— Prenseşin odasına dönmesi çok İyi oldu. Burada düşüp ölmedi. Dedi ve ciddi bir tavırla sordu: — Salinayı nereye gömeceğiz? Kubilâyın karısı susuyordu. Tangut cevap bekledi.. İmparatoriçe başını önüne İğMİŞ. dalgın ve düşünceli görünüyordu... 'Tangut merakından çıl , Mevcudiyetini hissettirmek için ök” sürdü, — Emrinizi bekliyorum, imparatori” sem!, Diye mırıldandı. Tiyen-Fo'nun dudaklarının arası” dan anlaşılmıyacak kadar hafif söyle men iki kelime işitildi: — Salina ölmiyecek.. Ve elini uzatarak dışarıya çıkması” nı işaret etti, Tangut hayret ve heyecan içinde bocalayarak üç kere yere eğildi.. İm Paratoriçeyi selâmladı.. dışarıya çıkt. Tangut merakını yenemiyordu. Kâpının önünde zenci cariyeye râ” ladı.. yanına sokuldu: — Ayşel Prensesin mezarını h&” Mırlıyalım 3017, Ayşe bir kelime İle cevap verdi: — Evet... ... Üç gün süren bir harb ! Tangut, prensesin ölümünü gür 'e bekledi Salina ölmedi.. Sung imparatorluğu on beş yl ön” 80 dağılmış ve Sung eyaletleri - Kan- İOR'un cenup kısmı müstesns Üzere- Moğol idaresine geçmişti. Bir sabah Pekin sarayyız gelen bir haberde bu havalideki Sungların be$ kaldırdığı bildiriliyordu. Kubilây henüz avdan dönmemiş. İranda Kubilâyı ziyaret etmek ü Sete bir ay önce Pekine gelmiş ve Te azlığı münasebetile ave 4 ei Memiş olan İran valisi Ergun © gün #arayda bulunuyordu Kubilây ava giderken veziri ipe de birlikte götüm kinde Pekin valisinden başka kimse Yoktu, Hükümet işlerinde Kubilâya malb “arak imparatoriçe Tiyen-Fo vekâlet “diyordu, Tiyen-Fo, Sung isyanı hakkında Er- Eunla konuştu. — Kubilâyı haberdar Diye soran Ergun's: — Bu kadar ehemmiyetsiz bir işiçin hakanı rahatsız elmekte mâna yok” edelim mi?. Cevabını verdi. Moğal donanması Kanton'da. yatı- Yordu. Cenup Sung'larının Ya bir suikasd yapmaları ihtimali im- Paratoriçeyi bu iş hakkında süratle karar vermeğe sevketmisti. Tiyen-Fo, Erguna sordu: — Pekinde hazır bulunan bir fırka askerle beraber çarçabuk yola Çıkıp bu isyam bastıramaz ymsınız?. Ergun imparaloriçeye karşı küçük düşmemek için: «Yorgunum. yapa- mam!» diyemedi. — Nasıl emir ve tensib ederseniz, ona göre hareket ederim. Ben aske rim, ölünceye kadar düşmanla çarpış- mağa Cengiz han önünde and içtim.. dedi. Tiyen-Fo ihtiyar kumandanın bu ld... Pekin- <evabından çok memnun 9 “e Karakuruma gitmek a Yen on bin kişilik bir Kuvve gün İçinde hazırlanıp yola gxmasın Gi. Yetti Ergun hazırlandı. çüncü gün yola ç» <a ie Reğun, Kantonda amiral Sutşo kw Mandasında bulunan Sunglar tarafından uğrama SL ihtimalini düşündükçe bu işe ehe” Miyet y. tı. Yolda Er ermeğe ere derken Moğol zabitlerinden birine: — Keşki imparatoriçe Sung İsYâ” Bundan hakanı haberdar etseydi: Diyerek, endişesini açığa vurmak- kendini alamamıştı. ri Bahusus ki, yolda Ergun yeni bir Can sıkıcı haberle daha Mi prenslerinden birinin Yay Sind, bir küçük donanma hazırladığı VE bu donanma ile Kantona baskan KUBİLÂY Yazan: İskender F. Sertelli bu suretle Moğollardan © yapi intikamını almağa yemin et- ordu. i tiği söyleniyor Malaya vazitenin ayetini şt ba imdi anlamıştı. Aca zi emdr gitmeli.. yoksa Yay ar daki sahile mi inmeli?. Düşmanı bu iki cepheden de önle- mek mürakündü. Fakat, hangisini ter- etmeli, fik ünce ne tarafa inmeli a r Ergun kırk sekiz saat Gİ daktan sonra, cenup eyaleti sınır- 7 varmıştı. Artık Yay adasına gir Mk çö bir iş olacaktı. maiyetinde- Md Moğol zabitleri düşmanı bu ge de çabuk tepeliyebileceklerini iddia ediyorlardı. di ö- vonlarca halkın keni rada miyomlar hal gi pi yaşıyan Ergun cenup HE kadar dağınık bir ülke idi Pl sungları toplu bir halde ele gö” cek kabil olmuyordu. Fakat, > talihli bir i is ği ü fazla denemiş, imi ie kendisine yar- her dım etmişti... le oldu. mera aş sınırlarına, SUDg- agir havaliye girdikle- yolda Çinli bir ç0- b el künde oturmuş ağlıyor- İm gun çobana niçin ağlı adığını sor- kir kaldım. m bastığı y& Ergun atının VU eşi yardım dilemeğe baş- özlerine ehemmi- iüşünerek çobanın sözlerine yi vermediler. Fakât, Sl s ü iaması ve ciddi Y varış a doğruluğunu göster- Sa çobanın elinden tutup kal- dırdı: rülerini bu- "Merak etme. senin SÜ im. Şim- ve karşıki ez doğrusunu SÖYLE: Öl söy- 'k yemekleri bile Tilki 23 takirlerin sürülerini çevirip Yiyor. | lar, ç da ise haydi bize yol göster. "e ek çobanı ordunun önüne kat- höl 5 Nisan 937 Pazartesi İstanbul — Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Ha- vadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 Son Akşam neşriyatı: 17: İnkilâb ders- leri: Üniversiteden naklen Mahmud Esad Bozkurt tarafından, 18,30: PlâK- la dans mawsikisi, 19,30: Çocuklara masal: İ. Galib Arcan, 20: Rifat ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30: Ömer Riza tarafından arapça söylev, 20,45: Sa- fiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, Saat âyarı, 21,15: Orkestra, 22,15: Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün program, 22,30: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 23: Son. 6 Nisan 1937 Salı İstanbul — Öğle neşriyatı: Saat 12,30: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 Son. Akşam neşriyatı: 17 İnkılâp dersle- ri, Üniversiteden naklen Mahmud Esad Bozkurt, 18,30 Plâkla dans mu- sikisi, 1930 Eminönü Halkevi sosyal yardım şubesi namına konferans Dr. Ahmed Asım Onur (Kanserden ko- rTunma), 20 Belma ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şar- kıları, 2030 Ömer Riza tarafından arapça söylev, 20,45 Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafından Türk musiki- si ve halk şarkıları: Saat ayarı, 21,15 Şehir tiyatrosu dram kısmı (Manen), 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve er- tesi günün programı, 22,30 Plâkla 50- lolar, opera ve operet parçaları, 23 Son, BULMACAMIZ I — Zararlının aksi (7) Nida (2). 2 — Boy değil (2) Bir çiçek (6). 3 — Aka (3) Parlak kumaş (4)- 4 — Kumaş yüzünün tersine kaplar nan (5) Elemler(). 5 — Nida (2) Yapmak (3). 6 — Nida (2) Bizi yaşatan (3). 7 — Beyaz (2). 8 — Sonuna «Ns koyun damarda ak” sın (3) Zift (6). 9 — Orta (3) Küçük taşlar (5). 10 — Anne kardeşi (4) Cet (3). YUKARDAN AŞAĞI : ———— 1 — Yaşmakla giyilen (6) Damarda akan (3). 2 — Zaman (2) Gezgin (6). i 3 — Beygir (2) İsim (2). 4 — Torba (6). 5 — Gelir (4). y 6 — Nota (2) Dikbaşlı (6). 7 — Kuru değli (5) Mısır mubudu (2) 8 — Çeşmenin su dolan yeri (5) Ağa (3). g 9 — An çok zarar veren (4) Abide 4. , 10 — Bebeklerin emdiği (3) Nota (2). GEÇEN BULMACANIN HALLİ; m mmm mm Soldan sağa | - Kulak - Ak 2 - Oya» Koru 3 - La - Ali 4- En - Kanat 5 -Mih 6 . Kenet .Ki7-De- Si8 « Tef» Ilık 9. Kilit - İlân 10 » İn - Sapkın, Yukardan aşağı | Kalem - KIZ «Us yanık - Ten 3 - La « Hedef 4 - Ak - Ne- fin 5 . Kola . La 6 - İnatçı 7- Ak - Lik 8 . Koltuk - İli 9 - İskân 10 - Kolan, 15,000 liraya satılık apartıman Kurtuluş tramvay caddesi Üze- rinde ve Me a ve üçer hs tında bi? dükkân Bundan epeyce zaman evvel Ame- rikada idim. Orada bir dostum vardı: İmam Kadri efendi. amma siz iye | ceksiniz ki efendi ne ariyor?2... di Amerikadaki el yin edilmişti, Amı «Amerikada imam Kadri Imam Kadri efen- liğimize imam ta- kada pekâlâ yaşa- yıp gidiyordu. İmam Kadri efendinin çenesinden göğsüne doğru uzanan gayet güzel, simsiyah, kıvırcık bir sakalı vardı. İmam Kadri bu sekalına son dere- cede meraklı idi. Bir gün bizim ahbupla trende otu- ruyoruz. Karşımızda son derece NE #is iki kadın var. Gözleri bizde... Hayran hayran ba- kıyorlar. O zaman da Amerikada Sü- kal pek nadide bir şey.. ben içimden: “Zahir, dedim, bizim imam efendinin sakalı hoşlarına gitti ona bakıyor- lar.» Evet. hakikaten bu güzel kadınla- rın İkisi de bizim imama gözlerini dik- mişler, bilhassa sakalına dikkatli dik- katli bakıyorlardı. Fakat imam Kadri efendi hiç o taraflarda değildi. O «çat, çat. çat» şakırdatarak tesbihini çeki- yordu Ben içimden: «Madem ki, imam efendi işin farkında değil.. bari şun- dan ben istifade edeyim.» dedim. gözlerimi diktim, Fakat ne mümkün... İki harikulâde güzel kadının bütün dikkatleri bizim imamın kıvırcık kara sakalında idi. Nihayet kadınlar aralarmda hara- retli hararetli konuştular, Biri, Sarı- şını kalktı. İmam efendinin önüne kadar ilerledi: — Affedersiniz. sizl rahetsız ede ceğim.. dedi. İmamı hayretler içinde: — Buyrunuz, emrediniz.. diye doğ- ruldu.. Sarışın kadın ona iyice sokuldu. Ka- dınlığının bütün işvesile: — Sizden bir şey rlea edeceğim.. de- di, İmam tekrarladı: — Emrediniz sultanım.. Genç kadın ona biraz daha sokuldu: — Evet amma. dedi ricam biraz ga- ripçe... — Söyleyiniz bakalım.. nedir? An- Uuyalım., — Ah kabul edeceğinizi bir bilsem., — Olacak şey ise, elimde birşey ise niçin yapmıyayım?. — Beni ne kadar sevindirirsiniz... Fakat genç kadın bir türlü ricasının ne olduğunu söylemiyordu. İmam: — Söylesene a kızım. ne istiyorsun benden?... Diye tekrarlayınca genç — Ne olur? Bir kerecik sakalınızı tutayım... Hoca zaten tereddüd içinde idi, Bu sefer ben de: SAKAL ve AŞK — Canım, kırma kızcağızı.. bırak sakalını biraz tutuversin., dedim, İmam Tutsun.. tutsun amma,.. Bu kas dar Kalabalığın içinde ben sakalımı nasıl tuttururum?, Zarar yök efendim. İmam genç kadına doğru sakalını uzatarak: — Haydi bakalım. buyurunuz... Sarışın kadın büyük bir sevinçle atıldı. Bizim imamın sakalını tuttu, Elini içeri soktu, karıştırdı. sakalın içinden çenesini yakaladı, sıktı! İmamı — Yeter Kızım yeter.. sakâlımı kos paracaksın.. dedi.. Sarısın kadın memnun yerine dön- dü. Bu sefer: arkadaşı olan esmer kalktı: Size birşey rica edeceğim karşımıza dikilmez mi?, imam bu sefer hiddetlendi: — Sakalımla oynamak değil mi?. Yağma yok... Ben gene döndüm: — Hiddetlenme canım.. bak ne gü- Zel kadıncağiz.. bırak biraz oynasın, İmam gene bir «lâhavlesden sonra sakalı uzattı... Esmer kadin da bir hayli oynadık- tan sonra sakalı bırakıp yerine otur. du. İmamın sakalının kadınlar üzerin- de tesiri dehşelti. Hergün kendisini başka başka bir kadınia görüyorduk. Bir lokantaya otursa gelip kadınlar onun sakalını tutmak istiyorlardı. Ni- hayet eski imam günden güne müthiş bir Don juan kesildi. Bir gün bana: — Kadınlar benim bu halime bile çıldırıyorlar... Ben bir kendime çeki düzen vereyim, bir güzelleşeyim de bak.. etrafı yakıp kavuruyorum.. dedi Bir hafta sonra bir de ne görelim? İmam güzelleşmek için sakalını kes- miş!... Bıyıkları traş etmiş. ondan sonra zavallının yüzüne bakan kadın olmadı.. . diye istiyorsun (Bir yıldız) Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Osmünibeyde Şark Mer- kez, Taksim: İstiklâl caddesinde Kemal Rebul, Beyoğlu: Tünelde Matkoviç, Yüksekkaldırımda Ve- nikopulo, Galata: Topçular cadde- sinde Merkez, Kasımpaşa: Miley- yed, Hasköy: oAseo, Eminönün- de: Eminönü, Heybeliada: Toma- dis, Büyükada; Merkez, Fatih: Sa» raçhanede İbrahim Halil, Kara- gümrük: Mehmed Arif, Bakırköy: İstepan, Sarıyer: AsaJ, Tarabya, Yeniköy, Emirgön, Rumelihisarın- daki ecsaneler, Aksaroy: Ziya Nu- ri, Beşiktaş: Vidin, Kadıköy: Pazar- yolunda Merkez, Modada, Faik İs- kender, Üsküdar: Ahmediye, Fe- ner: Defterdarda Arif, Beyazıd: Yeni Lâleli, Küçükpazar: Hikmet Cemil, Samatya: Yedikulede Teo- flos, Alemdar: Cağaloğlunda Ab- dülkadir, — Şehremini: o Ahmed Manisa (Akşam) — Manisa vilâyeti umumi meclisi, mesaisini bitirmiş, yeni yıl bütçesini bir buçuk milyon lira olarak tesbit etmiştir. Manisada di- kilecek olan Atatürk heykeli için bütçede tahsisat ayrılmıştır. Heykel için biz müsabaka açılacaktır. Bu yıl manisada bir (Kız enstitüsü) de açılacaktır. Resmimiz, Manisa valisi B. Dr. Lütfi Kirdar ile umumi meclis âzalarını bir aroda gösteriyor,