i si. ve ki istifade Cildin güzelliği için çiçek ve mey- valardan istifade edilecek mevsimde- yiz. Bunların arasında en faydalı ola- nı gül ve çilektir. İkisinden de istifade etmek pek kolaydır. Çilek suyu cilddeki çiller, çizgiler ve kırışıklar için çok faydalıdır. Çilek- leri ezmeli tülbentten suyunu süz- meli ve bu suyu yüze sürmeli. Çilek suyunu daha tesirli yapmak ve uzun müddet dayandırmak için şöyle ha- zırlamalıdır: Zar gibi ince kabuğu çıkarılmış se- kiz tane bademi havanda hafifçe döv- meli. İri parçalara taksim olunca ya- Tum çay ficanı süt içerisine atmalı ateşte bir iki taşım kaynatmal, sonra tülbentten süzerek bırak- malı. Bir mikar çileği ezmeli tülbent- ten süzmeli, Çıkan bir çay fincanı su- yu soğuyan süte karıştırmalı, içerisi- ne bir tutam boraks (borax) ve bir kahve kaşığı kolonya ilâve etmeli, bir şişeye doldurup saklamalı. Yüz yıka- mıp temizlendikten sonra bir pamuğu bu sütle ıslatıp yüze masaj yaparak sürmeli, Güle gelince bunun çiçeğinden ve suyundan istifade edilir, Gül suyu ile gözleri yıkamak herkesin bildiği bir Müçtar. Sıcak gül suyunu pamukla kompres halinde göz kapaklarına koy- e şişkinliğini ve kırmızılığını geçi- e ee gül varsa dökülen yap- Takları toplamalı, gölgede temiz bir bez üzerinde kurutmalı. Bunları bir kutuya koyarak saklamalı. İcabında | iki tülbent arasına kuru yaprakları koymalı, kaynar suda bir iki dakika bırakmalı, sonra göz kapaklarma me gibi koymalı. Gözleri dinlen- zi için gül suyu çok faydalı ilâç- tar, Tarif edeceğimiz iki tertipten çok istifade edilir. Birincisi gece yatarken yüz yıkandıktan sonra yüze sürülür ve hafifçe masaj yapılır, 125 gram gli- serin 125 gram gül suyu ve 5 gram (benjain) » İkincisi yüz yıkanırken suya karış- tarılarak kullamlır: 50 gram gül su- yu, 150 gram gliserin ve 300 gram mai mukattar. Bundan yüz yıkanan suya bir tatlı kaşığı karıştırmaldır. Elbiselerdeki her türlü lekeleri çıkaran bir ilâç Elbiselerdeki her türlü lekeleri çı karan bir ilâç. Ayni miktar amon- yak, eter, ve doksan derecelik ispirto yu, bir şişeye koyarak karıştırmalı. Bu İlâçla silinen lekeler ekseriyetle çıkar, elbise temizlenir. Bu lâç kararmış olan sırma İşleme- leri de yeni gibi parlatır. Yaz günleri çabuk yıkanıp ütüle- nen basit şekilde, fakat zarif elbisele- re ihtiyaç vardır. Birkaç model derce- 1— Beyaz tualdösüadan elbise. Ekose tualdüsuadan cep, kemer, ve yaka yapılmıştır. 2 — Beyaz pikeden elbise İçerisi ne kırmızı üzerine beyaz benekli ze- firden bluz giyilmiştir. 3 — İnce ketenden tenis elbisesi, Raglan şekilde kesilen bluzun kolları yoktur. Yakası ve kemeri üzerine renk- li ipekle yıldızlar işlenmiştir. 4 — Sadakurdan spor elbisesi, Ya- kası, cepleri ve kemeri kırmızı yahut Jâcivert yıkanır ipekliden yapılmıştır, 5 — Şantungdan elbise. Koyu renk şantungdan yapılan yaka, kol kapak- ları ve kemeri üzerine açık renk yık dızlar işlenmiştir. Elektrik ütüsü Elektrik ütüsünden az elektrik sar- federek istifade etmenin usulü Şu- dur: Ütülenecek camaşırları iki kısma ayırmalı: Nem alanlar ve kuruları. Ütü prize konulup iyite kızmca bir nem olan çamaşırı, bir kuru çamaşırı ütülemeli, Bunun hikmeti şurdadır: Daima nemlileri biribiri arkası sıra ütülemek ütünün çabuk soğumasına sebep olur. Sık sık ütünün tekrar kız- masını beklemek lâzımdır. Daima ku- ru çamaşır ütülenirse o da bilâkis ütü- nün fazla kızmasına ve çamaşırın sa rarmasına sebep olur. O zaman ütü- yü prizden çıkarıp ütülemek, bir müd- det sonra tekrar takıp kızdırmak lğ- #ımdır. Halbuki biri nem biri kuru o- Janlar sıra İle ütülenirse nemli ütü- lenirken soğuyan ütü kuru ütülenir- ken tekrar kızar ve nemli ütüleneceği zaman kızgın olur. Çilek reçeli Çileğin en bol ve en ucuz olduğu mevsimdeyiz. Ucuz iken kışa saklana” | cak reçelini yapmak daha doğru- dur. Satın alınan çileklerin taze ol- masına dikkat etmeli. Taze meyva- dan yapılan reçel fazla dayanır ve da- ha güzel olur. Bayat meyva reçeli ezi- lir ve ne kadar iyi kaynatılsa bozul- mak ekşimek ihtimali vardır. Salın alınan çileklerin irilerini eyar- malı, Bir makasla saplarını ve küçük yeşil yapraklarını kesmeli, sonra tart- malı. Bir kilo çilek için iki kilo şeker al- malı. Derin bir kap içerisine bir kilo şekeri koymalı üzerine ayıklanmış çi- lekleri, yerleştirmeli, düz silme olarak bir çorba kaşığı (crâme de tartre) krem #artar serpmeli, diğer kilo şekerle ü- zerini örtmeli, Gece yapılan bu hazırlık sabaha kadar böylece kalmalı. Sabah ateşe Nasıl ayırmalı? İpekli kumaş satın alınırken suni yeva hakiki olup olmadığını anlamak in kumaşın eninden ve boyundan ir sap çekmeli, bir ucuna bir düğüm yapmalı. Bir kibritle ucunu yakmalı, Kumaş halis ipekse çekilen tire bir kaç milimelre yandıktan sonra söner ve ucu kömürleşmiş topçuk halinde kalır, Suni ipekse sap sonüna kadar bir- den yanar, Cildin güzelliği için dikkat edilecek noktalar Cildinizin güzel olmasını isterseniz muayyen saatle yemek yeyiniz, gayet yavaş ve iyi çiğneyinz, erken yatıp er- ken kalkınız. amam koyup kaynatmalı. Kıvamına gelince ateşten indirmeli, Bu suretle yapılan reçelin çilekleri tane tane ve diri diri durur, > Mayıs 1937 Moda haberleri Otuz, otuz beş sene evvel kulla- ralan vualeller moda olmuştur. Kenarlı şapkalara konulan bu be- nekli tüller çene altından geçerek arkada şapka üzerinde bağlan maktadır. A Dantelden veya şifondan ya- pılan elbiselerin biçimi gâyet sü- dedir. Bir iki pli ve düğme bütün süsüdür ve bu elbiselerin bluzları ekseriyetle sömizet şeklinde yapı Eyor, Dönlel gibi oyularak kesilen deri kemerler çok kullanılıyor. A Düz renk ince elbiseler üze- rine ayni renk iruakar mantolar giyilmektedir. A Elbiselerin emprimesinden eldiven ve şemsiye rağbet bulmak- tadır. A Tayör revesine asılan yahut» reverdeki ilik içerisine yerleştiri- len saat modadır, A Yazın Kuilanıacak çantalar- da krokodil derisinden olanlar en makbuldür. Açık bej gelincik kır- muzısi ve koyu nejti deri çantalar da kullanılmaktadır. 4 Fibiselerin dikişleri elde, ka- kn tire ya ipekle yapılmaktadır. Bu dikişler nazarı dikkati celbet- mektedir. Göbeklenmek' tehlikesi Emirgân Basri Ülkü: Boyunuza göre kilonuz fazla değildir. Yalnız göbekli olmağa başladığınızı yazıyorsunuz. Ken- bırakırsanız adamakıllı şişman olursunuz. Et, yumurta, meyva, sebzeyi bel yi pilav, börek ve'yağlı hamur işi tatlıları bir müddet için az yiyiniz. En İazla spor yapınız. Sizin o yaşınızda bir genç yol yürümeli, tenis oynamalı, yü meli, kürek çekmeli. Az zamanda cudunuz gürbüz olur. dinizi 2 — Dişlerinizin çürümemesi için her altı ayda bir diş doktoruna giderek ağ- zınızı muayene ettiriniz. Esmerlik, beyazlık Osmanbey F. R: Cildiniz bir türlü be- yazlaşmek istemiyorsa neden inad edip her çareye baş Vuruyorsunuz? Esmer olmak çirkin değildir. Cildinize uyan koyuca pudra yanak ve dudak boyalarınızı ayni renk olarak kullanınız. Kendinize bir esmer tipi yaratınız. Zoraki beyazlık arkasında koşarak elinizde olan güzelliğinizi de kaybeder siniz. Esad Mahmud Karakurd SON GECE!., Yüzbaşı, birdenbire başımı kaldırı- yor... Dudaklarında sert bir ses... Yü- sü değişiveriyor... — Mariya; seni değil kardeşin, Al- lah gelse elimden alamaz artık!... Kimse dokunamaz ben yaşarken sa- na!.., Kız, gözlerini açarak heyecanla za bitin kara gözlerine bakıyor... — Faruk bey; ne güzel konuşuyor- dar kuvvetlil... Sizi dinlerken kendi- mi öyle emin, öyle kuvvetli hissedi- yorum kil... Gözlerinizde insanı te- e eden kudretli bir erkek bakışı s. Ne hoş, ne mağrur bir adam- he 5 sis Faruk beyi... — Mariya; bıra kbu çocukça sözle- nefesime kadar müdafaa edeceğim!.. — Ben müdafaa edilemiyecek ka- dar büyük bir günah işliyorum, Ben fena bir kadınım, fena bir vatanda» şim Faruk bey!... Beni bir kişiye de- ğil, bütün bir memlekete karşı müda- Tefrika No. 46 r!... Kendini nahak yere üzüyorsun!, Bir kere kardeşin nereden seviştiğimi- zi anlıyacak?... Sonra anlasa bile, ne yaptık ki!... Hangi büyük günahın hesabını vereceğiz?. Her şeye hâ- kim olunabilir; fakat kalbe hâkim ol- mağa imkân var mı?... Biz biribirimi- zi kalbimizle seviyoruz. Biz biribirimi- ml derimizle değil, gözlerimizle, du- daklarımızla, içimizle istiyoruz!... Bir çocuk ruhu kadar temi2, bir melek yü- zü kadar saf bir sevgi ile biribirimize bağlıyız!... Ne yaptık ki, neden kor- kacağız ve kimden korkacağız, söyle Zabit, birdenbire kollarını kızın be- line sarıyor... Bir kiraz dalı gibi ince, titrek belini çekiyor kendisine doğ- ru!,. Kızın bir anda esmer başı, zabi- tin ıslak göğsüne yapışıyor... Sıkıyor onu!.. Kemiklerini, kollarının arasın- | da kıracak gibi sıkıyor... Kız, ses çi- | | mamıştı!. karmıyor... Mukavemet bile etmi- yor... Bilâkis kemiklerinin kuvvetli bir erkek kollarında sızlayışı, ona an- laşılmaz bir zevk, baş döndürücü bir Zabit birdenbire parmakları ile onu, saçlarından tutarak başını kaldırı- yor... Üzerinde, kuvvetli bir erkek ağ- zının bütün güzelliğini taşıyan du- daklarını, kızın dudaklarının üstüne koyuyor... Öpüyor, sıkıyor, sarılıy — Bırak seni doya doya seveyi: Bırak seni göğsümün üstünde bir ipek yumağı gibi sıkayım; bir gül demeti gibi koklıyayım Mariyal.. Yüzünden, yanaklarından, gözle- rinden, dudaklarından öpüyor.. dur madan öpüyor!.. — Benim güzel Mariyacığım; be- nim bir tanecik Mariyacığım!.. Sen benimsin, yalnız benimsin artık! Seni kimse elimden alamez!.. Kiz, şimdiye kadar duymadığı, his- setmediği bi heyecan kasırgası için- de sarsılmaktadır... Vücudünün her gerresinde kırılır gibi bir sızlayış his- sediyor... Fakat bu öyle gerib, öyle izahı güç bir sızlayış ki!.. Bu ana ka- dar, kuvvetli bir erkeğin kolları ara- sında, derisinin böyle yanar gibi aci- dığını, ve atıdıkça içine damla dam- la sıcak bir şeyin aktığını hiç duy- Sevmek ne güzel seymiş meğer!.. Kendini tam bir teslimiyetle ve ya- Yaş yavaş onun kollarına bırakıyor... Küçük esmer başı öne doğru düşü. yor... Göğsü; erkeğin ıslak göğsünde riyor, ürperiyor, nihayet gayıiihtiyari O da, yavaş yavaş ince esmer kolları- ni erkeğin boynuna atarak sıkıyor... Sonra; dudaklarında iniltiye benzi- yen bir ses duyuyoruz!. İşitmeden söylüyor: — Sık, daha kuvvetle sık!.. Sık ki kemiklerim kınisın; hurdehaş ola- yım, öleyim kollarının arasınde!,, Bir dakika... Zabit birdenbire sar- Silarak kollarını, kızın belinden çeki- yor... Kara gözlerinde dumanlı bir pi- rilti var... Titriyor... Büyük bir teh-” ike karşısında kalan bir adamın yü- xü gibi, alm derin çizgilerle doluyor... Korkuyor... Neden korkuyor, neden çekiniyor, ne oldu da ona, böyle bir- denbire birakıverdi kızı7!.. Bilmiyo- Tu2!.. Herhalde pek perişan bir hal dedir... Uçları, dalga dalga kıvrılan kumral saçları, şakaklarının üzerine dökülüyor... Göğsünün üstünde yu- varlanan kızın küçük, esmer başımı, çenesinden tutarak kaldırıyor... Bile- rinin titrediğini, dudaklarının, esmer yüzünün sarardığını görüyoruz... Kızı bileklerinden yakalıyarak hemen pen- cerenin önüne doğru götürüyor... Ka- Tanlık ve ıslak bir gece!.. —Maryora!.. Sesi boğuk boğuk çıkıyor... Âdeta konuşamıyor... Hâlâ dudakları sarıl, — Maryora; gidiyorum ben artık!,, Kız da perişan bir haldedir, — AYAN Gi gözlerinin e dünyanın en güzel “renk ve ışıklarını yakarak zabite ba- kıyor... Yağmur altında kalmış taze bir karanfil yaprağı gibi, ıslak ve kü- çük dudakları kendi kendine kırmidi. yor... — Nereye gidiyorsun, nicin gi hdiyonie. sun Faruk bey!.. — Gitmeğe mecburum Mariya; sk perlerde askerlerim beni bekliyor... — Hayır gitmiyeceksin!.. i — Deli misin Maryora; şafak at madan cephede bulunmalıyyım müs hakkak!.. — Hayır gitmiyeceksin diyorum sana; gitmiyeceksin, bırakmam artık seni!.. i «— Mariya; çocuk olma!.. Sen asker kızısın; vazifesini terkeden askeri ne yaparlar, bilirsin!.. g Kiz, pencereden içeri giren ışıklar rin puslu aydınlığında, donuk donuk parlıyan küçük kırmızı dudakların! zabite doğru uzatıyor... ! — Seni deli gibi seviyorum Faruk bey!.. Birdenbire zabitin boynuna sarli* yor... Gözlerini yumuyor... Onu dir daklarından, yanaklarından, gözle“ rinden, alnından öpüyor, öpüyor! * — Faruk beyl,, Söyüyemiyor, ae çıkmuyor, yal i ağlıyor! imei