ÜZÜM ŞARABI: Kırmızı ve beyaz şarap ima- linde, göz önünde bulunduru- lacak mühim noktalar söylediği- gibi, ispirto Mblimarnının — fanli- yeti hararet derece» sine, bava mikdarı- dikçe hamireler uyamır ve 25 - 30 dere- cel hararette faaliyetleri artar Ni — Hava: Hamireler iki türlüdür. Bir takımları havalı muhitte, bir takımları da havasız muhitte yaşayabilirler. Birincileri, havalı bir mahitte gayet | süralle çoğalır çk şeker sarfederler ve vz Aspirto husule getirirler. Havsız olan ma- yiatta, daba az süratle çoğalabilirler ise de, bunlar daha çok ispirto imei ederler DI — Hamirenin cinsi: Her muhitin ve her mahallin kendine mahsis bir nevi hamiresi vardır. Bu sebeptendir ki, bir bölgede husule gelen şarap diğer bir böl- > hüzule gelen şaraptan buke ve lez- zet itibarile farklıdır. İşte, bunu nazarı itibara almış olan mütehassıs, âlim şarapçılar, İyi şarap yapmak için busesi bir akım hamireler Üreterek halis, cins mayalar elde etmiş- Şarap imal edilirken bu hamirelerdea bulis mayular kullanıldıkin gü- zel, makbul şaraplar elde edilir. Şiranın şaraba tahavvülü için, birbiri arama gelecek smeliyatı, burada ya- e —Ozüm #alkımları ezildikten sonra me rg gibi fıçılara doldurulur. Fi- kendi irtifalarının beşte dördünden ane doldurulmamalıdır. İbtimar ilerledikçe çıkan hamızı kar- bon gazının | tesirile, Bundan maksat mayi havalandırmak ve cibrenin sirkeleşmesine meydan ver- memektir. Eğer eibreyi (Ukarıştırmayıp kendi haline birukacak olursak, hı hal isirke hama) denilen hamirelerin tesirile husule gelen İspirto sirkeye ta- Resmimizde görüldüğü gibi, eğer, fıçı mın Üst tarafına delikleri bulunan bir tahta kafes, kapak konulursa, üst tarafta toplanmış cibreyi karışlırnığa Yüzüm kalmaz. 3 — Şiranın havi bulundüğu şeker ta- mamile ispirtoya tahavvül ettiği vaki, ki buda maytin İçinde husule gelen kö- pük ve kaynamanın durmasından an- Taşır. N Pıçınm &it tarafında bir musluk varsa ve bu vasıta ile şarap alınırsa, buna dam- la şarabı denir. Gayet temiz ve Memi 4 — Fıçıdaki şarap geride kalan cibreler, tazyik odilirse elde edilen şaraba da tazyik şarabı deriz. Bu | | satın almacağı tohum Meyva ağaçları: Uzun seneler timar görmemiş olan, yaşlı meyva ağaçlarını nasıl budamalı?. Resmimizin 1 nu- maralı şeklinde gü- ticesi memiş, dallari bir- “ birine girik olmuz ağaçların, az zaman- da kuvvetten düş- tükleri, matlüp er- safta gneyva vers ÖN medikleri, oekseri- yetle görülmekte- dir. Bul böyle mayvalı yakalandıkları bir çok tafeyli, man- tari hastalıkların, ökse otu gibi mu- Sekli 1 de görüldüğü gabi, bu taredeki ağaçlara bava, ziya matlup veçhile nü- ,fuz edemediklerinden, tesadüfi olarak meydana gelen imeyvaler da pek ekşi, ye- şil, yaralı bereli olurlar, Böyle uzun müddet tımar görmem budunamamış ağaçlar da, muntazam bir şekilde teşekkül edemediklerinden, evvel- ce leşekkül etmiş ağacın taç kısmı de geklini tamamile kaybeder. Işte, bu gibi ağaçların, sonbaharda, bu aylarda güzl, ziya ve havanın nüfuz edebileceği bir şekilde budanarak ayık- lanması, sık olan ve ağacın iç tarafına girin, olmuş, büyümüş dalların kismen ke- silerek ayıklanmaları lâzımdır. Runun gibi, ağaçlar üzerinde mevcut tufeyli olarak yetişmiş olan ökse otlarını kesmek, havasızlık yüzünden yelişmiş bir çok mantarları ağaç kazıcı kepçelerle ayık- lıyarak ağacı resmimizin Il numaralı şek- linde görüldüğü tarzöa budamak, I nu- maralı ağacı Il numaraya tahvü etmek şarttır. Bu sureile hem ağaca muntaram bir verdirilmiş ve hem de meyva vermek kabiliyeti arttırılmış olur. İzah oettiğihiz (şekilde o budanmış ağaçların o toprağı * bellenir, o etrafla- ri, boğazları Oaşılarak (o havalandı nlır ve taze inek veya beygir gübresi kon- duktan sonra boğazları tekrar kapatılır. Kapstıldıktarı söhra, Jikbaharda bolca bir gübre şerbeti veya azutlu, potaslı bir ma- deni gübre yapılınış komple medeni güb- re, suda bhelledildikten sonra verilisre çok faydalı olur. Verilecek madeni gübrenin kuvvetine göre, mikdarı tayin edilir ki, gübrenin mağaselarından Mâzım gelen izahatın alınmasını tavsiye ederiz. da süzüldükten sonra sarfedilir. Beyaz şarap, beyez yahut kırmızı üzüm- den yapılır. Beyaz üzümler ve yahut su- Yu, usaresi renksiz olan kırmızı üzüm- ler, ezildikten sonra salkımlar emen ay- nhr ve elde edilen şira ihtimara terk olundukta, hemen do renksiz bir şarap el- de edilir. Umumiyetle beyaz üzümden yapılan şarap beyaz olur ve asıl buna beyaz şarap ismi verilir. Kırmızı üzüm- den yapılan sarap ise bidayette hafif pembe renktedir ve bir müddet sonra rengini kaybeder. Gelecek bir yazımızla şarabın terkibi- nin nelerden ibaret olduğunu izah edece- &iz. Resmimiz bir ihlimer fıçısını göster- mektedir. ÇİÇEKCİLİK: * Güvercinler: Garip bir salo; salon çiçeği Şekli itibarile tavuktan farki Mum veya eya sakız çiçeği Hoya Karnoza Hoya karnoza; yeşli ve zarif yaprukla- rı, güzel ve kendisine mahsus çiçeklerile salanlarımızı süsliyen, espaliya tarzında yetiştirilmeğe elverişli, sarılıcı çok yözel bir çiçektir, Hoya a Dum veya sakız ciçi- Bi de denir. Çiçekler mebatın dalları ü; rinde top şeklinde mevzu olup, rengi be- Yaz, her bir çiçek tıpkı yasemin çiçeği gi- bi, birleşmiş bir demet, top halindedir. Tüveyçleri - çiçek yaprakları - yapışık, Or- talarmda koya, siyahımtirak © kırmız Tenkte etamin ve pistilleri;bulanup, çi- çeklerinin kendisine mahsus boş kokusu vardır. Çiçeklerinden tatlı ve koyu bir usare akar; hattâ bazı yerlerde buna bal veye şeker çiçeği de derler. Bu çiçeğin menşei mim Buralarda yabüni bir şekii- de, güveyr halinde yetişmektedir. Nisan, mayıstan itibaren beyez çiçekler açmağı baslar, İlkbaharda, sıcak havalarda ve yazın bolca ve gekilde, arasıra su verilir. Zim hoyalar bu zamanlarda istirahat devresi geçi- Birler, Hoya kaznozaların toprağı her sena de- Biştirilmez ve bunun İçindir ki bir sak- sıdan diğerine #mcak 2 - 3 senede bir nakledilir. Sakları değiştirildiği ; vakit bolca ve sık sık sulanır ve nakletmek, saksı değiştirme, ekseriyetle kbahardan #tibaren yapılır. Saksıdan saksıya haklonurken nazik köklerin zedelenmemesine çok itina et. | mek lâzımdır, l Hos karnosanın sevdiği toprak: 2/3 nisbetinde kır veya bahçe toprağı, 2/3 nisbetinde çürümüş yaprak veya çürümüş Samanı çok gübre, bir kısım ince kum, bir kisim odun kömürü tozu ve karıştırı!- muş mahlüt toprak hoyalar için güsel bir topraktır. İalkbahardan sonra, hoya saksıların bahçelerde yarım gölgeli mahallere koy- malı, bilâhare daha güneşli mahailere de mk Kabil olabilir. salonlarda, güneşi mullak gö- 5 siyadar bir mahalle koymak ister, Salonlarda, arasıra, yaprakları üzerine sn püskürtmek - bilhassa yazın - çok fay- datlıdır. Hoya çiçekleri saksılarının salonlarda veya evlerimizin içlerinde bulundurulz- cak yerin hararet derecesi 8 - 10 olursa kâfidir. Hoyaları yavaş yavaş güneşe alıştır- olmıyan malta güvercini Şekli ve etinin lezzeti piliç ve tavuktan #arklı olmuyan, Avustralya, İngüterenin Şütlând havalisinde, bilhassa Msltada Yetiştirilen . tavuk cinsi bu güvercinler henı süs ve hem de eti için beslenmek- tedir, Resmimizde görüldüğü gibi, bu cins gü vercinler: çabuk büyürler ve © yedikleri yemleri az bir zamanda ete tahvil eder- ler. Etleri çok lezzetli ve körpedir. Sene- de iki üç nesli verirler, çabuk Kuluçkü olarak yavru palaz yaparlar. Bu güvercinlerin menşei malâm olma- nukla beraber, Malta adasında, İngilterede ve İngilterenin Şütlând havalisinde çok ye- tişlirilmektedir. Buralardan o Avrupanın bir çok yerlerine, hattâ Avusturya ve Al- manyaya kadar götürülmüşlerdir. Bina- enaleyh bunun menşel İngiltere bilhassa Malta olduğu söylenmektedir. Resmimizde görüldüğü gibi, bu cins gürercinlerin ayakları, bacakları uzun ol- duğundan yüksek boylu görünmekiedir- der. Başı küçük, gapası kısa ve ufak, kuyru- gu siyah ve koza ufaktır. Göğüslerini pek gergin tutarlar, sırtı ufaktır. Güvercinlerin renkleri, basit beyaz, ba- yanda boyunları beyaz, fakat siyah ko- yu çelik mavisi tüylerle karışıktır. Kuy- ruğu keza siyahımtırak mavi, kanatları- nin ali kenarları, şerit halinde siyahım- tarak çelik mavisi rengindedir. Gözleri pek ufak siyah, kenarları beyazımtırak mavi tüylerle örtülmüştür. Senede 2 - 3 defa nesli verdikleri gibi palazları çabuk büyürler, Bu cins Malta güvercinleri bilhassa lez- şetli ve körpe olan etleri için beslenmek- tedirler. Gazetemizde intişar eden ziraat yazılarının iktibası ve kitap, risale şeklinde neşri hakkı mahfuzdur. mak isler, Evvelâ gölgeli yerlerde ve son- ra güneşe çıkarmak lâzımdır. Muayyen mevsimlerde muntazam su vermek, tavsi- yelerimize riayet etmek şartile, hoyalara | her sene çiçek açtırmak kabildir, Saksılar üzerine biraz koyun veya inek | gübresi verilirse fena olmaz. Hoya karnosaların üretilmesi, yetiştiri!- mesi? Tahaşşüb etmiş - odunlaşmış - dalları- nın, bir senelik genç sürgün dalları üç dört göz üzerinden kesilerek, öonbahar- da - en İyisi kasımdan sonra - bunlardan çelik daldırmaları yapılır. Çelikleri sesk serlerde veye evin ziyadar, sicak mahal- lerinde yapılması tavsiye edilir. Kum, yaprak çürüntüsü, bahçe toprağından karıştırılmış toprak, tahta sandıklara 10 - Cins Balıkesir, B. Ahmed: Cins bir horoz, hes hangi bir cins tavuğa aştığı vakit, ancak 5 - 6 gün sonra, kendi evsafını haiz yu- murte elde edilir. Bir horoz bir tavuğa aştıkta tesiri, telkih kabiliyeti dört beş gün devam eder. Binacnaleyh çıkan yu- muriglar, bundan dolayı karışık olur. horoz ve tavuklar Şu halde hariçten biş cins horoz alıp tavuklarınıza katarsanız, bunlardan ala cağınız yumurlaların altıncı ve yedinci gün sonra olanları kuluçka koyabilir- siniz. Cins tavuk alnak ve ayni cim, irk ve cvsaftaki ohoroaria o çif- leştirilmesini tavsiye ederiz. Çünkü, ay- ni wktan, ayni cinsben olmayan horoz ve tavuktan saf bir cins elde etmek kabil değildir. Çünkü, tavuğun da horoz kı- dar irsi kabiliyeti vardır. Bunu bir misal ile izah edelim: Bir Legom bhorozunu bir Pilmat tavuğu İle çifleştirirseniz, bunların yumurtalarile ei- de edilecek tavuk veya horozlar saf 2 veya saf Pilmot olamaz. Lecorm nu, gene Legom tavuğu ile çifleş- tirmek lâzımdır. Mektubunuzdaki sorgunuza göre; Ha- rişlen satn aldığınız anlaşılan bir cins horoz ile bütün tavuklarınızı aşılamak suretile, ayni cinsi tesbit etmek istediği- niz anlaşılıyor, ki, buna imkân yoktur. İrsi kanunların tesiri vardır. Legomu Legorala birleştirmek Yizımdır. Şayet ha- Tiçten sldığınız Legom horozunu gen Legom tavuklarınım katmak, bundan yumurta salmak İsterseniz 5 - 6 gün bek- Jedikten sonra yumurtalardan İstifade eder ve horazların evsafını haiz yumurta elde etmiş oldrsunuz. N Mandarin ve portakalın yapraklarından tefriki Topkapı, B. Gürbüzel: Mektubunuzla gönderilen mârenciye yaprağının man- darin defi, portakal olmasının da- ha ziyade ihtimali vardır. Zira, mandarin . yaprağı, oşekil ilibarile biran daha küçük ve sivridir. Kuru- muş, biraz da buruşmuş olmasından İşi- ce teşhis edilememiştir; maamafih por- takal olması ihtimali daha fazladır. Karenciler, birbirlerinden, konca ve çiçek verme zamanlarında daha ziyade tefrik > edilirler. Yaprak üzermde görülen siyah kırmı- smtarak İekeler, kuşnül ifrazatıdır ki, bu- ha karşı şimdiden ne şekilde tedbir alı nacağını ve muzır olan bu haşerenin nasıl itlâf edilmesi lâzımgeldiğini, bundan son- ra, bir yanımıza izah edeceğiz, © yazi- mızı okumanızı tavsiye ederiz. 15 snbtimetre kalınlığında doldurulur. Çelikler buralara yan yana yerleşlirilir ve bolca - sulanırsa, bir sene zarfında mü- kemmel köklenirler. Hoya karmoni saksılannı teşrinlerden itibaren içeriye almak lâzımdır. Hoya çiçekleri, resmimizde görüldüğü gibi, espalya tarzında yetiştirilmeğe çok müsuttir. Dalları eğrilebilir ve istenilen şekli verdirmek te kabildir. Bu tarzda yapılmış ospalya saksıları vardır; bunları tohum mağazalarından tedarik etmek kabildir. Dallarn sakmden aşağı sarkmaması için, ince dal sürgünlerin espalya çıtala- rma, hafifçe bir şekilde, rafya ile bağ- lanması lâzımdır. Resınimiz, çok şık ve zarif olan, karnozayı göstermektedir. hoya Yazan: Perihan Parla İşte kızım size bütün bir hayat sır- ediyorum. Onun muhafazakâr ruu- na hürmet ederek elinizden geldiği kadar idareye çalışın, Beni atfedip et- memesi mevzuu bahis değil Yeter ki o mesud olsun... taaa. bu muhterem kadının eilerini öpmekten kendimi alamadım! Ayrılırken ikimiz de ağlıyorduk... Hayat ne çözülmez muaramalaria dolu idi!... — Bana biraz maktulün ajle haya- tından bahseder misiniz? — Ne gibi. — İlk tanıştığınız zaman (Servili Köşk) namile maruf evde mi oturuyor- Jardı?. — Bvet. — Annesinden başka beraberinde kimse yok muydu?. — Aylıkçı hizmelçilerden Mmaada emektar bir aşçıları ve onun karısın- dan başka kimse yoktu. — Diğer müstahdemin gece kallar GÖNÜL HINCI — Tefrika No. 8 mıydı?. — Hayır! Geceleri evlerine giderler- | di, daimi kalan yalnız Mahmud ağa He hanım idi. — Cinayet gecesi bunların köşkte bulunmadığını bitiyor mıydımz?. | — Evet biliyordum. — Nereden — Bir gün evvel Enis söylemişti. — Ya”!.. Bazı geceler bu şekilde yal- mz kaldığı olur mıydı?. — Annesi gittikten sonra evlerine hiç uğramadığım için kali birşey söy- liyemem. Yalnız arasıra Fatihte bir ak- rabalarına gitmek için Mahmud ağâ- nın izin istediğinden bahsettiğini ha- tırlıyorum. — Acaba gene kendi arzularile mi |. gitmişlerdi? Yoksa evden bilhassa Yo! 9 : iz? —- Bu hususta malümatım yok! — Köşkleriniz biribirine yakın mi- dır? — Çok yakındır. Hemen aramızda eili metre kadar bir mesafe vardır. — Cinayetin ika edildiği köşk mak- ty — Evet! — Vefatında bütün servetini size ter- kettiğini ifade eden bir vasiyetname tanzim etmiş olduğundan haberdar mıydınız?. — Evet bunu bana iki sene evvel söylemişti. — Biraz evvel maddi vaziyetinizin pek de iyi olmadığını söylemiştiniz. Siz yüksek tahsil görmüş bir kızdınız, ça- ışarak ailenize yardım etmek müm- kündü. Bunu hiç düşünmediniz mi? — Düşündüm, birkaç defa teşebbüs de ettim. Fakat Enis katiyyen mâni ol- du. — Buna lüzum yoktu değil mi?.. Genç kız bu cümlenin istihdaf et- tiği mânayı sezmişti. İsyan ötmek is- ter gibi dudaklarını araladı, haykır- mak, kendini müdafaa etmek için çar- pındı. Fakat iki tarafında parıldıyan ince uçlu süngüler ve siyah elbiseli hâ- kimler ona mevkiini hatırlatınca sus- bu; zebun ve zavallı bir tevekkülle Al v — Nihayet Enis mektebi bitirdi ve döndü, Haleti ruhiyesine daha uygun bul- duğu için hususi çalışmağı tercih ede- rek tünelde muhteşem bir yazıhane aç- ta ve müteahhidliğe başladı. Pek az bir zaman geçtiği halde iş hayatında mü- BA app LAM ayl Sapa iğ servetine bu kazanç da ilâve edilince vaziyeti bir kat daha iyileşmişti. Refah içinde yaşıyorlardı. Artık Enis hemen hiç boş gelmiyordu: bir gün şık bir al- tin bilezik, öbürgün zarif bir kolye, da- ha sonra kuyruklu bir salon piyanosu, nihayet beraber gezmemiz için iki Arap ata ilk... Fakat buna mukabil bizim mali va- ziyelimiz de mütemadiyen fenalaşıyor- du: dükkânların vergisi biriktiği için aldığımız kira doğrudan doğruya ora- ya kapanıyor, başımızda bir erkek ol- madığından apartımanın kiracıları ek: seriya aylık vermeğe bile lüzum den birkaç zaman oturarak çıkıp gidi- yorlardı. 'Teyzelerim bu vaziyete son derece üzülüyorlar, gün geçtikçe ıztırapları artıyordu. Birkaç defa Enise zimnen çalışmak istediğimden bahsettim. Pek ziyade muhalif olduğunu anlayınca bu bahisi kapamaktan başka çare bula” madım. Günler geçiyor, müzayakamız en son haddine varıyordu, Enis, hâlâ evlen- memize gid bir tek kelime söylemiyor. du. Kendi kendime: «Belki bana büs- bütün itimad edinceye kadar bekli- yor. Kadınlara karşı fenâ bir his bes- şık şüpheler altında ezilip kalıyordum. Bir gün geldi ki, borç puslaları, bak- kal, kasap hesapları yığılınez ne olur- sa olsun gazeteye bir ilân vermeği dü- şündüm: Yukarı kattaki odayı tefriş ederek kiraya vermek çok münasip ole caktı. Yaşlı bir adam gelirse bize hiç bir zararı olmadan akşam gelir, sabah giderdi. Bu fikrimi hepimiz çok müne- sip bulmuştuk. Derhal akşam gazete- lerine birer ilân verdik. İki gün sonra adresimize açık bir kart geldi: Akşam üzeri saat sekizde gelip odaya baka- cakları yazılıyordu. O gece Enisle Himayeietfal balosu- na gitmeğe karar vermiştik. Yemekten evvel bize gelecek, on bire doğru İstanbula inecektik. Yedi buçukta hagırlanmağa başia- bir adam yerine çok şık ve sevimli bir genç olduğunu görünce biraz şaşala- dım; çekinerek: b (Arkası var),