karar verdiği ve hastaneden çi- kınca trene binip kaçmak isterken düşüp tekerlekler altında parçalandı- ğı anlaşılmaktadır. Cesed muayene edilince on iki saat kadar evvel öl düğü anlaşılmıştır. Diğer taraftan evvelki gece saat 8,40 sıralarında Yeşilköyden Sirkeci- ye gelen trenin vagon tekerleklerin- de de kan izleri görülmüştür. « Ölünün hüviyeti anlaşıldığından, cesedin gömülmesine izin verilmiştir. Hüseyin Avninin tren altında ne şe- kilde ezildiğinin tesbiti için tahkikat devam ediyor. Bugün de Küçük Amcaya görel. Sahife 3 İSTANBUL HAYATI Mektebin pe kabahati var? Bir akşam üzeri, iki tarafında yep- yeni, şık apartımanlar, kübik evler sıralanmış bir sokuğa saptım. Daha İ köşeyi döner dönmez çocuk bağrışma- ları başladı. Sokağa adımımı atarken kulağımın dibinden bir taş parçası vızlıyarak geçti. Arkadan bir daha, bir daha... Küfürler, bağrışmalar ara- sında, sokaktan caddeye doğru taş yağmuru savruluyor, Duvarın köğesi- ne sinerek bir müddet beklemeğe mec- bur kaldım. Gürültüler biraz uzakla- şır gibi oldu, taş vızıltıları da kesildi, İkinci bir sağnağa tutulmak korkusi- le, çekine çekine ilöriledim. On, on beş yaşlarında bir düzüne çocuk toplanmış, güya oynuyorlar, Biri, yanındakinin kasketini kapıp havaya fırlatıyor. Ötekiler hep birden üzerine atılıyorlar. Kasket yere düşer- li ve belediye reisi B. Muhiddin Üstün- dağı ziyaret etmek üzere belediye dai-