“Sahife 10 AKŞAM 9 Eyldi 1937 a Mİ MA Haftalık piyasa Beynelmilel hadiselerdeki gerginlik piyasada durgunluğa sebeb oldu Beynelmilel hâdiselerdeki gerginlik, Piyasa Üzerindeki tesirini muhafaza etmektedir. Bu umumi sebebin hari- cinde, piyasada durgunluğa sebebi- yet verecek bir mesele yoktur. Bilhas- sa Türkiye - Almanya arasındaki tica- ret anlaşması müzakerelerinin son ve kati bir şekle girmesi de, piyasaya ge- niş bir ferahlık temin etmiştir. Maa- mafih piyasada anlaşmanın mahiyeti hakkında hiç bir malümat yoktur. Di- ğer taraftan, Fransayla olan ticaret münasebetleri gün geçtikçe inkişaf et- mektedir, Bundan başka İngiltereyle olan ticaret münasebetleri de normal şekilde devam etmektedir. Umumiet itibarile dış ticaretimizde iyi bir inkişaf görülmektedir. İhracat maddelerinin vaziyeti Bu hafta içinde ihracat maddeleri- nin geçirdiği vaziyeti birer birer aşa- ğıya yazıyoruz: Fındık — Geçen hafla içinde fın- dık fatleri 39 kuruşa kadar düşmüş- tü. Bu düşkünlüğe en büyük sebep olarak, Türkiye - Almanya arasında- ki ticaret anlaşması müzakerelerinin zati bir şekle girmemesi, (eri sürülüyor. du. Halbuki bu bir zandan ibaretti. Türkiye - Almanya arasındaki ticaret anlaşması tatbika başlamadan fındık fiatlerinde tekrar bir yükseliş göze çarpmıştır. Son günlerde iç fındığın fiati 43 kuruştur. Fındık en ziyade Fransaya ve İngiltereye gönderilmek- tedir. Maamafih geçen seneyle muka- yese edecek olursak bu mevsimde fın- dığın 43 kuruşa kadar satılmasını düş- kün bir fiat olarak kabul edebiliriz. Geçen sene eylül ortalarında, teşriniey- velde iç fındık fiati 70 kuruştu. Tütün — Mevsim İtibarile tütün piyasasında büyük satışlar başlama- mıştır. Yalnız ecnebi monopol idarele- rinden Çekoslovakya rejisi münakasa açmıştır. Bu münakasaya şimdiye ka- dar 22 firma iştirak etmiştir. Bunla- rın arasında Türk tütün limited şir- keti de bulunmaktadır. Çekoslovakya rejisi bu münakasa mücibince, Türki- yeden 1 milyon 250 bin kilo tütün ala- caktır. Diğer taraftan Avusturya, İtalya, Fransa rejilerinin ekspörleri piyasada tetkiklerine devam etmektedirler. He- nüz bu idarelerin salâhiyettar âmirle- Ti piyasayla alâkadar olmamışlardır. Yakında Polonya rejisi direktörü Tür- kiyeye gelerek tütün satın alacağın- dan bahsedilmektedir. Tütün rekollesine gelince, Ege mın- takasında yeni sene mahsulü 38 mii- yon kiloyu bulmuştur. Diğer mınta- kaların rekolte vaziyeti henüz belli değildir. Ege mıntakasında havaların Yumurta — Aylardanberi bir sükü- net devresi geçiren yumurta piyasa- sında, son hafta içinde bir canlılık başgöslermiştir. Yumurta sandığının fiati 14 liradan 18 liraya kadar fırla- mıştır. İhracat yalnız: Yunanistana mıştır. Bu yüzden Türkiyeye olan yu- murta istekleri çoğalmıştır. Buğday — Fiatlerdo düşkünlük mevcut değildir. Fakat ortada bir dur- gunluk hissedilmektedir. mal ala- rak, Karadeniz İskelelerine sevkiyat yapmaktadır. Bu süretle Karadeniz kıyılarındaki mısır fiatleri tanzim edilmektedir. Maamafih, Bandırma piyasasında da mısır Yiatleri göçen Seneye nisbetle yüksektir. Geçen sene flat bu mevsimde 4 kuruşla 4 buçuk kuruş arasındaydı. Daha yeni sene mısıri piyasaya yeni çıktığı halde, flat 5 kuruştur. Bu flatin daha ziya- de artacağına ihtimal verilmektedir. Tiftik — Piyasada umumi bir sükü- net vardır. Sovyet Rusya, İngiliz fir- maları yakında piyasadan gene mal alacaklardır, Yiyecek maddeleri Kuru fasulye — Kışın pek fazla miktarda sarfedilen kuru fasulye, bu sene pahalı olacaktır. Trabzon, Çar- şamba gibi kuru fasulye istihsalinde büyük rolü olan mıntakalarda, mah- Sul azdır. Sebebi de kuraklıktan ileri gelmektedir. Maamafih yeni sene mahsulü piyasaya gelmemiştir. Geçen seneki mahsulün flati de gittikçe ari- maktadır. gibi yağ çıkan mıntakalarda dolaşan bir yağ taciri, bu sene yağın az oldu- ğunu teyid etmektedir. Fiat toptan olarak 80 kuruştur. Halbuki geçen se ne bu mevsim toptan flat 65 kuruştu. Diğer taraftan Kars mıntakasında havalar kurak geçtiği için, hayvanlar kâfi derecede k Diri hayvan fiatleri — Şark vilâ- yetlerindeki kuraklık hâdiseleri diri hayvan fiatlerine tesir yapmıştır, Fa- kat İstanbul piyasasına diğer mnta- kKalardan da diri hayvan geldiği için, fiatlerde bir artış göze çarpmıyor. HA Istanbulun suları Belgrad ormanlarındaki yedi bend- den diğer üçü de Taksim suyu adı al- tında Beyoğlu ve Boğaziçi tarafları- na su verir, Bend suları fik zamanlarda stan- bula kifayet edecek mikdarda su gön- derebilirlerken sonraları yolların bo- zulması ve şehir nüfusunun ârtması için yapılan bir yığın projeler akim kalmıştır. Şimdi İstanbulun suyunu arttır. mak kararında olan belediye Kırk- çeşme suyunun terkosa İlâvesi veya başlı başına temizlenmesi şıkları üzerinde düşünüyor. Fakat 'muaz- zam bir tesisatı baştan tamir etmek bilir ve bol bol kullanır hale gele- cektir. Gelecek yazımızda Hamidiye, E- malı, Alemdağı memba suları ve Çam- lıca sularından bahsedeceğiz. Ş.H.R. . DAUM SA a. 2SI 5,38 12 15,47 1830 205 İdarehane: Babıtli civan Acımusluk Se, No, 1$ Meşhurlar serisi (Baş tarafı 7 nci sahifede) otelin kapıcısına her ay bir tablo ik- ram ediyor. Oturduğu Cafe Vachette'in sahibinin ayda bir portresini yaparak burada bedava yan geliyor. , Bir gün canı şarap istiyor. Bir şa- Tap resmi çiziyor. Semtin bakkalına bu resmi gönderiyor. Bir çeyrek saat sonra bakkal ona âlâ bir Bordo şara- bı gönderiyor. Canı mi istedi. Meze resimleri yapıyor. Doğru bak- kala gönderiyor. En âlâ mezeler geli- yor. Bu esnada bakkalın dükkânı da şarap resimleri, meze resimleri ve saf- re İle donanıyor. Sanayii nefise mektebinde ilk kadın modeli Çallı son derece iyi yürekli, bohem hayata hayran fakat fevkalâde ileri fikirli bir sanatkârdır. O sanayif nefi- se mektebine ilk canlı modeli getiren- ler arasındadır. İlk defa olarak Ham- di beyin Sanayii nefise mektebini ida- re ettiği zamanlarda Çallı ile arkadaş- ları: — Biz kadın model karşısında çar lışmak ve talebeyi çalışdırtmak iste- riz. diye debreniyorlar, modellik için bir çingene kadını bulunuyor. Fakat kendilerine: — Siz deli misiniz?.. diyorlar. Etra- İmıza baksanıza biz heykellere bile peştemal sarıyoruz. Böyle bir devirde mektebe çıplak kadın modeli sokulur mu? Çingene karısı geldiği gibi geri dö- müyor. Lâkin Çallı ile arkadaşları bun- dan erkek modeller geliyor. Bunlar sakal- hı sakallı ihtiyar adamlar, ihtiyar