11 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

11 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Eyidi 1937 Istanbulun suları Hamidiye, Elmalı, Alemdağı, Kayış dağı, Çamlıca memba suları İstanbulun en lezzetli sularından biri de Taşdelen suyudur, son yapılan tesisattan sonra busu büsbütün milini bir hale gelmiştir Taşdelen suyu, membadan çıkıp bardağa girmeden evvel Bundan evvelki yazılarımızda Hal kalı ve Kırkçeşme sularının şehre DA“ sıl geldiğini ve son vsziyetlerini izah etmiştik. Bugün de İstanbulda bol miktarda istihlâk edilen ve bilhassa içilen memba sularından bahsedece- iz. z Bugün İstanbulda en çok içilen su- lardan biri hiç şüphesiz Hamidiye su- yudur ve şehrin iyi olarak tanınmış sularındandır. Bu suyun şehre ilk ge- l le olmuştur: Rema mühendis Hulüsi bey Bertinye paşa ile Kemerburgaz civarında olan bu memba sularını toplıyarak şehre getirmişlerdir. Bu membaların bir kısmı Büyük bend - Başhavuz su yolu istikametinde ve Kemerburgazla Kavukkemer civarın- da sıralanır. Diğerleri de Cendereye doğru dağınık olarak bulunur. Bura- lardaki yirmi membadan toplanan Su- lar Cenderede 600 metremikâplık iki havuza gelir. Eskiden buharla ve şim- di elektrikle işleyen terfi makineleri Suyu Ayazağa. köşkü ilerisinde asfalt yol kenarındaki şu kulesine - pompe eder ve buradan Balmumcu çifliği der. Cendereden diğer bir su yolu da Kâğıthane köyünden Mezbahaya ge- lir. Balmumcu toplanma yerinde biri Boğaiçine diğeri Beyoğluna olmak üezere ikiye ayrılır. Birincisi Yıldız, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Beşiktaş, Dolmabahçe, Fındıklı ve 'Tophaneye, diğeri Şişli, Osmanbey, Nişantaşı, Mâçka, Harbiye, Teşvikiye, Taksim, Beyoğlu, Şişhanedeki çeşme» lere su verir. Günde verdiği su miktarı 1000 met- remikâbıdır. Su.mütehassısı B; doktor Nazım Hamldiyenin sıhhi vaziyeti hakında şunları söylüyor: Bu sular Membalarının tegaddi sa- halarının temiz olması, geçtikleri bo- yakınındaki toplanma mahalline gi- | d AKŞAM m ruların intizamı dolayısile pislenme- ğe pek müsait değildir. Sularının ka- litesi hakında muhtelif membalardan yapılmış tahlillerde sertlik derecesi- nin 4-5 arasında olduğu anlaşılmış- tır. - Elmalı suyu Üsküdar ve Kadıköy ahalisinin ih- tiyacını temin eden bu su 1306 da bu havaliye getirilmiştir. 1304 de Nafia nazırı Zihni paşa Üs- küdar ve Kadıköy cihetinin suyunu temin maksadile bir su şirketi muka- | velesi hazırlamış ve Göksu vadisinde | bendler tesis etmek ve bend vasıtasile toplanacak yağmur sularını makine ile yükselterek bir taraftan'Kandili, diğer taraftan Erenköyüne kadar tev- Z etmek üzere 1306 da Elmalı (Üskü- anonim. şirket teessüs etmiştir. Şi» ketin imtiyazı 13$0 da Kanlıca ve Maltepeye kadar tevsi edilmiştir. Teşekkül eden şirket bir taraftan Kayışdağının Budak deresi, diğer ta- raftan Alemdağının Çavuşbaşı dere- sinin yekdiğerile birleştiği Elmalı de- resi üzerine bir bend yaparak imtiyazı dahiline giren sahada su şebekesi yapmıştır, Elmalı bendinin hâvzası 540,000 metre murabbadır. Şimdiye kadar hiç bir temizleme tesisatından geçmeden şehre dahil olan bü sy şimdi Sular idaresinin elin- dedir ve ıslahı için çalışmalara baş- | lanmıştır. Alemdağı memba suları İstanbulun Anadolu yakasının Üs- küdar cihetinde Alemdağı ormanla rında lezetli memba suları vardır. Taşdelen, Saray, İncirli, Defneli, Bü- yükelmalı -isimlerini alanbu suların her bitinin günde 100 litreden daha fazla bir akışları vardır. Fakat çıkış ve dağılışlarında büyük zayıata uğrı- yorlar, Son senelerde tanzim edilen 'Taşedlen ve Defneliden maadası mun- tazam yoları olmadığından, ıslaha muhtaçdırlar. Alemdağı köyünün şimal sırtların- da bulunan Taşdelen membalarının & İzsnk Güneş Öğle kimdi hyam Yata K 01 SAŞ 0191200 vap Va. 84 D36 1211 10461837 201 dar ve Kadıköy) su şirketi namile bir | yukarısında toprağın