13 Nisan 1937 — AKŞAM —— — ar Bir Cürmümeşhud Bir zabıt kâtibine rüşvet verirken yakalandı Yaşıyanları ölü gibi Onnik tekrar tevkif edildi suçlu göstermekten Yaşayan kimseleri ölü gibi göste- rerek Ünyon sigorta şirketinden pa ra dolandırmaktan suçlu kadınlı ve erkekli bir şebekenin muhake- mesi asliye dördüncü ceza mahke- mesinde devam etmektedir. Suçlu- ların hepsi gayri mevkuf olarak mu- hakeme edilmektedirler. Bu işte en mühim rolü oynadığı anlaşılmakta olan Onnik te kefaletle serbes bi- rakılmıştı. Bu defa suçlu Onnik ay- ni cürümle alâkadar yeni bir suç- tan dolayı yeniden yakalanarak mu- hakeme altına alınmıştır. Hadise şudur: Sigorta şirketinden para dolan- dırmak için hayatta bulunan kim- selerin ölmüş gösterilmesi ve para- nin şirketten alınması için bir takım sel evrak tanzim olunmuş ve bu evrakın bir çoğu Onniğin evinde bu- Yunmuştu. Onnik bunların kendisi- ne alt olduğunu İnkâr etmiş, fakat iki istidanın üzerindeki yazılar ted- kik edilince bunların Onniğin el ya- &sı olduğu nalaşıİmıştı. Bu defa Onnik bu işin içinden mahkemede inkârla çıksmıyacağını anlayınca mahkeme dosyası arasın- ğa karar ver- rdüncü ceza erinden Av- ye müracaat ederek —Dosya arasında benim yazım bulunan iki istidayı alıp bana getir, bunların yerine gene ayi şekilde, fa- kat benim el yazım bulunmuıyan di- ger iki istida hazırlayıp vereyim, dosy onları koy. Bu hizmete mu- kabil de sana yüz elli lira vereyim. Demiştir. Kâtip Avni bu teklifi kabul etmiş gibi görünerek istidaları dosyadan atıp Onniğe teslim etmek ve paraları almak için dün sabah buluşmak üzere söz vermiştir. On: ayrıldıktan sonra kâtip Avni doğruca müddelumumliliğe 'gi- derek vaziyeti anlatmıştır. Müddeiu- mumilik hadiseyi polis ikinci şu be müdüriyetine bildirmiş, Onniği para verip evrakı alırken cürmümeş- hud halinde yakalamak üzere terti- bat alınmıştır. rında kararlaştırdıkları veç- hile dün sabah saat yedi buçuk sıra- larında Onnik, Cağaloğlunda kâtip Avninin evine gitmiş ve beraberce 80- kağa çıkmışlardır. Ayasofya meydanında bir müd- det konuş dolaştıktan sonra ge- ne beraberce Alemdar caddesine in- mişler, o esnada Onnik etrafına be kınarak: — Avni sakın beni cürmümeşhud halinde yakalatmıyasın. On dört ya- şında bir kızım hasta yatıyor. Eğer yakalanırsam tevkif edilirim. Diye Avninin ağzını aramış ve vâ- ziyetten emin olunca Alemdar cad- desinde sağ taraftaki çeşmenin önü- ne gicip durmuşlardır. Orada Onnik cebinden çıkardığı iki elli liralık banknotla evvelden hazırladığı iki istidayı kâtip Avniye vermiş, Avni de dosya arasından çıkardığı evrakı eli- ne almışıtır. Avni polislerin gelmesini bekliye- rek elindeki evrakı bir bahane İle vermek istemediği sırada Onnik bir- denbire Avninin elini yakalamış, kâğıdların ucundan tulup çekerek yırtımıştır. Kâğıd yırtıklarını da yak- mak üzere kibrit kutusunu çıkar- mıştır. Tam bu sırada yolun karşı tarafında beklemekte olan sivil ko- miserlerinden Rıza, Eşref, Cevad ve Osman koşmuşlardır. Onnik bunları görünce kalanacağını anlamış, kaçmak isterken komiser Rıza ile çarpışarak düşmüştür. O arada ko- miser Rıza ile Cevad da parmakla- rmdan yaralanmışlardır. Onnik bu suretle yakalandıktan sonra evrakile birlikte miliğe teslim edilmiş v. ra da gene dördüncü ceza mahke- mesinde muhakemesine başlanmıştır. Mat de kâtip Avni vaziyeti an- iş, Onnik bu suçunu da tama- inkâr ederek: — Ben sabahleyin Alemdar cad- desinden geçerken kâtip Avniye te- sadüf ettim. Kendisini evvelden ta- nırdım. Orada selâmlaşırken polis- ler yakaladılar. Evruk ve rüşvet me- selesi tamamile yalandır.. Demiştir. Şahid olarak dinlenen polis memurları da vaziyeti yukarı- da yazdığımız şekilde anlatmışlardır. İddia makamı Onniğin suçu Sa bit görüldüğünden ceza kanununun 220 nci maddesile cezalandırılması nı istemiştir. (Bu maddenin gösterdiği ceza üç aydan üç seneye kadar hapis veya elli liradan'bin liraya kadar ağırpa- ra cezasıdır.) Onnik müdafaasını hazırlamak üzere mühlet istemiştir. Mahkeme, Onniğin tevkifine karar vererek mü- dafaasını hazırlaması için muhake- meyi başka güne bırakmıştır. Müddeiumuminin beyanatı Bu hadise üzerine İstanbul müd- deiumumisi B, Hikmet Onat kendi- sini gören bir muharririmize şu be yanatla bulunmuştur. — Cumhuriyet adliye memurları- nın kendilerine karşı vaki olacak ka- nuna aykırı ber hareket ve teklif- leri mafevklerine haber vermeyi kendilerine şiar ittihaz etmiş olduk- ları defaatle görüldüğü gibi bu son hadise de bunu bir defa daha teyid etmiştir. Izmir Kız Sanat Enstitüsü talebesi Nazillide bir gezinti “yaptılar İzmir Sanat enstiüsü talebesi Nazilli pamuk ıslah istasyonu önünde Nazili (Akşam) — Geçen cumar- tesi günü İzmir kız sanat enstitüsü direktörü B. Hasib ile sekiz öğretmen Ye on dört talebeden ibaret yirmi üç Kişilik bir kafile geldi, Ve'nazilli is- tasyonunda kalabalık bir halk kütle. si tarafından karşılandılar. Halkevin- de şereflerine bir ziyafet verildi. Ziya- fet esnasında samimi nutuklar söy- lendi, Ferdası pazar günü sabahi ge- Radium ve rönigenle tedavi Bu yolda müessese açmak için izin alınacak Ankara 12 (Telefonla) — Radyum, rönlgen ışığı ve diğer elektrik vesi- talarmı ve tesisatını kontrol altın- da bulundurmak makşadı ile hazır- lanan kanun projesi Meclisin bü- günkü toplantısında müzakere ve kabul edilmiştir. Bu projeye göre, yalnızca rüntgen şuaı vasıtası ile teşhis veya hem teşhis ve tedavi, radyum veya her tür- lü elektrik âletleri ile tedavi yapa- bilmek için müessese açmak Sıhhi- ye Vekâletinin iznine bağlı bulun- maktadır. Bu müesseseler ancak ihtisas ve- sikası almış doktorlar tarafından ve âletlere ait vasıf ve şartlar hak- kında bir nizamname yapacaktır. Doktorlar ile diş doktorları mua yenehanelerinde yalnız tedavi al- tında bulunan hastaları teşhis için kullanılmak üzere röntgen teşhis âletleri veya tedavi için galvanizas- yon, diyatermi gibi cihazlar bulun- durabileceklerdir. Doktorlar ve diş doktorları mua- yenehanelerinde (o bulunduracakları ve kendilerinin kullanacakları ci- haz ve âletleri iyi kullanmıya iktida- rı olduklarını bir vesika ile isbata veya bir mütehassıs yanında en az üç aylık bir kurs veya staj yapmağa mecbur tutulmaktadır. Cezai hükümler Mütehassıs olduğu halde bu pro- jede yazılı müesseseler için izin al- mıyanlar 50 liradan yüz liraya ka- dar ve İzinsiz bu müesseseleri açan mütehassıs olmıyanlar 200 liradan beş yüz liraya kadar ağır para ceza- sı ile cezalandırılacaklardır. Mecliste Başvekâlet teş teşkilât ve va- zifeleri kanunu kabul edildi Ankara 12 (Telefonla) — Büyük Millet Meclisinin bugünkü celsesin- de, Başvekâlet teşkilâtı ve vazifeleri hakkındaki kanun lâyihası kabul edil- miştir. Evvelce de bildirdiğim gibi bu lâyihaya göre Başvekâlette bir müs- teşar muavinliği, * bir arşiv.» tasnif dairesi ve bir sicil müdürlüğü ih- das olunacaktır. Müsteşar muavinli- ğine B. Ali Haydar getirilecektir. İki şifahi takrir Diyarbekir mebusu general Kâ- zum, Ankara, Konya ve Merzifonda askeri ihtiyaçlar için satın alınacak binalar hakkındaki kanun hükümle- rinin yerine getirilip getirilmediğini ve askeri malüllerin her üç senede bir tabi tutuldukları muayeneye, mülkiye malülirinin de tabi tutulup tutulmadıkları hakkında Meclise iki şifahi takrir vermiştir. Bir lâyiha encümence geri alındı İcra vekilleri heyeti kararile tayin olunacak yerlerde tatbik olunmak üzere ceza mahkemeleri usulü kanu- nuna zeyil kanun lâyihası adliye en- cümeninin talebi üzerine geri alın- muştar. Tuz kanunu hükümlerinin tatbiki Ankara 12 (Telefon) — Tuz kanunu hükümlerinin tatbikini gösteren ta- Umatname bugünkü resmi gazete ile yerleri gezlidi. Ondan sonrada Sü- mer bankın yaptırmakta olduğu bas- ma kombinası inşaatını tedkik için mahalline gidildi. Direktör B, Fazlı Adına montaj şe- fi B, Osman kafileye bütün inşaat mahallerini birer birer gösterdi ve her kısımda durularak lâzım gelen malümat ve izahatı verdi. Bunu mü- teakip pamuk tohumu ıslah istasyo- nuna gdildi. Orada, enstitünün Na- dili talebesi tarafından hazırlanan öğle yemeği yenildi. Tekrar Halkevi- ne dönülerek bir parça istirahatı mü- teakip saat on altıda halkın coşkun tezahürleri ile ve ekspresle İzmire avdet ettiler, ili Tefrika No, 68, ” İttihad ve Terakki , nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Sahife 7 Yazan: Mustafa Ragıb Sultan Reşad: “Onlar benim evlâdım makamındadırlar. Bir ziyafet verelim, yaverler de çağırılsın,, dedi Maamafih B. Şükrü, maiyeti seniy bölüğünde kaldı ve B. Saffet doğruca Salih paşanın odasına gitti. B. Saf- fet, Salih paşayı selâmladıktan son- ra, kendisinin B. Mürteza ve B. Hacı Hakkı tarafından nasıl istiskale uğ- Tadıklarını ve haklarında söylenen sözlerin kendi şereflerini müteessir ettiğini anlattıktan sonra başkuman- dan vekili Enver paşadan aldıkları emir üzerine kendileri hakkında te- cavüzkâr lisan kullanan bu iki saray memuruna şiddetle mukabele etmek Üzere buraya geldiklerini söyledi ve icap ederse kendilerile vuruşmaktan çekinmiyeceklerini de ilâve etti. Sada- ret yaveri Mehmed Ali beyin telkini altında kalan B. Saffet, pek haklı o- larak, şiddetli bir asabiyet içinde bu- Junuyor ve Harbiye nazırının verdiği emir ve salâhiyet dairesinde kendisile arkadaşı hakkında yapılan muame- bütün tavır ve hareketile, gösteriyor- du. Salih paşa, , vaziyetin nezaketini takdir ediyordu. Bahusus mabeyin başkâtipliğine gelen tezkereden anla- şalıyordu ki, Enver paşa da yaverleri- nin bu hareketini teşvik ediyordu. Şu halde seryaver, B. Saffetin gös“ terdiği asabiyet karşısında mukave- met etmeği doğru bulmuyordu. Ayni zamanda B. Mürteza ve B. Hacı Hak- kıyı yaverlerin önüne getirmek ve bu suretle yeni ve telâfisi kabil olmıyan bir hâdiseye meydan vermek de çok fena neticeler verebilirdi. Salih paşa, B. Saffeti teskin etmeğe muvaffak olmuştu Seryaver, herkesin hürmetini cek betmiş halk ve yaşlı bir askerdi. Sar lih paşa, kendisinin rütbesine ve yâ şına güvenerek B. Saffeli teskin et- meğe çalışı, Meselenin kendilerine mübalâğa ile anlatıldığını, yoksa yal- nız B. Mürteza ile B. Hacı Hakkınm değil, bütün saray erkânı ve memur- larının Harbiye nazırı paşanın maiye- tine karşı sevgi ve hürmetle mütehas- sis olduklarını, ortada hasıl olmuş bir Suitefehhümden müteessir olarak par dişah sarayında bir hâdisenin vukuu B. Saffet; ihtiyar seryaverin rica- sını reddedemedi. Ve B. Hacı Hakkı ile B. Mürtezayı çağırarak mukabele cimekten vaz geçti. Harbiye nezareti yaverleri, seryaver Salih paşanın bu tavassutunu, mabeyin kâtibi ile cebi hümayun kâtibi namına verilmiş bir nevi tarziye telâkki ettiler ve Saray- dan ayrılarak doğruca Enver paşaya vaziyeti hikâye ettiler. Diğer taraftan başta başkâtip Ali Fund beyle seryaver Salih paşa olduğu halde saray erkânı hâdiseyi Sultan Reşada aksettirmemeği münasip gör- düler, çünkü Salih paşanın tavassutu Enver paşa, yaveri Saffet beye «Seryaveri şehriyari Salih paşanm>» -B. Mürteza ve B. Hacı Hakkı namına- bir nevi tarziye vermesinden mem- nun olmakla beraber,buiki saray memurunun âzli hakkında mabeyin başkâtipliğine gönderdiği tezkerenin bir muameleye tâbi tutulmamasın- dan hiddetlenmişti. Harbiye nazırı, saray orkânının kendi arzusuna müu- kavemet ettiklerini ve şahısmı mühim- sememeğe karar verdiklerini sânıyor- du. Çünkü başkumandan vekili, tez- keresini gönderdiği andan İtibaren nihayet yirmi dört saat içinde B. Mür- teza ve B. Hacı Hakkının memuri- yetlerinden azilleri hakkında irade çı- kacağını tahmin etmişti. Enver paşa, Salih paşa ile B. Saffet arasında cereyan eden mülâkatla me- selenin halledildiğine hükmeden sa- ray erkânının bu telâkkilerinden ha- berdar değildi, Harbiye nazırı, her iki memurun hâlâ yerlerini muhafaza et- tiklerini görünce doğruca saraya git- ti ve hâdiseyi doğrudan doğruya Sul- ton Reşada anlatarak B. Mürteza ile B. Hacı Hakkının azillerini istedi. O ane kadar meseleden haberi ol- mıyan padişah, Enver paşanın verdiği tafsilâtı hayretle dinledi. Fakat ge- rek B. Mürtezanın, gerek B. Hacı Hak- yete hâkim bir şahsyete de sert br li- san kullanmaktan çekiniyordu. Da- madını tatlılıkla kandırmağa karar verdi ve B. Mürteza ile B. Hacı Hakkı- nın kendi evlâdları makamında bu- Junduklarını, kusurlarının bağışlan- masını rica etti. Sultan Reşad, bir ziyafet tertip ettirerek yaverlerinin bu ziyafete çağırılacağını bu suretle gö- nüllerinin alınacağını da ilâve etti. Enver paşa, ihtiyar padişahın bu ricasını, reddedemezdi. Sultan Reşa- da ve hattâ alelünrum hanedan erkâ- nına karşı beslediği hürmet, daha fazla ileri gitmesine mâni idi. Esasen br nevi tarziye mahiyetinde telâkki et- mek mümkündü. Harbiye nazırı, hün- kârın bu teminatı üzerine saray- dan ayrılırken artık bundan sonra gerek kendisinin, gerek maiyetinden hiç bir kimsenin şerefleri ve mevki- leri itibartle sarayda en küçük bir ih- male maruz kalmıyacaklarına kanaat İşte bu hâdisede isbat ediyordu ki, Enver paşa, gerek şahısının, gerek ya- verleri gibi en yakın maiyetinin en küçük bir saygısızlığa bile maruz kak masına tahammül edemiyordu. Vazi- yet bu merkezde iken meselâ bir sul- kasd teşebbüsü karşısında Harbiye nazırının ne kadar şiddetle davrana- Enver paşa aleyhinde almacak tedbir- lerin daha esaslı surette düşünülme- si lâzım geleceğini bir daha isbat edi- yordu. Bilhassa harbe ve yahud mem- lekete aid çok büyük bir mesele çık» malı idi ki, Enver paşa bu mesele ile ciddi bir surette meşgül olsun ve memleket dahilindeki muarız ve Tü Kiplerile uğraşmağa vakit bulmasın. Enver paşanın böyle gafil bir zama nını bulmak lâzınıdı, (Arkası var) | İl