Sahife 6 Türkkuşu filosunun ME son seyahati Filo kumandanı “ “ Talebelerin aldıkları neticelerden çok memnunum ,, diyor > Filo ile uçan muallim ve talebeler Havacılık haftası münasebetile İs- tanbula gelen, buradan Bursa ve İz- mire giden Türkkuşu tayyare filosu Ankaraya dönmüştür. Filonun ko- müutanı yüzbaşı Zeki Gülsün seyaha$ intibalarını Ankara muhabirimize Şu suretle anlatmıştır: — 1 Eylül sabahı Havacılık haftası içinde yanımıza Hava kurumumu- zun beyannamelerini alarak uzun bir turneye çıktık, Ergazi kampında mo- türlü tayyare kurslarında devam eden ve bu yakınlarda yalnız uçmağa mu- vaffak olan talebelerimizden bazıları da bu seyahate Filomuz, beşi mektep ve biri de çift motörlü paraşüt tayyaresi olmak Üüze- © re altı tayyeareden mürekkepti, Mual- lim arkadaşlardan Vecihi, muallim muavinlerinden Tevfik, Muammer, Hilmi, Sait beraberdi. Ayrıca Yıldız, Naciye Torosla filo mürettebatı ara- sında vazife almış bulunuyorlardı. 'Talebelerimiz Ergazi kampında na» zari bilgilerinden başka yalnız başla- rına uçmağa alışmış olmalarına Tağ- men böyle uzun bir seyahatte kendi- lerine lüzumlu olan seyrüsefer, era- ziyi yakından tanıma, pusula ve top- lu grup uçuşu gibi tayyarecilikte müs him olan İrususları yakından talim etmiş olacaklardı. Seyahatin hemen her noktasında direksiyon talebemizin kabiliyetli el- lerinde hedefini buldu. Grup uçuşla- iştirak ediyorlardı. rında yanyana falsosuz uçuşlarla şe- | hirler üzerinde uçarken öyle sanıyo- rum ki Türkkuşu filosu halkımızın haklı ve yerinde takdirlerini kazan- dı. Bu defa da ziyaret ettiğimiz şehir- lerimizden İzmir, Bursa ve İstanbu- Yan kahraman halkı çocuklarımızı büyük kütleler halinde canla karşı- Muvaffakıyetli uçuşlar yapan bayan Naciye ve bayan Yıldız Jadılar. Hakkımızda yapılan coşkun tezahürata şahit olduk. Paraşütçüle- i rimiz başlar üzerinde taşındı. Arkadaşlarımın ve talebelerimin aldıkları neticelerden çok memnu- num, Motörlerde en ufak bir pan bile yapmadan 1500 kilometreyi aştık. Ça- ışmalarımıza yeni bir hızla başlamak üzere bugün kampımısa döndük. AKŞAM sokağa at atmış Mahkeme dört ay hapsine karar verdi Kasımpaşa civarında bir arsada bez- lere sarılı yeni doğmuş bir çocuk bu- lunmuş ve zabıtaya teslim edilerek Darülâcezeye götürülmüştür. Zabıta tarafından yapılan tahkikat neticesin- de bu çocuğun anası o civarda otü- ran Emine adında bir kadın olduğu ve Eminenin kendi çocuğunu sokağa altığı anlaşılarak kendisi yakalanmiış- tar. Diğer taraftan Darülâceze hastane- sinde tedavi altına alman yavrucak bir müddet sonra ölmüştür. Çocuğun, sokağa atılmak neticesinde hastalar narak öldüğü de tesbit edilmiştir. Çocuğunu bu suretle sokağa atan Emine mahkemeye teslim edilmiş ve dün asliye dördüncü ceza mahkeme sinde muhakemesi yapılmıştır. Muha- keme neticesinde Eminenin çocuk ter- ketmek suçu sabit olduğundan dört ay hapsine karar verilmiştir, Bir genç sinemada uykuya daldı, balkondan düşerek yaralandı Balatta oturan 17 yaşlarında Mus- tafa isminde bir genç, Balat sinema- sına gitmiş ve bir balkon bileti al- mıştır. Balkonun ön tarafında Otu- ran Musatfa filim çevirilirken uyu- muştur. Mustafa bir aralık o kadar dalmışlır ki öne düşen başı ağır bas- miş ve binnetice balkondan aşağı yu- varlamvermiştir. Bu düşme netice- sinde muhtelif yerlerinden yaralanan Mustafa Cerrahpaşa hastanesine kal- dırılmıştır, Belediye nizamatına muhalif hareket edenler Eminönü mıntakasında 3i, Fatih mıntakasında 27, Beyoğlu mıntaka- sında 29 kişi Belediye nizamatına mu- halif hareketlermiden tecziye edilmiş- lerdir. Eminönü mıntakasında 70 franceâ ile 242 ekmek noksan görülerek mü- sadere, Beşiktaşta da 20 kedi, 4 köpek tutularak Himayei hayvanata teslim edilmiştir. Bir kız pencereden düşerek yaralandı Sultanahmedde Cankurtaran ma- hallesinde oturan Vedadırı 6 yaşın. daki kızı Ayten; dün evinin pencere- sinden sokağı seyrederken muvazene- sini kaybederek düşmüş ve tehlikeli surett yaralandığından Gülhane has- tanesin kaldırılmıştır. Bir ee bisikletle gezerken bir kadını yaraladı 12 yaşlarında Koço isminde bir ço- cuk Heybeliadada bisikletle gezmekte iken 78 yaşında Virjinla isminde ka- dına çarparak yaralamıştır. Yaralı ka- dın Musevi hastanesine nakledilmiş- tir, hafriyat Dün bir Bizans yazılkası bulundu Hafriyat sahasının resmi Topkapı sarayı müzesinin «Divan meydariı; denilen ikinci avlusunda ta» rihi kubbealtı binasının önündeki sâ- hada devam eden hafriyat çok mühim neticeler vermektedir. Bu sahanm muhtelif yerlerinde yapılan sondaj &- meliyesi şimdiye kadar Osmanlı devri 'Türklerine aid fazla miktarda çini par- çalarile Bizanslılara eld keramit par- çalarına ve üzeri yazılı klâsik Bizans tuğlalarına raslanmıştır. Dün bu sahanın kubbealtı önünde yapılan sondajların birinde Milâddan #onru dördüncü asra aid bir (Bizans yazılkası) meydana çıkmış ve sütün şapitoları bulunmuştur. Hafriyat, edebiyat fakültesi profe- sörlerinden Bassart ile müzeler yar di- rektörü arkeolöğ Arif Müfid Manselin nezareti altında yapılmaktadır. Üni- versitenin tarih ve arkeoloji talebeleri tarafından hafriyatın safhaları takip ve tesbit edilmektedir. Karısını yaralıyan koca İzmirde yakalandı Geçenlerde Kumkapıda Karısı Des- pinayı yaralıyarak kaçan sabıkalılar- dan Vehbi, burada yapılan bütün araş- tırmalara rağmen bulunamamıştı. Yapılan tahkikatla Vehbinin İzmi- Te kaçtığı tesbit edilmiş, ora zabıtası- na müracaat edilirek yakalattırılmış- tır. Vehbi, mahfuzen şehrimize getiri lecektir, 10 Eylül 1997 n |Bir ana çocuğunu Kubbealtı önünde| Müzik ik şenliği Şenliğe 250 kişi iştirak edecek 18 eylül cumartesi akşamı saat 2i de Taksim stadyamunda Müzik şenli- ği yapılacaktır. Buna bir hazırlık ol mak üzere dün saat 12 de Beyoğlu Halkevinde büyük bir prova yapılmış” tar, Stadyomda - yapılacak şenliklere 150 si müzisyen ve 100 ü koro heyetini teşkil etmek üzere 250 kişi iştirak ede- cektir. Bursada festival münasebetile otellerde yer kalmadı Bursa 8 (Hususi) — Festivale bur Tada cuma günü başlanacaktır. Otel- ler tamamile dolmuştur. Komit€ ye ni gelecekler için yer hâzırlamâkis meşguldür, Bursa - Mudanya şosesi asfalta çevriliyor Bursa 8 (Hususi) — Bursa » Mu- danya şosesinin asfalt olarak yapıl- masi 360 bin liraya müteahhide iha- le edilmiştir. Yol iki senede bitirile- cektir, Bursa Halkevi binası müsabakasını bir kadın mimar kazandı Bursa 8 (Hususi) — Yüz bin liraya yapılacak olan Halkevi binası için açılan müsabakayı Bursu Nafia me murlarından bayan Münevver Belen kazanmıştır. Bayan Münevver Belen projesinde çok muvaffak olmuştur. Sıhhiye Vekilimizin büyük kadirşinaslığı bir © vaziyette Yakalnmış olan pro” kalmıştır. fesör Şükrü Aker Muhterem Sıhhiye Vekili doktor Refik Saydam 'B. Şükrü Akerin sıhhi vaziyetile alâ- kadar olarak tıbca enteresan olan hastalığının memleket namına, etüd edilmesi için Etfal hastanesinin kıy- metli doktorlarının müşahedeleri al- tında kalmasını ve ilâçlarının Alman yadan celbini temin etmiş, bu suretle büyük bir şefkat ve kadirşinaslık göstermiştir. Muhterem Sıhhiye Ve- kilimizin bu alâka ve şefkati her tür- lü takdir ve teşekküre şayandır, CAKŞAM) in edebi tarhan Tefrika No, 41 Mehtep arkadaşları Bürhan Cahid Herhalde nişanınızda bulunmak ta | hırpalamk, daha doğrusu yüzgüz ol- benim için bir saadet olacak.. bugün enteresan bir vaka varmı efendim. Dahiliye paviyonuna henüz gitmedim. Doktor Naci genç kızın biraz da si- nirli hareketlerle bir çırpıda yuvarla- dığı taşların sersemletici şiddetinden kurtulmak için bir iki saniye durdu. Sonra ayakta duracak takati kalma- dığı halde mağlübiyeti kabul etmiyen bir boksör gibi başını kaldırdı. O her zamanki dik, ağır, mağrur vaziyetini almağa çalıştı ve cevap verdi: — Sizin için enteresan vakamız yok Cevvale hanım. Halindeki ağırlığa rağmen sesinde- ki aşikâr heyecan eseri başasistanın sinirlendiğini anlatıyordu. Verdiği ce- vap ta pek açık bir istihzaidi. Bir mektep talebesi için koca hastanede enteresan vaka ne olabilirdi? Doktor Naci bu cevapla ona vaziye- ti ve hastanedeki mevkiini anlatmak istiyordu. Genç kız bütün bunların mânasını anlamakla beraber a yarın arkadaşının i olacak bu adami daha fazla mak istemedi. Hafif bir baş hareketi- | deonu selâmladı: — O halde yukarıya, hariciye ko- vuşuna çıkayım, efendim, dedi ve ce- vabını beklemeden yürüdü. Havasında ağır eter, tentürdiyot ko- kuları eksik olmıyan hariciye paviyo- nuna çıktığı zamân başhemşireyi elin- de derece kâğıtlarile profesörün dal- resine geçerken gördü. Alman kadını onun ağır ağır merdivenlerden çıktı- ğını görünce durdu. Bekliyordu. Genç kız bir hamlede onur yanına geldi, Şü- vester hiç bir şey söylemeden onu elinden tuttu, buzlu camla ayrılan ameliyathane tarafına geçirdi. Döktorlarla ameliyathane hemşire- lerinden başkalarının giremedikleri bu beyaz mermer döşemeli, duvarları beyaz fayans kaplı dehliz Cevvale için esrarlı bir âlem gibiydi. Şüvester ona soldaki pansıman odasını gösterdi: — Burada beni bekle.. şimdi büyük bir ameliyat var. Profesör yapacak? Cevvale heyecan içinde hariciye rinin hazırlık yaptıkları pansıman da“ iresine girdi, Onu tanıyorlardı, Fakat böyle büyük ameliyat günü henüz bu- raya girmek salâhiyeti olmadığı için bir itiraz karşısında kalmaktan sıkılı- yordu. Eğer şüvester onu kolundan tutup bu tarafa geçirmeseydi kendili- ğinden girmesine imkân yoktu. Genç kız bu tereddüld ve heyecan içinde orâ- da vücudü lüzumsuz bir insan gibi ili- şecek, saklanacak bir yer ararken lâ- vabo önünde ellerini fırçalıyan hari- ciye başasistanı doktor Nâzım onu başile selâmladı ve ona cesaret veren yumuşak bir sesle; — Buyursunlar efendim, dedi. Mu- hakkak bugünkü ameliyatta buluna» caksınız, değil mi? Enteresandır. Ba» kın arkadaşlarınız hiç görünmediler. Cevvale geniş bir nefes aldı. Şüves- terin içeri alması, başasistanın bu söz- leri onu istemediği bir muameleye uğ- ramakten kurtarmıştı. Şimdi yapılan hazırlıkları dikkatle takib ediyor, asis- tanların uzun süren el, tırnak fırçala- malarını, hemşirelerin eldivenli elleri- le oloklavdan çikardıkları smeliyat gömleklerini asistanlara giydirişlerini, narkos formüllerinin hazırlanışını de- rin bir zevk ve tecessüsle seyrediyor- du. Yandaki büyük ameliyat salonunun kapısı aralıktı. Biraz sönra oraya gi- asistanlarile ameliyathane hemşirele- | receklerdi. Genç kız yenemediği bir tecessüs hissi ile bu kapinın biran &v- vel açılmasını bekliyordu. Nihâyet camlı kapının biribirine çarpmasından çıkan tok sesle beraber hasta arabasında ilk morfin enjeksi- yonu yapılmış hastayı getirdiler. Bu aslan vücutlü, yaşlı bir erkekti. Onu ameliyathanenin koridordaki kapısın- dan Aldılar, Doktor Nâzım işaret etti: — İçeri geçelim, ve ameliyathane hemşiresine dönerek ilâve etti: — Siz narkos vermeye başlayın. Cevvale gömlekleri, eldivenleri otok- lavdan çıkmış hasta bakıcılarla asis- tanlara sürünmemek için geriden on- ları takib ederek büyük salona girdiği zaman doktor Nâzım dudaklarını ka- pıyan maskenin azalttığı yavaş bir sesle ona işaret etti: — Siz şöyle geçin Cevvale hanım. Gösterdiği yer ameliyat masasının arkasında iki ayak basamakla çıkılan ve nikel bir korkulukla ayrılan bölme idi. Ameliyatı seyredecek hariçten ge- len doktorlarla fakültenin son sınıf talebesi için ayrılan bu yerde o şimdi- lik yalnızdı. Onlar ses çıkarmamağa çalışarak sletleri, pansımanlari hâzır- larken genç kız derin bir zevkle ne za- mahndir hayalinde yaşıyan bu âçık ye- şil renkli salonu seyrediyordu, En son feadların yer bulduğu bu ameliyatha- nede mesleğine âşık bir doktor talebe- sini hayrete düşürecek her şey vardı. Muhtelif ameliyatlara göre yirmi şekil alan büyük ameliyat masası baş- li başına tetkik edilecek bir şeydi. Emoroit ameliyatından muhtelif kanser, kırık ve ciğer ameliyatlarına kadar en müşkül vaziyetlerde hastaya en rahat şekilde ameliyat yapacak va ziyete girebilen bu masanın üzerinde- ki elektrik tertibatı da mütehassıs bir mühendisi düşündürecek kadar kar” şiki. Her vasıtasını son sistem cihazlar teşkil eden ameliyathanede hava ter- tibatına kadar her şey elektrikle işli- yordu. Işık tertibatı da pek ince he- saplarla tayin edilmişti, Ameliyat masasına yakın servis mâ” saları gözle sayılamıyacak kadar çok, ve muhtelif şekillerde pensler, mâka$“ lar, tüpler, bistürilerle dolmuştu. Ay- rıca bir masanın üzerinde yığınla iste Hiize edilmiş pansıman levazımı görü nüyordu. Kuvvetli bir eter ve klorform kokusu bu açık yeşil salonun havasi” nı doldurdu. Hastaya narkös veriliyor” du. İki hemşire maskelerile feraceli bi* Ter eski zaman Çerkes hanımı, lâstik ayakkaplarile kumru gibi dolaşarak Bon eksikleri tamamlıyorlar, Doktor Nâzım yavaşça soruyor; — Hasta uyudu mu? ği