— 1937 20 Tep Ba çi AKŞAM DESE RK 3 Bahife 3 Bizde mesud ihtyatlr ŞEHİR HABERLERE Bakar körler m Bia İ | Gökgünlnüni binek de France'ta 5 Dünkü gazetemizde okumuşsunuz- Ra in z : ” okudum: meğer meşhur halk roman- sn anl m tanir | (Odun, KÖMÜT | zzaza şikâyetler) İŞÇİ Sigortası © | Srmirnmymer miner harbiye mektebinin lığ gibi bir genci ona demiş ki: — Delikanlı! Bütün bu nişanları, bütün bu rütbeleri senin yaşında olmak için feda ederdim. Generalin bu sözlerini yanımda okuyan bir ahbabım, istihza iledu- daklarını büktü: —ıŞu ihtiyara da bak! Sanki bü- yük bir lâkırdı söylemiş! - dedi. - O çağa geldikten “sonra yirmi yaşını kazanmak için elbette herkes nişan- larını da verir, rütbesini de!... Napo- leon, istediği kadar şerefli olsun, onun şimdiki vaziyetinde bulunma» ği, yani mezara girmiş bir cihangir olmağı kim ister? yirmi yaşında önünde durarak Ölü bir adamın yerinde “olmağı İabistile kimse istemez. Fakat ihti- yarlık öylemi ya?.. Gel gelelim bizim mantığımız, ölü ile ihtiyarı aşağı yu- karı ayni seviyede görmeğe ne kadar alışıktır. «— Yetmiş, bitmiş!» Bu söz, maruf tekerlemelerimiz arasındadır, Bir Garplıya ise, general Gouraud'nun fedakârlığı pek mühim ve pek orijinal fikir halinde görüne- biliyor. Çünkü başka :memleketlerde, ihtiyar için de hayat - zavkli hayat - bitmemiştir. Garplı erkek, evlendiği tarihinden tibaren, -kağınile, ta ileriki hayatını zasarlıyor. Meselâ mutabık kalıp bir toprak alıyorlar; burasını yavaş ya- vaş bir küçük çiflik haline getiriyor. lar; ve teksüllükleri için hazırlıyor. lar. Yahudomemursalar âhırı ömür- lerinde karı koca beraber oyalanacak. ları bir dükkân ediniyorlar. Sonra her birinin bir amatörlüğü var; bu- nun malzemesini evvelden tedarik ediyorlar. Mensup bulundukları ha- yirperver cemiyetler ruhi gıdaların teşkil ediyor, Bir kız, çocukluğundan itibaren bir orta yaşlı da iihtiyarlığının muhi- tini we levazimini, birçeyiz ihtima- mile “hazırlıyor ve sonra, sandef içinde, sevlenir gibi, bu ideal ihtiyar. lık yuvasına çekiliyor. Hele içtimai ve mesleki muavenet- lere de sırtını dayayınca, ihtiyarlık, medeni birinsan için : korkunç ol maktan çıkıyor, Bilâkis, bir muhte- şemziyafette en son yenen tatlı gibi leziz ve arsuya şayan birşey oluyor! ... Bizde, maalesef ihtiyarlık hayatı nın katiyen tanzim edilmemiş oldu- ğZuna avdet etmek istiyorum, Mu- harririmiz Yürük Çelebi, Bursa mü- tekaidleri arasında bir tedkikte bu- lunmuş şu neticeye varmıştı: Ömür- leri evde yahud kahvehanede pinek- lemekle “geçiyor. Hiç biri kendine hoş, enteresan bir hayat yapamamış. O zamandan beri, bir kaç muhar- rir arkadaş İstanbulda da ayni uraş- tırmaları yaptık. Yalnız memurlar arasında değil, diğer sınıf mensup- ları içinde de yaşlılık devrini iyi bu- lamadık, şayed bunlardan bir kaçı- ni bilenler varsa lütfen yazsınlar, zi- yaretlerine gideceğiz! Biz kendi he- sabımıza, heyhat, çok ye'se düşürücü karşılaşmış bulunuyoruz; iman düyünrten Fiatler birdenbire ve sebepsiz yere yükseldi Havaların:soğuması üzerine odun ve kömür fiatleri son günlerde bir- denibire fırladı: Daha on beş gün ev- veline:gelinceye kadar odun 330 - 340 kuruş arasında satılırken son günler de Rumeli imeşesinin çekisi peraken- de olan 380 kuruşa çıkmıştır. Gürgen ve Anadolu meşesi'de 370 kuruştur. Bunun. sebeplerini dün araştırdık: İstanbul piyasasındaki tenmüle göre odun ve kömür piyasası mayıs ve hazi- randa açılmaktadır. Odun ve mangal kömürünün en ucuz mevsimi bu ayla ra tesadüf-ettiği halde bu sene.daha mayıs başlarında geçen senelere kı- yas etmiyecek derecede fiatler yük- selmişti. O zaman odun tacirleri, Or- manlardan odun “kesilmesinin “meni hakkındaki emrin yanlış anlaşıldığı için busene az:odun kesildiğini'ileri sürmüşlerdi. Bilâhare vaziyet tavaz- zuh etmiş, piyasaya külliyetli odun geldiği için temmuz ve ağustosta fint- ler biraz ucuzlamıştı. İstanbul kömür ye odun depoların da kış ihtiyacını “karşılıyacak dere- cede odunve kömür vârdır. Ancak, fırsatı kovalıyan bazı esnaf, Karade- nizdeki fırtınaları vesile olarak gös- tererek flatleri yükseltmişlerdir. Be- lediyenin.bu vaziyet karşısında €sas- lı tedbirler alması ve halkın bu zarü- Tİ ihtiyacı karşısında muhtekirleri cezalandırması lâzımdır. Sandal ücreti Belediye yeni bir tarife yapmağa karar verdi Sirkeci rıbtımına gelen yapurlar- dan yolcuların ne şekilde çıkacakları hakkında yapılan etüdler dün bitmiş- tir. Verilen kararlara göre, vapurlar- dan yolcu alacak ve vapurlara götü- recek olan-sandallara birer numara takılacaktır. Liman işletme “idaresi yolcuların rıhtıma kolaylıkla çıkmalarını temin mâksadile Sirkeci rıhtımına “denize doğru inengeniş bir merdiven yapti- mağa karar vermiştir. Sandallar va- pura giden yolcuları münhasıraff bu merdivenden alacak ve vapurdan çi- kan yolcuları da bu merdivene geti- recektir, Diğer taraftan Belediye'de numa» ralı sandallar için bir tarife hazırla mağa başlamıştır. Yeni târife eskisine nisbetle çok tenzilâtlı olacaktır, Be lediye iktisad müdürlüğü bu husus- ta tedkikata başlamıştır. maras Servetce kalbur üstü kalmış yaşlı- ların vaziyeti şöyle hülâsa edilir; Seccade, yahud “can sıkıntısı ve iskambil... Yahud da: «Şu mütekaide bak, biz gençlerin işimize göz koy- du!» üedirtecek vaziyetler... En kaba- dayısı torun çenesi okşamaktan du- yulan saadet... Kalbur üstü olamıyanlara ise: «60 yaşındasın, iş yok, sefaletten geber!» ve sefalet... "Türkiyede mesud ihtiyar tipleri is- Akşamcı Bir zamanlar Asma Köprü mü? Ayaspaşadan Dolma- bahçe tarikile otobüs seferleri Olobüsler İstanbulda muvajfa- ksyet kazanıyor. Yollar yapılmcı da daha kazanacak. “Dünyanın medeni şehirlerinin - misalleri, tramvayların “otobüslere daima mağlüp olduğunu gösteriyor. PU- hakika, bir çok şehirlerde #ram- vay rayları sökülmektedir. Bu-me- yanda, Pariste hiç tramvay kal- mamıştır. Bizde de, yeni yapılan köprü- den tramvay geçmiyecek miş, Geçmesin varsın. Otobüs, daha müreccalıtır. “Esasen bugünkü vaziyette bile, otobüslerin işleme- si yüzünden #ramvayların zarar ettiği yok. Hepsi halâ hıncahınç. Hattâ dar olan birçok yollardan, otobüsler işlediği halde, Ayaspaşa gibi kesif nüfuslu bir semtte hâlâ servislerin başlamaması sayant hayrettir. Bugünkü günde Beyoğ- lunun merkezi burası olmuştur. Halbuki; #ramvay'yerine kadar mesafe uzaktır, Ayaspaşada.otu- Tup da o uzun mesafeyi yaya ge- çenler mükemmel ayaz keserler. Şayet Taksimden'yakut “daha #erlerden kalkıp Ayaspaşayı kate- derek Dolmabahçe :tarikile sefer yapmak üzere otobüs işletilirse, Beyoğluna-inip çıkmak için ikin- ci bir yol kazanılmış, Voyvoda caddesinin.de tadihams önüne ge- çilmiş olur. Böylelikle, Beyoğlu, en kısa yoldan'denizle bağlanır. Ayaspaşalıların bu temennileri nazarı itibare alınmalıdır. Hapishaneden bir Müddeti doldurmadan yeniden mahküm “oluyor Dün “Sultanahmed birinci sulh ce- za mahkemesinde Niyazi adında 68 bıkalı bir hursızın muhakemesi yapıl mıştır. Hırsızlık “suçlarından müteağ- did defalar hapse girip çıkan Niya- zi, son defa gene bir hırsızlıktan mah- küm olup hapishaneye girmiş, müd- detini ikmal edip çıkacağı sirada bü defa'da hapishanede hırsızlık yapmış- tır. Evvelki suçundan mahküm ol- duğu müddeti bitirmeden ikinci suç- tan dolayı yapılan muhakemede Ni- yazi gene hapse mahküm olmuş ve bu yüzden «hapishanede kalmıştır. Niyazi mahkümiyet müddetini bi- tirmek üzere iken birkaç gün evvel hapishanede makine ile çorap doku- yan Hüseyin adında diğer bir mah- kümun 280 tane makine iğnesini çal mıştır. Niyazi bu hırsızlıktan. dolayı Sul- tanahmed 'birinci sulh ceza mahke- mesinde muhakeme edilmiş ve suçu sehit olduğu gibi sabikaları da göz önüne alınarak bu defa da dokuz ay hapsine karar verilmiştir. Bu suret- le uzun zamandanberi bir türlü ha- pishaneden çıkamıyan Niyazi dokuz ay daha yatmak üzere gene hapisha- neye gitmiştir. Bay Amcaya göre... . Şimdi esma köprü mü? Tünel eski bir mesele tazelendi bay Amca, | Feribot mu?.» şeklinde münakaşa mi?.» şeklinde ortaya çıktal., “mevzuu olan bu-mesele... Işçinin istikbali temin edilecek Kurulması mukarrer olan “devlet işçisi sigortası için tedkiklere'başlan- dığı haber veriliyor, Memleketteki bütün amele sınıfını alâkadar eden bu mevzuun “ele alınması “herkesi memnun edecek bir hadisedir. Devlet işçisi sigortası her çalışan işçiye bir nevi tekaütlük hakkı ver- mektedir. Eli ayağı tutarken çalışan işçi mesai zamanında hir kaza neti- cesi yaralanarak alli kalınca yalnız bir ikramiye ile savuşturulmıyacak, aynı zamanda. ölünciye kadar kendi- sine devlet .sigortası tarafından bir aylık bağlanacaktır. İhtiyarlıyarak çalışamıyacak hale-gelen işçi de mü- tekald bir memur gibi devlet işçi si- gortasından maaş alacak ve”mesal zamanında 'bir kazaya kurban giden işçi ailesine gene aynı sigorta baka- cak, maişetini temin edecektir. Bütün bu fedakârlıklara mukabil işçiler devletin himayesindeki bu si- gortaya yevmiyelecinden, ileride t€s- Pit eğilecek çok cüzi bir kısmını ve- receklerdir. Bu suretle sigorta -teşki- lâtenda her işçi için 'bir hesab açıla” caktır. Devlet işçi sigortasına her ça- lışan amele girebilecektir Üsküdar adliyesi Tahsisat gelir gelmez inşâata başlanacak Üsküdar adliye binasının Paşaka- pısında yanan binanın yerinde yapıl- Üsküdar .ad- dar müddelumumisi B. Tahsin meş- gul olmaktadır. Yanan bina arsası- nın bir plânı çıkarılarak Adliye Ve- kâletine gönderilmiş ve keşif .netice- sinde bina inşaatı için lüzumu tespit edilen elli bin lira tahsisat Adliye Vekâletinden “istenmiştir. 'Tahsisat gelir gelmez inşaüta başlanacaktır. Yeni bina'iki katvolacaktır. Bu iki kat Üsküdar adliyesinin “bütün dai- relerini istiap'edeceği gibi ihtiyat kı- sımlar da bulunacaktır. Ayrıca bir de bodurum katı “olacaktır. Bu kat da adliyenin evrak mahzeni halinde kul - lanılacaktır. İstenilen tahsisat Vekâletçe kabul edildiği takdirde binanın kati plânı yapılarak toprak tesviyesini mütea- kip derhal inşaata başlanacaktır. Bebek - İstinye yolu ilkbahara kadar bitirilecek Boğaziçinde İstinye ile Büyükdere arasındaki sahil yolu geçen sene ya- pılmıştı. Bebek ile İstinye arasında- ki kısmın da asfalt olarak inşasına karar verilmiş ve şehir - meclisinden tahsisat istenmiştir. Bu tahsisat ve- rilir verilmez yolun inşasma hemen cılardan sayarmış. O da bir eserinin başında karilerine hayatı olduğu gi- bi bildireceğini söylemiş... Yıllardır yaşadığı şehrin batısını öğrenememiş; bundan kırk se- me evvelki İstanbul'u elektrikle dona- tap sokaklarında otomobiller işleten; maznunu hükim karşısına eli kelepçeli çıkaran bir rormancımız'vardır: o da anlattığı vakğaların hakikate tama- mile uyduğunu iddia eder, Ne Xavier de Montöpin'in iddiasını, ne de bizim romancımızımkini, ancak kariğleri aldatmak için sarfedilmiş bir söz diye.karşılamamalıyız. Eminim ki onlar samimiğdirler, ancak kendi ha- yallerinde geçebilen şeylerin doğru, çocuk masa üzerine koyup yandan ba- karak resmetmeğe çalıştığı tabağı da, sanki yukarıdan bakıyormuş gibi, yus- olduğundan emindir, Çocuk henüz bak- mağı, hariçten doğru dürüst haber al- mağı öğrenmemiştir. O romancılar da çocuk gibidir: kafaları çocuk gözü gibi kalmıştır, harici görüp anlamak kabi- Tiyetini ede edememişlerdir, Zaten yaşlarına rağmen çocuk kal- muş oldukları eserlerindeki safiyet'ten de bellidir. Bu «safiyet. kelimesini yal- nız «bönlük» manasında kullanmıyo- run Şüphesiz o muhatrirlerde 6 hal de var; fakat onlarda en çok göze çarpan cihet dünyada her şeyi saf olarak görmelerindedir: şahıslarında İyilik hakikatte saf, katıksız belki birtek hisse, bir tek hâdiseye tesadüf etme- nin imkânı yoktur. Yukarıdaki çocuk misalini çabuk bı- rakmıyalım, © bizi başka bir şeyi an- Jamağa da sevkedebilir. Çocuğun yap- tığı tabak resmini tashihe kalkarsa- niz çocuk itiraz eder, sizin yaptığınız ve yusyuvarlak olmıyan tabak resmi- nin tabağa benzemeğiğini söyler. Ken- disinin sizin görüp resmettiğiniz gibi gördüğünü kabul etmesi için hayli uğ- . Bu yolun ilkbahara (Devamı 4 üncü sahifede) başlanacaktır. kadar bitirilmesine çalışılacaktır. a Benim bu hususta bir fikrim yok, 2 m İL B.A. — İmar edilmiş İstanbulu bulla Üsküdar aranma acaba asma | köprüye çıkmak elbet daha Wyguk