Deniz kuvveflerinin. ehemmiyeti Donanma olmazsa hava ne oluyor? kuvvetleri Çin devleti, Japonyanın donanması kadar olmasa bile aşağı yukarı Sözü- nü geçirebilecek kadar bir donanma- ya ve az çok hava kuvvetlerine malik bulunsaydı, o bedbaht memlekette vu- "günkü vaziyet olabilir miydi? Buna derhal bir «hayır» cevabi vermek lâ- zım gelir ve bu cevabi verenler haklı olsalar gerektir. Çünkü o zaman Ja orta ilerili: külleşecekti. miyecek, bilâkis çok müş- Japonya, bir ada devleti olduğu için, | girişeceği her bir harbin bir deniz aşırı harbi olması lâzımdır. Bu itibar- Ja Japonyanın vaziyeti İngilterenin» kine benzer. İngiltere de, hâkim bir donanmaya malik olmasaydı umumi harbe iştirak etmezdi. Bugün Japonya. Çinlilere dehşet sa- çarken, onların Japon memleketine karşı mukabelebilmisil (o hareketere kalkişamıyacaklarını pekâlâ biliyor- Jar. Jâponlar Çinlilere yetişebiliyorlar. Halbuki Çinliler Japonlara yetişemi- yorlar, Çünkü iki memleket arasında- ki denize Japonya hâkimdir. Denize hâkim olmanın kıymetini Japonlar Çuşima deniz muharebesinde Rusları mağlüb ettikleri zaman anladılar. O muharebeyi uzaktan seyreden Çinli ler se, o muzafferiyeti umumi bir meydanda yapılmış bir nümayiş te- lâkki ettiler, kendileri için maddi bi” falde çıkarmağa kalkışmadılar. Halbuki Çuşima muzafferiyetinden en çok on sene evvel Çin ve Japon do- nanmaları hiç olmazsa müsavi kuv vette idi, Japonya deniz müvazehesi- ni süratle kendi lehine değiştirdi. 1894 te Yalu'da Çin donanmasını mağ- Yüb ederek deniz hâkimiyetini ele al- dı. Çin sadece omuzlarını kaldırdı ve arkasını denize çeviriverdi. Halbuki Çin kendi idaresile ve kendi hududsuz servet ve menablile bir donanma vü- cude getirmeğe muvaffak olabilirdi. Hattâ Japonya bu hususta Çin ile re- kabete girişmiş olsaydı, Japonyanın iflâs etmesi lâzım gelirdi. Çinin deniz hâkimiyetini «yabancı gemicllere; bi- rakmasında ihtimalki etnolojik se- bepler vardi. Japonya denize hâkim olduğu için Kore yarımadasını eline geçirdi. Ja- ponya denize hâkim olduğu için Rus ordularını Mançuride mağlüb etti, Mançuriyi büsbütün zaptedebilmek için bir çeyrek asırdan ziyade bekle- meğe mecbur oldu. Bu müddet zarfın da Japonyanın deniz vaziyeti çok kuv- vet buldu. Çin hükümeti eski Mançu devletinin âkibeti ile ciddi bir surette meşgul olmadığı için Japonyanın va- zifesi bir kat daha kolaylaşmış oldu, Fakat Mançuride bir Mançukuo dey- leti kurulunca Rusya ayaklandı, Jâ- pon hâkimiyetine karşı mukavemet Büyük Japon harp gemilerinden bir kaçı edebilmek için donanmasını takviye- ye başladı. Bu maksadla Amerikaya İki süperdrednot ısmarladı. Bununla beraber, Asya kıtasile Japon anavata- nı arasındaki münakeleyi kesmeğe muktedir olabilecek bir Rus donan- masının meydana gelmesi senelere mütevakkıftır. Şimdilik işitilen şayia- lar doğru ise, Rusya Vladivostok lima- nina Rus tahtelbahirleri ve deniz tay- yareleri tahşid etmekle meşgul bulu- nuyor. Uzun sahillere malik oldukları hal- İ deesaslı bir sahil müdafaasından mahrun olan milletlerin nasıl bir âkı- bete düşeceklerini Çindeki aciklı ha- diseler dünyaya ilân ediyor. Bir do- nanma, vaziyetinderi