10 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

10 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Eylal 1937 AKŞAMDAN AKŞAMA: Erzurumda yapılacak Rejim, Şark vilâyetlerimizde büyük #serler yaratarak, damgasını, bu yurd Parçasına, asırlarca baki kalacak âbi- deler halinde basmak emelindedir. Me- #elâ, Diyarıbekirde Şarkın en büyük tiyatro binası yapılmış. Erzuruma da, Muazzam bir âbide dikilecekmiş. Aldığımız habere göre, bu Erzurum anıtı için 100,000 lira tahsisat kon: muş. Diğer bir şayia da, bu meblâğın 200,000 lira olduğudur. Her halde, Aded, bu asgari ile âzaminin ortasın- da külliyetli bir yekün. Müsabaka açılmış. Jüri heyeti şu ze- Vattan teşekkül etmiş: Akademi direk- törü Bürlhan Toprak. Heykel şubesi İşefi Belling, Resim şubesi şefi Leopold "Levi, Mimarlık şubesi şefi Taut, Celâl | mimar Arif Hikmet. | Dokuz namzedin maketleri, dün, Akademinin bir odasında kilitli bulun- Maktaydı, Bugün on beşte açılıp jüri tine arzedilecek, kimin kazanaca- Bi belli olacaktır Fakat şimdiye kadar bu gibi müsa- birinci gelen Türk sanat- kârları olmuş, fakat eserleri kuvveden Çıkarılmamıştır. Meselâ, Sivas müsabakasını heykeltraş Ratib, Eski- #ehirinkini heykeltraş Zühtü kazan- Muştı. Muvaffakıyetleri yalnız nazari Sahada kaldı. Memleketimizde heykel- lerin büyüklerini ecnebilere itimad et- Mek meyli vardır. Ve bilmukabele bu yüz binlerle Vi- Yalık işler ecnebi heykeltraşları tabii tahrik ediyor, Bu sefer de, Françesko ismindeki İtalyan heykeltraşı | Müracaat etmiştir: 200,000 liralık bir ortaya çıkıyor. teklifi hakkında, sözüne iti- Mad edilir bir sanatkârımız dedi ki: — Manlesef ecnebilere lüzumsuz bir rağbet var, Halbuki meselâ Nagni de, emsali de, bizim memleketimizi bil- Miyorlar, ruhumuza nüfuz edememiş- lerdir. Mussolini, yahut Badoglio için İtalyanın yetişmezse fırsat kaybola- | Sak. Zaten, bu şubeye kendini veren | Azdır. Ancak 8-9 kişidir. Heyekellerle | > Yurdu süslemek işile heykeltraşı teşvik €tmek işi atbaşı beraber gitmelidir. cihetten de, Ankarada ve bil- İstanbulda dikilen heykellerin Me derece ruh okşadığı meydandadır. > n yedi gömlek fenasını bir Türk yapsaydı, hiç olmazsa, bir de te- olurdu: >— Ne yapalım. Bugünlük bukadar aden geliyor. Yakında olgunla- Bari, bu seferki hakem heyeti kararı «a, tatbikat neticesi şu istikamette ol- Sun: Mini Aâbideyi milli heykeltraşa? Akşamcı 3 Radyoya abone kaydedilenler diki Tadyo kanunu tatbike başlan- an sonra yalnız ağustos ayı için- e bütün memlekette 20,599 abone Yeni dr ” 1 — Bizde henüz edebiyat kitapları- hun kaydetmediki biyatı var en aye sinema ede | (İ İİ İ saate fiat vermiş, nihayet saat on beş Sabah pazarları Yerlerini tayin için çalışılmağa - başlandı “CI teşrinlevvelden itibâren sırtta, 0- muzda ve başta taşınmak suretile ha- mallık yapılması menedildiğinden hal Kın günlük ihtiyaçlarını tedarik”ede- bilmeleri için mahalle pazarları kuru- lacağını, belediye relsi B. Muhiddin Üstündağın dünkü nüshamızda çikan beyanatı sırasıtıda yazmıştık. Her mahallin pazar yerlerini tâyin etmek üzere Beyoğlu, Beşiktaş, Emin- önü, Fatih kazalarında kaymakamlar rın reislikleri altında komisyonlar für aliyete başlamışlardır. Her komisyon, kendi mıntakasındaki pazar yerlerini tesbit etmek üzere bir kroki hazırla- mağa başlamıştır. Sabahları kurula- cak olan bu pazar yerleri haftanın mu- ayyen günlerinde şehrin muayyen mın- takalarında kurulan umumi pazar yer- lerinden çok farklı olacaklardır. Sa- bah pazarları sokaklardan seyyar sa- tıcıların geçirdikleri sebze meyva, yu- murta ve saire gibi yiyecekler satıla- caktır. Sabah pazarları, şehrin büyük ve ana caddelerinde olmıyacak, ikinci, üçüncü derecedeki sokaklarda açıla- caktır. Pazar yerleri mümkün olduğu kadar sık ve çok olacak ve halkın ih- tiyacını kolaylıkla ve zaman sarfet- meksizin elde etmesini temin edecek- i Iki tavcı Teneke bir saati altın diye sürmüşler Mercanda Çukurhanda oturan Ga- ztantepli Mehmed dün Yenicamiden göçmekte iken yanına bir s0- kularak elindeki saati göstermiş: — Hamileyim, çok sıkmtam var, baba yadikârı blan bu saalımı satı- yorum! demiştir. Zahiren altın gibi gözüken bu saate Antepli Mehmed Müşteri çıkmış, pa- zarlığa girişmişler, bu sırada yanla- rına bir başka adam daha sokulmuş» tur. Bu adam da müşteri vaziyetinde Urayı bulmuş ve Mehmedin üzerinde kalmıştır. Mehmed, on beş liraya aj- | dığı bu saati biraz ileride gösterince sarı tenekeden olduğunu anlamış, 50- luğu polis karakolunda almıştır. Polisler, derhal bir arama yaparak Cemile işmindeki kadınla kocası Zi- yayı yakalamışiırdır. Her ikisi hak- kında tavcılıktan takibat yapılmak- tadır. Edirnekapı halkının teşekkürü! Edirnekapıda Kaleboyu üzerinde merhum general Gulibin yaptırdığı çeşme son zamanda yıkılmaya yüz tutmuştu. Ahiren Vakıf sular müdü- rü bay İhsanım himmetile bu çeşme esaslı bir surette tamir edilmiştir. Edirnekapılılar, çok istifade ettik- leri bu çeşmenin ihyası, dolayısile bay İhsana teşekkür ettiklerini gazetemi. ze bildirmişlerdir... HÜR ... Bunu ne Nurullah Ataç tenkit | etmiştir... Haklı şikâyetler Ne olur, ah ne olur? Bir kariimizden dün şu mekt bu aldık : «İstanbulda tifo sülgin halin- de iken Sıhhiye Vekili Dr. Refik Saydam İstanbula gelmiş ve ga- gelelere vaki beyanatında: Tifo- nun şehirde temizliğe riayet edil- memesinden ileri geldiğini ve ari- tığını söylemişlerdi, Halk ne ka- dar temizliğe riayet etse, bata Be- lediye gelir. İşte size bir misal: Sultanahmedde Akbıyıkta olu- ruyorum. Sâbahleyin erken çöpçü alır diye, çöp tenekelerimizi gece den kâptmızın önüne bırakıyoruz. Fakat öğleye kadar beklediğimiz halde tenekeleri yine dolu olarak içeriye alıyoruz. Çöpler tenekeler- de kokuşiiyor. Sokakta sapa bir yere döksek ceza var... Ne yapaca- gımızı şaşırdık... Belediye ceza al- mağ! düşündüğü kadar evlerimi- zin önündeki çöp tenekelerini her sabah aldırmağı da bilse ne olur?.. Cevap: Ne olacak, çöpler kokuğ- maz türlü türlü ve görünür, gö- rünmez hastalıkların önü alın: Borsada vaziyet Dolar yükseliyor, Ünitürk bir mikdar geriledi “Tahtelbahirlerin Akdenizde gemile- ri balırması Üzerine devletler arasın- da husule gelen gerginliğin borsalarda tesiri devam ediyor. İstanbul borsasın- da dün de esham ve tahvilât üzerinde mühim değişiklikler kaydedilmemişse de Avrupa piyasalarının mütereddid ve korkak vaziyette bulundukları her- gün gelen telgraflardan anlaşılmak- tadır. Son siyasi hâdiseler bilhassa dolara tesir etmiş, doların yükselmesine se bep olmuştur. Paris borsasında Türk borcu tahvil- lerinde dün de iki frank kadar bir ge- rileme kaydedilmiştir. Evvelki gün Pa riste Ünitürk 259, iki gün evvel 260 ve dün de 257 franktı. Türk borcu bura" da birinci 1460 kuruştan müamele gö- rüyor. Bir gün evvele nazaran 5-10 ku- ruş kadar düşüktür. İkinci Ünitürk Üzerine birkaç gündenberi muamele kaydedilmemiştir. N Birçok tahvilât üzerine mevsim do- layısile çoktanberi muamele kaydedil- miyordu, Dün ilk defa olarak bazı tâh- viller borsada muamele görmüşlerdir. Anadolu Demiryolları tahvilâtı 41,16, mümessil senedleri 38,55 liradan alıcı bulmuş, çimento tahvilâtı 10,20 lira- dan satıcı aramıştır. Doktor Hafız Cemal Avrupadan geldi Bir müddettenberi İtalya, Fransa, İngiltere, Almanya, Çekoslovakya, Avusturya ve Romanyada mesleki tedkikat ve tetebbuatta bulunan dok- tor muallim Hafız Cemal Lokmanhe- kim avdet etmiş. ve hastalarını ka- Esnaf işleri Dün bir toplantı yapıldı, mühim kararlar verildi Esnaf cemiyetleri is ve idare he- yeti azaları dün öğleden sonra Tica- ret odası esnaf şubesi müdürü B. Kâ- zımın riyasetinde bir toplanli yapmış, esnaf İşleri etrafında mühim kararlar vermişlerdir. Bu kararlara göre, esnaf cemiyetle- rinin bankada birikmiş olan paraların- dan esnafa kredi temini için bir ni zanname hazırlanacaktır. Bu gaye Ve bir heyet teşkil edilecektir. Nizamna- me kredi isteyen esnafin müracaat şeklile para tediyesine ald formalite- leri ihtiva edecektir, Esnaf cemyietlerinin sıhhi teşkilâtı pek dardır. Bütçenin müsadesi nisbe- tinde bunun tevsii ve en başta bir has- tane yapılması muvafik görülmüştür. Bundan başka hastaların kolaylıkla tedavisin! temin için hastaneden ev- vel bir de revir yapılacaktır. Şimdiye kadar esnaf dispanserinde 619 kişi tedavi görmüştür. Bunlar ce- miyetlere kayıdlı esnaflardır, Görülen lüzum üzerine dünkü içtimada cemi- yetlere kayıdlı olmıyan esnafın da üc- retsiz olarak'muayenesi karar altma alınmıştır. Cumhuriyet bayramına bu sene es- naf teşekkülleri daha geniş mikyasta iştirak edecektir. Bayramda Çarşıka- pıdaki ayakkabıcılar cemiyetinde «Küs çük sanatlar sergisi» namile bir ser- gi açılacaktır: Cemiyetlere kayıdir bütün esnafın taahhüdlörini yerine ge- tirmeleri temin edilecektir. Bu sene mektepler açılmadan evvel fakir esnaf çocuklarına 400 liralık ki- tap dağıtılması da karârlaştırılmıştır. Sırt hamallığının lâğvından sonra belediyeden el arabâsi nümunesi iste- yen esnafın hâlâ sıkıntı içinde bulun- dukları dünkü içtimada da mevzuu bahis olmuş ve bu defa hükümete mü- rTacanta karar verilmistir. Daha evvel: , hamallar cemiyeti mütalâalarını Tİ- caret odasına bildirecek ve dilekler ti- caret odası kanalile hükümete arzedi- lecektir. Dünkü toplantıda gazetelerle göste- rilen büyük alâkadün dolayı matbu- ata teşekkür edilmiştir. Meni muhakeme karari Hayat, Emin, Petropulos isminde üç kişinin morfin kâaçakcılığından yakalandıklarını 6 ternmuz tarihli nüshamızda yazmıştık. Yapılan tah- kikat neticesinde meni muhakeme kararı verilmiştir. Şehrin temizliği Belediye şehrin temizliğini temin et- mek üzere birkaç ay evvel dört yüze inen temizlik ameliesi kadrosunu do- kuz yüze çıkarmağa muvaffak olmuş- tur. Çöpçülere geçen ağustostan beri verilen 20 lira ücretin teşrinievvelden itibaren de devamını temin için tahsi- sat aranmaktadır. Bu tahsisat bulün- duğu takdirde 20 liralık ücretlerin ve- rilmesine devam edilecek, aksi takdir- de çöpçü aylıkları yeniden 17,5 liraya . Ne de İstanbul radyosunun edebiyat | ... Bunların bir edebiyat çeşnisi Ol spikeri göklere çıkarmıştır. İste sana bun- lardan bir kaç örnek: Yıldızlar perisi sari- sin J., büümüm kibar seyircilerini teshir edecekür. .», «X. Sineması İstanbulun ki- bar halkına kı ii dukları muhakkak!.. Fakat kimlere hitap ettiklerini anlıyamıyorum!... Uydurma doktorluk Kuruçeşmede bir ahicı varmış. Bir gün bu ahçının bir müşterisi hasta- Janmış. Yemek yerken o ahçıya uzun uzun derd yanmış, Ahçı kepçesini bir kenara koymuş, tencereleri kendi ha: line bırakmış ve dehşetli bir doktor tavrile: — Merak ettiğin şeye bak... demis, ben sana bir hap veririm. Onu arada bir yularsın. Hastalıktan eser kalmaz. Ve dediğini yapmış. Hastalığa tu- tulan genc hapı yutmuş... Evet, her iki manasile hapı yut- muş... Yani alıçının verdiği hapı yut- tuktan sonra sıhhatca da hapı yut- muş... Biçare zehirlenmiş. İstanbul polisi de edoktor ahçı» yı yakalamış. Behey ahçı, doktorluk senin nene gerek? Pişir yemeğini, çorbanı yap, etini haşla, soğanım doğra... Hap se- nin ne üstüne vazife?... Fakat kime dinletirsiniz. Eski ve kö- tü bir miras gibi çoğumuzda bu uy- durma doktorluk az çok vardır. Bu hal bazılarımızda âdetâ içimize işle- miş, Hiç değilse ayak üstü geceleri uyu- yamıyan arkadaşımıza uyku ilâcı, barsakları bozuk ahbabımıza filânca ilâcı, midesinden şikâyet eden dostu- muza filânca tozu, daimi baş ağrıla- rından yanıp yakılan tanıdığa falan- ca devayı tavsiye deriz. Hiç aklımıza gelmez ki acaba bu büyük bir emmi- yetle tavsiye ettiğimiz ilâçlar karsi” mızdakinin bünyesine ne tesir yapa- caktır? ; Ay geçmiyor ki kocakarı ilâçlarım- zan ölenlere rastlamıyalım. Hele köylerde, en medeni şehirlere yakın köy ve kasabalarımızda bu uy- durma doktorlara halâ bol bol tesa- düf ediliyor. Tifo ve diğer sari hasta- ıklara karşı olduğu gibi bu uydurma doktorluğu karşı da şidetli bir mü- cadele açmamız lâzımdır. Hemen hemen bir sari hastalık de- recesinde değilse bile yarısı kadar bu uydurma doktorluğun da tahribatını görüyoruz. Dahiliye Vekâleti köylerimiz için kan gütme davasının aleyhinde, büyücü- Tüğün, üfürükçülüğün aleyhinde halk hikâyeleri yazdırtıyor, Piyesler hazır. latıyor, Bu kötü şeylerle mücadele €diyor. Bütün bunlara kocakarı ilâç- ları ve uydurma doktorlarli mücade Teyi de ilâve edersek memleket için çok hayırlı bir iş yapmış oluruz. Uydurma doktorluk dedim de ak- ıma bir halıra geldi. Küçükken ba- zan boğaz olurduk. Böyle zamanlar- da bir tanıdık kadın hemen ağımızı açtırır ve boğazımıza doğru içi de lik bir çubuktan bir toz üflerdi. O za- manlar bize bu toz netatlı gelirdi. Bazan bize öyle tatlı gelirdi ki boğaz olmadığımız zamanlar bile: — Boğazım ağrıyor... diye sözüm ona «doktor teyze» ye koşardık, Ara- dan seneler geçti. Büyüdük. Bir gün «doktor teyze» ye sorduk. — Kuzum teyze. o toz ne idi? okunmuş köpek pisliği... Midemiz bulandı, yüzümüz buruş- tu. Doktor teyze bizim bu halimize kızdı: — A.. dedi, o köpek pisliği idi amma temiz köpek pisliği idi!.. Öyle kirli ' B, A, — Herkesin kendini kibar zannettiğine göre umuma hitap edi- yorlar demek!...

Bu sayıdan diğer sayfalar: