ai iniindi ne inline ea iri Sea al Bi PE Annesi bahçeyi sulamağını söyle- yince facan içini çekti: tediğimiz yağmur yağdırsak, istediğimiz zaman havâyi” açabilsey- diki. — Sthin gibi ten- beller için iyi olurdu.SAğın bu dedi- ğini yapmak ta kabildir, dedim, evve- lâ söyle yağmur nedir? — Buhar haline gelmiş su! Çocukların bilgisizliğini, körü kö- rTüne ezberlenmiş sözler örter gibi olur. "Afacanı aldım, mutfâğa götürdüm. Ateşle kaynıyan bir ibrik vardı. İçin- de su kalmamıştı. Afadana anlattım. Hararet suyu mayi halinden buhar haline koymuş mutfağın havayi nesi- misihe yayılmış, camların soğukluğu- na deyince damlacıklanmiştı. — İşte burada olan bavada da olu- yor. Denizin, göllerin, nelhirlerin, ru- tubetli toprağın, nebatın-suları, güne- şin sıcaklığı ile havalanıyorlar. Yük- seklerde soğuk hava; tabakalarına raslayınca gene damlalaşıyorlar... Ama diyeceksin ki, gökyüzünde cam yok. Buhar neye konup ta damla oluyor? “Havalarda mikroskopla görülebilen toz taneleri vardır. Buhar haline ge- len su bu tanelere konup damlalaşır. | kolay değil. Bahçeler su ister, bağlar Bu damlalar toplanır, toplanır bulut | güneş ister... Hilkatin fevkine çıkmak olur, damlalar ağırlaşır ve yağmağa Dofrin eyaletinde dilenen bir ada- mın öldükten sonra torbasından 90.000 gümüş frank ile 120.000 #rank- lık esham çıktı. Viyanalı bir dilencinin eşyaları ara- sında pis, yağlı paketler bulundu. Bu paketlerden 141.375 frank, çıktı. Bundan beş sene evvel İspanya hu- dudunda bir serseri yakaladılar. Bu adamın sahte kamburu içinden 13.000 frank çıktı. 1935 de Barselonada dilenen bir adamı serserilik suçile tevkif ettiler. Bu sırada noterin serseriyi aradığı haber alındı. Adama bir akrabasın- dan 250.000 dolar miras kalmıştı. Makedonyalı ihtiyar bir dilenciye de geçen sene Japonyada ölen ve alt- miş senedenberi haber alamadığı kar- deşinden 1 milyar dırahmi miras kal- dı. Fransız polisi geçenlerde Zagrebde. dilenciler mektebinde üç Ilsan öğren- miş olan bir dilenci yakaladı. Gramofon Gramofon rad- Şi pıyorlar. Geçen / hafta da Ameri- kada saat büyük- lüğühde bir gra- mofon yapıldı. Normal şeklide işleyen bu makine bir şaheserdir. Resimde Küçük gramofonu görüygesunuz, Er El NN > İ olsun diye gökyüzüne kum serpeleme- İ — Ne olurdu, is- ğ zaman | Ti, yağsın diye bulutları sarsmalı. — Bunun için de gökyüzünü çöl haline sokmak lâzım... Bunu da yap- tılar. Teyyerelerle gökyüzüne kum serpelediler ondan sonra da bulutları topa tuttular. Afacan odasına koştu, elinde bir tüfekle geldi. — Dur acele etme, dedim. Gökyü- | günde vücude getirdikleri suni bulutu yağllırmak için tam yüz yetmiş beş bomba attılar ve ancak bir kaç damla yağmur yağdı.. İstenildiği zaman yağmur yağdırabilmek henüz tecrübe halinde... Müsbet netice elde edileme- di... Onun için haydi bahçeyi sula.. Afacan yüzünü ekşitti, — Hiç yüzünü ekşitme. İstendiği zaman havayı güzel yapmak, istendiği zaman yağmur yağtlırmak bir köyde iyi bir şey değildir yavrum. Yedi bacaklı bir kız Bu yedi bacak- tan tabii yalnız 2 tanesi resimde gördüğünüz kıza aittir. Diğer beşi onun değildir. Kız sadece İngiltere. nin Southampton sanat mektebin- de bir mağaza ca- mekânının çorap reklâmı için nasıl süsleneceğini öğ- rendiği için yedi bacaklı gibi görünüyor. Köpek balıkları Bir kaç sene evvel Dakarda bir dok- tor Atlantik denizinin kıyısında bir çiflik yaptı. Bu çiflikte köpek balığı yetiştirmeğe başladı. Ticarette köpek balığı derisi çok revaçtadır. Dericilikte köpek balığı derisi pek makbuldür. Çünkü bir çok şeye yarıyor. Köpek balıkları her ne olsa yedik- leri için beslenmeleri de gayet kolay ve ucuz oluyor. Hediyelerimiz Çocuk Dünyası hediyeleri cumar- tesi günleri öğleden sonra 2 den 5 e kadar matbaamızda verilir, « Küçük otomobil Se Son zamanlarda küçük otomobiller çok revaçta. Fransada ancak 800 kilo ağırlığında otomobiller yapıldı, 4 si- lindirli olan bu otomobiller 100 ki- lometrede 9 litre benzin yakıyorlar, Dört kişiliktir. Saatte 70 kilometre hızları vardır. Geçen hafta'da İngilte- rede 2 buçuk beygir . kuvvetinde bir motörle işliyen küçük bir otomobil ya- pıldı. Resmimizde gördüğünüz bu oto- mobil iki kişiliktir. 100 kilometrede Meşhur Fransız muharriri Roland Dorgeles anlatıyor: 1915 de idi, 39 uncu alay iki hücum arasında, bir köyde istirahate çekil mişti. Askerleri avundurmak için bir konser tertib edildi. Bunun İçin de bir piyano lâzımdı. Alay kumandanı bir piyano bulma- mı bana emretti.. Hemen bir bisiklete atladım, yakın şehire git! İki üç basamakla girileri eczane hâ- lâ gözümün önündedir. Eczacının kızı Şiyano çalıyordu. Hayli çene çaldım, * avukatlık ettim, kızın babasını kandırdım. Piyanosu- nu hemen iade edilmek şartile verme- ğe razı oldu... Zavallı adam! Piyanoyu kolay naklettik. Konser müuvaffakıyetle verildi, ondan sonra İş iki kuvvetli neferini seçlim, piyanoyu onlara teslim ettim. Geri götüreceklerdi; Merak etmeyiniz, dediler, bu ak- şam piyanoyu eczacıya teslim ederiz. Piyanoyu arabaya yüklediler, yola çıktılar... : Kendileri nasıl geri geldi biliyor musunuz?.. Bulut gibi, körkütük sar- hoş. Ben endişe ile sordum: — Eczaneye gittiniz mi? Onlar homurdandılar. «Tıraşı kes!» «Uzun etme» gibi şeyler mırıldandılar, Ben ısrar ettim... Cevap verdiler: — Yollarda geciktik... Sana mesuli- ya ei ı diye piyanoyu hendeğe attık!.. Ben rekten renge girdim. Bereket versin © dakikada hücum emrini al- dık. Hârp üç gün Üç gece sürdü... Ben hep piyanoyu düşünüyordum. Dör- düncü günü harp durdu, kumandan beni çağırdı: — Piyano ne oldu?. Piyanoyu hendeğe atanlardan biri harpte vurulmuş, ölmüştü. Ötekini kurtarmak için bütün kabahati ölenin üzerine attım... — Nerede o herif? — öldü. Kumandan hiddetle yere vurdu: — Elimden ucuz kurtuldu! dedi, Birinci Kânun İ bilmecesi Lira Lira 1 inciye 10 2 nciye 5 10 kariimize: birer kıravat, 10 karli, mize: Birer çift çorap. 20 karlimize; Birer mendil, 25 kariimize; Muhtelif X İ tır. Mali © vaziyetleri iyi | Din kiti u kandırdı, Âde: ın verdiği el- mayı yedi, cennetten kovuldular, Zaman geçti. P. tın elma attı... Bu elma yüzür he Helenayı kaçırdılar, patlak verdi. Bir elma yüzünden sav cihan edebiyatı da İliad iki şaheser kazandı. Herkül, Hesperidin bahçesinden altın elmalar çaldı. Bu işi yapmak için elmaların nöbetçisi yedi başlı ejderha: yı öldürdü. İsviçre istiklâline elma sayesinde kavuştu: İsviçre Diktatör Geslerin elinde esir. | di. 14 üncü asrın başlangıcında Gi- yom Tel oğlunun başına bir elma koy- du, yüz adım öteden yayını gerdi. Ni- şan aldı ve okile elmayı vurdu, yere | düşürdü... Onun bu kahramanlığı halkı galeyana getirdi, onun peşine takıldı altına girdiler, İs- av vas Şimdi elmanın ilme yardımına ba“ kalım. İngiliz fizikçisi İzak Nevton bir gün bahçesindeki elma ağacının altına uzanmıştı, yere bir elma düştü... Dâk İ dan kopan bu elma, neden havaya | gitmemişli de yere düşmüştü? | Nevton bunu düşündü ve cazibe kanunu keşfetti. 1772 de doğup 1837 de ölen Fran- sız sosyoloğu Şarl Furle de meşhur | “endüstri grupları serisi metodunu» bir elma sayesinde buldu. Meseleyi Şöyle anlatıyor: «Pariste Fevrias lokantasında ye- mek yiyordum. Baştaki masada otu- ran zat bir elmaya yüz para verdi. Halbuki ben bir elmanın bir paraya satıldığı bir diyardan geliyordum. İ Yüz paraya yüz tane elma satın alı- nabilirdi.. Bir elmanın yüz paraya satılması üstünde durdum. Endüstri mekanizmasının bünyesinde bir bo- Zukluk olmak gerekti, İşte bunun üze- rine: «Endi i grupları serisi» meto- dunu yazdım... Yüz sene evvel Furyerism icadı üs- tünde yeryüzünde hayli uzun müna- kaşalar olmuştu. viçre istikli ştu Yirminci asrın Samsonu Almanyanın Lub- ben. şehrinde bir ekmekçi kendini bilelidenberi saç- larını hiç kesme- miştir. Kadınları kıskandıracak ka- dar uzun saçlari- le dolaşmaktadır. Ekmekçinin saç- Jarı son zaman- lara kadar örgü- süz imiş. Orgü «moda» sini yeni R Gaziantepte talebe yurdu Kilis Halkevi Antep lisesinde okuyan elli beş talebe için bir yurd açmış- olanlar yemek ve yatak ayda yalnız yedi li- Ta verecekler, fakirlerden para alın- miyacaktır. Liseye nehari olarak de- vam eden ve muhtaç vaziyette olan Kilisli talebe Halkevlerinin bu hima- ye ve alâkası karşısında çok sevin- mişlerdir. Bilmecelerimiz Bilmece mektuplarınızı «Akşam Çocuk Dünyası bilmece memurluğu» adresine gönderiniz, Yanlış adresle mektup gönderenlere hediye verilmez. Hızlı içen Resmimizde gördüğünüz aerodina- mik tren Şikago ile Danver arasında işliyor. Mesafe 1,63 kilometredir. Tre- nin hızı saatte 148 kilometredir. Yer- yüzünde bundan hışlı giden tren yok- tur, Los Angeles - Nev-York hattında ki trenler saatte 111 kilometre tle yol alırlar, Fransada şimdi saatte 194 ki- dır, İ ölüler dirilir mi 2) doktor Serj Brinhanenko ölülerin dirileceği- ni iddia ediyor. Bu doktor bir köpeğin damarların daki kanı boşaltıyor, köpek can çeki- şiyor, son nefesini veriyor, kalbi duru- yor. Doktor on dakika kadar köpeği bu halde bırakıyor. Sonra köpeğin da- marlarından aldığı kanı tekrar da- marlarına dolduruyor. Köpeğin kalbi atmağa başlıyor, köpek diriliyor. 1932 yılında Viyana profesörlerin- den Esenmeyer ölü getirdiler. Doktor ölünün göğsünü açtı, damar- larına suni kan seromu zerketti, bir taraftanda kalbe elektrikle masaj yaptı. Yirmi dakika sonra kalb atmağa başladı, ölü dirildi. v Amerikalı doktor Karnih de, ölü- mün üstünden on dakika geçmemek şartile, kendine mahsus bir masaj me- todile ölüleri diriltiyormuş; bugüne kadar kırk ölüye can vermiş... diyor- | lar, Gençlik , Varşova ziraat ağaçları gençleş- tiren bir aşı keş- fetti. Aşı gayet ucu- za mal olduğu gi- bi, tatbiki de gar yet kolaydır. Ağa- cın gövdesinin aşağı kısmını de- 2 Nip bir mantar sokuyorsunuz, bu man” tara bir lâstik takıyor, aşıyı bu suret” lometre gidecek bir tren yapılmakta. | le ağaca veriyorsunuz. Kurumeğ& © yüz tutan ağaçlar yeşeriyor.