üstüne muhtelif noktalardan çıkan Saray memba Su- yu vardır. Saray suyu membaının İle- risinde İncirli suyuna raslanır. Dere- celeri 1 olduğu için çok tatlı ve hafif sulardır. Bundan başka araziden şa- yanı dikkat bir radyoaktivite alırlar, Evkaf idaresinde bulunan Taşdelen membanda modern tesisat yapılmış ve bu su, tam sıhhi bir su haline gel- | miştir. Taşdelen İstanbulun en nefis İ sularından biridir. | Kayışdağı memba sulari | Kayışdağının hemen orta yerine tesadüf eden eski memba hariç kal- mak üzere dağın sağ ve solundaki on İ iki kaynaktan toplanan sular. dağın. yamacındaki bir havuza ve oradan İda İçerenköy tarikile o Kadıköyüne, Kurbağalıderede İkbaliyedeki depoya gelirler, Bu akış esnasında yolun Üze- rindeki Banliyo çeşmelerine ve Kadı köy içindeki mahalle çeşmelerine su verir, Kayışdağı suları da İstanbulun. lezetli ve tatlı sularındandır, Camlıca suları İstanbulun Boğaziçine ve Marma- raya nazır sayfiyeleri olan Çamlıcada Büyük ve Küçükçamlıca suları adın- da güzel memba suları vardır. Bu su- lardan Üsküdarın da ; istifadesi Için | Bağlarbaşında birsudeposu yapı | mıştır. Bu güzel memba sularından maada, Boğaziçinin gerek Asya ve gerek Av- rTupa yakasında Karakulak, Gözteps, | Çırçır, Hünkâr, Kanlıkavak gibi yük- sek ve temiz kalitede suları mevcut ol- | duğu gibi bunlardan başka isimleri pek tanınmamış bir çok memba su- ları mevcutttur, Bu yazımızla İstanbulun” sularmı bitirmiş olmadık. İstanbülda en vast mikyasta istihlâk edilen Terkos yani şehir suyundan bahsetmeği mahsus sona bırakmış bulunuyoruz. Gelecek yanımızdan muazzam tesisatı ile bu Ş.H. sudan ayrıca bahsedeceğiz. MEŞHURLAR SERİSİ. e an Sanatkâr hir karı - Bir çeyrek asra yakın bir zaman- danberi hocalık eden meşhur ressam ve profesör F man tam bir sanat kâr hayatı yaşıyor. Boğazda, Çemhesinin arkasındaki dimdik Çakal dağının en tepesinde, her tarafından kuvvetli rüzgârlara göğüs vermiş bir köşk... Geniş bir balıçe... İn, ein geçmiyen Çakal dağındaki köşkünü sanatkârm köpekleri muhafaza ediyor. Köpekle- rin müthiş havlamaları, kırmızı par Şayet bir kahramanlık gösterir de köşkün bahçesine girerseniz hayretler içinde kalırsınız. Çeşit çeşit eriklerden, şeftalilerden, diğer mevsim yemişle- rinden yere bir halı serilmiş gibidir. Bol meyvalı ağaçların yemişleri rüz- gârdan yerleri örlmüştür. Meşhur ressam işte bu köşkte gayet Sakin, şehirden, kalabalıktan uzak bir hayat sürer, Bu köşkteki rüzgâr dehşetlidir. Köşk tam dağın tepesinde olduğu için rüzgârlar camları titretiyor. Fakat sanatkâr bu rüzgârdan çok memnun- dur. Eğer kendisine sorarsanız: — Bence en güzel musiki budur... der, hele bu rüzgârın sesi içinde gece- leri uyumak... Sanatkârın yaşadığı bu köşkte elek- trik yoktur. Petrol lâmbası yakılır. İ Profesör Feyhaman bu dağ tepesin- de bir dağ hayatı yaşar, Fakat ressam bu sakin ve âsude ha- yat içinde iken birde bakarsınız bir- denbire karar verir. inzivayı bırakır, büyük Avrupa şehirlerinde seyahat. ler yapar. Birdenbire inzivadan hare- kete geçer. Sanatkârın en çok sevdiği şey seyahattir: — Seyahat eden adam iki misli ya- şar.. der. Uzun sanat hayatında Türk resmi- ne çok kıymetli eserler vermiş olan Feyhaman ilhama son derece inanır, Ona ekseriya iki şey ilham verir. Rüz- gür sesi ve gece... Feyhamanın kendisi gibi gayet sa- natkâr bir hayat arkadaşı vardır: Gü- zin Feyhaman... Bayan Güzin Feyhaman da sanat. kâr kocası gibi hem ressam, hem resim hocasıdır. Bu son günlerde Güzel Sa- natlar akademisinde Güzin Feyha- man gayet orifinal bir sergi açmıştır, Güzin sergisi en eski Türk Karagöz- lerini göstermektedir. Güzin Feyhaman aylarca, hattâ se- nelerce Karagözcüleri, müzeleri dola- şarak en eski Karagöz kahramanları- nı, kıyafetlerini, arabalarını, evlerini tesbit etmiş, bunların resimlerini ya- parak sergisini açmıştır. Güzin Fey- hamanın sergisi