se Bandırmada içme suyu tesisatına başlandı Kapıdağından getirtilen hem de ihtiyaca yetecek kadar boldur bu su, hem nefistir, Kapdağından şehre getirilen içme suyu nümuneleri davetlilere gösteriliyor Bandırma (Akşam) — Bundan iki ay ewwel münakasaya çıkarılıp Kapıdağından Bandırmaya getirile- cek içme suyunun şehre tevzlatı bir 'Türk şirketine ihale edilmiştir. Kapıdağında 140 rakımda bir top- lama deposu yapılarak buradan iti- baren Bandırma şimendifer depo is- tasyonuna kadar 17 kilometre bit mesafeye 200 milimetre kutrunda borularla getirilmiş olan içme suyu muhtelif membalardan toplanmıştır. Buyun mikdarı saniyede 18 litredir. Şirket Cumhuriyet bayramında (600) tonluk su deposunun küşad resmile işe başlamıştır. Şehir tevzia- tında musaddak plâna göre borula- Tin geçecekleri yerler tamamile tes bit edilmiş ve işaretlenmiştir. Şirket | Bandırma haricinde tesis edilecek olen su deposunun hafriyatına baş- lamış ve geçen on beş gün zarfında hafriyatın dörtte birini hemen, he- men ikmal etmiştir. Şehir dahilinde yangın musluklu 18 çeşme inşa edilecek ve ayrıca 60 adet yangın musluğu da şehrin muh- telif mahallerine kurulacaktır, Su deposunun ve şehir tevziatının pek kısa bir zamanda sona ereceği mu- hakkaktır. Evvelce Bandırmaya Kapıdağından kayıklar vasıtasile ve fıçılarla gayet az bir mikdarda getirilmekte olan içme suyunun modern tesisatla seh- re İsalesi için büyük bir varlık ve fedakârlık gösteren Bandırma bele- diyesinin bu hayırlı ve büyük işi ba- şarması takdire değer. Kapıdağında 18 kilometre mutab- bal sahada granit taşlar arasından geçen bu içme suyunun membalarda mikyası mâ'derecesi (2) dir. Yazan: Perihan Parla İşte bu son gidişleri oldu; bir kaç ' gün sonra geminin müthiş-bir fırtına- ya tutularak Girld açıklarında bir tek insan kurtulmadan battığını öğren- dik... Bu felâketin tarihçesini kısaca din- lediğim o geceden sonra bir daha bu bahsi katiyyen açmadım. Pek küçük | yaşta kafama inen bu hain hayat dar- | besini benimsemek ve zavallı ihtiyar teyzeleri üzmemek lâzımdı. Küçücük | aklımla vardığım bu netice bana gele- cek günlerim için bir destek oldu. Ve bütün muhabbetim, sevgimi hayatla- rını bana vakfeden iki ihtiyar kadına bağladım, Onları incitmemek, istemedikleri bir yola sapmamak için her şeye Tazı idim. Küçük teyzem taşrada mutasarrıf iken ölen kocasından sonra çocuğu olmadığı halde hiç evlenmemişti. B yük teyzem ise gençliğinde çok müş- | külpesend olduğu için kimseleri beğe-! nip varmamış, yaşı, ilerileyince de | kimse onu beğenip almamış. Ellisine GÖNÜL HINCI Bu suyun emsaline nazaran çok yüksek bir derecede bulunması ve çokluğu dolayısile de şehrin ileride- ki ihtiyacına da kâfi gelmesi dolayı- sile memleket üzerinde Ifa edeceği tesirler pek mühim olacaktır, Karasaz bataklığı Bataklık kurutuldu, suları akıtmak için bir kanal açıldı Aksaray 14 (A.A.) — Aksaray civa- rındaki Karasaz bataklığının kurutuk- ması için 1984 senesinde başlıyan ça- lışmalar muvaffakıyetle sona ermiş- tir. Bataklığın sularını akıtmak için bir ana kanala bağlı altı kanal açılmış- tır, Kanalın üzerine her türlü vesaitin geçmesine müsait dört köprü kurul- muştur. Bu suretle sekiz bin hektarlık mün- bit arazi kazanılmıştır. Dün batak ve stıma kaynağı olan bu topraklar üzerine göçmenler için dört yüz haneli bir Sağlık köyü yâpıl- maktadır. Yeni köyün seksen evi bu ay sonunda bitecek ve göçmenler €v- lerine yerleşecektir. Diğer evlerin de biran evvel bitirilmeleri için inşaatına hız verilmiştir. Bir sarhoş yakalandı Yeniköyde oturan Necati isminde bi- ri; o semtte oturan Polidorya isminde bir rum kızının evine sarhoş olarak gitmek ve kendisini tehdid eylemek suçlarından poliçe yakalanmıştır. Tefrika No.2 Oturduğumuz köşkle Pangaltıda bir apartıman ve Karaköyde iki dükkâ- nımızla küçük teyzemin kocasından kalan maaşından başka gelirimiz yok- tu, O zaman hayat nisbeten ucuz ol- duğu için elimize geçen para bizi mü- kemmelen idare edebiliyordu. 'Teyzelerim o öksüzlüğümü hissedip İncinmiyeyim diye benim için her fe- dakârlığı o yapıyorlar, akranlarımın arasında parmakla gösterilecek ka- *dar refah içinde yaşatıyorlardı. Orta mektebi bitirince lisana olan istidadı- mı görerek beni Dam dösyona verdi- ler, Bir sene içinde hemen kendimi sevdirmiştim. Hocalardan tutun tale- belere kadar herkesten sevgi ve şef- kat görüyordum. Bilmem neden kim» se beni incitmek istemiyordu. Halbu- ki yaşım ile mütenasip olmiyacak de- recede haşarı bir çocuktum. Bunâ rağmen kimsenin kalbini kırmaz, ya- ramazlıklarım etrafa zarar vermediği için dalma hüsnü niyetle karşılanırdı. Mektebi bitirmeme iki serle kalmış- tı, Bir hafta sonu eve geldiğim zaman Romanya ile ticaret İtilâf müzakereleri başlıyor İktisad vekâleti müsteşarı- nın riyasetindeki heyet dün Bükreşe hareket etti Türkiye - Romanya yeni ticaret anlaşması müzakerelerinde buluna- cak olan İktisad Vekâleti daimi müs- teşarı B. Faik Kurdoğlunun riyase- tindeki heyet, dün Romanya vapu- rile hareket etmiştir. Bükreş müza- kerelerinin bir haftada (meticelene- ceği zannolunuyor. B, Falk Kurdoğlu dün hareketin- den evvel ticaret odasına gelerek ta” cirlerie hasbühaide bulunmuştur. Evvelâ Türk - Rumen ticari münase- betlerinden bahsederek tacirleri ten- vir etmiş, sonra İzmir ve Karadeniz hayalisinde birkaç firmanın çirkin hareketlerini anlatarak bunun bir çok bakımdan zarârlarını saymış ve sözünü, mevzuubahs firmaların ce- zalarını görmek üzere adliyeye veril- miş olduklarını söylemekle bitirmiş- tir, Müteakiben müsteşar, birçok dev- letlerle ve ezcümle Almanya, İtalya ile mal mübadelesi hakkında tacirle- rin sorduğu muhtelif suallere mufas- sal izahat vererek onları tatmin et- miştir. Tacirler, dünkü toplantıdan çok memnun olmuşlardır. Atatürk (Baş tarafı 1 nci sahifede) Sivas 13 (A.A) — Atatürk, liseyi ziyaretlerinde Sivası ilk teşriflerinde kaldıkları odayı ve Sivas kongresinin toplandığı salonu gezüiler. O günkü dekoru muhafaza eden bu oda ve sa- londa o güne sid hatıralarından bah- settiler, Çetinkaya 