AKŞAM Sante 5 SIYASİ İCMAL: Ödünç gemi verme Avrupa, İspanya işleri ve bütün dünya Uzak Şarktaki muharebeler ie meşgul iken Amerikan devleti yani Şimali Amerika müttehit hükümet- ileri devleti Amerikanın ortasında ve cenubunda kendi mevktini başka dev- | letlerin zararına kuvvetlendirmek için | fevkalâde tedbirlere müracaat etmiş- tir, Malümdur ki B. Roosevelt ikinci defa Cumhur reisi intihap edildikten müntehasına kadar uzun bir yahat zahmetine katlanmış ve Ar- jantinin merkezi Boenos Ayresle top- lanan Panamerikan kongresinde ha- gr bulunmuştur. Buradan Amerika- nın şimal ve orta ve cenup kıtaları detletlerinin harice karşı müttehid bir cephe teşkil etmeleri ve kendi &rala- rındaki işlere harici karıştırmamağı östihdaf eden kararlar verilmişti. hirde Amerikan büyük devleti Amerika devletlerini uzlaştır- dolayısile 1 alma Maaha. ri araların- hükümfer- ma olan ve halkları İspanyol ve Por- tekiz ırkından bulunan Cenubi Am&- rika hü. leri arasında büyük Amerikan devletinin tekrar hâkim olacağından şüphe ediliyordu. mma) 2 Erkekle a bir harp gemisi ile Cenubi Ams- | kadının değeri Hariçteki devletler de Amerikan büyük devletinin bu kıtada kendi ba- şına hâkimi mutlak olmasına çalış- masından derin memnuniyetsizlik hissediyorlardı. Beklenmiyen bir ha- dise bütün dünyayı Amerikan devleti aleyhine harekele getirdi. Amerikan devleti güyâ bir kahve işine karşılık olarak kendi donanmasına mensup altı muhribi Brezilya devletine ariyet vermeğe karar vermiştir. İngiltere ve diğer Amerika harici devletler bu harp gemisi işini Londrü- da son akdolunan Deniz muahedesine mugayır saydılar. Zaten Sovyetlerin. Amerikadan satın almak istediği zırh- lıların verilmemesi'de bu muahededen ileri geldiğini bildirdiler. Arjantin dev- leli Amerikan devletini bahri muva- | zeneyi kasden kendi zararına bozdu- | ğunu ileri sürerek Boenos Ayres mu- ahedesinin hükmü bozulduğunu an- | latmıştır. Diğer Amerikan devletleri de bahri muvazenenin bozulmasına karşı infial gösterdiler, Bu umumi şi- kâyet ve hücum karşısında Amerikan hükümeti de muhripleri vermekten sarfınazar etmiştir. Fakat yaptığı t8- şebbüsün fena intibaları uzun müd- det devam edecektir. Feyzullah Kazan Kadının ekonomik değeri erkek değerinden azdır Bir Alman profesörü hesap etmiş, kitab etmiş ve kadının ekonemi bakı- mından erkekten az değeri olduğunu bulmuş. Bu profesörün nasıl bir hesaba da- yanıp hüküm verdiğini bilmiyoruz, ancak vardığı şu neticeleri nakledi- yoruz. Alman profesörü diyor ki: 30 yaşında bir erkeğin ekonomik değeri 293.880 frank, ayni yaştaki ka- dının değeri ise 234.980 franktar. Erkek ihtiyarladıkça ekonomik de- ğerinden pek az kaybeder, kadınsa çok kaybeder. Elli yaşında bir kadmın ekonomik değeri 197.320, altmış ya- şında bir kadının 125.860 franktır. Alman protesörü ilâve ediyor: — Yetmiş beş yaşında bir kadın me- telik etmez!., En eski meclis Yeryüzünün en eski mebusan mec- lisi İrlanda meclisidir. Bu meclis 930 senesinde, üç sene Da- nimarkada etüdler yapan Ulijofr adında biri kurdu. İrlandaya döndü. 36 mebus intibahb ettirdi. Bu mecli- sin adı Althingdi. Başvekil ayni zamanda adliye ve maarif nazırı idi, Ayrıca bir ticaret hazırı ile Endüstri nazırı vardı. Sivrisinek yumurtasi Sivrisinekler yağmurlu ve soğuk ha- valarda ölür, ancak dişileri şuraya bu- raya barınır ve yaşar, yumurtalarını döker ve ilkbaharda ölür. Bir dişi sivrisinek 20 milyar yumur- ta döker ve bu yirmi milyar yumurta nın hepsi de canlanır. Bu hesabı yapan Fransa sari hasta- lıkları mücadele cemiyeti üyeleridir. Bursada güzel bir sergi Rursa (Akşam) — Hocaalizade mektebinde açılan ilk okullar sergisi, mühim bir kültür hareketi olmuştur. Sergide talebe ile birlikte öğretmenler tarafın- dan yapılan ders aletleri de teşhir edilmektedir. İlk okullar sergisi, mekteple- rimizin tedris tarzını çok canlı olarak göstermekte ve çocuklarımızın nasıl Yetiştiklerini ifade etmektedir. Gönderdiğim resim sergiden bir köşeyi gös- teriyor. istanbul Sanayi Birliğinden : Hiçesinde Sanayi birliğine aid muzika köşkü açık 8/937 salı günü saat 11 de satılacaktır Galatasaray Lisesi arttırma usulile 17, Eşya nakli Belediye yük arabaları için bir tarife yaptı Sırt hamallığının men'inden sonra bir çok eşya arabalarla taşınmağa başlanmıştır. Bunun için Belediye arabalar için bir ücret tarifesi hazır- lamıştır. 15 gün tecrübe suretile tat- bik edilecek olan bu tarifeye göre hamal bölükleri tek atlı araba için 8, çift atlı için 4 lira gündelik verecek- tir. Sürekli naklıyat için hamal bölük- lerinin müşteriden alacakları ücret- lerden, yakın mesafeler için yüzde 25, uzak mesafeler için yüzde 35 nisbe- tinde bir hisseyi arabacılara terkede- ceklerdir. & Arabacılar bu nisbete İti- raz etmişler, bu miktarın pek az ol- duğunu ileri sürmüşlerdir. Fakat Be- lediye bu itirazı yerinde bulmamak- tadır. Belediyece gösterilen (esbabı mucibe) şudur: İ o Hamallar gene eskisi gibi anbar- dan, mağaza vesaireden yük çıkarıp arabalara koyacaklar, arabaya koy- duktan sonra arabayı takib edecekler, sonra yükü gene arabadan alıp bo- şaltacaklardır. Binaenaleyh yüzde yetmiş beş veyahut yüzde altmış beş nisbetlerin hamalların gösterecekleri bu külfet mukabilinde verilmesi za- ruridir, Kastamonuda idoktorsuz kazalar “Doğru söz,, gazetesi acı şikâyetlerde bulunuyor Kastamonuda çıkan Doğru Söz gâ- zetesi vilâyetin bir çok kazalarında doktor bulunmadığından şikâyet edi- yor. Doğru Söz'diyor ki; Daday, Taşköprü ve Araç kazala- rında ne hükümetin ne de belediye- nin doktoru vardır. Bu kazalarımız- da şöyle böyle 150 bin nüfus vardır. Bu kadar kesif bir halk tabakasının sıhhati tesadüflere bırakılmış demek- tir. Bu havali halkı; kasabalısı, köy- lüsü, doktora senelerdenberi alışkın- dır. Geçenlerde Halkevi köycülük koluyla köylerde yaptığımız bir ge- zintide bir daha gördük ki köylü dok- tora muayene olacağım diye tam mi- nasile, birbirini kırıyordu. Bu kazalarımızda öldürme, ağır ya- ralama vakaları pek çoktur. Vilâyet merkezinin hükümet doktoru sefer- ber bir vaziyette bu kazadan o kâza- ya koşup durmaktadır, Çok vakit te cenazeler vilâyet merkezine getirli- mekte ve tam zamanında işe vazıyed. edilmediği için bazı zamanlar adil de- Miler kayıp olabilmektedir. Hulâsa sıhhi, adli her cepheden < doktörsuz- Iuk bu kazalarımız için çok derin bir noksanlıktır. Doktorlar rağbet etmiyorsa ve mec- burt hizmetli doktorlar azsa Sıhhat Vekâletinin her kazayı doktorsuz bi- rakmıyacak zecri tedbirler alması ka- dar tabil bir şey olamaz, İki hırsız yakalandı Cumhuriyet gazetesi muharrirle- | rinden Hamdi Varolun evine giren İ meçhul bir hırsız yükte hafif pahada Ağır bir çok eşya alıp savuşmuştur. Polis iknci şube müdürlüğü tara- fıhdan yapılan tahkikat ve takibat neticesinde bu hırsızlığın; “doğrama işleri yapmak üzere birkaç gün bu eve devam eden, bu suretle evin gir- disini çıktısını öğrenen Mehmed isminde biri tarafından ya: pıldığı tesbit edilmiş ve çaldığı eşya- yı sattığı yerler de birer birer öğre- nilerek müsadere edilmiş ve sahibine teslim olunmuştur. Mehmed hakkın: da tahkikata devam edilmektedir. İkinci şube memurları; Apartı manlarâ dadanan bir hırsızı daha ya- kalamışlardır. Bu da Fikret ismin. de biridir. | Apartıman kapılarmdan dalarak eline ne geçerse aşimp savuşan Fik- ret, son defa, Beyoğlunda İnkılâb İ apartımanı kapıcısı Mehmedin, yor- gan, battaniye ve elbiselerini aşırmış, | bunları Tahtakaleye getirerek eski İ pazarında satmak yaka» i lann tahki- tamamlıyan büyük Son yeni mimari orijinallerimizi Simonlara, Güryani kalfalara veriyor- duk! Halbuki bugün kuvvetli vesika- larla Türk mimarlarını buluyoruz. Fatih camisini yapan, Lâleliyi tamam- uyan mimar Mehmed Tahirdir. Mehmed Tahir, 3 üncü Mustafa devrinin başından birinci Hamide gi- ren 1194 hicri tarihine kadar hassa başmimarı idi, Muavin ve halifeleri; mimar Hasan, mimar Ahmed Nurul- lah, Mimar Esseyid Mustafadan iba- ret olduğu elde mevcut vesikalardan anlaşılmaktadır. Klâsikten sonra Türk mimarisine Barok ile Rokokonun yabancı şekil- leri dahil olmağa başladığı zaman Türk sanatkârları, mimari güzellik. lere mahsus seçtikleri bazı muhtelif motifleri stilize ederek kendi samimi esaslarına yaraştırmışlar. Bu suretle güzel sanatlerimizde yeni bir inkılâp meydana koymuşlardı. 3 üncü Ahmed zamanında, Üskü- darda Yeni Valide, Ahmediye camileri gibi kıymetli eserler vücude getiren bilhassa Şehzadebaşındaki sadrazam Nevşehirli İbrahim paşa Darülhadisi ile Topkapı sarayı müzesine ait kü- tüphane binasını inşa eden mimar Be- kirin, ayrıca «Ayasofya, Üsküdar, Azapkapısı, Tophane çeşmeler» ile meydanlar ortasında süs âbidesi ya- ratan başmimar Kayserili Mehmed 'Eminin bıraktığı öz sanat eserlerin- den sonra Barok ve Rokoko tarzının ulusal süslere bezenmiş olan tömiz gü- gel örnekleri görünmeğe ve sıralan- mağa başlamıştı. Bunları aşağıda gösteriyoruz; 1 — Dolmabahçe camisi karşısında (Hicri 1154 tarihli) Sipah ağaların- dan Emin ağanın aile kabri önündeki mermerden mahruti kubbeli ve mer- mer saçaklı ayni zamanda süs motif- leri fevkalâde sanatkârane işlenmiş olan çeşme ve sebili. 2 — İnşaları, (1158) ayni tarihte olan Babıâli civarında Beşir ağanın, keza Beyazıdda Vezneciler caddesi köşesinde Hasan paşanın zarif çeşme ve sebili ile beraber fevkani olarak mektep, kütüphane, mescid ve medre- seden ibaret müştemilâtı toplu bir manzume yapmış olan eserleri. Büyük camilerimizden (Hicri 1163, tarihinde) Nuruosmaniye yapıldığı zaman Türk mimarları öz biçime ye- nilikler getiren bu eserle bir memzu- ce yaratmak hünerlerini çok üstün olarak meydana koymuşlardı. «Nuruosmaniye ve Lâleli. camileri 3 üncü Mustafa zamanında ikmal edilmişti. Türk sanatinin son müdafii olan Nevşehirli İbrahim paşa İle birinci Mahmudun sadrazamı Hekimoğlu Ali paşanın sanat ve kültüre verdikleri