10 Mayns 1937 İSTANBUL HAYATI; Pazar alışverişi " İstanbulda haftanın her gününde şehrin bir semtinde kurulan pazarlar çok eski bir anane mahsulüdür. Pa- gar alışverişleri bir çok kimseler ara- sında âdeta mahiyetini değiştirmiş, asıl gaye ucuzluk iken bu cihet he- men hemen unutularak pazarlara bir takım manevi kıymetler izafe edilmiş, efsaneler o uydurulmuştur. Meselâ, salı günü öteberisini Salıpazarından almak sevap olduğuna, bu suretle mlacağı eşyanın bereketli olacağına kuvvetle . inanarak alışveriş için bir buçuk saatlik yerden tâ Tophaneye kadar giden ihtiyar nineler tanırım, Bunlardan gayri İstanbulun bir Ge her gün ayni yerlerde kurulan pa- xarları var, Bunların en eskisi ve en meşhuru da Çarşıkapı pazarıdır. Ye- hiçeriler caddesinin arka tarafında Kapalıçarşının iki kapısı arasındaki cadde hergün ikindi vakti pazarcılaria dolar. Pazar da tam manasile kurulur ha.. Caddenin alt başından girerken bayat balık ve temizlenmemiş işkembe Pazarın köşesine sapar sapmaz yürü- me şekli değişir, Ciğercinin elindeki kanlı inek başlarına sürünmemek için kenara çekileyim derken alnınızın or- tasına şiddetli bir muşta iner. Bu ka- bahat sizdedir. Erikcinin tezgâhına fazlaca sokulmuşsanız. Delikanlı te raziye erik doldurmuş, gelip geçen- lere göstermek, müşteri davet etmek için: — Hay gözünü sevdiğim kuzular hay. Salon saksılarında mu büyüdün a mübarek? Diye avaz &vaz haykırıyor, müba- rek yeşil kuzuları iyice teşhir edebil. mek için Kolu yetiştiği kadar el te- ye suratınıza bir demet çamurlu yap- rak yapışır. Bunda da kimsenin ka- bahati yoktur, Marulcu, sattığ koyacak değil ya!,. Elbet de kaldırıp atacak.. sakın hiddetlenip de marul cuya: — Pislikleri atarken biraz etrafına dikkat et., Diye akıl öğrelmeğe kalkmıyasınız ha.. — Bayım, marul yaprağından iğre- necek kadar naziksen burada ne işin yar?. Otomobile bin de Beyoğluna git. Diye ağzınızın payını verir. Paza fın bususiyetlerinden bir de daima kavga eksik olmamasıdır. Bayan tey- zenin biri bir kaç gün evvel bakla al- mış. Kadıncağız evde kaynatmış bir türlü bakla bişmemiş, Zavallının kan beynine sıçramış. Baklayı bir tasa doldurarak kucakladığı gibi pazarci- nın karşısına dikilmiş. Kıyametler koparıyor: — Seni gidi utanmaz seniiil.. Nazik bakladır, diye bu keçe parçalarını ba- na verdin. İki okka kömür yaktım, baklanın kılı bile kıpırdamadı. Al şu Pis baklanı da paralarımı geri ver bakalım.. Herkes pazardan iyi ve ucuz şeyler alacağı kanaatile koşuyor. Fakat ba- na kalırsa netice her zaman öyle ol. C.R. muyor, z ..r0dNEEEANE ANAN EETEAANEEAEE EE ee, Arkadaşını çakı ile yaraladı Sadık adında biri bir alış veriş me- selesi yüzünden arkadaşı koltukçu Hüseyini çakı ile kolundan yaralamış- tir, Sadık yakalanmıştır. Asfalt caddeler Hazırlanan proje şehircilik müte- hassısına verildi Belediyenin Beyoğlunda İstiklâl, İs- tanbul cihetinde Divanyolu, Fatih, Aksaray caddelerini asfalta çevirece- ğini evvelce yazmıştık. Bu hususta hazırlanan proje bir de- fa da şehircilik mütehassısı B, Proste tarafından tedkik edilecektir. Asfalt caddeler, şehir sokakları için belediyenin hazırladığı yol programı- nm bir kısmını teşkil edecektir. Bütün | caddelerin asfalta çevrilmesi beş se- neye taksim edilecek bir programla temin edilecektir. Belediye asfalt cadde inşaatına baş- ladığı zaman ilk önce asfalt cadde- nin ileride herhangi bir sebeple sökü- lüp bozulmaması için bunların şeh- rin müstakbel plânında alacakları ka- ti istikameti tayin edecek, bundan sonra da bu caddelerin lâğım, elekt. rik, su, hava gazı, telefon kablolarını evyelee yaptıracaktır. Bu tesisat, bit. tikten sonra asfalt işine başlanacak. tır, iktisad vekâleti muşaviri İzmire gitti İktisad vekâleti Deniz müşteşarı Fonder Porten İzmir lmanının 1sla- hı ve tabmil, tahliye işlerinin ıslahı için tetkikatta bulunmak üzere dün İzmire gitmiştir. Müşavir İzmirde tetkikatını bitir- dikten sonra Mersine gidecektir. Bundan başka Trabzon İlmanının yeniden inşası için Trabzona gidecek olan heyetin dün şehrimizden hareke- ti mukarrerdi. Heyet hereketini iki gün için tehir etmiştir. Rıhtımlar Tamir ve zeminin kuvvet- lendirilmesi işine başlandı İstanbul - rıhtımlarının tamirine başlanmıştır. Galata cihetinde Kara- köyden başlanarak ileri doğru gidil- mektedir. Tamirat yapılan kısma Şim- dilik vapur yanaşmamaktadır, Rıhtım tamir edilirken. bunların çökmemesi için zeminin kuvvetlendi- rilmesine lüzum görülmüş ve rhli- mın önüne çok miktarda taş dökül- müştür. Sirkeci rıhtımlarının da tamiri için hazırlığa başlanmıştır. İlk olarak Eminönü cihetinde rıhtımların önüne taş dökülmektedir. Köprü üzerinde birçok meraklılar durârak bunu 5€Y- rediyorlar. Rıhtımların tamirinin kışa ka dar bitirileceği umuluyor. Bir sarhoş yolda düştü, kırılan şarap şişesile yaralandı Beşiktaşta oturan Halid isminde biri dün gece fena halde sarhoş ol- duğu halde yanındaki ; arkadaşları na: «Ben gidip biraz da şarap ala- / yım!, diyerek kocaman bir şişeyi ku- caklamış,- sokağ çıkmıştır.» Halid - yolda düşerek şarap şişesi parçalanmıştır, Büyük şişenin cam- ları ile Halid bir çok yerlerinden ya- ralanmıştırr, AKŞAM Itfaiye Londraya giden müdür orada tedkikler yapacak Taç giyme merasiminde bulunmak üzere Londraya giden İstanbul itfai- yesi müdürü B. İhsan, merasimden sonra Londra itfaiyesini mahallinde tedkik edecektir. Londra itfaiyesi, dünyanın en mükemmel vesaitile mü- cehhezdir. İtfaiye müdürü bilhassa yangınlardan başka kazalara karşı imdad teşkilâtı hakında malümat alacaktır. İstanbul itfaiyesinde henüz kaza- Tar hakkında kâfi derecede teşkilât ol- madığından B. Ihsan bu teşkilâtın ya- pılması için belediye reislik makamı- na bir rapor verecektir. Belediye, itfa- iyenin bu noksanını tamamlamak üze re 938 bütçesine tahsisat koyacaktır. Kâğıdhane açıldı Havanın serin olmasına rağmen dün epice kalabalık vardı Bu sene nisan ayı ılık geçti, hele bâ- zı günler yazı hatırlatacak kadar si- caklar oldu. Birkaç gün termometre 217 dereceye kadar çıktı, Floryada de- nize girenler görüldü. : Mayıs bilâkis serin geçiyor. Hele üç | gündenberi hava âdeta kışı andırıyor, Devamlı yağmurlar, oldukça sert bir şimal rüzgârı yüzünden ortalık adam akıllı soğudu. Termometre gündüzleri 13-14 dereceden yukarı çıkamadı, ge celeri de 9-10 dereceye kadar düştü. Birçok binalarda kâloriferler, sobalar yeniden yakıldı. Dün hava açtı, Fakat rüzgâr elân şimal istikametinden estiği için ter- mometre dün de 15-16 dereceden yu- | karı çıkamamışlır. Hıdırellez günü ha- va yağmurlu olduğundan Kâğıdhane- ye, kırlara gidemiyenler dün gezmeğe hazırlanmışlardı. Havanın serin olma- #1 birçok kimseleri bundan vaz geçir- miştir. Maamafih dün Kâğıdhane ka- labalıktı. Birçok kimseler geç vakte kadar burada eğlendiler, Dün ayni zamanda rumların Ba- likli panayırı günü'idi. Bir çok semt- lerden gelen rumlar Yedikule di- şında Balıklı mesiresine toplanmışlar, geç vakitlere kadar eğlenmişlerdir. Köprüler mühendisi bay Galib Almanyadan geldi Gaziköprüsüne ald inşaat hakkın- da fabrika ile temas etmek ve inşaat Projelerinin tanziminde hazır bulün- mak üzere bir müddetten beri Alman- yada bulunan köprüler ve yollar mü- dürü mühendis B, Galib şehrimize gelmiştir. Gaziköprüsünün Unkapanı tarafında Yapılan sondajda ancak 28 metre de- rinlikte sağlam zemin bulunmuştu. Bu vaziyete göre ayakların şekille- rini yeniden tadil etmek lâzım geldi- Zinden sondaj ameliyesinin neticesi Almanyaya bildirilmişti. Bu sondaja göre tatbikat projesin- de bazı tadilât yapılmıştır. Almanya- dan gelecek malzeme ile ayaklar ha- zırlanmıştır, Ambalajları yapılarak yakında şeh- rimize gelecektir. EHİR HABERLERİ | Otomobiller Yeni kanun projesine esaslı maddeler kondu Dahiliye vekâleti motörle işleyen nakil vasıtalarile bu vesaiti idare eden- ler hakkında bir kanun Jâyihası ha- zırlamıştı, Vekâlet bu kanunun esas- larına dair İstanbul belediyesinin de mütalcasını sormuştu. Viyanada seyrüsefer işleri hakkin» da tedkikatta bulunan emniyet altın- cı şube müdürü B. Faik buraya dönü- şünde bir rapor vermiş, Viyanada yap- tığı slajlarmın neticelerini bildirmiş, ayni zamanda Viyanada seyrüsefer iş- lerinin nasıl tanzim ve idare edildiği- ni izah etmişti. Belediye, altıncı şube müdürünün Viyanadaki tedkiklerine dair raporunu ve İstanbulun hususi- yetini gözönüne alarak imütaleasını bildirmişti. Vekâlet kanun lâyihasını esaslı Su- rette hazırlamıştır, Şoförlük mesleği- nin himayesi ve şoförlerin terfihi için kanun lâyihasında esaslı kayıdlar var- dır, Bilhassa Anadoluda yetişen şoför- lerden çoğun yalnız otomobil idare e- decek bilgide oldukları, bir kısmının otomobil tamiri hususunda vukufları İ olmadığı anlaşılmıştır. Kanun lâyıhasında bu sebeple $0- för mektepleri ve kursları açılması hakkında maddeler bulunuyor. Bun- dan başka şoförlerin mesleğe intisap ederken tâbi olacakları sıhbi, ahlâki vasıflar incelenmiş, nakil vasıtaları- rın şehir içile dışındaki süratleri, ka- zalara karşı verilecek ceza ile sigot- ta gibi teminat hususları hakkında maddeler konmuştur, Kanun, son tedkikatı yapıldıktan sonra Millet meclisine verilecektir. Radyografi enstitüsü Âletler geldi, enstitü yakında açılacak Üniversitede bir radyografi ve biofi- zik enstitüsü açıldcaktır. Enstitü için lâzım gelen âletler getirtilmiştir. Al manyadaki radyografi enstitüsü İs- tanbul enstitüsüne Röntgen'in bir büs- tünü hediye etmiştir. Büst İstanbula gelmiştir. Yakında merasimle açıla- cakır. Bu merasimde Alman konso- losu da bulunacak ve bir nutuk söy- liyecektir. Bir kadın yemek tenceresinin üstü- ne düştü, birçok yerleri yandı Fatihte oluran 18 yaşlarında bayan Şevkiye dün evinin mutfağında dola- şırken yerde mangalda kaynıyan ye- mek tenceresinin üstüne düşmüştür, Bayan Şevkiye vücudünün birçok yer- lerinden yaralanmıştar. Kediye vurmak isterken kendini yaraladı Üsküdarda oturan Hakkı isminde biri Şemsipaşa arsasında köfte sa- tarken pişmemiş kıymalârına kediler musallat olmuştur. Köfteci Hakkı bir kediye indirmek için bıçağını kaldırmış, fakat yan- lışlıkla kendisinin öteki eline vurarak yaralanmıştır. Sahife $ Kübik ev İstanbulun kenar mahallelerinden bir arsa tasavvur ediniz. Bir yanı me- zarlığa, bir yanı da sokağa bakıyor... Bu arsa bir Hacıbabanınmış.. Hacı- baba buraya bir ev yaptırmak iste- miş. Hacıbabanın oğulları: «İlle ev kübik olsun» demişler.. kızı: — Ev kübik olmazsa kendimi ku- yuya atarım. Kibrit çöplerinin başla- rını ezer ezer de içerim.. diye dayat- mış.. Damad: — Ben kübik olmıyan evde etura- mam.. diye diretmiş,.. Hacıbabanm bayanı: — Ayol efendi. çocukların hevesi- ni kırma.. ev o dediklerinden olsun. diye rica etmiş.. nihayet Hacıbahacık ıda evini kübik yaptırmış, Bu erbizim yeni olurduğumuz semiiş.. kübik evin inşaatı ilerleme- ğe başlayınca mahallenin yegâne büyük dedikodusu bu olmuş! — Hanımısı.. o çarpık pencereler nedir öyle?.. İnsan bakarken aşağı düşer oradan a yol. — A.. üstüme iyilik sağlık. sen o evin kapısını gördün mü? Kıyamet alâmeti şeytan kapısı gibi girşey ayol. hiç o kapıdan melâike girer mi?. Dedikodular devam ederken niha- yet ev tamamlanmış, Hacbabanmn oğulları memnun, kız memnun, das mad memnun, mahalleli kendilerine tükenmez bir dedikodu menbaı çıktı. fı için memnun.. eve yerleşmişler... Şimdi mahallede bir «Kübik ev, kü- bik ev» dir gidiyor, her yer kübik eve göre tarif ediliyor. Kübik evin arka- sinda, kübik evin önünde, kübik evin yanında,. Her gün önünden geçtiğim için dik- kat ediyorum, «Kübik evs e denize doğru uzanması icab eden büyük bir taras yapılmış... Fakat bu taras engin bir denize değil, bakımsız eski bir mezarlığa uzanıyor. Evin önünde de ayrıca son derecede çarpık bir balkon var. Güneşli ılık havalarda Hacıbaba bu balkona bir kübik kanape attıri- yor, ve bu kübik kanapenin üstüne bağdaş kurup oturuyor. Sokaktan bile işitilecek derecede kuvvetli nar- gilesini tokurdatıyor. Karaközcü avu- kat bay Raminin entarı merakı gibi Hacıbabada da her halde bir takke merakı var.. Bazen bu son derecede kübik balkona çamaşır ipleri gerili- yor Hacıbabanın alis: da ayrı renk- te olan takkeleri çamaşır mandalla- riyle ipe sıralandırılıyor. Öteki balkonda yine Sıra sira ça- maşırlar.. Çocuk donları, Hacıbaba- nır. pazen entarileri, ve uzün donları bayrak gibi sallanıyor. Kübik balkon.. nargile. takke.. en- tari ve bağdaş oturuş... Hacıbabanın şimdiye kadar mühim bir derdi vardı. kübik bir duvarın bazıları kirleti- yorlarmış.. leş gibi amonyak koku- yor. Nihayet Hacıbaba buna da bir çare buldu. bir kutu boya ile kübik evin duvarına kocaman bir yarı yaz dı: «Eşeklere mahsustur.» Şimdi Hacıbaba hayatından mem- nundur... Evde kübik balkonunda saf- lanan çamaşırları, takkeleri ve ayu- ka çıkan nargile tokurtuları, duvarım- daki bu yazı ile tam kübik oldu. Zavalh kübik... H.F. oramanasaner aa ararenene EEE EEE EEE Bir çocuk sahilde oynarken denize düştü, güçlükle kurtarıldı Cabi isminde bir çocuk Salıpaza- Tı İskelesinde oynarken bir aralık mu- vazenesini kaybetmiş, deniz düşmüş- tür. Çocuk boğulmak üzere iken kur- tarılmıştar. — Eski Sanayii nefise meklebi âli- sile bugünkü Güzel sanatlar akade- misi arasında çok büyük farklar var imi Mi ... Bizim zamanımızdaki sanat te- lâkkisi, süslü bir kıravat iğnesine ve- rilen değerden başkâ bir şey değildi! Bay Amcaya göre... ... Halbuki bugünkü telâkki, güzel sanatların hayattaki kıymet ve lüzu- mudur... ... Bu sebepten, akademide, haya- tın icaplarına göre sanatkâr yetişti- rilmesine çalışılıyor!.. balıkları boyayıp taze yapmanın, keçi etlerine koyun kuyruğu takmanın usullerini öğreten alölyeler açmalı!... ir ezen