13 (A-A.) — Atatürk be- raberlerinde Başvekil, Dahiliye, Nafia Vekillerile refakat ve maiyetindeki zevatla birlikte bugün saat 16,45 de Sivas - Erzurum - Kafkas hattının il- tisak noktası olan çetinkayayı teşrif ettiler. Rumen kabinesi (Baş tarafı 1 nci sahifede) Nasyonal köylü fırkası, Kralın bü- tün fırkaların iştirâkile bir kabine teşkil edilmesi hakındaki tavsiyeleri- ne rağmen nasyonal Köylü fırkası, yeni kabineye başka, fırkalardan na- zır alınmaması hususunda israr edi- yor. Binaenaleyh yeni kabinenin münhasıran hasyonal Köylü fırka- sından teşkil edileceği kuvvetle tah- min ediliyor. 'B. Mihalakenin bugün Kral ile yaptığı mülâkata büyük bir ehem- miyet verilmektedir. (Akşam: B. Mihalake, bir çok defalar nazır olmuş hakiki bir köylüdür. Biyasi hayata atılmadan evvel ilk mektep mu- silimi olan B. Mihalake, sonradan hukuk tahsilini ikmal etmiştir. Fevkalâde faal bir yattır, Harici siyaset sahasında Fra ganın muhibbi telâkki Brüksel konferansı (Baş tarafı 1 inci sahifede) On bir devlet tarafından kabul edilen proje Brksel 13 (A.A.) — Pasifik konfe- rTansının öğleden sonraki ceisesinde konferans reisi, 27 teşrinievvel ve 12 teşrinisani tarihli Japon notalarını şiddetle reddeden müşterek bir dekla- rTasyon projesini konferansa tevdi et- miştir. Bu projeye 11 devlet yani İngiltere, Fransa, Amerika, Avusturya, Kanada, Portekiz, Bolivya, Meksika, Norveç, İsveç ve Çin mzaharet etmişlerdir. Hollanda, bazı kayıtlar altında mü- zaharet göstermemiştir. Yalnız İtal- ya bu deklarasyona muariz kalmıştır. İtalyan delegesi, Japon cevabının Şu aşağıdaki fıkrası üzerine konferansın nazarı dikkatini celbetmiştir: Japon hükümeti işbu notada, arzolunan noktai nazara ıttılâ peyda ettikten sonra Şarki Asyada istikrara vaziyı tin icabettirdiği şekilde yardım bilirlerse minnettar olur. İtalyan delegesi, bu fıkra hakkında Japonyadan mütemmim izahat iste- nebileceği mütalâasını ileri sürmüş- tür, Amerikan ve İngiliz delegeleri der- hal bu mütalâayı reddetmişlerdir. Spaak, konferans reisi sıfatile, Ja- ponyadan mütemmim izahat talebi- ni konferansın terviç etmediğini söy- lemiş ve deklarasyon metninin müza- keresine geçilmesini teklif etmiştir. Konferans, derhal bu metnin mü- zakeresine başlamıştır. Konferans pazartesiye tekrar toplanıyor Brüksel 13 (A.A) — Fransa Hari- tiye Nazırı Delbos oParis oTreninâ binmek üzere kanferanstan saat 1930 da, ayrılmıştır. Tam bir anlaşma tahakkuk etmek üzeredir. Bugün elde edilen neliceler- den ve Amerikan, İngiliz delegele- rile yaptığım halisane konuşmalar» dan çok memnunum. Saat 19,45 de de konferans nihayet bulmuştur, Konferans del heyeti umumisini kabul ettikten son- ra pazartesi günü saat 16 da tekrar toplanmak üzere dağılmıştır. Pazar tesi günü akdedilecek hususi bir cel- sede mezkür deklarasyon kati olarak ksbul olunacaktır. Bu mühletin ve- rilmesine sebeb delegelerin kati tali- mat almak üzere hükümetlerile temas etmek arzusunu izhar etmiş olmala» dir. Uyuşma oldu mu? Brüksel 13 (A.A.) — Haber alındı. ğına göre, Pasifik konferansı müza- kereleri sırasında Çin lehinde alına- cak bazı tedbirler hakkında uyuşul- - muştur. Bu tedbirler meyanında bil. hassa Çine silâh mühimmat ve para verilmesi vardır. Bu yardım, Çine devletler tarafın- dan münferiden ve kendi mesuliyet- leri altında yapılacaksa da Fransanın talebi üzerine bu yüzden çıkacak her hangi bir hadisede karşılıklı yardım ede- Ingiliz Başvekilinin nutku (Baş tarafı 1 nci sahifede) Zannımca bu korkuların ve endiş- lerin esas ve mahiyeti hakkında da ha derin bir tetkik yaparak bunların giderilmesini mümkün olup olma- dığını anlamak üzere yeni bir gayret daha yapmak zamanı gelmiştir. Böyle bir gayret sarfı, İngiltere içi bir zaaf telâkki olunamaz. Zira İngil- tere bugün çok kuvvetlidir ve gün geçtikçe daha kuvvetli bir hale gek mektedir, İngilterenin arkasında, he- men hemen tahdid edilmiyecek de- recede geniş menbalar vardır ve €sâ- sen bizzat bu kuvvetimizdir ki, insan- ların istikbali için muazzam saadet ve yahut betbahtlık ihtimalleri taşis yan meselelerin halli için makül dü- şüncelerimiz, insaniyet fikirlerimizi ve hüsnü niyetimizi harekete getir- mek için diğerlerini davette bulun- mamızı, bizim için çok kolaylaştır. maktadır.» Başvekil, bundan snora İngiltere- nin endüstri vaziyetini tahlil ederek demiştir ki: «İngiltere, bugün dünyanin her hangi oendüstriyel memleketinden çok daha büyük bir refah içindedir. Silâlanma programının bitmesi üze- rine, memlekette bunun aksülameli görüleceği htükkındaki düşüncelere cevaben şunu diyebilirim ki elâh- lanma programının sonu daha o ka- dar yakın değildir. Korkarım ki bu silâhlanma bizi daha uzun seneler işgal edecektir. Her halde muhakkak olan bir şey varsa, oda programın hemen derhal birdenbire değil, fakat Sovyet delegeleri bütün müzakere lerin cereyanından haberdar edilmiş- ler ve tam bir müzaherette bulunmak vadinde bulunmuşlardır. Japonya Çin ile başbaşa bırakılmasını istiyor Brüksel 13 (A.A) — Dokuz devlet konferansının notasına verdiği cevaps ta Japon hükümeti, konferansa işti- Tak etmek teklifini reddettikten sonra ezcümle şöyle demektedir; aMuhik bir hal sureti bulmanın en yl çaresi iki alâkadar tarafın mese“ leyi halletmenin yolunu aramalarıdır, Çünkü, beynelmilel bir teşekkülün müdahalesi iki memleket efkârı umue miyesini heyecana getirecektir. i Konferans tarafından tevdi edilen, uzak şarkta alâkası bulunan kKonfe. ransta hazır devletlerin muhasemağ dolayısile menfaatlerinin haleldar ol« duğu hakkındaki kısma Japon hükük meti tarafından verilen cevapta ec« nebi devletlerin Çindeki hak ve mens faatlerine riayet edilmesi için ne lâ« zımsa yapıldığı kaydedilmekte ve Ja“ pon hükümetinin meseleyi mucibi memnuniyet şekilde halletmek sure- tile uzak şarkta devamlı bir sulh te- sisine büyük bir ehemmiyet verdiği ilâve edilmektedir. Teyzem beni takdim ederken bu hanımın kim oldu- ğunu derhal anlamıştım: İki ay evvel Ankaradan gelerek yakınımızdaki bü- yük köşke yerleşmişti, Kocası Ahmed bey bundan altı