te- nekeci museviler... Sonrü yarı soyun- | muş pehlivanlar, hamallar... ve niha- yet kadın modeller ama giyinik. sonra kadın modeller yavaş yavaş açılıyor... ve nihayet, bugünkü haline giriyor. İlk rakıyı nasıl içti? gariptir. O bazan oturur 24 saat müte- madiyen İçer. bazan da haftalarca iç- mek aklına gelmez. Kimseye rakıyı tavsiye etmez; — Alkol ilham açmaz, ilham kapa- İlk rakıyı 16 yaşında Çalda bir top- Tak testi içinde içmiştir. Çalda rakılar Hilâl, Yeniköy, Emirgân, Rumelihisarındaki eczaneler, Aksa may: Cerrahpaşada Şeref, maiya: Kocamustafapaşada Rıdvan, Alemdar: Ankara caddesinde Eşref Neşet, gehremini; Topkapıda Nüzım, Mektebe evvelâ | SARAY ve BABIÂLİ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No.3 N İÇ YÜZÜ ———— Abdülhamid Rumeli ahvalini tedkik için selâniğe bir heyet gönderiyor Dahili ahval ise her saat endişesini gelmişlerdi. Sarayın tarassut memurlarile zap- tiye nezaretinin vesaiti Talât beyle Karasu efendiyi takibe koyuldular. İkisi de mason cemiyetine mensup ba- zi zevat ile mühim bazı ilmiye ricali İle görüşüyorlardı. Karasu efendi isticvap edildi. Böyle meselelerle hiç alâkası olmıyan hususi işlerini takib ettiğinden başka bir şey söylemedi ve serbes bırakıld. Talât beye de ilişilmedi. İkisi de İstanbulda üç gün kaldıktan sonra Selâniğe av- det eylediler. Görüştükleri ilmiye ricali sarayca tarassud altına alındı. Göriceden gelenler mühim maru- paşa diyor ki: «Sultan Hamid bunlara ifadeleri tamamen mahrem kalacağını ve hu- Susi bir surette dinleneceklerini teb- liğ etmemi emretti. Bunların ifade- Bir sabah Sultan Hamid beni den çağırttı. Huzura girdim. Padi- şah elinde bir küğıd tutuyordu. Ba- ma: Emrini verdi. İradeyi serasker pa- şaya tebliğ ettim. Rıza paşa şu ceva- b verdi: — Mütalâam şudur: Ceza kanunu mucibince muamele! Bu sırada Arap İzzet paşa ile mü- fettiş İsmail paşa da geldiler, Onla- rın da ayni suretle irade aldıkları sözlerinden anlaşılıyordu. Rıza paşa onlara da ayni cevab verdi. Riza paşanın cevabını üçümüz bir- likte padişaha arzetlik. Seraskerin dairesine gitmesine İrade çıktı, Abdülhamid, Rumeli ahvali“hak- kında muhtelif membalardan gelen haberleri könirol etmek istedi, Selâ- niğe bir heyeti mahsusa gönderdi. İzzet paşa vasıtasile Hüseyin Hilmi paşadan, hususi şifre kalemi müdü- Tü Esad bey vasıtasile üçüncü ordu- da Şükrü paşadan bu ahval hakkın- da malümat aradı. Hüseyin Hilmi Paşa yemin ile ademi malümat be yan elti. Şükrü paşa İse filvaki böyle bir cereyan olduğunu sakiamadı. Selânik valisi Rauf paşa da kızlar- ağası Abdülgani ağa vasıtasile Ab- dülhamide: «Selânikte müteaddit, ma- son cemiyetleri vardır. Rumelide memlekette bir inkılâp vücude ge tirmek, idare şeklini değiştirmek, ka- nunu esasiyi ilân etmek hususunda bazı şüpheli haller hissedilmeğe baj- lanmıştar.»