26 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

26 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Ağustos 1937 AKŞAMDAN AKŞAMA 26 Ağustos, talihimizin döndüğü gün! On beş sene evvel bugün, Türk mil” letinin talihi, kat'i olarak kötüden iyi- | ye döndü. O zamandanberi her hâdi- se lehimize cereyan etmekeldir. 26 ağustos 1922 den evvelki vazi- yet şöyleydi: Mağlübiyetten mağlübi- larabalarınyekünu yele sürüklendikten, kolu kanadı kı- rıldıktan sonra, omihayet, umumi Karpte son ve kat'i darbeyi yemiş bir imparatorluk tam mânasile can çeki- şiyordu, Muharebeden muzaffer çıkan- lar öz Türk unsurlarla meskün olan en güzel sahillerimizi, kendilerine harpte yâr olanlara peşkeş çekiyorlar» dı. Anayurdumuzun diğer kısımları. Bı da şu veya bu suretle parçalıyorlar- dı. Türkler Anadolunun en çorak yer- lerine, yaşamak hak ve imkânlarından mahrum olarak sürülüyordu. Osman- hlığın reisleri, bu milli idam hükmüne razı olmuşlar, boyun eğmişlerdi, galip- lere yardakçılık ediyorlardı. Munta- zam ordumuzun mücadele vasıtaları ya büsbütün alınmış, yahud da kötü- rümleştirilmişti. Ve Nihayet, işgal or- duları, çetelerimizle muharebe ederek, Anadolu içlerine doğru ilerlemişti. Bu çarpışmalar esnasında, büyük bir de- hânm idare ettiği mücahidler, Türk or- dusunu ana vatanda yeniden kurdu- lar, Fakaf, karşımızdaki düşman bize teknikçe faikti. İşte, yirmi altı ağustosta, böyle elim bir vazlyetteydik. Kağni ile otomobile galebe etmek istiyorduk. Fakat buna da imkân olamıyordu. Noksanımızı sevk ve idareyle telâfi- Jen başka çare yoktu. Böyle de yaptık ve muvaffak olduk. Sevk ve idaremiz şöyleydi: Eğer bütün cephede, düşmanın kar- Şısma yayılsaydık, bir netice elde ede- miyecekti. Onun için, bazı yerleri za- yıf bıraktık. Bunu belli etmedik. Bir cephede kuvvetlerimizi tekâsüf ettir. dik, Darbeyi orada vurduk. Arkasını bırakmadan hasmı en son hedef olan Akdenize kadar geceli gündüzlü takip ettik. Türk kumanda heyeti, malzemesi noksan olsa da, ordusuna güveniyor- du. Onun için plânını şöyle yapmış- tı: Cephe boyundaki altı kol ordusun- dan yalnız ikisini Afyonkarahisarın şimalinde bıraktı ve dördünü Afyon | karşısında ve şimalinde topladı. Bu su- retle takriben bir yarım daire olan cep- henin en sonuna -ve gerisini kesecek şekilde- bir darbe vurmak tasarlan- muşta. On beş sene evvel bu sabah general İzzeddinle Kemaleddin Saminin ku- | mandasındaki piyade kolordularile ge- | meral Fahreddinin kumandasındaki | süvari kolorduları birinci hatta ola- rak ilk kati netice alındı. Diğer kolor- dular da kendi cephelerinde taarruza başladılar, Ve otuz ağustosta tam zafer elde edildi, Bu tarih, 'Türk talihinin döndüğü gündür. Onu takiben askeri, siyasi, medeni sahada bildiğiniz bütün zafer- lerimiz, inkılâplarımız, biribirinin pe- şinden geldi. Nihayet, iyi bir sevk ve idare sayesinde, eski düşmanımızla da dost olduk. Bugün, Yunanistanla ara- mizda su sızmıyan müttefikleriz. De- mek ki 26 ağustos onun için de hayır. lı bir tarihin başlangıcıdır. Zira, mağ- İâp, münhezim, fakat aslâ affetmez bir Türk komşusu olacak yerde, şimdi böy- Je kuvvetli ve canı gönülden samimi dost olarak kendisine bağlanmamız maka ağ ii şi geçiyor bay Amca... | him bir kısmı, Pari: Otomobiller Piyasadaki 900'ü