sene evvel vefat et- miş, çok mühim bir yekün tutan ser- vetinin kısmı âzamını şimdi Fransada mühendislik tahsil eden oğluna bırak- mıştı. Fatma hanımefendi son zamanlar- da biraz rahatsızlandığı için doktorlar tebdilhavaya lüzum görmüşler, bil- hassa İstanbulda yerleşmesini tavsiye etmişlerdi. Bunun üzerine kirada bu- Junan köşklerine yerleşmek için bura- ya gelmişlerdi. Yanında emektar iki hizmetçisinden başka kimsesi yoktu. Gayet nadir sokağa çıkar, çok sade ve kibar giyinir, ağır başlı bir kadındı. Kuk yaşlarında kadar tahmin etti- gim bu kadını tasavvurumdan çok hoş bulmuştum: Bilhassa garib bir ahenk- | le konuşması, kelimeleri teker teker | telâffuz etmesi ona tamamile bir hü- * susiyet veriyordu. Yüzüne en ufak bir makiyaj yapmadığı halde parlak ve renkli teni, koyu siyah saçlarile kurunu vüsta tablolarını andıracak kadar güzel görünüyordu. Yaz tatilini geçirmek üzere bir kaç ay sonra yanına gelecek olan oğlun» dan uzun zamandanberi hâber alama» | mek istediğini söyledi. Ve bunu ben- den bilhassa ricaya geldiğini de ilâve etti, Ve işte o günden sonrg iki aile çok samimi dost olmuştuk. On altı yaşıma girdiğim gece idi... Evvelce de söylediğim gibi Leyzele- rim benim şerefime bir gece eğlencesi tertip etmişlerdi. Bir hafta evvel Enis de (Sent Etiyen) den döndüğü için Fatma hanımefendi ile birlikte oğlu- nu da davet etmeği münasip bulmuş- tuk. Mehtaplı, ılık bir yaz akşamıydı.. Köşkün önündeki geniş düzlükte renk renk yanan kâğıd fenerler altın- da saatlerce dans ettik, güldük, eğ- lendik... O gece hemen bütün genç kızlar Enisi çok beğenmişler, nazarı dikka- tini celbetmek için ne lâzımsa yap- mışlardı. Fakat bilmem neden o her- kese lâkayıd kalmış ve yalnız benimle meşgul olmuştu. Giderlerken kendilerini bahçe kapı- sına kadar geçirdim. Annesi veda edip bir kaç adım ilerileyince Enis iğilip elimi öptü ve zor duyabileceğim bir sesle; — Öyle zannediyorum ki Banu ha- mum çok iyi arkadaş olacağımız gün- lerin arifesindeyiz. dedi ve benim ce- vabımı beklemeden yavaş yavaş uzak- O gece geç vakite kadar uyuyama» dım, Yarı aralık kirpiklerimin arasın- dan hafif dalgalı siyah bir başı, sim- siyah iki mânalı gözü, çekik ve mun- tazam bir burunü, ince uzun endamile © güzel vücudü hafızama nakşetmek ister gibi düşünüp kaldım, — Maktul vefat ettiği zaman ni- şanli mıydınız? — Evet! — Bu münasebeti cinayetten an- cak bir gün evvel gazeteler vasıtasile ilân etmiştiniz değil mi? — Evet! — Halbuki uzun zamandanberi ni- şanlı olduğunuzu söylüyorlar. — Çok uzun bir zamandanberi, — Müddet tasrih etmiyorsunuz? — On senedenberi, Hâkim asabiyetle: — Biraz daha kızlı söyleyiniz! diye bağırdı. Genç kız kirpiklerinde biriken yaş- ları içine akıtmak ister gibi yutkundu, bütün kuvvetini toplıyarak tekrarlar dı; — On senedenberi, — Bu kadar uzun zaman nişanlı kaldığınız halde cinayetten ancak bir gün evel ilân edişinizin sebebini izah edebilir misiniz? ..— (Arkası var) — Bas ŞAP SEHHEŞESEFEHKPE 000 SBeNe sess: asvaam a İLİ 5 e e 5 e a