Sahife 12 Futbol âlemi büyük bir adamını daha kaybetti Bu adamın başlıca sözü: “Doğru bir yol üs- tünde hiç kimse kendini kaybedemez!,, idi Dünya futbolünde senelerce mühim | roller oynamış Hugo Mefsl'in ölümü cihan sporcuları arasındâ derin bir te- essür uyandırmıştı. Futbol âlemi ge- çen hafta en büyük adamlarından bi- rini daha kaybetti: İngiltere futbol fe- derasyonu reisi Sir Charles Clegg'de dünyaya gözlerini yumdu, İngilterenin hiç bir memjekette bu- Tunmuyan muazzam futbol fağliyetini idâre eden bir heyetin reisi hakkında Fransa federasyonu genel sekteteri De-| laünay şu yazıyı yazmıştır: «İngiltere futbol federasyonunun muhterem reisi 97 yaşında olduğu hal- de öldü. Kaybolan bu sima, İngiliz füt- bolünün en parlak ve onu en salâhi- yetle temsil eden simalarından biridir. John-Charles Clegg eski bir futbol- cü idi ve İngiltere milli takımında oy- namıştı. Futbole olan aşkı bütün meş- guliyetlerine (oOgalebe çalmış ve Os en kuvvetli tarafınt * futbole vermişti Clegg, 1886 yılında Sheffield Ove Kallamshire mın takalarının mümessili olarak Ingilte- re futbol federasyonuna aza olarak Se- çilmişti. 1923 senesinde Lord Kinnaird- in yerine futbol federasyonu reisliğine geçti. Eskilerin söylediklerine göre, İn- gilterede futbolün en mühim üç rüknü 1874 den 1890 a kadar federasyon re- isliğini yapan Sir Francis “Marindin, 1890 dan 1923 e kadar futbol federas- yonu reisi olan bankacı Lord Kinnaird, ve nihayet, sadeliği darbımesel haline gelmiş olan avukat, sonra hâkim Sir Charles Clegg olmuştur. Bir şeyi üç kelime ile ifade etmek kabil iken altı kelime söylemekten nef- ret ederdi ve en sevdiği cümlelerden bi- ride şu idi: «Doğru bir yol üstünde hiç kimse kendini kaybedemez». derler ki Alkol ve tütün aleyhtarı bir cemiyet azası olan Clegg hayatında bir defa olsun bir sigara yakmamıştır. Spor tarafına gelince gençliğinde 100 yardanın en iyi amatör koşucuların- dandı ve ilk İngiltere - İskoçya maçın- da İngiltere futbol takımında oyna- mıştı, Futbol federasyonuna amalör- lüğün büyük bir tarafları olarak gir- mişti. Amatörlük fikri üstünde kati prensipleri vardı, fakat diğer taraf- tan da profesyonelliğin zaruretlerini kabul ediyordu ve her şeyin üstünde futbolü sevdiğinden, profesyonel fut- bolün kendi kendine kalırsa intihara gitmemesi için amatör idareciler tara- fından idare ve tanzim edilmesi lâzım geldiğini selefleri gibi biliyordu. Gözleri zayıfladığı, kulakları ağırlaş- tığı için bir çok defa isitfa etmiş, itti- fakla ve sevgi ile yapılan ricalar karşı- sında vazifesine devama mecbur oOl- muştu. 1933 de Sheffleld'deki güzel malikâ- nesinde Sir Charles Clegg ile oldukça uzun görüşmek fırsatını buldum. Kendisini, İngiltere federasyonunun İngiliz klüplerinde oynıyan Gal'li o- yuncuları Fransa-Gal maçında oyna- maktan menetmek istediği sırada Gal federasyonu sekreteri Robbins'in refa» katinde ziyaret etmiştim. Muhterem Sir Charles Clegg çıkan suitefehhüm- den dolayı Robbins'e çıkıştı ve bana Fransız dostlarını memnun etmek için talep edilen müsaadeyi vereceğini söy- ledi. Bundan sonra bizim Fransa - Gel maçı 2 mayısta Colombeş stadında oy- nandı. İngiltre futbol federasyonu re- isini Londrada oynanan bizim Fransa- İngiltere maçı esnasında. sonra da bir İngiltere kupası finalinde tekrar gör- düm, Klüp ve matbuat mümesslilerile oyuncuların kendisine gösterdikleri itimad ve hürmet bizi daima müthas- sis etmiştir. Yaşı, menfaat peşinde koş- mamazlık ve doğruluktan ibaret uzun meslek hayatı, sadeliği onu İngilterede sporcuların hürmetle hayran kaldık- ları bir adam haline getirmişti. Büyük maçın sinema filminden mühim parçalar , Geçenlerde dünya şampiyonu boksör Braddock zinci Joe Louls tarafından nakavt edilmişti. Bu maçın filimlerinden biri Paris sinemalarında gösteril meğe başlanmıştır. Nakautun en mühim safhalarını gösteren ve bu filmden «bman alla parçayı yukarıya naklediyoruz, ti AKŞAM Ankara mıntakası hakkında bir şayia Ankara bölge başkanı bu hususta izahat veriyor Ankara (Akşam) — Ankara spor klüplerinin aralarında yaptıkları bir toplantıda mıntaka spor işlerini gö- rüştükleri ve mıntakanın kâfi dere- cede faaliyet göstermediği hususunda mutabık kalarak seçtikleri bir tâli ko- mite vasılasile vaziyeti umumi mer- keze bildirmeği kararlaştıkları bazı İs- tanbul gazeteleri tarafından yazılmış- tı. Alâkadarların vukuatı tekzip etme- lerine rağmen günün meselesi olmak- ta devam eden bu toplantı sporcula- rımız arasında yeni bir münakaşanın doğmasına vesile olmuştur. Bu müna- kaşanın mevzuu şu sualde mündemiç bulunuyor: Spor klüplerinin bağlı bulundukla- rı mıntakaların faaliyetleri hakkında rey ve mütalâa yürütmeğe salâhiyet- leri var mıdır, yok mudur?, Klüplerin böyle bir salâhiyete ma- lik olmadığını ileri sürenler spor ku- rumu ana yasasına dayanmakta ve ana yasanın klüpler için bu şekilde bir salâhiyet kabul etmediğini söyle- mektedirler, 3 Ayni reyde bulunan kurum erkâ- nından bir zat diyor ki: — Böyle bir telâkkinin klüpler ara- sında yer bulması bile sporculuğumu- zun âtisi için bir tehlikedir. Bu, me- selâ herhangi bir daire memurlarının müdürlerinin faaliyetleri hakkında rey vermelerini tecviz etmek gibi bir şeydir! Bu münakaşayı bir tarafa bırakarak | sporcuları çok alâkalandıran asıl me- seleye dönelim, Yazımızın başında işâret ettiği- miz haber güzelelerde intişar ettik- ten sonra Gençlerbirliği reisi B, Yu- suf Bahri, Altınordu klübü reisi B. Orhan Apak ve diğer klüpler erkânı ile görüşerek bu haberin sıhhati dere- cesini tedkik etmek istedik. Görüştü- gümüz bütün sporcular Ankarada böyle bir toplantı yapılmadığını ve ya- pılmasının da düşünülmediğini teyid ettiler. Şu halde bu haber nereden ve nasıl çıkmıştı? Bu sualin cevabını Ankara spor böl- gesi başkanı ve Devlet demiryolları umumi müfettişi B. Ziya Ateşin ağ- zından dinliyelim: «— Ateş olmıyan yerden duman çıkmaz derler. Bu haberlerin durup dururken ortaya çıkarılmasından da anlaşılıyor ki, hâlâ bulanık suda ba- lık avlamak istiyenler bulunuyor. Bi- zim işlerimiz çok açıktır. Bunu başta parti olmak üzere bütün sporcular bi- liyor. Bilmiyenler ve bilmek istemiyen- ler varsa bunlar maksadı mahsus al- tında hareket edenlerdir, Siz dş bilir- siniz ki, bölge başkanlığı ve ajanlık bir şeref işidir. Bizim zevkimiz, bize gençliğin ve dolayısile memleketin bu şerefli işini gördürenlerin itimat- larını toplamış olmamızdadır. Bize bu ödevi verenler; ötede beride yalanlar, balonlar uçurarak ve bundan kendi hesaplarına bir şey elde edeceklerini sanarak efkârı umumiye karşısında gülünç vaziyete düşenler değil, bilâ- kis bu İşlerin yükselmesini içten du- yan münevverlerimiz ve büyükleri mizdir.» Daha ziyade şahsı istihd&f eden bu neşriyattan haklı olarak sinirlendiği anlaşlan B. Ziya Ateş bu vadideki sözlerine şu cümlelerle nihayet ver- miştir: —Ben ve arkadaşlarım bu makam- da kaldıkça hiç kimse bizi kendi ar- zusuna ram edemez. Biz kiüplere ait menfaatleri ayni derecede korumak- lâ mükellef bir teşekkülüz. Verdiği- miz kararlardan: kendi aleyhlerine bir hareket mânasını çıkaranlar var ise, arkadan arkaya hareket etmek yerine dâyasına inanı olan her İn- san gibi bunların da karşımıza çıkıp bizden izahat istemleri en dürüst ve en makul bir hareket olur. Kendile- rine bü tavsiyemi muhterem Akşam A, ALMANYADA FUTBOL me —— —— — Meşhur Nürenberg şampiyonluğu kaybetti (Almanyadaki arkadaşımız yazı- yor) — Bu hafta Berlinde olimpiyad stadında 100 bin seyirci önünde Alman- ya futbol şampiyonası oynandı. Şam- piyona maçını oynıyan takımlar eski iki ezeli rakip: Vestfalia'nın meşhur şampiyonu Şalke il Baverya şampiyonu Nüren- berg karşi karşıya. Takımlar aşağı yu- karı âyni kuvvette... Her iki takımın oyuncuları çok genç ve büyük atletik meziyetlere malik. Oyunun en büyük hususiyeti Şalken'in çok kuvvetli ve şutör muhacim hattına mukabil Nürenbergin müdafaada sağlam ve tecrübeli oyunculara malik olmasıdır. Şalkenin beş muhaciminden dördü milli, buna mukabil Nürenbergin ka- lecisi, iki müdafti ve sol hafı Alman milli takımının en gözde oyuncuları. Bu mühim maça iki takımda en kuv- velli kadroları olan şu şekillerle çıktı- Jar Şalke: Kiodt - Bornemann, Sehim- furt - Berg, Tilulski (,), Gelleş (.) - Urban (s), Kuzorra (*), Pörtgen (*(- Szepan (.) Volitzi - Nüremberg: Köhi (.) - Billmann (.), Munkert (.) - Ohm (,), Übelin 1, Ca- rolin - Gussner, Eisberger, Friedel (,), Sehmit (.), Übelin II. Takımlarda yanlarında birer yıldız bulunan oyuncular beynelmilel olan- lardır, Oyun çok zevkli ve heyecanlı oldu. Şalke takımı ilk devrenin ortalarında santrefor Pörtgen'in güzel bir kombi- nezonu tamamlıyan sıkı bir şütile ilk golü kazandı. Bu devre oyun çok sü- ralli öyunanıyor. Almanların futbol oyunundaki en büyük hususiyetleri çok sert ve sıkı paslaşmaları, Biribirlerine şüt çeker gibi pas veriyorlar!.. Sonra müdafaa oyuncuları dâima sert fakat şuurlu.. bunların futbolünde bilhassa göze çarpan diğer bir hususiyet te firi- kiklerin atılışı, Firikik atacak oyuncu topu dikiyor ve sonra şöyle yirmi met- re kadar geri çekilerk evvelâ yavaş koşup sonra hızlanarak topa vuruyor!. Bunun sebebini yanımda oturan ec- nebi gazetecilerden birine sordum. Gülerek; «— Karşı tarafın oyuncularını si- nirlendirmek ve üzüntüde, heyecanda bırakmak için» dedi, Birinci devre oyun iki tarafın güzel ve çok tehlikeli akınlarile geçti ve Şal- kenin 1-0 galebesi bozulmadı. İkinci devre daha sıkı devam ediyor. Bu arada kızışmak istidadını gösteren oyun Nürembergli sağiç Şmit'in ha- kem tarafmdan sahadan çıkarılmasile nihayet buluyor. Halk Şmitin fena hareketini ıslıklıyor. Oyunun bitmesine 9 dakika var. Bu sırada topu ortalarda yakalıyan Şal- kenin kaptanı sağ açık Volitzi ilerliye- rek bütün önündeki oyuncuları atlat- tı ve tam on sekiz üstünden çok sıkı bir şüle takımına ikinci golü kazandır- dı. Oyun biraz sonra bu netice ile bitti aaa vasıtası ile iblâğ ediyorum.» B. Ziya Ateş bu sözleri İle kimi kas- dettiğini müteaddid ricalarımıza rağ- men Söylemek istememiştir. Maama- fih bizim hususi bir surette yaptıği- mız tahkiklerden öğrendiğimize göre, son zamanlard& mıntakanın Ankara- gücü klübü hakkında aldığı bazı ka- rarlar, bu klüple mıntaka arasında bir anlaşamamazlık * uyandırmıştır. Bu anlaşmazlığın biran evvel ortadan kalkmasını temenni ederiz. Ankara bölgesinin tebliği Ankara Bölgesi başkanlığından: Son günlerde İstanbul gazetelerinin bazıların- da Ankara klüplerinin bir toplantı yapa- rak iyi tansim edilmemiş olan bölge işle- rini görüştükleri ve bu hususa dair olarak karar altına aldıkları bazı meseleleri u- mumi merkeze bildirmek üzere tall bir ko- misyon teşkil ettikleri ve bu meyanda böl- ge bakanlığına Muvaffak Menemencioğ- Yunun veya Nasuhi Baydarin getirilmesi için temenniyatta bulunacakları gibi yanlar intişar etmektedir. ve rakibini 2-0 yenen Şalke bu senenin şampiyonluğunu kazandı. Şalke bu o- yununda galibiyeti hak eden bir oyun çıkarmış ve halk tarafından çılgınca alkışlanmıştır. Şalke 1934, 1935 ve 1937 de şampi- yon olmuştur. 1936 da üçüncü idi. Nü- remberg ise beş defa Almanya şampi- yonu olmuştur. 1936 şampiyonu da Nü. rembergti, — Üçüncülük için Leipzig'de 15 bin se- yirci önünde yapılan maçı Stuttgart takımı H. S. V. takımını 10 mağlüp ederek kazanmıştır. Bu maçlarla bu sene Almanyanın futbol mvsimi kapanmış oldu. Artık atletizm müsabakaları futbolün yerini tamamile dolduracak.. Şimdi herkes yakında İngilterede ya- pılacak olan İngiltere - Almanya atle- tizm maçından bahsediyor. Şalkenin şampiyonluğu kazandığını gördükten sonra gelecek yazımda siz- lere Almanya futbol şampiyonasının nasıl yapıldığını izaha çalışacağım. Bi- zim bildiğimiz bütün usullerden baş- ka, çok pratik ve çok verimli olan bu tarz bizim memleketimiz içinde en iyi usul olduğuna kaniim. Bunu siz de gö- recek ve bana hak vereceksiniz. Ekmel Zadil Futbol hâdisesi Tahkikata devam ediliyor Geçen pazar Fenerbahçe stadın- da Güneş - Galatasaray maçında çıkan hâdise etrafında tahkikatta bulunmak ve müsebbibleri meyda- na çıkarmak üzere şehrimize gel- miş olan 'T. S. K. asbaşkanı Aydın saylavı bay Adnan dün bütün gün, bölge merkezinde bu işle meşgul ol- muştur. Hakem, yan hakemleri, idareciler, ajan, bazı futbolcüler ve diğer alâkadarlar dinlendikten, ha- kem raporu mütalâa edildikten sonra hâdiseye hangi tarafın ve kimlerin sebebiyet verdikleri tesbit edilecektir. Genel merkezin bu işi sıkı tuta- rak elacağı zecri tedbirlerle bun- dan böyle bu gibi hâdiseler zuhu- runa imkân bırakmıyacağına emin bulunuyor ve geçen gün bir yazı- muzda da tebarüz ettirdiğimiz üze- re bu işin kökünden halledilecek olmasından memleket sporu nami- na büyük bir memnuniyet duyu- yoruz. Eskişehirde AKŞAM neşriyatı «Ses - Işık» milessesesinde satı- lir. «Akşam» gazetesine abone olanlara hususi tenzilât yapılır. | Bu haber Ankara spor mahafilinde bü- yük bir hayret uyandırmıştır. Ankara böl- gesi, evvelden hazırladığı program dahilin- de her mevsime ald sporu muntazaman takib, tatbik ve intaç etmiş bulunduğun- dan işlerin iyi tanzim olması bittabi mevzuubahs değildir. Klüplerin top- lantı yaptıkları hakkındaki habere gelince, bu mesele de tamamen gayri vakidir ve böy- le bir içtima yapılmamıştır, Ankara kiğp- lerini idare edenler bilgili, görgülü, geniş düşünceli ve iyi ile kötüyü tefrike kadir zatlardır. Ve fars muhal böyle bir tasav- vur var idi ise onun istihdaf ettiği maksa- dı pek güzel anlıyabilecek, bu bakımdan hiçbir kimsenin rehberliğine ihtiyaç duy- mıyaçak, tezvirat ve tahrikâta uymıyacak arkadaşlardır. Esasen böyle bir içtimain yapılmasına sebep te yoktur. Bölge ile kiüpler arasın- da tam bir anlaşma vardır. Çıkarılan ha- berler tamamen asılsızdır. Ve gizli mak- #ad taşıdıkları anlaşılan birkaç kişinin uydurmasıdır. Bölge heyeti ve klüpler bu İ gibi şarialara hiçbir kiymet vermeden el | ele ve baş başa çalışmalarına devam et- İ mektedir. Keyfiyetin sayım gatetenisle j efkâcı umumiyeye tavzihini dilerim,