Japon misafirlerimiz Dün Kolordu kumandanı bir ziyafet verdi, Heyballadada gardenparti tertib edildi * Japon misafirlerimiz Topkapı sarayı önünde Misafir Japon bahriyelileri dün | şehrimizde gezintiler yapmış, müz&- | leri, Topkapı sarayını, camileri gez- mişlerdir. Saat 13,30 da Kolordu ku- mandanı tarafından Japon amirali şerefine Tarabyada Tokatlıyan otelin- de bir ziyafet, Tokyo büyük elçimizin kayin pederi B. Galib Kemali tarafın- Eczanelere verilecek ispirto | Nizamnamede bazı değişiklik yapıldı 5 Ankara 5 (Akşam) — İnhisarlar umum müdürlüğü, İspirtoların ne suretle satılacağını gösteren nizam- namenin, eczanelere her ay mahdud miktarda verilecek ispirtolara dair olan fıkrasında bazı değişiklikler yap- mıştır. Bu fıkranın yeni şekli şöyle- dir: «Eczaneler Ankara, İstanbul, İzmir ve Samsunda üç sınıfa ayrılmış olup birinci sınıf eczanelere bir ayda beş kilo (yani 100 derecelik 5 litre 97,55 santilitre) ikinci sınıf eczanelere dört kilo (100 derecelik 4 Titre 78 santilit- re) ve üçüncü sınıf eczanelere keza bir ayda üç kilo (100 derecelik 3 litre 58,5 santilitre) saf ispirto verilir. Yukarıda zikri geçen dört vilâyet haricinde kalan eczanelerden vilâyet merkezlerinde bulunanlara siyanen bir ayda üçer ve b rdan maada olan yerlerdeki eczanelere de ikişer rto satılır. hususiyeti itibarile müstes- alnız Erzincanda bulunan iki eczaneye ayda beşer kilo saf ispir- to verilir. Yeniden açılacak eczanele- re aylık istihkaklarından manada bir defaya mahsus olmak üzere beş kilo saf ispirto verilir. (AKŞAM) ın edebi romani İ kadar devam etm dan da saat 16 Park otelde bir çay zi- yafeti verilmiştir. Dün akşam Heybelideki Deniz mek- tebinde amiralin şerefine bir garden parti verilmiş, eğlence gece yansına iştir, Bu akşam Ja- ponyanın Ankara elçisi Perapalasta ir akşam ziyafeti verecektir, Meçhul şişeci Bu defa da bir bohça içinde 18 parça çamaşır aşırdı Bundan bir müddet evvel; henüz hüviyeti tesbit edilemiyen bir boş şişe alıcısmın, bir çocuk kandırarak yap- tığı hırsızlık vakasını kaydetmiştik. Zabıtaca yapılan tahkikat ve takibata rağmen ele geçemiyen bu şişe alıcısı dün, yeni bir vaka daha yapmıştır. Dayvacılarının anlattıklarına göre şişecinin ayağında siyah beyaz çizgili yamalı bir fantazi pantalon üzerin- de beyaz gömlek bulunmaktadır. Ken- disi zayıf, uzunca boylu, esmer bir delikanlıdır. Şişeci bu sefer de Küçük- pazar taraflarında dolaşmakta iken elinde bir çamaşır bohçası olan 8 yaş- larında Nuriye isminde Kız çocuğuna rasgelmiş, onu durdurarak: — Nereye böyle kızım!.. Sözlerile yüzünü gözünü okşamış, kendisini (kaldırımın bir kenarına çekmiş, eli- ne bir çeyrek vererek: — Ben çok yorgunum, şuracıkta otu- Tayım!, Sen şu köşeden bana 3 tek ci- gara al, kendine de şeker, çikolata ne istersen al!.. demi Köşeye gidip gelene kadar da elin- deki bohçayı taşıyıp ağırlık etmeme- Tefrika No. 7 Mektep arkadaşları Babası pek te ihtiyar sayılmıyacak bir yaşta öldüğü halde yuvasını dağıt- mıyacak ve eski varlıkları içinde ya- şamak imkânını verecek kadar bir ser- vet te bırakmıştı. Fakat bu kurulu, düzenli yuvadaki eksikliği annesini altüst olmaktan kurtaramamıştı. Annesinin bu hazin ve bitkin hali önceleri genç kızı da çok sarstı. Fakat yavaş yavaş bu heyecanları, buhran- ları tabli görmeye başladı. Genç ta- rih muallimi de onun hislerini kuv- vetlendirmeğe yardım etmişti. Şimdi annesini böyle ümidsiz, hayata küs- kün ve âciz bırakan sebepleri daha İyi anlıyordu. O buhranlı zamanların- da tarih muallimi onu teselli eder- ken bir gün bahçede saçlarını okşa- mış ve demişti ki: — Iztarabını anlıyorum Cevvale, fa- kat hayatta hiç bir aileye bütün efra- dile ya, sip değildir. Herkes, hepimiz na borçlu olmiyacak şekilde yetişsin. Annen, saadetini ancak erkej Bürhan Cahid Iztırab çekmekte haklıdır. Fakat onun akıbeti sana ders olmalıdır. Eğer Sa- adetini ve hayatını bir erkeğin varlı- fından bekle istemezsen hayatını kendin kurabilecek bir kadın olmağa çalışmalısın! Genç ve serbest tarih mualliminin bu sözleri Cevvalenin dimağında o ka- dar derin bir iz bırakmıştı ki daha o günden kararını vermişti. Gençliğin o dalma eskiye karşı şahlanan hıncı da onu daha küçük yaşta, eskiye, bü- hassa ara ve baba ocağının itiyadları- na ve telkinlerine karşı vaktinden ev- vel düşman etmişti. Onu arkadaşlarından ve yaşının ta- bii hislerinden ayıran sebepler bun- lardan ibaret değildi Onun ruhunda da gururdan ileri giden bir serkeşlik vardı. Hayatta mağ- lüp cimaktanı korkan bazı insanlar ve irade kuvvetleri daima başkalarına karşı inkâr ve is- yan şeklinde hareket eder. Onlar ita- at etmekten ve bi larmın fikirleri- ne ve hareketlerine uymaktan çeki- nirler. Böyle bir hareketi benliklerine karşı tecavüz sayarlar. İşte bir kadın tarifesi eni radyo > Şeret tarife tarifesinin çşasla rindân tmişlik. Bugün birçok okuyucularımızı alâkadar eden tarife- yi aşağıya neşrediyoruz: 1 — 3322 Nolu Telsiz kanununun 7 nel maddesinin (A) fıkrasında yanı umumi İsisiz telefon neşriyatını almağa mahsus tesisattan ber mali sene için alınacak ü6- retler aşağıdaki fıkralarda gösterilmiştir: 8) Yalnız kulaklıkla dinleyebilen kristal detektorlu llmbasız ve hoparlörsüz ahize- lerden iki lira b) Meskenlerden nüfusu on binden a3 olan yerlerde beş, on binden çok olan $e- hirlerde 10 lira 6) Kara ve hava nakll vasıtalarile man dahilinde çalışan deniz nakil Yasıtaların- anki tesisattan 10 lira. © Liman haricinde çalışan yolcu vapuf- larının salon veya güvertelerine mevzu te- sisaltanı 80 lira Nüfusu on binden ez olan yerlerde nema, tiyatro, dans salonu ve baz- ilerin umumi aslan ve bahçeleri- u tesisattan 10 Hira u 250 binden fazla olan şehirlei du şehirlerde a mahsus mahsl- ttan birinci sınıf için 20, i 10 lira 50 bin nüfuslu şehirlerde (e) n umuma mahsus mahal- tesisattan birinci snf için 20, ikinci sınıf Için 20, üçüncü sınıf için 10 Hira. b) Nüfusu 250 de (e) fıkrasın ikinci inden fazla olan gehirler- sayılan umuma mahsus 1 tesisattan birinci sınıf snıf için 30, “Gç'ncü sınıf için 10 Jira askeri klüp epler ile Be- hadim te- için 50, ve mahtiller, hastaneler, me in menafii umumi 5 ira öplerile askeri klüp ve mahfil- yri kiüplere, bankalara ve telsiz alcı satan müesseselere mevzu tesisat- tar nüfusu on binden #7 olan yerlerde 10 lira, yüz bin nüfuslu şehirlerde 20, yüz NA ikl yüz elli bin nüfuslu şehirlerde 30, iki yüz elli binden fazla nüfusu şehirlerde 50 ira, Kk) Yukarıdaki fıkralarda sözü geçmiyen bilumum tesisattan 10 lira. 2 — Birinci maddedeki ücretler beher tesisatın yalnız bir hoparlörü mevcut ol- duğuna güre tesbit edilmiş olup bu tesi- sattaki hoparlör adedi birden fazla olduğu takdirde beher fazla hoparlör işin kezâ her sene için © 25 nisbetinde fazla Ücret alınır. 3 — Birinci maddenin (e) fıkrasında sa- yılan umumi mahaller Belediyece tasnif edilmemiş İse birinci sınıf ücrete tabi tu- tulur. 4 — Bu tarife 3670 sayılı resmi gazete ile neşredilmiştir. birkaç karamelâ şekeri alarak dönmüş, fakat o adamın yerinde yeller estiği- ni görmüştür. Nuriye, ağlıya ağlıya, Salihpaaş yo- kuşundaki evine gelmiş ,anası bayan Cemileye olanları anlatmıştır. Bayan Cemile, evinde yıkadığı ça- maşırları, bahçesi olmaması dolayısi- le İki sokak aşırı bir ahpabının evine kurutmak üzere, yollamış, 19 parça çamaşır orada kuruduktan sonra Ço- cuğun eline verilip eve götürmek üze- Te yola çıkarılmıştı. İşte şimdi bu 18 parça Çamaşırla beraber, bu meçhul şiçeci gene aranmaktadır. ına rağmen Ceyvalenin karak- terinde bu kabiliyet ham bir şekilde | İ yaşıyordu. Evle mektep arasında devam Tr kaç yıllık mücadele mektep terbi- bühassa muallim tesirinin hükim oluşile gi için genç kızın ruhundaki o İsyan ve inkâr hisleri çok kuvvetlenmişi Bu hisler ve görüşler onu bütün mektep arkadaşlarından ayırmıştı. Onlar serpilip büyüdükçe mektep zev- kini kaybediyor, düşüncelerinin ha- reket noktası değişiyor, realitelerden | uzaklaşıyor, hayalleri ve hislerile ya şamak zevkini doya doya tatmak is- tiyorlardı. Buhiç şüphesiz bünye- nin, dişi bünyesinin tabii duyguları idi. Henüz teşekkül halinde olan bu ta- ze ruhların tesadüfler, acılar, telkin ve tesirlerle zorlanmadıkça hep ayni istikamette uyanacaklarına şüphe yoktu. Kadını doğuşu, teşekkülü ve hilkatin kendisine verdiği tabii vazi- feleri ile bütün dişilerden ayırmağa imkin var mıdır? Bu tabii hislerin neticesi idi ki Cey- walenin arkadaşları mektepten çıkar- ken bir koltuklarının altına diploma» larını aldıkları gibi bir kollarınıda hayatta kendilerine arkadaşlık ede- cek olan erkeklere uzatmışlardı. Cevvaleyi arkadaşlarından uzaklaş- İ taran bu duyuş ve görüş farkları ona | İ icn | Dük dö Vindsor Venedikte Bir Amerikalı kadının çantasını kurtarmak için denize atıldı Dük dö Vindsor Venedikte tenis oynarken Venedikten yazılıyor: Vindsor dü- kü ile zevcesi bir haftadanberi Vene- dikte bulunuyorlar. Dük ve zevcesi başka bir namla seyahat etmekte ve kendi âleminde yaşamaktadırlar. Dük, lido adasındaki plâjlarda sık sık de- nize giriyor, tenis oyunuyor, Dük ve düşes Vindsorun Venediğe geldikleri gizli tutulmasına rağmen duyulmuş ve bü haber, bilhassa İngi- liz ve Amerikalı seyyahlar arasında büyük alâka uyandırmıştır. Vindsor dükü ve zevcesi bir gün gondolla büyük kanaldan geçerlerken sahilde bulunanlar kendilerini gür- mek için itişip kakışmağa başlamış- lardır. Bu sırada genç bir kadının el çantası kanala düşmüştür, Akıntı çantayı sürüklemeğe başladığından dük dö Vindsor elbise ile kendisini ka- Dala atmış, yüzerek çantayı almış ve | sahibine vermişti | mektepte namus kraliçesi adını ka zandırmakla beraber o içinde biraz da istihza kokan bu kraliçelikten hiç te şikâyet etmiş değildi. Hallâ kendi- sine böyle yarım ukalâlık payesi ve- ren arkadaşlarına acıyordu. Teneffüs zamanı bahçenin kuytu köşelerine çekilerek biribirlerine renk renk mektuplar, resimler göstererek fıkırdaşan, derste bile arka sıralara çekilerek fısl fini biribirlerine mace- ralarını anlatan kızların yarın öbür gün düşecekleri akıbeti onlara anlat- mak, her şeyi maddi cepheden düşü- nen erkeklerin kendilerini nasil önce sevgili sonra esir ve hizmetçi haline sokacaklarını haber vermek için sa- | bırsızlanıyordu. Fakat onlara bunu anlatmak ne güçtü Kimi nişanlısının resmini boynun- da taşıyor, kimi sevgilisinin mektup- | larını ezberliyor, kimi bir aydınlık ge- ce deniz kıyısında yaşadığı dakikaları | sayıklıyordu. Hepsinin birleştikleri | nokta, hepsinin hayalini dolduran gölge ayni idi: Erkek!, Cevvale onların bu gördükçe sinirleniyor: — Zavallılar, diyordu. Ateş etrafın- | da aptal aptal dönen pervaneler gibi günün birinde sersemliklerine kurban olup gidecekler. Bu fikrini onlarla münakaşa ede- miyordu. Hangisine açılacak olsa lâ- çırpınışlarını | KADIN KÖŞESİ Zarif bir manto siyah kaplıdır kemerinin uçlar lerinden kesili, Ezik ve gürük n meyyalar Meyvacılar ticaret odasına müracaat ettiler Belediyenin kararile ezik, ik meyva satılması menedilmişti Bu suretle satılan meyvalar derhal mü- sadere edilerek imha iyor. Meyva ticaretile meşgul olan esnaf, dün Ti- caret odasına müracaat ederek bu kabil meyvaları halden satın aldıkla” rını hâl bir Belediye müessesesi olduğü için ezik ve çürük meyvaların hâl ta rafından sattırılmasına müsaade © dilmemesi lâzım geldiğini ileri sürmüş” ler ve bu kabil meyvaların müsadere sine devam edildiği takdirde büyük zarara uğrıyacaklarından, bu usule nihayet verilmesini istemişlerdir. Ticaret odası, esnafın bu müracadâ tını tedkik etmeğe başlamıştır. çü: Liman mütehassısının dünkü tedkikleri İstanbul Ilmanını inşa etmek işini üzerine alan İngiliz müessesesi şefi B. Gibs İle maiyetindeki mühendisler dün Haliç ve civarını gezerek tedkik- lerde bulunmuşlardır. B. Gibs şehrimizdeki deniz m Selerinde tedkikatta bulunacak ve İ- cabeden malümatı aldıktan sonra plân hakkında, projesini hazır Londraya gidecektir. n ko- nuşarak bahsi kapatıyordu. Namus kraliçesi bunları görünce imanı dahâ kuvveti r, arkadaşları arasında müslesna olmanın verdiği şerefle mağ“ rur oluyordu. Âsude onu düğününe davet ettiği zaman mektepte en çok sevdiği bu ar- kadaşını tebrik edecek yerde üdeta te- selli etmeyi düşündü. Onun nazarın da Âsude artık bitmiş, iradesini, fiks rini, hürriyetini kaybetmişti. Bir kaç kere ona açılmağa niyet etti. Babasının zengin olduğunu, Avru- pada tahsiline devam edebileceğini hatırlatmak istedi. Hattâ bu fikrini son imtihan günlerinde bahçede top” landıkları bir sırada ortadan ileri sür dü. Onun meslek tahsiline devam et mesini mânasız bulan Ferihaya c& vap verirken: — Siz kadını eski yeri ve eski hali İle görüyorsunuz. Annelerimiz gi” bi olmak istiyorsunuz. Hayatın ne ka dar değiştiğini farkelmiyorsunuz. Er- keğin eline ve eteğine yapışıp gide bir kadın ekmeğinden suyuna kadar her şeyini onlara borçlu bir hayat di” lencisinden başka ne olabilir? (Arkası var)