ehemmiyet, 3 üncü Mustafanın sad- razamı Koca Ragıb zamanında da ayni hızla devam ediyordu. Koca Ragıbin Aksarayda Lâleli ca- misi karşısında «Hicri 1175 tarihinde» bina eylediği kütüphanesi - kendi ta- birile feyiz âşiyanesi - geniş bir bahçe avlusu içerisinde olup ayrıca Dartsş- sübyan binasile hafızı kütüp odaları biri büyük öiğer ikisi küçük olmak üzere sebil ve çeşmeleri, gene ayni ay- luda Ragıb paşanın sekiz köşe üzerine sütun ve kemelrlerle teşkil edilmiş, üstü, etrafi bronz parmaklıklı acık bir türbesi mevcuttur. 1162» tar'i Şaatına baş. a Ragıbın ölü. IMimar Mehmed Tahir Fatih camisini yeniden yapan, Lâleliyi bir Türk-mimarı münden bir sene sonra tamamlan- .Kora Ragıbın çok sevdiği arkadaşı şair Fıtnat, Lâleli camisi tamamlandı- ğı zaman: aMuallâ camil rânayı Sultan Mustafadır bu» —um — Tarih mısrainı tanzim etmişti. Lâlelinin plân tertibatı. Koca Sina- nın Edirnedeki şaheseri Selimiyenin esasını çok andırır, Türk mimarları süs şekilleri üzerinde ne kadar alaf- rangalığa temayül etmiş olsalar, bü- yük cami tiplerinde * klâsiğin esasla- rından bilhassa Sinan ekolünden hiç bir zaman ayrılmamışlardır. Lâlelinin plânında merkezi kubbe, «Selimiye gibin üstleri askı kemerile çevrilmiş olan 8 mermer sütun üzeri- ne oturmuştur. Sütunlardan ikisi mihrab çıkıntısı köşelerine, dördü karşılıklı olarak yan beden duvarlarına birleşmiş şe- kildedir ve diğer iki sütun da, metha- lin önüne tesadüf ederek münferid bulunmaktadır. Büyük kubbe etrafın- da - mihrab çıkıntısının üstü ile bera- ber - 6 nısıf kubbe tertib edilmiştir. İç duvarlara renkli ve kitabeli mü- cellâ somaki plâkalar kaplanmıştır. minberi de bu şekilde olup fevkalâde enteresandır. Caminin dış beden du- varları, bodrumu dahil olarak kat kor- nişlerile tabakalara ayrılmış, caminin iç sahasile münasebeti olmıyan yan- daki revaklı dehlizler saçak silmesine kadar yükselmemiştir. Büyük kubbe- nin bindiği duvarların köşe plâstrola- siklet tahfifine karşı 8 aded kontri- for yapılmıştır. Bu kontriforların aralarında - kubbeden içeri aydınlık girmesi için - üçer penöere açılmıştır. Şu hesapla kubbe dairesi eteklerinde 24 aded pencere mevcuttur. Cami fevkant olduğu için setli şaz dırvan avlusunun üç «giriş ve çıkişe mahalline merdivenle çıkılmaktadır. Avlu içi 16 sütun üzerine revaklıdır. Avludan caminin iki yan dehlizine ve dehlizlerden cami içerisine kapılar vardır. Caminin solundaki hünkâr mah- fili denilen müştemilâtın mimari ba- kımdan cami kısmı manzumesile be- raber çok yüksek bir ahengi görül mektedir. Mimar Mehmed Tahirin diğer eser- lerinden başka bir yazımızda bahsede- ceğiz. Mimar: Kemal Altân Hafta tatili kanununa halif hareket Pazar günü işçi çalıştırdığı için Karamürsel fabrikası idaresi hafta tatili kanununa aykırı hareketten dolayı mahkemeye verilmiştir. Dün Sultanahmed üçüncü sulh ceza mah- kemesinde muhakemesi yapılmış ve fabrikanın müdürü B. Ziya mahke mede bulunmuştur. Muhakeme neti cesinde suç sabit olduğundan fabri- kahın beş lira cezayı naki ödemesine Karar verilmiştir. Bir tramvayla otomobil çarpıştı 223 numaralı tramva arabasile g0- för Rızanın idaresindeki otomobil Beyazıdda birbirlerile çarpışmışlar, her ikisi de hasara uğramıştır. Polis; kabahatin hangisinde olduğunu atâ- maktadır, mu.