> diye yazmıştı. Bu noktayı üçüncü ordu müşürü İbrahim paşa dr evvelce arzetmişti. Selâniğe gönderilen heyetten de bu yolda bazı raporlar alınmıştı, Abdülhamid, cemiyet teşkilâtı hak- kında malümat almak üzere ferik İs- mail Mahir (1) ve Yusuf paşaları Se- Jâniğe göndermişti. Fakat mutadı veçhile bir işi yalnız bir şahsa ve he- sından Musa Kâzım ve kardeşi Ha- san Fehmi efendiler de diğer taraf- tan cemiyet hakkında tahkiknta me- mur edilmişlerdi. Fakat bu memurlar arasında ih- tilâflar, birbirini çekememek gibi haller eksik olmuyordu. Birbirlerinin âleyhlerinde imaruzafta bulunuyor. : 4 İsmail Hakki bey, Mahir paşa he- yetinin Selânikten kaldırılmasını ar- zeylemişti. Bunu haber alan İsmali Mahir pa- şa da İsmail Hakkı beye şu tezkereyi gönderdi: (Sizi hiç tanımadığım ve yüzünü- zü hiç görmediğim halde hizmetleri- mi akim bırakmak o maksadile aley- himde bir takım şeyler yazdığınızı haber sildim. Acaba kabahat bende midir? Refiklerim paşalarda mıdır? Sizin mesleğiniz zahirde sadakat, ha- kikatle ihanettir. Tahkikatım aley- hinde vazileniz haricinde yazdığınız- dan dolayı sizi şikâyete mecbur ola- cağım. İşaratınızı teshih etmenizi ihtar ederim.) (20 Haziran 324) Hacı İsmafi Hakkı bey İle Hacı Os- man Nuri efendi takımı arasındaki ihtilâf ise bundan ziyade şiddetlen- mişti, Hacı İsmail Hakkı beyin meşruti- yetten sonra neşrettiği (İzharı Haki- kat) risalesinde anlattığna göre: Kendisi ile bir arkadaşı Selânik müs- tantiklerinden Hacı Süleyman cfen- dinin oğlu polis kâtibi Ahmed Şuayip efedniye oturduğu evde bir gece Os- man Nuri takımı tarafından bir kaç el silâh atılmış ve Şuayip efendi mec- Tuh olarak bir müddet sonra vefa mak oluyordu. Bu haller ve her gün aldığı birbirine zıd raporlar üzerine Abdülhamid herkesten, her şeyden şüpheleniyor, tevehhüm ve İtimadsız- hik içimde yüzüyordu. Vükelânın resmi, bendeginm hu- susi maruzatına mühim bazı sefa- retlerin müphem, mânalı ibtarları da inzımam eğiyordü. Bunlar da padk şahın müvesvis dimağını ezdikçe ezk- yordu. Artık rahatı büsbütün münsetip ol- muştu.. Hususi dairesinde Avrupa- dan gelmiş gazete ve risaleleri tedkik edemiyor, pek sevdiği güvercinlere, kuşlara, hayvanlara bakmıyor, tiyat- ro İstemiyor, mizıkayı kısa kestiri- yordu. “Tahsin paşanın verdiği mslümatâ göre: Kızlarağası Abdülgani ağa pü dişahin bu hallerinden pek mütees- sir oluyordu. Bir gece Abdülgani ağa Tahsin pa- Şanın sarayda yattığı odanın kapısı- nı hafilçe vurarak ve: — Destur! Diyerek içeriye girdi. “Tahsin paşa — Hayır ola, ağa efen- di! bdülgani ağa — Bir kaç gündür velinimeli çok endişeli ve muztarip görüyorum. "İçeriden anladığıma gö- re uykusu da bozulmuş, yemesi, iç- mesi de azalmış, Rumeliden gelen haberlerden çok sıkıldığı, üzüldüğü besbelli! Acaba ne yapılsa da bu üzüntüsü hiç olmazsa biraz azalsa diye sizinle hasbihale geldim. Fakat elden ne gelirdi?. Abdülhamid bilbassa orduya Ye zabitlere dair gelen haberlerden telâ- şa düşüyordu. Hakikaten ihtilâl fik- Ti zabitlere sirayet etmiş miydi? Bu rine üçüncü ordudan Taşlıca kuman- danı Süleyman paşa zade miralay Alt Rıza ve topçu miralayı Hasan Rıza beyler İstanbula gönderildi. Bu zat- ların ikisi de İttihad ve Terakki ce- müyetine mensuptular, İstanbula geldiklerinde evvelâ merkez kuman- danlığına götürüldüler, sonra Çit köş- 'küne celbedildiler. (Arkası var) (1) 2 Künusueyvel 1508 tarihinde İs tanbulda Sultan Mahmnd türbesi karşi” sındaki sokakta atılan alta el silâhtan #8 kurşun isabetile aldığı yaralardan müte- &ssiren vefat etmiştir. Katil veya katille