bilhassa ecnebilerin son derece nazarı dikkatini celbelmiş- tir. İşte bu iki sanatkâr kârı koca bü dağ başındaki köşkte sanat münaka- şaları yaparlar, tablolarile uğraşırlar, pek sevdikleri tavuklarına bakarlar, köşkün bahçesindeki yemişleri toplar- Jar. Daha canları sıkılırsa karşılıklı bi- rer tavla oynarlar. Fakat tavlada da- ima Feyhaman yenilir, Halbuki meş- hur ressam zevcesinin tavla hocasi- dır. Talebesine yenilmeğe Feyhama- nın dehşetli canı sıkılır; — Sen oyun bilmiyorsun ama zar geliyor işte... Zaten meşhur sözdür: «Zar acemiye gelir.» diyerek tarlayı kapatır... İki sanatkâr karı kocanın sabah kahvaltıları yemiştir. 'Tomrukağa su- yu burunlarının dibindedir. En güzel hava köşkün pencerelerinden içeri girmektedir. İyi su, güzel hava, dağ sessizliği içinde biribirlerini son dere- ce anlamış, âyni sanatta İki karı ko- canın hayatı zannederim en mesud hayattır. Meşhur ressamın çalışırken kendi- sini harekete getiren bir motörü var- dır: Kahve... Çalışırken namütenahi kahve içer... O çalışırken zevce kapıdan başını uzatıp: — Ne âlemdesin Feyhaman?. diye sorsa hemen: — Çalışıyorum. Aman bana bir kah. ve... der, koca Çalışırken onu tablosunun başın- dan ayırmağa imkân yoktur. Meselâ bu esnada yemek hazırlanmıştır. Çor- ba 2 - 3 kere ateşe konmuş, kaynamış, çekilmiştir. Bayan Güzin bir kaç kere seslenir: — Feyhaman yemeğe gelsene... O yukardan cevap verir: — Bir dakika... Lâkin bu bir dakikanın arkası gel- mez. Meşhur ressamın en çok sevdiği renk umavl» dir. Tablolarında daima bunun tesirlerini görürsünüz. Feyha- man zengin olmak ister, Fakat bu ar- zunun tek bir sebebi vardır: Bol bol seyahat etmek... Seyahatin bir sanat- kâra dört beş misli eser verdireceğine bir yazıcıya çok iyi şeyler yazdıraca- ğına iman etmiştir. Leonard de Vinci meşhur Jokond tablosunu tamam 4 senede yapmış. Bu esnada kendisini zevklendirmek için çalgılar çaldırmış, rakkaseler oynatmış.. Feyhaman da resmin hevesle, şevk- le ve keyifli zamanlarda yapılacağına kanidir, Bunun için resim yapmak hu- susunda - kendini sıkmaz, zorlamaz, ilhamı geldiği zaman fırçasını eline ahır. Bazıları zanneder ki bu dağ büşin- daki münzevi hayatın pek o kadar ta- dı yoktur, Halbuki Çakal dağındaki bu köşk- te günler hiç te fena geçmez. Bir ker elektrik olmadığı halde köşkün güzel bir buz dolabı vardır: Bahçedeki derin kuyu... Bu kuyuda karpuz - ve saire buz gibi soğutulur. Ağaçların altma sofra Konulur. Ve Çamlıca tepesine, uzaktan bir çanak halinde görünen denize karşı nefis bir yemek yenir... Canınız yemiş mi istedi?.. Bilhassa ki- Taz zamanı şöyle elinizi biraz havaya kaldırmanız kâfidir. Başınızın üstüne kadar uzanan dallardan en nefis Çam- hen kirazını koparıp yiyebilirsiniz... Hem de hiç tifo korkusu olmadan... Sanatkâr kârı koca iyi suya o kadar meftundurlar ki şehre indikleri zaman yanlarında tetmos İle Tomrukağa su- yu götürürler... Portreci Gaziantente bu yıl tütün mahsulü iyi değil Gaziantep o (Akşam) — Münha- sıran bu mıntakada yetişen ve içtiği- miz tütünden çok farklı hususiyet- leri olan Deli tütün rekoltesi geçen seneye nisbetle bu yıl düşkündür. 93: » kilo mahsul alın. mıştır. Bu ni ancak (300) bin kilo elde edilebileceği tahmin ediliyor, İn- hisar idaresince yapılan ilk tahmin yarım milyon kilo idiyse de mahsul sıcaklardan fazla zarar görmüş, ikin- ci rapor dört yüz bin ve üçüncü ra- por üç yüz bin kilo üzerinden veril miştir. Deli tütünün mahreci Mısırdır. Mi- sır köylüleri tütünümüzü Hasan keyfi Antabi adı altında ve Cevza ta» bir olunan nârgilelerde tömbeki yeri ne içtikleri gibi ağız otu olarak ta kullanırlar, Türk Deli tütünü Amerikada yetiş» tirilen Deyrüccebel ve Trablusgarp- te yetişen bir cinsten üstün evsafa maliktir. Bu sebeple piyasalarda dal- ma birinci mievkil muhafaza eylemiş» tir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: