i — Burada kalmak istesem, bu Ka” ışımdan memnun Olanların sayısı memnun olmıyanlardan çok madur — Niçin? d içinden bir başka balık çıkar, Bunu belki siz de nüzle görmüşsünüzdür?! Romalı prenses: . — Evet, gördüm, dedi. insanlar bi, bütün hayvanlar, çükleri yutmağa ve yenmeğe çalışır Jar. an — Rahip Kron bugün odasını çıkmadı mı? — Kitap okuyordu- belki biraz sonra o da gelir. bahçey€ K — Sinyor Kroenin hakans mz yanlık dinini telkin Mia BE retine ayorum doğrus! e Imıyan Kubi- lây gibi bir hükümdarı hıristiyanli- ğa ne çabuk ısındırdınız?! Prenses Balina Moğol zabiti He bu mevzu üzerinde konuşmak istemiyor” du. Genç kadın bu söze cevap verme di. Biraz sustu. Sonra birden havuzun İçine küçük — Bakınız, deği, koskocaman bir balık, küçücük taştan nasıl ürküp kaçıyor?! Tangut havuzun içine baktı, Salina acaba bununla Moğol zabi- #ins ne anlatmak istemişti? Tangut fala düşünmek fızsatını bulamadı. Ğ Birdenbire arkasından ekseden bir ses işitti z © Demindenberi sizi çağırıyorum. duymuyor musunuz? Bu s€$, Ayşenin. . İmparatoriçenin zenci cariyesi “ko- şarak bahçeye inmişti. Tangut: > Ğ N Ayşe? — Ne istiyorsun, aye Diyerek prensesin ee dı., zenci cariyenin Ayşe: ereden — İmpuratoriçe sai pen dai- r te kendi gördü.. prensesle yox resine davet ediyor düşün- Dedi. Tangut bir kaş saniye üşün dü. karşılaş Prensesia imparatoris9 e ok ilin eza prenses İçin tehlikeli muyacak mıydı? Tangut bunu düşünmeğ pa du, Çünkü prenses, imparsidri yarn kiskançlığına kurban giderse, çel bunun hesabını Kubil8y 74167 soracaktı, Tüngut bu ihtimali düşünmeli pedal. imparatoriçeye verdiği tırladı., prenses&: . — İmparatoriçe Tiyen-Fo sizinle Mi iatiyorEsd$i e Hayır. gidemem. diyemedi... yemi yak takildiler.. Ve onun gösterdiği yoldan dairesine geçtiler. ... harem «Sezar, Çine ge fakat di, fak i Kubilây Romanm yolunu bilirl»( Tangut ayakta duruyordu. İmparatoriçe, Romalı prensest ya minde yer gösteririşti. Ayşe kapının iç tarafında arkasi dönük nöbet bekliyordu. İmparatoriçe “Tiyen-Fo., prensese sordu; — Pekine ilk geldiğiniz günden ie sizi bir daha “e Ben- niçin kaçıyorsun Salina begi di sual karşısında Ka- lacağını ummadığından, #aşaladı: UN) Çin ve Meğol terihleri. dönmezlerdi. ai titremeğe başlamış- : ilkönce tepsiyi imparatoriçe- emi Ordan ( sonra prensesin Mk ini üç bardak demir- hindi şerbeti vardı. Üçüncü bardağı | Tangut almıştı. “aim yudum içerek konuşuyor MES aralik Sezer vaklile Çine gelmiş mi? Balina cevap VE: z —— Hayır, Fakat, büyük Ülkeleri ie- m! İmparator hazretleri ise rlar.. tor hazretlerinin dalma kalmak yeme ae > rün biri Romanın bir Mo- Günün dei 4 Nisan 977 Tazar İstanbul — Öğle neşriyatı: Saat 12,30: Plâkiz Türk müsikisi, 12,50: Havadis, 13: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil, 14: Son. Akşam neşriyatı: 18,30: Plükla dans musikisi, 19,30: Konferans: Ordu saylavı Selim Sırrı Tarcan tarafından, 90: Müzeyyen ve arkadaşları tara- fından Türk musikisi ve halk şarkıla- rı, 20,30: Ömer Rızs tarafından arab- er söylev, 20,45: Muzaffer ve arka- daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 21,15: Orkestra: 22,15: ve borsa haberleri ve ertesi günün programı, 22,30: Plâkla s0lo- lar, opera ve operet parçaları, 23: San. $ Nisan 937 Pazartesi İstanbul — Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Ha- vadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 Son. Akşam neşriyatı: 17: İnkilâb ders- leri: Üniversiteden naklen Mahmud Esad Bozkurt tarafından, 18,30: Plâk- Is dans mausikisi, 19,30: Çocuklara masal: İ, Galib Arcan, 20: Rifat ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2030: Ömer Riza tarafından arapça söylev, 20,45: Sa fiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, Saat âyarı, 21,15: Orkestra, 22,15: Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı, 22,30: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 23: Son. BORSA Istanbul 3 Nisan 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât lat. dahili © 99,— | İş, B. Hamiline 10,20 Di 1933 » Müessis 83,— tikrezi > 100,—İT.C. Merkez Ünitürk 1 21,07,50) Bankas (93,50 » N 2040| Anadolu him 23,70 6,25 1125 1475 . NN 2,5 Mümessil | 4435 » n 39953 Telefon Terkos Çimento u İttihat değir. 10,95. 1 iy Bankası “10/20| Şark ©» Para (Çek fiatleri Parla 17275-) Prağ Londra © 61675) Berin © 197,36 Nev York 79,10,—| Madrit | 11,48,75 Miüâno oo 15,08,75 p Atina 68,77,17 De pis HADİ Bango 40180 Bükreş (o 108,31,— Moskova 24,69 Ticaret ve zahire borsası 83 Nisan fiat ve muameleleri 1— İthalât; Buğday 241, çavdar 105, mısır 15, arpa 60, kendir tohumu 15. Un 91, kepek 12.1/2, fasulye 20, iç fındık 2, tiftik 2, yapak 9,1/2. ton ça” kal 845, kedi 177, kokaren 3, kunduz 79, sansar 530, tavşan 51700, tilki 4761, varşak 34, zerdave 61 adet. İhracat: Tiftik 7,1/2 ton, tilki 7640, kunduz 61, tavsan 55000, kedi 558, sansar 85, zerdeva 189, çakal 5000, varşak 15, porsuk 520 kurt 120 adet, 2— Sahşlar: Buğday yumuşak kilosu 6 kuruş 20 paradan 6 kuruş 27 paraya kadar, Buğday sert kilosu 7 kuruş dan, arpa Anadol kilosu 4 kuruş 27,172 çavdar kilosu 5 kuruş 6 para- sarı kilosu 4 kuruş 38 para- paraya kadar, yulaf ki- 1/2 paradan, tiftik mal 1,4,— rp ezeli Hil ii Hiz vi ii zi (| Dolambaçlı yoldan İ Mazhar Güneş geliyordu! Genç kız onu seyretmek için başını çevirdi. Şimdiye kadar gazetelerde resmini görmüş, methini her ağızdan duymuş Ve oba bayılmıştı. Bü meşhur futbol cuyu şimdi yakından görmek ne bü- yük bir saadetti! Yalovada büyük otelin gazinosun- da idiler. Mazhar Güneşi Şüküfeye takdim ettiler. Ötekiler hep dansa kalktıkları zaman onlar masada yal hiz kalmışlardı. Şüküfede âdeta bir hayal sukutu başlıyordu. O meşhur Mazhar Güneş de her delikanlı gibi bir delikanlı idi. Bir fevkalâdelik yoktu. Mazhar Güneş birdenbire Şüküfe- nin elini tutarak: — Vay, dedi, tırnaklarınızı kırmı- Ziya boyamıyorsunuz! - Sonra yüzü- ne baktı - yüzünüzde pudra bile yok. Aman ne tuhâf şey bu. Böyle bir mucizeye hayretler için- de kalmış gülümsüyordu. Genç kız meşhur sporcuya hayretle baktı. İçinden: Bu ne terbiyesiz adam! diye söyleniyordu. Mazhar Güneş devam etti: — Affedersiniz, hanımefendi, ismi niz ne idi? Genç kız bilâihtiyar kekeledi: — Şüküte... — Ne garib isim bu... Çok eski... Artık bu kadarı fazla idi. Şüküfe Ayağa kalktı — Ne 0? Gidiyor musunuz? Dans etmek istemez misiniz? Galiba bilmi- yorsunuz? Genç kız hiddetle kıpkırmızı kesil miş bir halde uzaklaştı. Evet, dans et- mesini iyi bilmiyordu. Zavallı Şüküfe u, me yüzü- Ertesi sabah Şüküfe otelin odasın- da kuzini İclâlden dans dersi alıyor- du. İclâl daha henüz on yedi yaşın- daki kuzinine öğleye kadar en mü- him adımları öğretti, Şüküle öğleden sonra İciğiden aldı- akşama ş ni) dekolte bir esvabını giyerek akşam yemeğine öyle gitti. Gazinoda, dans etmeyi kendisi Mazhar Güneşe teklif etti. Delikanlı genç kızdaki değişik” likten hayrete düşmüştü. İkinci dans- ta beline daha kuvvetli sarılıyordu. Üçüncü dansta daha çok sıktı. Hele tango oynarken Şüküfeyi nefes ala- mıyacak kadar kuvvetle göğsüne ba- sıyordu. ... Bayram tatilini geçirmek için kafi- Je le Uludağ gitmişlerdi. md gü küfe sky talim ediyordu, fakat henüz iyice becer:mediği için, kimsenin gö- züne görünmeden tenha bir sahada haykırdı. Fakat o erkek hiç kımıldan- madı, Şüküfe iyi f-en yapmak usulü- nü bilmiyordu, Hızla tleriledi ve ken- disini Mazhar Güneşin kolları ara- sında buldu. Gözlerini açarak: — Neden kenara çekilmediniz? de- — Yolu değiştirmek size düşerdi. — Bırakınız beni de devam ede- di. yim. — Neden? Rahat değil misiniz böyle? Şu kar çölünün ortasında iki- miz yapayalnız ne iyi bir şey! — Siz şiiri hatıra defterinize yam- nz da beni bırakınız. Mazhar Güneş hiç aldırmıyor, genç kızı kollarının arasından bırâkmı- — Terbiyesiz! diye azarladı. — Ne deseniz nafile, Bir kere meme Tazı olursunuz, ondan Sonra bırakırım. — Ne dediniz? — Razı olmuyorsanız daha Öl. Böyle kollarımın arasında durursu- NUZ, Beş dakika geçti, on dakika geçti, Zavallı Şüküfenin kimse imdadma yetişmiyonlu. Çare yok, razı olmak âzımdı. Nihayet, Şüküfe kurtulunca, ağır ağır eldivenini çıkardı ve bütün kuvvetile Maşhar Güneşin yüzüne bir tokat indiri. Delikanlı hayretle genç kızın yü- züne baktı, O şimüi hızla ileriliyordu. Delikanlının yüzünde ince perrsakla- rın izleri uteş gibi sızlıyordu. *.. Mazhar Güneş o gün akşama ka- dar her yerde Şüküfeyi aradı. Fakat bulamadı. Akşam üstü otelin önünde görünce yanına yaklaştı: — Bonsugr, hanımefendi. — Vay, siz ;nisihiz? — Bu sabahki münasebetsizliğim- den dolayı affınızı ricaya geldim. — BHangi o münasebetsizlik? Ha... Affedilec»k bir şey görmüyorum. Te- katı attım, besap görülmüş oldu! Şüküfe sonra bahsi değiştirdi: — Yarı sabah gidiyorum, dedi, — Neden? ; Şüküfe annesinin o mektubundan yalnız bir kaç satır gösterdi. Annesi onu çağırıyordu. Fakat mektubun ak tında istersen kuz'nlerinle daha ka- Jabilirsin Jiyordu. Şüküfe bu parça yı Mazhar Güneşten gizlemişti. — Gideceğim, diyordu. Hem Aziz de gelmiş... Çok terbiyeli, gürel bir delikanlı... Mazhar Güneş içinden: — Bu tâfsilâtı bann neden veriyor? diye düşünüyordu. se. Şüküfe İstanbula dönerken vapur- da Mazhar Güneşi görünce hayretler içinde kaldı. Delikanlı onun merukinı teskin için bir telgraf gösterdi: «Sensiz duramıyorum. Çabuk gel « Perran», — Bu Petran da kim? — Artık orasını sormayınız. — Herhalde zevksiz bir kadın. — Neden? — Çünkü sizden hoşlanmış! Mazhar Güneş vapurdan çıkarken telgrafı Şökülenin yanında unut- muştu. Şüküfe merakla bunu tetkik ederken gülmeğe başladı. Çünkü tel- grafın Bursadan çekilmiş olduğunu anladı. Mazhar Güneş onu kıskan- dırmak için kendi kendisine bir tei- graf çekmiş, kurnazlık etmişti. Eve girince Mazhar Güneşe ile fon etti: — Şey, dedi... Ben de çok zevksiz bir kızım, anladınız mı? Hikâyeci Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Halâskârgezi caddesinde Halk, Taksim: Nizameddin, Tar- labaşında Nihağ, Beyoğlu: Kan- zuk, Dairede: Güneş, Galata: Topçular caddesinde Sporidis, Ka- sımpaşa: Vasıf, Hasköy: Halıcı- oğlunda: Barbut, Eminönü: Sa- Uh Necati, Heybeliada: Halk, Bü- yükada; Halk, Fatih: Hamdi, Ka- ragümrük; Ahmed Suad, Bakır- köy: Merkez, Sarıyer: Nuri, Aksa- ray: Etem Pertev, Beşiktaş: Nail, Kadıköy: Rifat Muhtar, Modada: Alâeddin, Üsküdar” İttihad, Fe- ner: Emilyadi, Beyazıt: Kumka- pıda Belkis, Küçükpazar: Hasan Hülüsi, Samatya; Çula, Alem- dar: Divanyolunda Esad,Şehre- mini: Topkapıda Nazım. ırma Kadıköy Askerlik Şubesinden; Mutad olan bu seneki (937) Nisan celbinde aşağıda yazılan . ve sınıflar askere gönderilecektir. ye askere 2 eETT gündiye kadar gitmemiş olan 316 330 (dahil) doğumlulara kadar olan piyadeler. 2 — 316 doğumludan 331 (dahil) 'döğumlulara kadar olan mızıka, jandar« ma, ve gümtük sınıfına ayrılmış olanlar, 3 — 316 doğumludan 332 (dahil) doğumlulara kadar olan deniz sınıfına ayrılmış bulunanlar. i Yukarda üç madde ile gösterilen des ğumlulardan ve sınıflardan olanlar şim“ diden hazırlanmaları ve askeri kayitles sini yoklamak üzere 17/4/937 gününe kader gelmeleri lâzımdır. 4 — Toplanma günü aynca bildiriler