Rapid maçlarından sonra Bahçe-Güneş muhtelitinin kuvveti bir daha anlaşıldı p “Orta Avrupa turnesi,, komitesini seçtiler Iki klü Viyananın Rapid takımı memleke- timize geldi; ikisi İstanbulda, üçü Ankarada olmak üzere beş maç yap- tı ve şu neticeleri aldı: Rapid 4 — Fenerbahçe 1 Rapid 2 — Fenerbahçe, Güneş muhteliti 3 Rapid 7 — Ankaragücü 2 Rapid 8 — Gençlerbirliği 5 Rapid 5 — Demirspor 2 Bu beş netice arasında Fenerbah- çe - Güneş muhtelitinin 3-2 gali- biyeti, ecnebi takımlara karşı daima muvaffak olmuş bulunan bu muh- telitin kıymet ve kuvvetini bir defa daha meydana çıkarmıştır. Fenerbahçe - Güneş muhtelitinin muhtelite daha fazla ehemmiyet ve- rlldiği takdirde elimizde ecnebi ta- kımların bir çoğuna kafa tutabilecek kuvvetli bir takım bulundurabilece- tan, Rıza, İbrahim, Niyazi, Melih, Na- ci, Salâhaddin, Rasih, Rebii, Fikret gibi on altı kişilik bir kadrodan her kolay bolcülerden mürekkep böyle bir Dört klüp maçlarının hakemleri Mili küme maçları sonuna yaklaş- maktadır. Bu hafta İstanbula gele- cek olan Gençlerbirliğinin Güneş ve Galatasaray ile yapacağı maçlardan sonra &rtik dört İstanbul klübünün birbiri arasındaki maçlar kalmakta ve kliplerin bu hususta en mühim endişelerini de bu maçların hakem- lerini tayin teşkili etmektedir. Öğrendiğimize göre dört klüpten biri diğerlerine, her klüpten ikişer hakem gösterilmesini ve bu hakem isimlerinin bir torbaya atılarak şim- dien kura çekilmek suretile bütün maçların hakemlerinin tesbitini tek- lif edecektir. !* Bu teklif kabul edildiği takdirde iş talihe bırakılmış olacaktır, ' Esasen ; bizde hakem, ekseriya bir talih me- * gelesidir! İrfanın yeni muvaffakıyeti Londrada Kembriç üniversitesin- de tahsilde bulunan kıymetli atleti- miz Galatasaraylı İrlanın gülle at- madaki muvaffakıyetlerini zaman zâ» man haber alarak memnun olmak- tayız. İrfan, 5 haziranda Londrada Kembriç takımı arasında yapılan müsabaklarda yeni bir muvaffakıyet daha göstermiş ve gülleyi 14,20 met- Teye atarak gene birinci olmuştur. Ankaraya gidecek Ankoradan verilen malümata gö- Te Vefa futbol takımının bu ay so- nunda veya temmuz başında, Gü- neş güreş ekipinin bugünlerde, Ana- dolu klubü boksörlerinin Ankara boks ve Ankaragücü klüpleri bok- sörlerile karşılaşmak üzere gene bu çay sonlarında Ankaraya gitmeleri amuhitelmeldir. muhtelit mevcudiyetinin ise, icabın- da İstanbul muhtelitinin ve milli ta- kımın teşkiline de kolaylık vereceği şüphesizdir. Bu takımın bir veya bir kaç oyuncusu diğer klüplerden - eğer varsa - daha iyileri ile değiştirildiği takdirde temsili takım kolaylıkla meydana çıkıverecektir. Bu cihet, daha sonraki ve teşkilâtı alâkadar eden bir iş olduğu için bu- nun mütalâasını ileriye bırakarak iki klübün muhtelitine avdet edelim: Fenerbahçe ve Güneş klüpleri fut- bol seksiyonlarının Rapide galibiye- tinden sonra müuhtelitlerinin kıyme- tini birdefa daha takdir ederek ge- lecek mevsim başında veya içinde Balkanlarda ve Orta Avrupada müş- terek bir tume hazırlamak karan- nı verdiklerini, bunun için de dört kişilik bir komite seçmek üzere ol duklarını geçenlerde haber vermiştik. Memnuniyetle öğrendiğimize göre | iki klübün futbol seksiyonları bu ko- | miteyi Fenerbahçeden Zeki Rıza Sporel, Hayri Celâl Atamer, Güneş- ten Yusuf Ziya Öniş ve Eşref Şefik Atapekden mürekkep olarak seçmiş- lerdir. Komite ilk iş olarak Romanya, Ma- | caristan, Çekoslovakya, Avusturya ve Yugoslavya klüplerinden icap edenlere müracaatlarda bulunmuş- tür. Komite faaliyet programını bu lan futbolcüler arasında İzmirli Ve- habe aft olan şu satırları okuduk. «Colombes'de Auböpines villâsında 8 numarada Vehap Özaltay Mesud; Türk; 29 yaşında, boy I m. 79; 80 kilo; mühacims. Balkan güreş şampiyonluğu Yunan gazetelerinin yazdığına gö- re Yunan güreş federasyonu bu s€- ne İzmirde yapılacak olan Balkan güreş şampiyonasına müstesma bir ehemmiyet vermektedir. Her hafta büyük güreş maçları tertip eden ve yeni istidatlar arıyan Yunan fede- rasyonunun bu seneki şampiyonaya bu kadar ehemmiyet vermesinin se- bebi 58 ve 62 kilolarda güreşen Biris ile Zervinisin Balkan şampiyonu ola- caklarına katiye yakın bir kanaat beslemesinden İleri gelmektedir. Edirne sporcuları Tekirdağında Tekirdağ 14 (A.A) — Edirne spor- cularından 27 kişilik bir kafile cu- martesi günü Tekirdağa gelmişler, şehrin muhtelif yerlerini gezmişler- dir, Edirne sporcuları dün Tekirdağ - Spor klübü ile yaptıkları futbol ma- çını bire karşi üçle kazanmışlardır. Tekirdağ seyahatinden çok mem- nun kalan Edirneliler bu akşam saat 10 da dönmüşlerdir. Tekirdağ Spor klübü yakinda Editneye giderek ve vanş maçını orada yapacaktır, İ ve Güneş klüplerinin, | işleri hal ve ecnebi takımlarla GÜNÜN HABERLERİ: Bitok tehlikede mi? Beşiktaş, Fenerbahçe. Gülatasaray aralarındaki te maslar etmek dört klüp mu- Tâhhasından müteşekkil Bitok adın- da bir komite kurdukları malümdür. Dört Küp mahafilinden sızan malü- mat ve rivayetlere göre, epi bir müd- det hüsnü niyetle çalişan ve dört klübün alâkadar bulunduğu işleri müş. terek karara bağlıyan komitede son zamanlarda bazı ihtilâflar zuhur ei miştir, Bu ihtilâfa sebep olarak ta, komi- tenin kendisi tarafından seçilmiş mu- ayyen bir hakemi olduğu halde, klüplerin veya alâkadar oldukuları müesseselerin bazı işler hakkında birbirine noter vasıtasile e ihtilâf zuhurunda bunun notere ve protestoya hacet kalmadan klüp mu- rahhasları arasında veya hakemleri- ne mürcaat suretile halledileceğini tabii buluyoruz. Büyük bir tenis turnuası Güneş klübü tenis seksiyonu, Tak- simdeki Okortlarında 3 temmuzda başlamak üzere büyükler ve küçük- ler arasında iki turnua tertip et- miştir. Küçükler turnulsna gire | cekler on altı yaşını geçmemiş ola- ) caklardır. Bu iki turnua dışında gene ayni korllarda, senelerdenberi yapılan Challenge kupaları maçları da Oy- nanacaktır. Challenge kupaları maç- larına on altı tek ve sekiz çift erkek girebilecek ve bunlar bugüne ka- dar yapılan maçlarda dömifinale ka- lah tecrübeli ve eski tenisçiler ara- sından Châllenge komitesi tarafın- cih eden tecrlibeli tenisçlier bu maç- lara tereddütsüz iştirâk edeceklerdir. Güneş klübü tenis seksiyonunun bi- ze gönderdiği bir mektuba göre maçlara iştirik müddeti 30 haziran akşamı saat 20 ye kadar olarak tes- bit edilmiştir. İzmirde tenis turnuasi Tenis federasyonu, beynelmilel İz- mir fuarı münasebetile ve İzmirde yapılmak üzere Ankara - İstanbul ve İzmirin en iyi tenisçileri arasında bir turnua tertibine karar vermiştir. Boncuk ömer Güneşe mi giriyor? Son zamanlarda Ankaranın Çan- kaya klübü fulbolcülerinden bazıla- rı istifa ederek bir kısmının Anka. İstanbula gelerek Güneş kibübüne gireceği DANDAN 1938 milli kümesi Öğrendiğimize göre futbol fede- rasyonu, bu sene vaktin darlığı dolayı" sile birkaç ay içine sıkışlarılmak mec buriyetinde kalınmış bulunan milf küme maçlarını gölecek sene iki dey- reye ayırmak, İki devre arasında kliplerin hususi maçlatına ve ecne- bilerle temaslarına imkân verecek bir tatil müddeti bırakmak, maçları bu sene olduğu gibi sıcak günlere bırak- mamak ve bilhassa kluplerin maçla” rmın birbirine müvazi olarak yapıl- masını temin etmek düşüncesindedir, Çok musip olan bu düşüncenin şimdiden karar halitte alınması ve hattâ gelecek sene fikstürünün şim- dien yapılarak ilân edilmesini te menni ederiz. Rasih geliyor Güueşin Ankarada yaptığı maçla- ra iştirâk ettikten sonra imtihanla» rını vermek üzere Parisa dönmüş olan merkez mühacim Rasihin im- tihanlarını bitirdiği için bugünlerde geleceğini öğrendik, Bu suretle Gü- neş takımının son ve en kuvvetli maçlarında gene en kuvvetli şeklini alacağı anlaşılmaktadır. 15 Hazirsn 1937 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÖLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktiba; hakkımahfuzdur. TTefrika No. 899 Jurnallar üzerine yapılan tevkifler, Avrupaya kaçanların arasına karışan hafiyeler Zavallı şair nihayet İngilterenin bir köşesinde metrük ve aç can vermiŞ- tir! (1) Abdülhamid idaresi bazan gençler arasına tahrik ve teşvik edici hafiye- ler sevkederek bunların fikirlerini | yöklardı. Bu tahrikler bazan sulkasd tertibine kadar ileri gidiyordu. Meş- hur romancı B. Hüzeyin Rahmi bu yolda bir hadiseye az daha kurban ola- nı ebediyyen yaşatan B. Hüseyin Rah- minin Aksaraydaki evine birçok genç zabitler geliyordu. Her toplantıda Ab- .dülhamid aleyhinde veriştiriliyordu. Zabitlerin buraya gelip gittiklerini gören bir komşu, eve (Hötel militaire) adımı takmıştı. Hüseyin Rahmi, Ahmed Rasim ve Safet Nezihi sarayca yazı yazmaktan menolunmuş, Saffet Nezihi Hariciye, Ahmed Rasim Maarif, Hüseyin Rah- mide Nafıa nezaretlerine memur edilmişlerdi. 'B, Hüseyin Rahminin birkaç arka- daşı Abdülhamide bir sulkasd tertibi- Suikasd mürettipleri B. Hüseyin Rahmiye aşılırlar, O, bir romana yakı- şan böyle bir hayale vücud vermez va tertibe girmeği reddeder. Birkaç gece sonra arkadaşlarından. birinin nişanlanması şerefine B. Hüse- yin Rahminin evinde bir âlem tertib olunur. Gece hoş sahbetle geçer. Uy- kuya varılır. Sabahın alaca karanlı- ğında imam, muhtar, zaptiyeler kapı- ya dayanırlar. Davetlilerden birkaçını, nişanlanan genci, nişan yüzüğünü a- hp götürürler. Sulkasd hikâyesini sarayda duymr- yan kalmamış! B. Hüseyin Rahmi birkaç gün evde kapalı kalır. Sonra dairesine gider, Fukat selâm veren değil, yüzüne ba- kan yok! Bir gün sarayda istintak kâtibliğini yapan bir arkadaşı haber verir: — Sulkasd tahkikatını biz idare edi- yoruz. Senin ismin sık sık geçiyor. Lâ- kin ben Hüseyin Rahmiyi hep Rami diye yamyorum, Zaten arkadaşların da senin bu suikasd yn aleyh- dıkları evrakı (Ali baba) nemi altın- da Hayfadaki ecnebi postasına getir- terek Suriye havalisine neşrediyordu. (Bahr cedid) vapurunun ambarına atılmış, 38 gün de burada geçirmişti, Nihayet Trablusgarbe çıkarılmış, Fi- zana gönderlimişti. Sami efendi Fizandan kaçmağa mu» vaffak olmuş, yollarda çekmediği zahmet ve ıztırab kalmamış, çiğ devo eti yemiş, nihayet tesadüf ettiği iyi bir İngilizin yardımile Afrikanın (Ai tan sahiline) inebilmiş idi; orada iken İstanbulda meşrutiyet ilân edildiğini haber alarak memlekete döndü. Meşrutiyette Bursa valisi olmuş o lan Azmi beyin evinde evrakı muzırra bulunduğu hakkında yapılan bir ihbar üzerine Sakallı Mehmed paşa tarafın» dan taharriyat icra edildi, Fakat bir şey bulünamadı. Güya (Muzr evrak var ise de ocakta yakılmıştır.) diye yes | er verildi, Bunun Üzerin& Azmi bey Taşkışla divanharbine tev- di ödildi. Tahkikat neticesinde bünur da aslı, esası çıkmadı. Ancak bu tahkikat esnasında bir komşusu“Azmi beyin güyg dinamitli bir zarf hazırladığını, jurnal takdimi vesilesile bu zarfla Abdülhamide sul- kasdda, bulunacağını ihbar etti, İşin rengi değişti! Sarayca bu dinamitli zarf meselesi ziyade telâş ve heyecanı badi oldu. Bunun da bir dek olduğu divanı- harpçe arzolundu; fakat kâr etmedi. Şifre kâtibi Kâmll beyin bir tezkeresi üzerin Azmi bey Taşkışladan Zaptiye nezaretine gönderilerek nefyedildi. Dahilde Jöntürkleri ve Jöntürklük- le şüpheli görünenleri rahat bırakmı- yan Abdülhamid hariçteki Jöntürkle- rin hal ve teşebbüslerinden de vaktile haber almağı ihmal etmiyordu. Jön- türkler en ziyade faaliyetle çalıştık- ları Pariste sefaretçe elde edilmiş a- damlar marifetile tarassud ediliyordu. Bay Yusuf Fehminin (Pariste Türk- ler) risalesinde verdiği malümala göre: Sarayca yapılan tertibler ile ba zı hafiyeler İstanbulda evvelâ hapse- diliyor; güya tazyiklere uğratılıyordu; bunlar sonra Avrupaya kaçmağa mu- vaffak olmuş gibi görünerek Jöntürk- kabil casusluk ediyordu. Postalarda emniyet yoktu. Ancak ecnebi postalarına kapitülasyon dola- yıslle bir şey yapılamazdı. Bir d*fa Yanyada İtalya konsolosıma gelen bir mektup açılmış idi. Bu vilâyet merke- zinde İtalyan postanesi yok iken bu muamele İtalyanın da burada bir pos- tane açmasına sebeb olmuştu. Evvelce ecnebi postaları şehirler da» hilinde tevziat yapmazlarken sonra» ları bunu da yepmağa başlamışlardı. (Romada bir posta konferası akde- dilmişti. Babâli İtalyaya cemile ol sun diye buraya bir İtalyanı murah- has tayin etmişti. Bu murahhas ta İtalyanın Trablusgarpte gayri resnit açmiş olduğu postayı Osmanlı hükü- moeti namına kabul ve tasdik eyle- miştil) Postanelere verilen talimat muci- bince şüpheli görülen mektuplar açı- ır, sarayda Arab İzzet paşaya gönde- rülrdi. Bu Iş posta ve telgraf mektup- çusu Bekir Sıtkı efendinin vazifesi idL Beyoğlu, Galata gibi ecnebi kalabalı- ğı olan yerlerde postanelere çok de- vam edenlerin eşkâli civardaki hafi- yeler tarafından zaptolunurdn. Pan büyük adamlara gelen mektuplar u- mumiyetle bir defa Mabeyine giderdi. Ecnebi memleketlerden gelenlerin muzır mektup ve posta paketi getir- memelerine pek dikkat olunurdu. Eco nebi posta gömileri mürettebatından karaya çıkanlar, uzaktan tarassud €- dilirdi. Osmanlı tebaasından bazıları- nın pasaportlarına konsoloslar tara- fından arada mukarrer bazı işaretler konulurdu. Bu işaretler görülünce bu gibiler hakkında mahsusen tahkikat yapılır. dı. Dahili mektupların kırmızı balmüu- mu İle mühürlenmesi yasak edilmişti. Bu yasak hilâfında bilerek, bilmiye- rek hareket edenlerin mektupları mü- sadere edileceği ve yakılacağı ilân o- Tunmuştu. Bütün bu tekayyüdlere, tazyiklere rağmen heriçte bulunan Jöntürkler ecnebi postalarile mühim şehirlere «evrakı muzırraş yı idhale ve dahii- dekiler de tevzie muvaffak oluyor- lardı, Slânikte rıhtım üstündeki Fransız postanesi bu irsalâtın başlı bir vası- tası idi, (Arkası var) (1) Süleyman Nazif: Yıkılan müessese, (2) Akşam 12 teşrinisani 1936 müs