24 Temmuz 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

24 Temmuz 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Ten AKŞAMDAN AKŞAMA: m — — Yeni yetişen muhârrirlere dair. Geçenlerde, bu sütunda eskisi gibi çök miktarda muharrir yetişmeğiğin- den şikâyet etmiştim. Bu yazım bualımızda akisler uyandırdı, Muhte- Hİ mecmua ve gazetelerde Şu imzalat bana cevap verdiler: Nurullah Ataç, Hikmet Münir, (Kurunân bir imzası yazı), Gavsi Halid Ozansoy, Vahdet Gültekin, Cahid Sıdkı Tarancı, Ragıb Şevki, M. Hulüsi Dosdoğru, İzzeddin Mete... Naki Bora isminde diğer bir imzanın sahibi de cevaba hazırlandığı" na ilân ediyordu. Esas itiraz şudur: Az isim saymışımı; yetişen yeni muharrirler arasında baş- kaları da varmış ki, zil Meselâ: Ahmed Muhip, Kemal Ta- hir, Naci Sadullah, Cahid Uçuk, Mü- kerrem Kâmli Su, Said Faik, din Âli, Reşad Enis, Şerif Hulüsi, Ba- ki Süha da varmış. Bunları söyleme» mişim, Bana verdiği cevapta bu isimlerin ekserisini büyük bir heyecanla sayan Gavsi Halid Ozansoy, yani bizim şair Halid Fahrinin oğlu, “makalesinin al- tına, pederzad bir istilad olduğunu gösteren imzasını kondurmuş. Oku- yunca, kendi kendime: — Peki! kabul!.. Yalnız onlar değil, sen de varsın, delikanlı... -dedim» Hattâ bana cevap veren muharrirlerin. diğer genç olanları da var... Hepiniz varsınız... var olun!. İtiraf etmeli ki, on senelik bir müd- det için epice isim. Fakat şayed hepsi de, muharrirlikte mevki tutmuş sima» lar olsaydılar.... Amma sorarım: Ço Zunu tanıyor musunuz?, Bir kere ol» sun bir yazılarını okudunuz mu? Ben kendi hesabıma bu gençlerin içinde muharrirliğe mal olanlar bulunduğu» nu lasdik ederim. Ancak, büyük bir kısmının da bu kaygan meslekte ika» met vesikası almadıkları muhakkaki, Üç beş yansı filânca mecmuada çık- tıktan sonra muallimliği, trenciliği, yahud evkaf memurluğunu tercih ef- miş olanlar eski nesillerde pek çoklu. Bir genç muharrir, şaşaayla döğar, «Hah! İşte geldi!» dedirtir; kendisini belli eder, kale burclarını ele geçiren | bir cihangir gibi, neşriyat sütunlarını başmakale yerlerine kadar zapteder, Nurullah Ataç: «— Yeni muharrirler yetişmiyor de» Zil, fakat gazeteye kadar yetişemiyor. lar... Yetişemiyen birşey var: Yeni ad- lar tanıtmak, yeni istidağlar keşlet mek istiyen gazete müdürü!» diyor. Muhterem meslektaşım, bu satırları yazdığı gazetenin müdürile bir mü- lâkat yapacak olursa, yukarda ismi geçen imzalayı kendi müessesesinde bile ne kadar büyük bir hüsnüniyet- de elkârı umumiyeye tanıtılmak, sev- dirilmek için uğraşıldığını öğrenecek» tir. ler gazete müdürü, bir mehdi bek- ler gibi yeni muharrirleri bekliyor! Neşriyat piyasasında beş on ressam ve karikatürisi, kırk elli genç mubarrir kadrosu açıktır. Buyursunlar! Sefa gelirler... Onların zuhuru, tenevvü ya- ratacak; gazetelerin sürümünü arttı- rp meslek terakkisi sebebile eski mu- harrirlerin de ekmeğine yağ sürecek» tir. Emin olun gençler, muharrirlikte diğer mesleklerde erişilebilecek hın yüseğine vasıl olabilirler... Müpfe- di bir mimar, beş senelik bir hukukçu, on senelik bir sıhhiyeci ne alıyor?.. Bunlarla kıyas ediniz. Amma, hani ya onlar?.. Neredeler?- rile, yeni havalarile, dolgun lerile, sahip olurukları iki üç ecnebi H- (Devamı 4 üncü sahifede) — Şu bizim Hayimaçiyi çok beğe- nirim bay Amca... Son 24 saatte 27 tifo vakası Dün sıhhiye müdürlüğün- de bir toplantı yapıldı Sıhhiye Vekdileti hıfzıssııha umum. müdürü B. Asım Arar ve Vekâlet huf- sısaıbha enstitüsü müdürü EB, Golt- cbilisçik dün şehrimize gelmişler ve shhiye müdürülüğünde shhiye mü- dürü Ali Rızs, muavini Haydar, hif- sıssıhha mütehassıs doktor Zeki ve sair alâkadarların iştirakile bir t0p- ei aşı faaliyetine bir kaf 'daha ehemmiyet verilmesi kararlaştı- rılmıştar, Pazartesi günü ikincl bir toplantı ösha yapılacak bu toplantıda tifi et- rafında almacak yeni tedbirler hak- kında karar verilecektir. Son 24 saat içinde bütün İstanbuk da 27 tifo vakası tesbit edimiş ve 14 bin kişiye de yeniden aşı yapılmıştır. Demir fiatleri bir miktar düştü Bir müddet evvel bütün dünyada bir demir buhranı başgöstermiş, fi- atler yükselmiş ve pek tabit olarak bu yükseliş her memelekette olduğu gibi bizde de tesirini göstermişti. Son zamanlarda demir fiatlerinde, cüzi de olsa, bir tenezzül göze çarpıyor. Bu tenezzül ton başına iki dolar kadar- Arkalık yerine araba Hamallar cemiyeti bu hususta teşebbüsde bulundu yen giy Sırt hamallığının lâğv üzerine te- Yaşa düşen hamallar, cemiyetlerine müracaat ederek kendilerine yeni bir çalışma sahası bulunmasını istemiş- gi üzerine hamallar cemiyetinde bir toplantı yapılmış ve arabalarla yük taşıması için belediyeden müs saade alınmasına karar verilmiştir. Bu arabaların ne şekilde olmasi icab edeceğinin de Belediyeden sorul- ması Tüzümlü görülmüştür, Yüklerin asri şekilde nakli muvafık görülüyor, Bunun için de bugün Avçupanın mo- dern büyük şehirlerinde kullanılan araba tiplerinin tedkiki icab edecek» tir Belediyenin göstereceği araba tips lerini hamallar cemiyeti yapacaktır, Cemiyette bulişiçin birikmiş kâfi miktarda para vardır. Arabalar yap- tırıldıklan sonra hamallara tevzi edi. lecek ve hamallar da borçlarını cemi. yete taksitle ödiyeceklerdir. sw. Alış verişi düzgündür!,., Haklı şikâyetle Radyoda opera hülâsaları Geçen gece, radyoda dünyanın en meşhur operalarından. «Pdlyü- ço ile «Kavalleria Rustikanü» hakkında kısa bir konferans veril di ve bu konferansı mütenkib, 2p8- Taların mevzuları radyo için ter- tb edilen bir oyun şeklinde temsil edildi. Pek 418! Pek münasib! Dünya- nn her milleti, bu eserleri bilir. Biz öe öğrenmeliyiz. Lâkin, tarih- çelerini ve mevzularımı bellemek kâfi mi? Asil bunların Kıymeti musikilerinde değil midir? Gerçi, bizim burada mevcud artistleri” miz, muhaverelerin birer fonu şek- Hnde, hafiften hafife musikiyi de cuâ olmasa bile, meselâ, Karuzo'- nun bir plâğı, tam şırası gelmiş- ken çalınmalıydı. Yahut bu plâk, oyundan sonra dinletilmeliydi ki, radyo samilerinin malümet ta- mam olsun... Plâklar, lüzumlu lüzumsuz çalı- neyor da böyle &ırası gelmişken niçin çalınmıyor? Adliyede terfi Yeni liste dün müddeiu- mumiliğe bildirildi Hâkim ve müddelumumi muavin- leri arasında yapılan yeni tayin ve terfi listesi âli tasdikten çıkmış ve Mste dün İstanbul müddejumumili- gine tebliğ edilmiştir. Yeni listeye nazaran: 30 lira maaş- lı İst, âza muavinliğine İstanbul hâkim namzedi Abdi, Bursa müddelumus mi muavinliğine eski askeri hâkim- lerinden Kemal, İstanbul İcra me- murluğuna Bergama müdâdeiumumi muavini Sadeddin, Sürd müddiumu- mi muavinliğine İstanbul hâkim namzedi Seyfullah, Tercan müddelu- mumi muayinliğine İstanbul hâkim namzedi. Muharrem Kemal, İstanbul âza muavinliğine Hukuk mezunla» rından Arif Derviş, Kars müddeiumu- mi muavinliğine eski Mecidözü müd- delumumi muavini İsmaili Hakkı; 40 lira maaşlı İstanbul müğdelimumi muavinliğine terfian İslanbul âza muavini Meliha, muavin Rifat, İstan bul suh hâkimliğine terfian İstan- bul sulh hâkimi Ekrem, Şile müdde- umumi muavinliğine terflan Düzes sulh hâkimi "Tevfik, İstanbul sulh bâkimliğine İstanbul sulh hâkimi Nail, İstanbul #zalığna İstanbul âza muavini Recai, İstanbul sulh hâkim- liğine terflan İstanbul sulh hâkimi Ali, Çalalca müddelumumiliğine Ça talca müddetumumisi Kemal, İstan- bul müddelumumi muavinliğine ter- fian İstanbul müddelumumi muavini Feridun Bagana, 35 lira maaşlı İstan- bul müddelumumi müavinliğine Öde- miş müddelumumi muavini Orhan, Ankara sulh hâkimliğine Şile müd. deiumumisi Rasih, 45 ra maaşlı İş tanbul âzalığına terflan İstanbul Aza- sı Köşif tayin olunmuşlardır. Yeni tayin ve terfiler dün kendilerine teb- 1iğ olunmuştur. 20 kediyi sokak ortasına bırakmış! “Taşımaktan bıktım ji E pi bi ii yalnız üç tanesi düştükleri yerde kalmıştır. 1500 kedi imha edildi Sokakları başı boş dolaşan kedile- rin (oplanmasına dün de devam edil- miştir. İstanbulda sokaklarda başı boş dolaşan kedilerin on binden iba- ret olduğu tahakkuk etmiştir. İki gündenberi toplanarak imha edilen kediler 1500 dür. Belediye ev kedile- rini toplamamaktadır. Festival programi kati seklini aldı Festival programı kati şeklini al mış ve matbaaya verilmiştir. Bu programa göre bu seneki festivale SI temmuz akşamı Park Otelinde bir ba» lo verilmek suretile btşlanacaktır. Ba- 1oda vali ve belediye reis vekili B. Şükrü bir nutuk söyliyerek festivali açtığını bildirecektir. Üç yangın Itfaiye üçünü de büyümeden söndürdü Dün üç muhtelif yerös yangın ok muştur: 1 — Galatada Perşembepazatında 14 numaralı banyo levazımatı satan bir mağazanın arka kısmında karpit kazanı patlamış, itfaiye haberdar edil- miş ve ateş büyümeden söndürük müştür. 2 — Bakırköyünde oturan bayani Melek adında biri kapı aralığında ye- mek pişirmekte iken -sıçrıyan kivi. cımlarla kaplamala tutuşmuş, Bakır. köy itfaiyesi derhal yetişmiş ve ateş söndürütümştür. 3 — Göztepede Kırmızı köşk civa rında otlar tutuşmuş ve geniş bir ot sahası yandığı hâlde ateş Erenköy it İsiye grupu tarafından söndürül müştür. Gece sular kesildi Kâğıthanede terkos su tesisatında bazı yeni ıslahat yapılacağından dün gece saat 21 den itibaren sabaha kadar bütün şehirde Terkos suyu SOHBE | Küçük parçalar Cemal Nadir'in benim“iğin Şazdığı “dotoğrat tahlili. ni okurken bir ye- rinde Remy de Gourment'un bir sö- Zünü hatırladım: «Üç yüz satırlık bir makale yazmasma elverişli her hâdi- yarlı (beurcux) bir hâdisedir. Cemal Nadir de benim, tenkid inikânım ve- zen her şeyi beğendiğimi söylüyor. iliç farkına varmadan bir nüktede Reniy de Gewrmont'la birleşmiş oi mak Cemal Nadir'in bilmem hoşuna gidecek mi? Onun yerinde olsam ben pek sevinirdim: Kıymetine inandığım bir muharririn eserinde bir benzerinin bulunmasını, sözümün doğruluğuna veya güzelliğine bir delil sayarım. Bit- tabi bu, kendime bir böbürlenme veya Avunma vesilesi bulmak içindir. Çün- kü her sözün ancak yerinde doğru ve- ya güzel olduğunu bilirim: Falan bü- yük muhurririn yazısında tesadüf ete tiğimiz zaman bize bir muammayı aydımlatıveren bir fikir, benim yazım. da hiç bir hakikate tekabül etmiyen, alelâde bir söz oluverir, Alelâdelik #i- Kirde, sözde değil, onu söyliyen insan» dadır. bu halden bir türlü kurtulamıyuca- ğımızı anlamak çok acı oluyor; hattâ bu yüzden duyulan yeis, ümidsiztik İ insanı olduğundan da aşağı düşürü- yor. Kendilerini beğenebilenleri bu- nun için kıskanırım. nu Dünyanm bütün edebiyat hocaları (ders yalnız mektepte verilmez), her yazdığımızı bir kaç defa okuyup tek- rar tashih etmemizi söylerler. Boileau; «Yingt fois sur le mötier remettez vot- re ouvrage» der. Yazımızı yirmi defa gözden geçirmeliymişiz. Ne hacet öm- rümüzde bir sayıfalık neşir veya bir onu tashih ile geçirelim... Edebiyat hocalarının bu tavsiyesine inanmayın. Zaten hiç birine inan- mak esiz değildir ya!.. Bir yazdığını bir kere daha okuyup düzeltmeğe kallımayın da demiycceğim: Nasil ça- ışmanız doğru olacağım kendiniz bu- Hun, Her yiğitin bir yoğurt yiyişi var- dır» derler. Sizin nasıl yiyeceğinizi de, ancak siz kestirebilirsiniz, daha doğ- güvendiğimizi gösterir denebilir; fn- kat onu tekrar tekrar okuyup tashihi etmemiz de tenkid kabiliyetimize, ken- di kendimizi tenkid kabiliyetimize peki güvendiğimizi göstermez mi? m Ağır ağır, bemen hiç bir kelimeyi silmeden, gayet okunaklı denebilecek bir suretle yazarım. Bu, benim uzun uzun düşündüğümü, yanlış bir kelime kullanmaktan kaçtığımı değil, kafa mın pek yavaş işlediğini gösterir. Ça- buk düşünebilseydim, yazarken fikir. ler, sözler kafama üşüşseydi elbette ben de acele acele, okunması zor biR 2 > GELE

Bu sayıdan diğer sayfalar: