abalığı arasında irdiğiniz. oldu mu? Eğer onların arasına karışarak S€ bebsiz kahkahalarını, ani çığlıklarını dinlemedinizse, endişeden uzak, ke derden habersiz, gülüşlerini, sevinçle dolu oyunlarını durup seyretmemiş iseniz, hele onlarla konuşmaya fr- sat bulamadınızsa en güzel zevki, he nüz tatmadınız demektir, 23 nisan bana bu. fırsatı verdi. Ço- cuk bayzamından iki gün evvel onların Arasına karanlık bir odanın pencere- sinden gizlice ilkbahar messimine atlar gibi girdim, Burası bahçesinde yüzlerce, çocuğun oyun aynadığı, si- nıfları bahar bayasile dolu bir İlk mektebdi. 44 üncü ilk mektep... Bahçede beş on çocuk bir olmuş, bir ufak topun arkasından koşuyor- lar. Üçü dördü toprağa çizdikleri dört köşe çizgiler etrafında durmadan zıplıyorlar. Yirmi ot daire teşkil etm rek dönüyorlardı: Ben bağları, mor dağları Atlıyarak sana geldim. Gel dans eğelim tarlalallam Gel dans edelim tarlalallam Elele dans edelim Kolkola dans edelim, Ve durmadan dönüyorlar, yorlar, dansediyorlardı. Zil çalıyor Onlamı seyretmeğe henüz doyama- muştam, ki. zil çaldı. Oyunlar bırakıl- dı. Ufak topun arkasından koşan ç0- cuklardan biri onu yakalıyarak cebin ne yerleştirdi. . Farkında olmadan mektebin bah» çesinden, uzaklara, gitmiş bir çocuk soluyarak mektebe doğru koşuyor, yere yuvarlanarak toz toprak içinde kalmış biri hem yürüyor, hem panta- lonunu temizlemeğe çalışıyor, ZU çaldıktan beş dakika sonra bir az evvel çığlıklarla, uğuldıyan bah- çeyi derin bir sessizlik kapladı. Bütün, çocuklar dersanelerine girmiş bulunu- yorlardı, Mektebin müflürü ile beraber üsti kata çıktık ve İlk sınıfa girdik. Üçün. cü sınıf. Bir oda çocuk. Tabiat bil gisi okuyorlar. Geniş dört köşe man salara dörder dörder oturmuşlar, ki» taplarını açmışlar, bir masanın Üz6- rinde içinde açmış bir menekşe bu- lunan bir saksı var. Bunun nasil ye tiştiğini tedkik ediyorlar. Nasil olür yor da bundan bir kaç ay evvel şu Saksıya hep beraber ektikleri iki yap- Taktan bugün güzel kokulu bir me- nekşe çıkmıştı? Ben de masalardan birine, onların yanma oturdum vE, lele verip geniş bir ler, şarkılar söyliye- gülü Çocukluk günleri... Bir ilk mektepte çocuklar arasında bir kaç saat Ben mi ne olacağım? Bahçıvan... Ben asker olacagım. Babam “a sekeri, dedem de.. Solda; Öğretmenin sualine cevap vermek için parmak kaldıran çocuklar, sağdarÇocuklar 23 Nisan gazetesini hazırlıyor Küçük arkadaşıma bu menekşenin nasıl yetiştiğini sordum: — Bendim, dedi, bu daima böler dir. Toprağıniçi bazinelerle dolu dur. Yediğimiş ekmeği bile bize veren, topraktır. Bia, şu köşede gördüğünüz. saksılar içinde her cins çiçeği yetişti. riyoruz, Her gün içimizden biri on lara su veriyor, onlar büyüyorlar, 800» ra açıyorlar, Ne olmak istiyorlar — Sen büyüdüğün zaman ne olmak istersin? — Bahçıvan, Hiç beklemediğim bu cevap beni güldürdü, o gayret, ciddi idik — Fakat yalnız çiçek yetiştirmek değil, ekin yetiştireceğina. — Sen çifçi olmak istiyorsun de- mek? — Elbette! Sınıfın köşesinde sevimli yünlü iki çocuk kitaplarının üzerine eğilmiş. * ler, hiç kimse ile alâkadar olmuyor lar, Yanlarına gittim. Sarışın olanı» na sordum; — Sen büyüdüğün zaman ne ola» caksın? Hemen cevap verdiş, — Doktori — Askeri — Niçin asker olmak istiyorsun? — Benim babain da asker. dedemi de... Tabii ben de asker karar vermişti. Uğraştı, nihayet bu- gün Türkiye kurtuldu. Onun için biz iki bayramı birden kutlıyacağız. Sınıfdaki bütün çocuklara sualler soruyorum. Derhal cevap. veriyorlar, Hepsi «büyük adama olmak İstiyor. lardı. Arka sırada dolaşırken bayan öğ“ retmenin önde talebelerle meşgul ol- masından istifade eden küçük, mavi gözlü, sarı saçlı bir kız parmaklarının Üzerinde yükselerek kulağıma; — Etendim, dedi, bu çektiğiniz re- simlerden bana da verir misiniz. Bes nim iki resmim çıktı. Gülerek «pekis. dedim. Hemen yexine oturdu. Beşinci sınıfta Onları derslerile başbaşa bırakarak Sınıftan çıktık. Beşinci sınıfın kapi sını aştık. Ders tarihti, Yirmi üç ni- san münasebetile bir kaç gün evvel verilen ders müzakere ediliyordu. Duvarda Sevr muahedesinin tesbit ettiği Türkiye hududlarını gösteren bir harita, yanında Lozan muahede- sinin Türkiyesi, Derse kalkmış olan talebe durma- Gn, MÜREN gi alaka. Bir ariık — Ferid paşa! diye bağırdı. İkinci sual: — İstanbulun işgali tarihini kim hatırlar? Ob bunu bütün sınıf hatırlıyor, — İstiklâl savaşma nerede karar verildi? Hepsi birden bağırdı — Sivasi, Çocuklar İstiklâl savaşının bütün biliyorlardı. yano ve-Şarkı sesleri geliyor. Dördün- cü sınıf musiki dersinde imiş. Aşağır. dan gelen ince sesler insana ferahlık veriyop: Gürüldiyen seller gibi Sesin dağlar aştı Memiş. Yeşillendi bütün bağlar, Çiçeklendi bütün dağlar, Memiş Memiş yiğit Memiş, Senin eşin görülmemiş. Şarkı daba, bitmeden biz de sınıfa girdik. Hepsi muntazam bir şekilde dizilmişler, Memiş şarkısını söylüyor. © larda, Şarkı tam bitmişti ki, gene zil di yaşından 12 yaşına kadar bütün ço- cuklar gürültü ile dışarı fırladılar. Deminden beri sessiz sessiz duran bahçe bir anda çocuk cıvıltılarile dol- du. Gene toplar ortaya çıktı. Gene yerlere çizgiler çizildi. Gene yirmi o- tuz, çocuk elele bir daire teşkil ede rek şarkılarla dönmiye başladılar. Gene hepsi biribirini koğalıyor, gene hepsi neşo içinde gülüyor, bağirışı- yorlardı. Çocukluk günleri... #Hatırası kalbe ışıklarla dökülen; beyaz günler... Aydınlık bahçelerin yeşil otları üze- rinde koştuğumuz tatlı saatler... Kak mevsimler, berrak rüyalarla dolu ge- celer,.. Çocukluk günleri... — $. H.R. Ar yıli değil kâr yılla