emin olursa ve karaya yanaşma ve asker çıkarma ter- tibatına malik bulunursa askeri hare- kât için deniz nakliyatı kadar bir va- sıta tasavvur olunamaz. Nakliye ge- milerinden mürekkep bir #ilo, toblu bir orduyu bütün teferüatile beraber uzak bir mesafeye şose ve şimendifer vasıtalarından daha kısa bir zamanda nakletmeğe muktedirdir. Onun için, Japonların 'Tokyodan Şanghaya kadar bir Kölorduyu nakletmeleri, Çinlilerin bir kolorduyu kara üzerinde ayni uzaklıktan bütün kara vasıtalarna müracaat ederek nakletmek için kay- bettikleri zamandan daha az bir za- mana mütevakkıftır. Deniz kuyvetlerile kara kuyvetleri- nin mutlaka müştereken hareket etme- si lâzım geldiği Çin muharebelerinde kati surette sabit olmuştur. Şayed Ja- ponlar denize hâkim olmasaydılar, Çin gibi koskoca bir memleket üzerinde uçarak şehirleri kolayca bombardıman Parti Beyoğlu ilçesi İstiklâl kamu- nunun Yenişehir semt ocağının teşeb- büsile 57 fakir çocuk, Çocuk Esirge- me Kurumu tarafından giydirilmiştir. Yukarıdaki resimde bu çocuklar ocak erkânile görünüyorlar. edemezlerdi. Japon tayyare filoları vapurla nakledilerek Çin toprakların- da karaya çıkarıldı; Japon tayyaro- leri nadiren kendi merkezlerinden doğru uçuşlar yaptılar, Çinliler Japon topraklarına tek bir bomba atmağa bile muvaffak olamadılar, çünkü ara» ya giren denizi aşmak onlar için mümkün değildi. Birçok kimseler zan ve iddia edi- yorlardı ki deniz kuvvetlerine verilen lüzumundan fazla ehemmiyetin mâ- nası yoktur, çünkü hava kuvvetleri karşısında değiz kuvvetlerinin hiçbir kıymeti kalmıyâcaktır. Bu gibilerin iddiasına göre, donanma için sarfedi- len milyonlarla muazzam tayyare fi- loları meydana getirilmelidir. Çinin, oldukça fazla tayyare filolarma ma- ik olduğu halde, denizde kuvvetli ol- madığı için, bu filolardan bir tanesini bile denizi aşırtarak Japon adalarına gönderememesi yukarıki iddiaların ne kadar çürük olduğunu isbata kâ- fidir. Denize hâkim olan Japonyanın Çi- ne karşı yapacağı hava hücumların- da yalnız yüz tâyyaresi olsaydı, bu yüz tayyare denize hâkim olmıyan Çi- nin Japonyaya karşı hava hücumları yapmak için malik olacağı bin tayya- reden daha fazla işe yarardı. Denile- bilir ki, şayet Çinin bin tayyaresi ol saydı, o zaman Japon donanmasına karşı müessir hücumlar yaparak düş- man donanmasını kaçırtabilir, hiç olmazsa ürkütebilirdi. Bu sözlerin de hiçbir kıymeti olamıyacağını son hâ- diseler, harp gemilerine karşı tayyare ile yapılan bomba hücumlarının aka- meti, isbat eylemiştir. Zaman gelecek- tir ki bomba tayyareleri de uzak de- nizleri aşarak düşman donanmasına erişecek kadar mesafe alma kabiliye- tine malik olacaklardır. Fakat, bugün buna henüz imkân görülemiyor. Biz bir harpten çıkarılan neticeleri ve şartları, o harbin devam ettiği müd- det zarfında oldukları gibi teemmül etmeğe mecburuz, istikbalde ne ola- cağını düşünemeyiz. Denize hâkim olmak, âkıbetini ev- velinden tayin etmek mümkün olmı- yan maceralara atılmak demek ola mıyacağı da ayrı bir meseledir, Japon orduları deniz hâkimiyeti sayesinde Çine daldılar, Fakat ne kadar ilerili- yecekleri ve bundan ne gibi daimi ne- tlceler ve faideler çıkaracakları evye» linden kestirilemez. İleriledikçe ve ya- yıldıkça harp kabiliyetinin de azaldı- ğı muhakkaktır. Japonya için deniz aşırı yardıma devam etmek mecburi- yeti vardır. Çünkü Japon ordusu, harp yüzünden harap olan bir memle- kette yardımsız yaşıyabileceği haya- line kapılamaz. A.C.D. Meraklı bir dava z Altmışlık prens yirmi sekiz yaşında bir kadına gönlünü kaptırdı ! Ailesi, prensin bunadığını iddia ederek mahkemeye iz vurdu Varşovadan bildiriliyor: Lehistan aristokrasisi Varşova ve Krakovi şe- hirleri yüksek sosyetesi ihtiyar prens Radziwillin aşk romanile derinden derine alâkadar oluyor. Prens, ihtiyardır, altmışını geçkin- dir. Fakat Lehistanın en zengin ada- mıdır. Bu ihtiyar prens, Şustow namında bir milyonerle evlenmiş olan bir Viyanalı kadına Se ? âşık olmuştur. İhtiyar ve zengin prensin sevdiği evli Viyanalı kadın, ancak 28 ya- şındadır. Fakat sehhar ve füsunkâr | bir güzelliği vardır. Milyoner Şustow bundan dört se- | ne evvel Viyanada oturuyordu, mü- kellef bir konağı vardı. Konağında verdiği süarelerde azamet şamlarile büyük © bir şöhret kazan- mıştı. Viyana aristokratları, milyo- ! ner Şustowun verdiği omükellef süarelere davet edilmeği kendilerine büyük bir şeref sayıyorlardı. Bundan dört yıl evvel madam Şus- tow milyoner kocasından ayrılmış ve 8 yaşındaki oğlunu da birakarak Lehistana gitmiş, Krakovi şehrinde yerleşmiştir. 'Tuhafı şudur ki bu bo- şanma, eski karı kocanın arasını hiç açmamıştı. Milyoner Şustow eski ka- rısile sık sık dost gibi görüşüyordu. İşte bu arada bayan Şustow İlal- yan plâjlarından birinde ihtiyar Lehli prens Radziwil ile tanışmıştır. | İ Prens busgüzel kadını görür gör mez, çıldırasıya âşık olmuş ve kendi- | sinden 32 yaş daha gençolan bu kadına izdivaç teklif etmiştir. Eski bayan Şustow, bu teklifi der- hal kabul etmiş, ihtiyar prensle ni- şanlanmış, prens düğün hazırlıkları için Krakoviye dönmüştür. Fakat bu esnada mesele, çatallaş- mıştır. İhtiyar prensin akrabaları, kendisinin bu kadar genç bir ka- dınla evlenmesini münasip görme- mişler ve aile meclisini eski ecdad şa- tosunda içtimaa çağırmışlardır. Alle meclisi, prense, ültimatom tarzında bu izdivaçtan vazgeçmesi- ni tebliğ etmiş, aksi takdirde mahke- ve ihti | Bayan Şustow ederek kendisini altına aldıracağını meye müracaat hacir ve vesayet da ilâve etmiştir. İhtyar prens, bu ültimatoma çok haşin bir Ted cevabı vermiş ve bayan Şustowla evlenmekle kalmıyarak ilk kocasından doğmuş olan sekiz yaşın» daki oğlunu evlât diye tanımış, ken- disine umumi varis tayin edeceğini bildirmiştir. Bunun üzerine aile r mahkemesine baş vu rak prensin bunadığını iddia etmiş ve hacir altı- na alınmasını istemiştir. Mahkeme bu müracaat üzerine, tıbbı adiiyi, prensin akli müvazene- si yerinde ölüp Olmadığını tedkike memur etmiştir. Doktorun vereceği rapor, bütün Lehistan aristokrasisi tarafından büyük bir merakla bek- leniyor. Zira doktorun vereceği ka- rar, ya ihtiyar prensi mevud saadete kavuşturacak, yahut ebediyyen mah- rum edecektir. Erzincanda Cumhuriyet bayramı merasimi Mektepliler, vali ve kumandan, subaylarımızdan. bir grup