sahife 6 PAZARTESİ HALK PİYESLERİ ee Masamm üzerinde iki büyük cild yar. Bunların her birinde ondan faz- da piyes bulunuyor.Bu külliyat, hemen hemen berhayattır, (Aynaroz kadısı) 31, (Atlı ases) i, (İstanbul efendisi) hi, (Balaban ağa) yı tarımıyan tiyat- ro meraklımız pek azdır, (Mum sön- dü) ve (Bir kavuk devrildi) piyesle- rinde sahne artistlerimizin büyük muvaffakiyetlerle tiyatroda yarattık- lan kahkahalar hâlâ kuleklarımızda çınlamaktadır. Her tiyatroyu seven gi bi ben de bu piyeslerin çoğunu güle- Tek ve heyecanli bir neşe içerisinde mânasını düşünerek seyredenlerden biriyim. Bu iki büyük cildi karıştırırken oha bütün hayatını veren muharrire, takdir, tebrik ve şükran hisleri duy» Maktayım. Müsahib Zade Celâl yet- Mmişe yaklaşan ömrünü resmi vazife dışında tamamile sahne edebiyatına vermiş sayılabiliyor. Üçüncü Selimin müsahibi obestekâr Şakir ağadan tmile adını alan B. Celâl musikide ve edebiyatta irsi bir istidad sahibidir. Gençliğinden © başlıyarak © Vefik paşanan OMolyer (tercümelerini, Namık Kemalin temaşa eserlerini, Âl beyle Şemsedâin Sami merhumun tercüme ve telif piyeslerini zevkle okur, dikkatle tedkik eder, Manak- yanın tiyatrosunda oynanan piyesleri biç kaçırmazmış. Eserleri dolayısile alâka duyduğum hayatı hakkında bana kendisinin yazı ile verdiği ma- Yümata göre Müsahib zade, meşruti- yetin ilânına kadar hep kendi ken- dine çalışmış, piyes mevzuları aramış, bıkmadan ve kimseden hiç bir teşvik görmeksizin yazıp durmuştur. Ken- disi diyor ki: «Meşrutiyetten sonra memlekette görülen tiyatro hareketi benim de heyecanımı artırmıştı. Ba- zı arkadaşlarım benim bu yoldaki uğ- raşmalarımı garib bulurlardı. Yer yer temsil eğilen eserleri ben hiç kaçır- maz, alâka ile takib ederdim. Memle- ketimizde ilk önce tarihi ve milli pi- yes Salâh Cimcozla Celâl Esadın be- raber yazmış oldukları (Selimi Salis); dir, Bu eseri Manakyan tiyatrosu ilk defa olarak Şadi, Nureddin Şefkati, Muvahhid ve daha bazı amatör genç- lerin iştirakile oynadı.» «Selimi Salis» piyesi, Müsahib 7a- denin alâka, heyecan ve cüretini ars tırmıştı, O da (Köprülüler) piyesini yanıp Manakyan tiyatrosuna verdi, Piyes İstanbulda olduğu gibi Edime ve 0 z0man bizim olan Selânikte bü- yük bir rağbet kazanmış ve pek çok defalar oynanmıştır. Bunu gören ve © #iralarda henüz sağ. bulunan Ma“ nakyan efendi, muharriri, yeni piyes- Yer yazmak için teşvik ediyor. (Lâle devri) ismindeki operet, (İstanbul efendisi) bu teşvikle vücude gelen eserlerdir. Müsahib zadenin eserlerini oyna- mak üzere teşekkül eden İstanbül operet heyeti (Yedekçi), (Kaşıkçılar), YAĞ Yazan Guy de Maupassant Akşam ölüyordu; ortalık git gide barla neee sisme sırasında duyulan soğuk, şişmanlı- ğına körlük Yağ küpünü bile ürperti iu, Bunu gören bayan Brevil, sa- tan beri kömürü bir kaç kere ye- nilenen küçük tandırını verdi, öteki de ayaklarının buz kesliğini için hemen kabul etti. Bayan Karre « ışıkla ydınlanıyor ve yolun iki ya- mında kar, ışıkların kımıldayan şus- Şanı altında. derpiliyordu. müyordu; fakat birdenbire Yağ küpü ile Kornüde arasında bir kımıldanış öldu; karanlığı iskandil eden Luaz0 da, uzun sakalının, usulca bir muşta 5— (Atlı ases), (Macun hokkası) piyesle- rini harbi umumiye kadar uzun müd- det oynadı. İki üç sene sonra onun piyeslerini Darülbedayi büyük bir mu- vaffakiyetle sahneye koydu. Halk, başta (Fermanlı Deli hazretleri) ol- mak üzere bu piyesleri büyük bir zevkle seyretmiş ve sevmiştir. Merhum İbnirrefik gibi Müsahib zade de tiyatro esericrile hayatını ka- zanmış bir muharrirdir. Şimdi oldu- gu gibi bu kazanctan mahrum oldu- gu zamanlar tam bir fâkr içerisinde yaşamış, fakat bütün zevkini ve ga- yesini vakfettiği bu yoldan ayrılma- mıştır, Bili ve sahnede görünüşü bakımın- dan basit, kolayca anlaşılabilir görü- nen piyeslerile Müsahib zade, büyük bir fikri halkımıza aşılamak ve gös- termek istemiştir. O fikir, içiimal hayatımızın dunundaki geriliği gös- tererek bugünkü sosyal inkılâbların kıymetini anlatmaktır. - (İstanbul efendisi) nde eski belediye teşkilâtı- nın kepazeliğini, (Macun hokkası) n- da İstanbulun ücra mahallelerini, es- ki ve berbad su yollarını, kadim taba- bet şekillerini, (Lâle devri) nde mat- baanın açılmasını hazmedemiyen kör taassubu, (Bir kavuk devrildi) de kokmuş saltanat devrinin iç ve dış idaredeki facialarını, Aynaroz kadı- 8i) nân dini menfaat vasıtası yapan kurnaz softaların hilei şeriye maska- ralıklarını, (Mum söndü) de tarikat perdesi arkasına geçip aşkı ilâhi yoli- le aşk mecazinin her türlü şeklinde bin bir edebsizliği yapan derviş bo- zontularını, (Pazartesi-Perşembe) de Kırtasiyecilik ve gelgitçilik belâsını, (Balaban ağa) da cehlin ilme nasil galebe çaldığını halkın ruhuna sin- dire sindire anlatmıya muvaffak ol- muştur, Yirmiye yakın piyesile, sahne ede- biyatında Müsahib zadenin ihmal edilmiyecek bir mevkli vardır. Belki biraz açık ve edası bir parça lâübal! görülebilecek olan bu piyesler, Mörs bakımından temaşa edebiyatımızın Ahmed Râsimine bu-mevkii haklı ola- rak temin etmiştir. Çok uzak olmıyan bir mazinin içtimai hayatındaki tür- lü safhaların mâni ve mahiyetini an- lamakta bu eserler birer kıymetli ve- sika olarak kalacaktırlar, Onun içindir ki bir kaç senedir oy- nanmiyan bü piyesleri, arada bir oy- natmalidir. Dünün şu ve bu içtimai muhitteki hayatını, aşağıdan sürüp Mizlenen nesil bilmiyor. Bugünü dünle karşılaştırabilmek için bu gibi eserlerin sahnede canlı olarak görül- mesi faydalı olur sanırım. Bu mevzu- da ilk hatira gelen, Müsahib zadenin Piyesleridir. Zamanında çok oynanma rekorunu kırmış görünen bu piyesle- ri yine görmek istiyenler az olmasa gerektir. Hasan - Âli Yücel KÜPÜ Çeviren Selâmi İzzet Sedes yemek için dört sefer hayvanlara ve- rilen ikişer saatle on dört ediyordu. a girdiler, 'Tecim otelinde durdu- 2 Mimi Pek iyi bil- dikleri bir gürültübütün yoleu- ları titretti; bu kumlarda kılıç kınla- rının şakırtısı idi. O ande bir Alman birşey bağırdı. Araba durmuştu amma, çıkar çık- maz sanki kılıçtan - geçirileceklermiş Bibi, kimse inmedi. Nihayet arabacı göründü, elindeki fener hemen ara- banın tâ dibine kadar sersemlemiş iki sıra başı, bir karış açık ağızları şaş- kınlık ve Korku ile yerinden uğramış gözleri aydınlattı. * Arabâcınim yanında, tam aydınlık- tâ, ip ince sarışın, üniforması bir kız korsası kadar sıkı, yana giydiği parlak ve yassı kasketile bir İngiliz otelinin kapı oğlanına benziyen genç bir Al man subayı duruyordu, Uzun dik kıl v pos bıyıkları iki yana doğru git- inceliyor ve ucu görünmiyecek Kadar ip incecik sârışın bir tek tel iie MISIR MEKTUPLARI ene Mısıra büyük | Küşük tayör bir seyyah akını var Mısırlılar kapitülsâyonlar meselesi- nin hallini sabırsızlıkla bakiye > Kahire (Husususi muhabirimiz. den) — Mevsimin ilerlemesine rağ- men Mısıra seyyah akını devam edi- yor. Kahire şehri, ecnebi seyyahla- rm akımından âdeta bir karınca yu- vasını andırıyor. Kahvehaneler, barlar, lokantalar, tıklım tıklım dolup boşalıyor, Bu yer- lerde dünyanın dört tarafında konus Şulan dilleri işitebilirsiniz. Mısır ehramları, Şafaklan güneş batıncaya kadar, seyyahların akı- nına maruzdur. Bu seyyah akını, Mı- sir için bir servet membaı teşkil edi- yorlar, Otelciler, lokantacılar, bar- cılar memnuniyetlerinden © ellerini uğuşturuyorlar. Mısır kralı birinci Faruk, annesi ve dört hemşiresile beraber seyahate çıkmıştır. Bu seyahati bir kaç ay sürecek VE Teşid yaşına var dıktan sonra taç giyme merasimi ya- pılmak için Kahireye dönecektir. Alâkadar mahafil, henüz taç giyme merasimi programını tesbit etmo- miştir. Her halde şurası muhakkaktır ki kral Faruğun taç giymesi şark mem- leketlerine mahsus büyük bir debde- be ile yapılacaktır. Mısırdan kapitülâsyonların kaldini- ması için 12 nisanda Montröde' top- lanacak olan konferansın müzakere ve kararları burada derin bir alâka ve sabırsızlıkla bekleniyor. Burada konuşulan yegâne şey, alâ- Kadar devletlerin; Mısırdaki kapitülâs- yönları kaldırmak için aralarında an- Jaşıp anlaşmıyacaklarıdır. Kapitülâs- yonların Kaldırılması burada yerleş- miş ve servet sâhibi olmuş binlerce İngiliz, İtalyan, Fransız ve saireniri menfaatlerine bir darbe indirecektir, Ecnebilerin kapitülâsyonların kal- dırılmasina karşı şiddetli bir müca- deleye girişecekleri ve hükümetlerini kendi noktai nazarlarına imale et- mek için tazyik edecekleri muhak- kaktır. Bu mücadelelerinde ecnebi avukatlar ve hukukşinaslar da ken- dilerine yardım edeceklerdir. Zira ka- pitülâsyonların )âğvı, burada iş gö ren ve büyük paralar kazanan €c- nebi avukatlar ve hukukşinaslar için bir hayat memat meselesidir. Muhtelit mahkemelere işlerini tas- fiye etmek için on senelik bir müh- let, muhtelit mahkemeler âzalarına dr tazminat verileceğinden bahsedil- mektedir. Fakat &kapitülâsyonlarla beraber muhtelit mahkemelerin kaldı- nlmâsı; Musırda geçinen -ve servet bitiyor ve sanki bu-bıyıklar ağız yan- Jarma ağır basıyor, : yanakları gerip dudaklara sarkık bir kırısık izediyor- du. Alsaslı Fransızcasile yolcuları ça- ğırdı, tok'bir sesle: — «Baylar bayan- Jar ininiz!» dedi. İlk önce, her bağına alışkan kutlu kızlar baş eğerliği ile iki bacı söz din- ledi, Onlardan sonra Kont ile kontes göründü, arkadan manifaturacı ile karısı, derken önü Sıra kocaman eşi- ni iten Luazo İndi. Yere ayak basar basmaz, nezaketten çok öngörü duy- gusile « «Bonjur bay» dedi. Öteki, bü- tün «Her şeye gücü yeten; ler gibi, baktı, cevap vermedi, Yağ küpü ile Kormüde kapı yanın- da oldukları halde, düşman karşısın- da, ağır başlı ve kurumlu, en son in- diler. Şişman kız soğuk kanlı ve dur- gun olmağa (çalışıyordu; demokrat, kızıl sakalını hafiflen titriyen trajik bir el ile karıştırıyordu. Böyle rasla- malarda herkesin biraz kendi mem- leketini temsil ettiğini anlıyorlar, bü- yüklüğü elden bırakmamak istiyor- Jardı, Otelin geniş mullağına girdiler, Alman komutanınm izmini istedi. Yolcuların isimleri, işleri küçleri ya- ılı olan bu izni yazılarin yolcuları karşılaştırarak uzun umün inceledi. - Avrupada İğ i vini Kahirede büyük otellerin bulunduğu Tellopolis'de at yarış mahallinde bahsi müşterek gişeleri önündeki kalabalık sahibi olan bu bir sürü adamları, ek- meğinden mahrum edecektir. Mısırlıların kapitülâsyonların lâğ- ve tam bir istiklâl istemekte tamamile hakları vardır, Geçen tem- muzda Londrada imzalanan İngiliz - Mısır muahedesile, bu hedefe doğru ilk mühim adımı atmışlardır, Montrö konferansında Mısırı temsil edecek olan başvekil Nahas paşa ile arkadaş- ları Mısırın haklı davasını şiddetle Müdafaa edeceklerdir. Fakat bu hu- 5 Nisan 1937 KADIN KÖŞESİ Kenarlerında beyaz pike bulunan mevsimlik Küçük bir tayör. EEE Tütün satışları Trabzon havalisinde satışlar hararetlendi Trabzon Ç ) — 'Ttabzon ve Akcaabat tütünlerinin tütün inhisar idaresi ve tüccarları tarafından satın slmması hararetle devam ediyor. Bu güne kadar idarece 619,900 kilo ve tü€ car tarafından da 117,321 kilo tütün âlınmıştir. Bugüne kadar idare anbarınz bir milyon üç yüz yirmi bir bin kilo tü- susta muvaffakıyetin yegâne âmilini,| tün girmiştir. Akcaabat müdüriyeti- Mısırlıların göstereceği vahdet ve te- | nin bugünlerde iş faaliyeti o kadaf ganüd teşkil edecektir. Bu hakikati başvekil kadar Vefdei olmıyan fırka- Jar da bilirler. Vefdci olmıyanlar, baş- vekil ve fırkasile temasa girmekten içtinap etmekle beraber, bu milli ga- yeyi tahakkuk ettirmek için Nahas paşanın mesaisine engel olmamaları ve Montröde bütün Mısirliların müt- tehid bir manzara göstermeleri va- tan Omenfâatleri ( iktizasındandır. Vefdei olmıyan firkalarin bu haki- kali takdir edecekleri memuldür. Mısırın başında bugün kıymetli bir hükümet adamı vardır. Mir, bu- gün ne istediğini bilir, Kâmâlist Tür- kiyeden ibret dersi alan Misir genç- liği ,Mısırm bu mili gayelerini ta- Sonra birdenbire" -- «Pekâlâs diyip gitti. * “Bundan sonia lefes aldılar; Daha, karınları açtı, yemek. ısmarladılar. Yemeğin hazırlanmasına yarım saat vakit vardı, iki hizmetçi hazırlıyor» muş gibi davranıilarken otel odaları- ni görmeğe gittiler. Odaların hepsi, camlı bir kapı İle nihayetlenen uzun bir koridorun üstündeydi. Tam sofraya Oturatakları sırada, otelin sahibi geldi.” Bu, eski bir at tecimeriydi, göğsü hastalıklı, aksırık- lı, tıksırıklı, boyuna gırtlağı ıslık çar lan, tuhaf sesler çıkaran şişman bir adamdı. o Follenvil ismi babasından ona geçmişti. i Sordu: — Bayan Elizabet Russe? , Yağ küpü ürperdi, dönüp baktı; ? — Benim, * — Alman subay hemen sizinle ko- nuşmak istiyor bayan. 4 — Benimle mi? — Eğer bayan Blizabet Russe siz- seniz evet. Bozuldu, bir saniye düşündü, son- ra açıktan açığa: — Olabilir, amma ben gitmem, de- di, Etrafında bir hareket oldu, herkes çekişiyor, bü emrin sebebini araştırı- yordu. Kont yaklaştı: çoğalmıştır ki yalnız tütün zürranın muamelesine müdür 38000 imza at mıştır, Manisada yeni pamuk tohumu dağıtılıyor İzmir 4 — Ziraat vekâleti İzmir ve Manisada ekilecek Akalo cinsinden 30 ton pamuk tohumu buraya gönder miştir. Pamuk tohumları dağilmağâ başlamıştır. Köylüler sevinç içinde pamuğu ekmeğe hazırlanmaktadırlar. imera nn hakkuk ettirmek için .bütün kuvve tile hükümete yardım ediyor. Biz türkler, Mısınn bu milli dava sında muvaffak olmasını, can. ve gö” nülden dileriz. — İ. 4 Hata ediyorsunuz bayan, sf dinlememeniz' yalnız “size deği, bü tün 'arkadaşlaririzın da başıma sayi” lı zorluklar getirir. Bizden güçlü olam lara karşı gelinmemlelidir. Hem bun da bir tehlike yok; fornalitedeni ötü” rü birşey unutmuş olacak. Herkes konttan yana oldu, yalvar! dılar, zorladılar, öğüt verdiler Ye ni” hayet kandırdılar; çünkü hepsi bif” akıl esintisinden doğacak güçlükler” den çekiniyorlardı. Yağ Küpü sonun” da: 1 — İnan olsun hatırınız için yapıyo” rum! deği. Kont ellerini tuttu: — Teşekkür ederiz. Çıktı, Sofraya oturmak için onü beklediler. 1 Hepsi de, bu serkeş ve hırçın uf yerine kendisinin neye çağ na üzülüyor ve çağrılacak olurs Söyliyeceği münasebetsiz sözleri we sarlıyordu. On dakika sonra, soluk soluğa, Vİ tün kanı başında, son derece öner geldi. Mırıldandı: — «Ah alçak! A çak!» Anlamak için canattılar fakat yi şey söylemedi ve kont ısrar kurumlu bir büyüklükle: ye size bir ilişiği yok, söylüyemem> i