i il İl | İneboluda meyvacılığa çok ehemmiyet veriliyor İneboluluların en büyük derdi limandır Belediye iyi bir proğramla çalışıyor GER Ga İnebolunun görünüşü ve bire üç ve rir münbit ol- mıyan bir arazi üzerindedir. Halkı | her manasile düzgün ahlâklı insan- | lardır. Burası hububat ve ziraatten ziyade meyvacılığa müsajd bir ara- ziye maliktir. İneboluda halkın müreffeh yaşa | masını temin için verim kaynağını çeşitlendirmek, istihsalâtı yükselt- mek gayesile vaktile Kastamonuda vali bulunan bay Fatinin Halka mü- kâfatı nakdiye vermek suretile mey» dana getidiği fındık ağaçlarının bay Fatin ayrıldıktan sonra ihmal edile- Tek senevi mahsul mikdari (800) çu- vala inmiş bu vaziyeti takdir eden memleketsever zevatın yardımile son zamanlarda tekrar fındık ağacı ye- | tiştirilmeğe başlanmıştır. Elma ve fındık fidanları Tnebolunun iktisadi vaziyetini kar- Şılıyacak yegâne metal olan yumur- tacılık, elmacılık ve fındıkçılık oldu- gunu, fakat arazinin dar bulunması #tibarile ziraatçilik olamıyacağını ya- kından büyük bir alâka ile tedkik Esz4 Mahmud Karakurd ve takdir eden kaza kaymakamı bay Şemseddin Akanın himmeti de inzi- mam ederek 936 senesinde vali ve ei- yövm teftiş heyeti reisi bulunan bay Tevfik Talâtın yardımile vücude ge- tirdiği bir talimatname ile işe başla- nılmış, Gireson ve Güre kazalarına mü- #ehassıs gönderilerek 500,000 fidan mübayaa ettirilip diktirilmiş ve bü- yük bir itina ile bakımına devam edilmiştir. Fındik fidanlarının mübayaa ve dikiminde vali bay Avni Doğanın da pek büyük alâka ve yardımı görül- müştür. Son beş senelik köy kalkım- ma programına ilâve edilmiş, bu müd- det zarfında beş milyon fındık dikil- 'mesi ve bakımına itina edilmesi için tekarrür ettirilmiş bir de talimalname yapılmıştır. Meyvacılık Bu mıntakada hüdai nabit yetişmiş ve her türlü aşıya müsaid sakız ağaç- ları Gazlantepten mübayaa etti- rilerek getirilen fıstık aşılarile aşılat- tarılmış, bundan başka o Amasyadan 800 kadar elma fidanı celbettirilerek dikilmiş ve yeni sene zarfında mem- | Yekette meyvacılık üzerinde hümmalı bir faaliyet görülmektedir. Bundan başka Ayana nahiyesi min- takası dahilinde ekilen patates istih- salâtı senevi iki milyon kilo gibi mü- him bir yekün teşkil temekte ve da- ha fazla istihsalâtın arttırılması için büyük bir alâka gösterilmektedir, Bu mintakada bağcılığa da yeni sene içinde çok ehemmiyet verilece- ği söyleniyor. Bu hususta sevgili ve'nurlu vali- nin himmet ve gayreti övmeğe değer bulunmuştur. İneboluyu vilâyet ve nahiyelerine bağlıyan yolların he- SON GECEL.. Faruk, birdenbire tutup kendini an- mesinin kucağına alıyor... Kollarımı ©nun omuzlarına sarıyor... Haykırı- — Anneceğim, anneciğim!... Gide- Mim burdan.. denizi olmuyan, gökle- rinde yıldızları parlamıyan bir yere gidelim... Bu sahil, bu ufuklar, bu de- miz o kadar İbraili hatırlatıyor ki ba- na!... Deli olacağım anne; çıldıraca- imi... Al sürükle götür beni!... Gö- tür beni burdan enne!... Kadın ağlıyarak parmaklarını Fa- ruğun yüzünde dolaştırıyor... — Yapma oğlum, yapma evli- dıml... Biraz şuuruna sahip ol!... Madem istiyorsun, gideriz, başka bir yere gideriz... Yalnız üzülme, telâş etme sen!... Faruk, başını kaldırarak pencere- lerden dışarı bakıyor... Karşı sırtlar kararmağa başlamıştır... Ufuklar kı- ml birduman içinde... Perdelerin arasından yavaş yavaş karanlıklar szmağa başlıyor İçeri... Başını birden- bire annesinin göğsüne koyuyor... Dudâklarında boğuk bir ses; Tefrika No. 104 — Anne, anne; korkuyorum!... Ne zaman hava böyle kararsa, ne 78- man odalar böyle akşamın karanlık- ları içine gömülse derhal o geceyi, © müthiş son geceyi hatırlıyorum... Beynim parçalanacak gibi oluyor... Damarların yanıyor, içimde bir ye- rin kanadığını duyuyorum... Korku- yorum anne!... Karanlıklardan, ka- ranlık odalardan, gecelerden korku- yorum!... — Hakkın var çocuğum; yerden gö- ğe kadar haklısın!,.. Korkunç bir gece yaşamış bulunuyorsun hayafın- da!... Fakat unutmağa çalışmalısın artık... Bu sonuna kadar böyle de- vam edemez... Yavaş yavaş zihninden silmeğe uğraş bunu!... Unut yavrum, 'unutmağa çalış!... — Nasıl unutayım anneciğim... Nasıl zihnimden sileyim bunu!.., Göz- lerimin önünden gitmiyor ki bir an!... Bilmiyorsun sen anne; bu ne müthiş bir şeydi... Sanki göz kapak- larımı açmışlar, kalbimin derisini yüzmüşler de, bu faciayı bir tablo ha- linde Oraya kazıp bırakmışlari... bir hale getirildiği memnuniyetle gö- rTülmektedir. Bilhassa Vali bay Avni Doğanın başta gelen yegâne bir eseri de genç- liğe yardımıdır. İnebolu vesair kaza- larda köy kanunu tamamile tatbik edilmektedir. Bununla beraber en küçük köylerine kadar gençliğin matlup şekilde yetişmeleri için mü- teadâid spor klüpleri açılmıştır. Bu meyanda bilhassa İnebolu spor klübü binasile iç tefrişat ve mefruşatının çok mükemmel olduğu ve takdire lâ- yık bir vaziyette çalışıldığı göze çar- Pıyor. Liman derdi İnebolululerın en büyük derdi ii- mandır. İç Anadolunun Karadenizle birleşti noktada bulunan bu ka- sabanın son zamanlarda ve bilhassa kış mevsiminde Jimansızlık yüzün- den sefainin muntazam uğrıyama- ması ticaret âlemini oldukça Sars- maktadır, En büyük temennileri ha- Mi hazırda mevcud Mendireğin yüz metre daha uzatılarak küçük sefak nin barınmasını temin etmekle mem- leketin iktisadi veziyetin ve ticare- tin bugünkü vaziyetten kurtarılma- $idır Ki pek haklı olan bu dilekleri- nin yapılmasını biz de temenni ede Tiz. Belediye işleri 937 senesi için tekarrür ettirilmiş 31 bin liralık bir bütçesile çok zengin bir program hazırlanmış ve birer bi- Ter tatbika başlanmıştır. Bu meyan- da kasaba içinde iki koldan geçen bir dere vardır, Kışım zaman zaman kasabayı tehdid eden bu suyu halkın her hangi âni bir felâkele maruz kalmaması ve fenni bir şekilde ak- ması için işe başlanmıştır. Bundan başka şehri tenvir eden elekirik fabrikası da tekâmül ettiri- lerek evvelce 50 beygir kuvvetinde 'mahrukatla müteharrik motör şimdi 150 beygir kuvvetinde su ve mazotla müteharrik bir motöre tebdil edilmiş, geceli gündüzlü 220 volt kuvvetinde, on beş kuruş gibi ucuz bir fiatle bol bol halka cereyan verilerek her hu- susta İstifade ettirilmektedir. Aynca bin rakamlı yüksek tepe- lerde sraştırmalar yapılarak bulunan menba sularından kasaba içine her hangi bir fenni şekilde getirilerek halkın istifade ettirilmesi için de bir teşebbüs vardır. Çok değerli ve tecrübeli olan bele- diye reisi bay Hasan Kâşif Karagüllü Oğlunun kasaba halkının ihtiyaçla- rını karşılıyacak her hangi bir ted- biri alarak imkân nisbetinde çaltıştı- &ı görülmektedir. Kasaba içinde me cud belediye bahçesi etrafındaki bi- nalar istimlâk edilerek büyütülecek ve ortasına da lâyık olduğu bir şökil- de Atatürkün bir büstü konacaktır. projeleri ikmal edilmek üzere olup gelecek teşrinlerde işe buşlanacktır. Unutamıyorum, hafızamdan silemiyo- Tum bir türlü!... Oh anneciğim; bu iztırab öldürecek beni!... Sessiz sada- sız yıkılıp gideceğim bir gün!... Kadının gözlerinden iki sıra yaşlar boşanıyor... — Faruk evlâdım; yapma!... Biraz da beni düşün, biraz da şuurunu be nim için işlet!... Dünyada senden başka mesnedi olmıyan bir ihtiyar annen var!... Nihayet yalnız değil sin.. bu zavallı ihtiyar kadının ba- yat mesuliyetini de omuzlarma yük- lenmiş bulunuyorsun!... Etme çocu- Zum; yalvarırım sana ciğerparem!... Babanı kaybettin; beni de kaybede- ceksin bir gün! Faruğun da gözleri doluyor... — Ne yapayım anneciğim; elimde değil kil... Beni affet... Kadın, oğlunun yavaş yavaş kırlaş- mağa başlıyan siyah saçlarını, ihti- yar kansız parmakları ile okşamağa devam ediyor... , — Faruk; hem kaç defadır söylü- yorum sana; kendini beyhude yere helâk ediyorsun!... Sevdiğin kadına bir gün muhakkak sahip olacaksın... Seven insanlar için, dünyada mânia denilen şey yoktur yavrum!... Aşk gün geçtikçe kuvvetlenir... Ne sen ou unutabilirsin, ne de 0 senil... Bir gün muhakkak onunla karsılaşacak- sl... İ B. Refik Koraltan vilâyete dönmüştür. Sivastaki eski eserler Maarif vekâleti mimari tetkikler yapıyor 22 Temmuz 1937 KADIN KÖŞESİ GECE ELBİSESİ Sivas 19 (Akşam) — Ölmez Selçu- ki eserlerini gözden geçirmek ve bun- lar üzerine esaslı ve ilmi incelemeler yapmak üzere şehrimize Kültür Ba- kanlığı &bideleri koruma heyeti üye ve mütehassıs mimarı Sedad Çetin- taş gelerek tedkiklerine Gök medre- se, Çifte minareler, Şifahiye, Yürü- cüye, medrese ve künbetleri üzerinde başlamış bulunuyor. Verdiği izahatı bildiriyorum: ' — Kayseriden başlıyarak Sıvas - “Amasya âbidelerini tedkik ettikten sonra Samsun tariki İle Trabzona gi- deceğim. Trabzon kaleleri üzerinde biraz çalışacağım. Selçuk medeniyetinin tekâsüf et- tiği şehirlerimiz arasında Sıvas ma- lümdur ki müstesna bir mevki ittihaz eder. Buradaki eserleri tescil için gel- miştim. Başta kıymetli valimiz Nazmi 'Toker olmak üzere hususi idarenin hayırlı ve takdirkâr alâkası ile mesaf- mi biraz daha genişletlim. Bilhassa on dokuzuncu asrın bu kiymetli âbi- delerine sağdan, soldan yapıştırılan yamaları temizlemek ve bu suretle bu kıymetli eserlerin orijinalitesini meydana çıkarmakla meşgulüm. Bir hafta sonra işimin biteceğini tahmin ediyorum. Buradan Amasyaye gidece- ğim. Artvinde hastane ve hükümet binası yapılacak Artvin 19 (Akşam) — Mezuniyet müddetini Ankarada geçiren valimiz İ Vali Artvinde büyük “ bir hastane ile İ Hükümet binası yapılmak üzere 400 bin lira tahsisat ayrıldığını haber ver- miştir. Gerek hükümet ve gerekse hastane binalarının yerleri tesbit edil- mek üzeredir. — Peki, madem öyle de niçin bir senedenberi yazdığım yüzlerce mek- tuba bir tek tevap Olsun vermedi? Söylesene bana anne niçin?... — Bunu kaç yüz defadır tekrar et- tiriyorsun bana yavrum!... Hep ay- ni şeyi söyliyeceğim; bu doğrudan doğruya gurur ve haysiyeti kırılan bir kadının hayata karşı duyduğu nefretin bir aksülâmelidir... Bu sü- | İ küta başka türlü mâna vermeğe İm- kân yok oğlum!... Evvelâ ona, «bir ay sonra gelip alacağım» - demiştin. | Gitmedin. Senin gidemediğini, İngi- Jizlerin buna müsaade etmediğini, gitmek için aylardanberi çırpınıp durduğunu ona yazdığın mektuplar- ia “inandırabildiğini nereden tahmin edebiliyorsun?... Faruk, annesinin kuru kansız par- maklarını dudaklarına (götürerek öpüyor... — Söyle anneciğim; onu birgün bulup buraya getirdiğim zaman se- veceksin değil mi?... Beni nasıl sevi- yorsan, beni nasıl saçlarımdan okşu- yor, bağrına basıyorsan ona da ayni şefkat ve sevgiyi göstereceksin değil mi anneciğim?... — Seni mesul görmek için elim- den gelen her şeyi yapmağa hazırım yavrum!... Taş olsa bağrıma basa- rm!, — Teş olsa mu dedin?... Beyaz üzerine renkli emprimeden gece elbisesi. Kolları beyaz tülden ya- pılmış volandandır. EMME EEE Artvinin en büyük derdi: Yol Artvin 19 (Akaşm) — Borçka ka- zasına kadar mükemmel denilebilecek şekilde olan Hope - Artvin yolu Borç- kadan sonra arazinin gayet sarp olu- şu yüzünden çok fenadır. Yal dar bir patikadan ibarettir. Yolun sarp kaya- Jar arasından geçmesi ayrıca tehlike- li bir vaziyet ihdas ediyor, Bu yolu düzeltmek için sarfedilen emekler tahsisat olmadığı için nihayet bir kaç virajın genişletilmesine mün- hasır kalmaktadır. Bu yolun tehlikesiz”bir hale getiril- mesi ve kısa bir zamanda düzeltilme- si Artüvinlilerin en başta gelen arzu- si Artvinlilerin en başta gelen arzu- Bir amele asansör altında kaldı Artvin 19 (Akşam) — Kuvarshan bakır maden fabrikasında geçen haf- ta bir amele asansör altında kalarak ölmüştür. Faruk, birdenbire başını kaldıri- yor... Islak kirpiklerinin pırıldadı- ğını görüyoruz... Kara gözlerini, an- mesinin gözlerine dikiyor... İçinde yumruk gibi burkulup kalmış esrar- engiz bir düğümü çözmek istiyen hasta bir insan hâleti ruhiyesile ihti- yar kadının yüzüne bakıyor... -— Anne; doğru söyle, Mariya ile evlendikten sonra bana karşı içinde en küçük bir azap ve nefret hissi duy- mıyacaksın değil mi?... Kadın, oğlunun ne demek istediği- ni anlıyor, acı acı gülüyor... — Deli misin, neler düşünüyor- sun Faruk?... Ben senin için nefret hissi duyabilir miyim hiç?... —0O müthiş faciadan sonra Mari- yapın benim zevcem olarak, ismimi taşıyarak senin elini öpmeğe koş- ması, bu eve gelmesi!.. Kadın, birdenbire Faruğu Süstü- Tuyor. .. — Bilâkis; onu gördüğüm zaman varlığımın en büyük heyecan ve şef- katile kollarımı açacağım... Senin kü- çük, güzel Mariyanı dünyanın. en temiz, en namuslu bir kadını olarak bağrıma basacağım... Gelinimle ve seninle dünya durdukça yalnız şeref ve iftihar hissi duyacağım oğlum, buna emin ol!... İhtiyar, gözlerini bir noktaya di- kerek bakıyor... (Arkası var) | — il mea mii b A ir e am J , i i |