buldu Otomobillerin senelik o muayenesi bittiği halde muayeneye dahil olmı- yan arabalar vardır. Bunlardan mü- sergisine giden, yahut Avrupanın diğer yerlerine s6- yahate çıkanların husust otomöbille- ridir, Yapılan talimatname hükümle- | rine göre muayene zamanında hazır bulunmıyanlardan ceza alınması lâ- zımdı, Musyene müddeti neticesinde yapilar tedkikatta bur suretle Türki- yede bulunmadıkları için muayene haricinde kalan otomobillerin mühim bir miktar tuttuğu anlışşılmışlır. Bundan başka muayene zamanın- dan pek az zaman evvel piyasaya ye ni çıkan taksi otomobilleri de kendi- lerinin bu seferki senelik muayene den istisna edileceklerini zannederek müracaat etmemişlerdi. Muayeneden hariç kalanlar hakkın- da talimatnameye göre ceza vermek lâzım geldiği halde muayene haricin- de kalanların büyük bir yekün tutma- sı üzerine yapılacak muamele hakkın- da Daimi encümenin mütalâası sorul- muştur. Bundan başka her gün piyasaya yeni otomobiller çıkarılmaktadır. Bu suretle ağustosun on beşinde olomo- billerle taksilerin miktarı dokuz yüzü bulmuştur. Maamafih, çok eskimiş olduğu için piyasayı terkeden otomo- biler de vardır. Salıtekârlık şebekesi Kendilerine ait olmıyan anan ali Müddeiumumilik bir sahtekâr şebe- kesi hakkında tahkikat yaparak suç- luları sorgu hâkimine teslim etmiştir. Komisyonculuk yaptığını söyliyen So- tiri adında bir adamla Olimbiye adın- da bir kadın ve akrabasından Jorj el- birliği yaparak Taksim civarında ken- dilerine ald olmıyan bir arsayı kendi malları imiş gibi Kamik adında bir adama yedi bin liraya satmışlardır. Bu işte Olimbiya mal sahibi, Jorj da onun vekili gibi gösterilmiş, Sotiri komisyoncu sıfatile araya girerek sa- taş muamelesini yapmışlardır. Satış muamelesine aid evrakı tan- zim elmişler, Sotiri yedi bin lirayı al- mıştır, Fakat sonradan bu işlerin sah- te olduğu meydana çıkmış ve keyfiyet Adliyeye intikal etmiştir. Müddeiumumilikçe yapılan tahki- kat neticesinde suçlulardan Olimbiya adındaki kadınla Jorj iştintak hâkim- liğine verilmişlerdir. Müstantik bun- ları sorguya çekerek ikisini de tevkif etmiştir. Sotiri hakkında da tahkikat devam ediyor. AKŞAM ŞEHİR HABERLERİ b Haklı şikâyetler Boğaziçini yine mazotlar kapladı Boğaziçinde oturan bir çok okuyu- cularımız yazıyor Geçen sene olduğu gibi, bu senede son günlerde Boğaziçi sahilleri mazot. akınına marur kaldılar. Boğusun, de- niz banyosu alınabilecek (ekser yer- leri bühassn sabahları, koyu bir mazot tabakasile örtülüyorlar. Bu şerait al- tında denize girmek kabil değil Liman idaresi, vapurların Boğaz- dan geçerkon gaz dökmelerini, Çubuk ludaki gaz depolarının da tanklarını temizledikleri saman kirli pelrulları- ni denize dökmelerini şiddetle menet- miş, bu memnuata riayet etmiyenleri ağır para orzasına çarptıracağını ilin e:mişti. Pukat Boğaziçindeki son mazot sey- lâbı, göstermiyor ki bu emri dinliven yok. Vapurlar ve gaz depoları bildikle- ri gibi hareket ediyorlar ve Boğaziçi halkının bu yaz mevsiminde istiiade ettiği denizi kirletiyorlar. Liman ve belediye idareleri biraz müteyakkız davransalar Boğaz Kirle- tenleri meydana çıkarmak ve cezalan- dırmak işten bile değildir. Fakst alâ- kadarlar, bu işte lâkayid davranıyor- dar. Şimdi dileğimiz şudur: Mademki bü memnülyet infaz edilemiyor o halde gaz depolarına, tanklarını. ve ekseri Jodos havalarda değil, poyrazın şiddet- Yo esliği zamanlarda o yıkıyarak Pirli gazlarını O zaman denize dökmeleri tavsiye edilsa, Boğaz sahillerinin da- imi bir gaz tabakasile örtülmesine kıs- men sed çekilmiş olur. Boğaziçli okuyucularımızın bu şikâyette yerden göğe kadar hak- ları vardır. Boğaziçi, halkının bil- hassa yaz mevsiminde banyo için en çok istifade etliği daimi bir ha- vuz gibidir. Bunu vapurların ve gaz depolarının kirli mazot ve gazlarını dökmek suretile kirlet- melerinin en şiddetli tedbirlere baş vurmak suretile önüne ge;- mek icabeder. Liman idaresini vazifeye davet ederiz. Sebze hâli Yeni bir arsa istimlâk edildi, proje hazırlandı Belediye, Meyva hâlinin yanında bir Sebze hâli yaptırmağa ve bugünkü ah- şab barakaları yıktırmağa karar ver- mişti. Belediye, bu projeden vazgeç- miş, Kerestecilerde yangın yeri saha- sında ve Halice doğru bir Sebze hâli yaptırmağa karar vermiştir. Burada- ki arazi 40 bin liraya istimlâk edil- miştir. © Yeni binanın projesi hazırlanmış- tır. Bina seksen bin liraya mal ola- caktır. Proje bugünlerde tasdik edil- mek üzere Nafıa Vekületine gönderile- cektir, Neveserin çarkı bozuldu Akşamları saat 18,30 da köprü den kalkan ve Büyükadaya uğradık- tan sonra Pendiğe giden yandan çarklı Neveser vapurunun çarkında- ki kanadın birisindeki vidalar düş- masına | MÜŞ ve vapur bu yüzden dün Büyük- “ onun için de elbet daha iyidir, Bir Türk | adadan Pendiğe hareket edememiş şairi şöyle der: «Bazan, felâketin de olurmuş hayırı, Esasen 26 ağustos, şu veya bu dey- leti mağlüp ettiğimizi değil Türklü- Zün mahvedilemiyeceğini isbat ettiği için ehemmiyetli bir yıldönümüdür. .. Bir ay sonra bir temaşa kapısı kapanıp... tir. Neveserdeki yolcular başka bir va- pura aktarma edilmek suretile Pen- diğe götürülmüşlerdir. Vapurun çar- kı Büyükadada tamir ediliyor, Malüm olduğu üzere Neveser Akay idaresinin en eski vapurudur, Bay Amcaya göre... / Ni) ! ni | yi Bir temaşa kapısı açılacak!... Terkos suyu Verilen su 60 bin metre mikâbına çıkarılacak İstanbulda günde verien Terkos su- yu miktarı 40 bin metre mikâbidır. Kırkçeşme suyunda Koli basili bulun- ması üzerine bu çeşmeler kapalılmış ve yerine Terkos çeşmeleri tesis edil- miştir. Bu vaziyet üzerine günde 40 bin metre mikâbı su-şehre yetişmedi- ğinden birçok yerlere bilhassa gece- leri daha aza su veriliyor. Belediye, şehrin tabii ihtiyacını temin etmek üzere su miktarmı 60 bin metre mikâ- bına çıkarmağa karar vermiştir. Bundan başka Terkos gölünden şeh- re gelirken yolda zayi olan su miktarı da vardır. Sular idaresi suyun kayboli- caktır. Bunun için yakında tesisata başlanacaktır. Emniyet teşkilâtına ait kadro geldi İstanbul emniyet teşkilâtana ald tam kadro ve bu hususta İcap eden yeni maaş tahsisatı ve alelâmum ha- valeler dün Dahiliye Vekâletinden İs- tanbula gelmiştir. Yeni vazifelere ta- yin edilmiş bulunanlar ay başında va- zifelerinde bulunacaklardır. Zeyrekte sokakta bir ihtiyar ölü bulundu adam; dün Zeyrek caddesi üzerinde ölü olarak bulunmuştur. Bu adamın neden öldüğü ve hüviyeti tahkik edil- mektedir. Garib bir pazarlık Hiddetli yoğurtçu kadının yüzünü usturayla yaraladı Dün, Beşiktaşta garip bir yarulama hâdişesi olmuştur: Köyiçinde - İlhan sokağında oturan bayan Bedriye, ka» Rüstem isniindeki yoğurtçu yoğur- du 30 kuruşa vereceğini söylemiş, Bed- riye 20 den almak istemiş, bu yüzden aralarında bir ağız münakaşası ol- muştur. m Yoğurtçu Rüstem, bir aralık bü pa- zarlığa o kadar kızmıştır ki, yanın- da taşıdığı traş usturasını çıkarmış ve ansızın bayan Bedriyenin üzerine atılarak yüzünün muhtelif yerlerin. den yaralamıştır. Bedriyenin yüzünün gözünün kan- lar içinde olduğunu gören ev halkı derhal polisi haberdar etmişler, bu 51- rada da yoğurltçu kaçmak üzere ha- zırlanmıştar. Gelen polisler, bayan Bedriyeyi tedavi altına aldırmışlar, yoğurtçu Rüstemi de az sonra yakalamışlardır. 'Bu eli usturalı yoğurtçu hakkında ta- kibata devam edilmektetir. Son 24 saatte 5 tifo vakası görüldü Son 24 saat içinde şehrimizde beş tifo vakası tesbit edilmiş ve 1953 ki- şiye birinci, 2250 kişiye de ikinci aşı yapılmıştır. ... Sinemaları bilmem amma, Şe- bir tiyatrosu bu yıl Kuru gürültün ile | senet... işe başlıyacak! masına mani olacak .tedbirler &la- | 70 yaşlarında tahmin edilen bir | Sahife $ Dna | Sanat tarihi Mekteplerde okutulan edebiyat ta- rihlerimiz vâr. Bunlardan birini aç- tığınız zaman şu veya bu devre nit, filân veya filânen mektebe mehsup Şairlerin, yazıcıların hâyatlarını, bir kaç eserini okuyabiliyoruz. Lâkin buna mukabil umumi bir güzel sanatlar tarihimiz - ne yarık ki - yoktur ve şimdiye kadar da yazık ması akıl edilmemiştir. Meselâ güzel sanatlar akademisin- de harikulâde nefis bir heykel ser- gisi açıldı. Bu serginin ismi «Bay İh- san sergisin idi, Benimle beraber sergiyi gezen, hem de güzel sanatlardan iyice anlıyan bir arkadaşım sordu: — Niçin serginin ismi bay İhsan sergisidir... Bu bay İhsan kimdir? O zaman bize derhni izahat ver diler: — Bay İhsan bizde hemen hemen Ve biz bu izahat hakkında kala- kaldık. Güzel sanatlarda aşağı yu- karı hepimiz bu vaziyetteyiz. Hey- keltraşlık sahasmda üstad olarak ta- nılmış bir sanatkârımız olsun, bu sanatkâr bir çok talebe yetiştirsin ve kendi ismine memleketin güzel sa- natlar akademisi gibi en büyük sanat müessesesinde bir sergi açılsın ve biz ( soralım: — Bu bay İhsan kimdir?.. Doğrusu ben cehlimi itiraf ediyo- rum. Bay İhsanın ismini bu sergi do- Jayısile işittim. Ve zannederim ki bir çokları da benim vaziyetimdedir. Bu- nun sebebi nedir? Memlekette şim- diye kadar bir sanat tarihi yazılma- masındadır. Sonra gene ben bilirim ki general Halil en eski ressamlarımızdan biri- dir. Fakat general Halilin hayatına dair hiç malümatım yoktur, Bütün bunlar hakkında bir kaç sergide gördüğüm iki üç tablodan başka hiç bir malâmatım yoktur. Sonra Nazmi Ziya diye bir ressa- mumız olduğunu biliriz. Bu ressam ve profesör şimdiye kadar Avrupalı sanatkârlara bile güç nasip olacak bir iş yaptı. Güzel sanatlar akademisinde üç dört salonu dolduran 300 den fazla eser teşhir etti. Nazmi Ziyanın ha- yatına dair bana bir eser gösterebi- lir misiniz? Memnuniyetle duyduk ki güzel sa- natlar akademisi böyle sanat üstadla- rınm hayatlarını birer birer tesbit et- tiriyor ve böylece” bir sanat tarihi vücude geliriyormuş. Bu bizim güzel sanatlar hayatı mızda en güzel bir hareket olacaktır. H.F, Bir tashih | | | | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: