Fenerbahçeliler Izmir Üçok takımını bir sıfır mağlup ettiler Fenerbahçe hücum hatının bozuk oyunu, Üçoku böyle az bir farkla yenmesine sebep oldu Fenerbahçe - Üçok takımları dün milli küme karşılaşmasını Taksim sta dında yaptılar. Fakat hiç te beklen- diği kadar zevkli bir oyun seyretme- dik. Maç birçok safhalar geçirdi. Bazan bir Klasa futbolü bazan o klasa yükselen takımı tanımıyacak kadar silik bir oyun bazan Fener- bahçe taraftarlarını heyecana sevk eden tehlikeli dakikalar geçirten saf- rı oldu. Sahada dün beş bini mülecaviz bir iri kütlesi vardı. Beşiktaşın bu takım karşısında m oluşu Fe- nerbahçe karşilaşmasına bir ehem- miyet verdirmiş, bu seyirci kalabalı- ğını günün cumartesi olmasına rağ- Taksim stadına toplamıştı. Ev- zmivliler siyah beyaz forma- ya çıktılar ve alkışlan- dan Fenerbahçeliler çık- ağı a Ali ve Esad yok. Merkez mühacim mev- e Bülend alınmış, Ni de ta kımdaki yerini almıştı. Oyuna Şazi Tex idaresinde başlandı. Ve Fe- ı oyuna çok canlı başladı. Jaha ilk dakikadan İzmir nr i şti. Hücumlar i takip ediyordu. Bu arada bir hücumda Fikretin çok bir vuruşu kaleciyi aşmasına direği yalıyarak avuta gitti Bülendin muhakksk denecek salı kaçırması takip etli Ye- kolaylıkla gollük vaziyete gi- , fakat bir türlü gol çıkara- Rıza nerbahçe Oyun rağmen Bunu & İzmirliler hücume geç- onlar da boş kaleye bri gol kaçırdılar, Bu tehlike Fener taraftar. larını epice korkultu. Tekrar hücu- ma arı lâcivertliler bütün rağmen neticeyi değişti- er ve devre de Fenerbahçenin eti alında beraberlikle bitti. devreye başlandığı vakit şekil aldı. Hattâ Izmirlile: Fenerin yaptığı hücumler Na azla çalıma kaçması yüzünden , iz kalıyordu. Fener epice tehlikeli dakikalar geçirdiler. “Gene soldan bir hücum- da Fikreti hatalı bir şekilde durdur- dular. Çekilen favulü Bünled bir ka- ia vuruşlle İzmir ağlarına taktı. Bu gol İzmirlileri daha ziyade can- landırdı. Derhal hücuma geçtiler. On dakika kadar oyun Fener nısıf sâha- sında oynandı, Sarı lâcivertliler bu tazyikten kurtulmak için çok müşkü- On dakikalık bir baskın- sonra oyunda tekrar tevazün lât çektiler Esasen oyunun bundan sonrası bir seyredilecek şökle girdi. Hü- rşılıklı oluyordu. Yalnız r muhacim hattı Fikret müstes- na İyi bir oyun oynamıyordu. Onle- rn bozuk oyunu Fikreti de işe ya- ramaz bir hale koymuştu. Hücum hattının bu bozuk oyunu tabildir ki karşı taraf hücum hattına daha canlı gör- İ Fener muhacimlerinin İzmir kalesine hücumu | Üçok - Fener maçından bir enstantane: Niyazi kafa vuruyor fırsat verdi. Ve Fener müdafaası çok çalışmak mecburiyetinde kaldı. Ve tehlikeli anlar geçirdi. Fener hücum hattı bir parça müessir bir oyun oy- namış olsa idi netice hiç şüphe yok ki daha büyük bir farkla bitebilirdi. Oyun bu suretle Fenerbahçenin. bir sıfır galibiyetile neticelendi. Nasıl oynadılar? Fenerbahçe takı- mmnâa Hüsameddine pek fazla iş düşmedi. Müdafanda Yaşar iyi bir gününde idi, Lebip çok çalıştı, tüket daha tecrübesiz olduğu bazı yaptığı hatalarla görülüyordu. Reşad mus vin hattının en iyisi, Aytan vasat, Ce- vad birinci devrede iyi ikinci devrede yoruldu. Niyazi çok çalıştı. Fakat ek- zersizsiz oluşu bir parça onu oyuna yabancı biraktı, Şaban takımında en | çok çalışan oyuncu idi. Bülend gali- biyet golünü yapmasına rağmen çok asabi oynadı. Bu asabiyetiir ki bir ua iL li A EŞ İ başlamıştır. Çifçi, âni bir don ve kış- çök gollerin kaçmasına Sebep oldu. Naci fazla çalım yaptı, Onun çalım merakı hücum batlını Adeta felce uğ | rat. Fikret top geldiği >: bil çokiyi, fakat ona da topu bir tür- iü götüremediler. İzmir Üçok: Kaleci iyi idi, ayni za- | manda çok şanslı müdafaası fena değildi. Muavin hattı Fener hücum | hattının bozuk oyunu onların işini bir | parça kolaylaştırdı. Hücum hattı, sol açık Yena değil, sol iç santrfor vasat, Sald en iyileri, sağaçık vasat, heyeti | umumiyesile canlı bir oyun oynu- | yorlar, fakat anlaşma yoktu. Bugün Beşiklaşla karşdaşacaklar, Geçen haftanın mağlübiyet acısile, oy- rıyacak olan siyah beyazlıların İz- mirlilerle karşılaşması muhakkak ki büyük biralâka uyandıracaktır. M. Kemâl Erzurumda çalışma ayları Erzurum. (Akşam) — Bu yıl Era Tum iklimi eşsiz bir tezahür göster- mektedir. Bir aydır âdeta bahar he sını andıran günler şehri kış ataletin- den kurtarmış ve umumi bir faaliyet tan korkmasa ekime bi | Maamatih bu işte cesaret vardır. Doğunun kusa süren yazı, hiç oln yan baharı ve çok yağmurlu geçen sori baharı bu bölge çifçilerine topraktan tam bir istifade için az vakit bırak- maktadır. Toprak ürünlerinin yalnız hububat kısmından mühim istifade bekliyen çifçi, ekim, hasat ve harman işlerini çok dar zamana sıkıştırmak | mecburiyetinde kalmıştır. İşte bu yüz- | den makineli ziraat işine devletin ver- diği önemi çok istekle beğenen ve 98- vinçle bekliyen çifçilerin gelecek yıl- lardâ kombinalardan çok fayda gö- recekleri muhakkaktır, | 937 yazı Doğunun en büyük şehri | tarihi Erzurum için yenileşme senesi | olacaktır tıyacaktar, göstereni 400 » 800 » 150 » — ecnebi memleketler: Seneliği 3600, alı aylığı 1900, Gş aylığı 1000 kuruştur. “Adres tebdili için yirmi bep kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Muharrem 22 — Ruzu Kasım 148 8 İsesak Güzey Üğle İkindi Akşam Yatsi E 98 MOR S40 ŞİT 1200 1 Va. 3.55 5,39 127 184 18,37 30,10 4 Nisan 1937 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SOLEYMAN KANİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tetrika No. 858 Genç kadın Abdülhamide, “Sen sanki beni almakla nekazandın? Sen insana koca olacak adam mısın ,, dedi — İşte kızım kocan! Diye çavuşu takdim etti. Dürrü- yekta çavuşu görünce fena halde mü- teessir olarak; — AN Diye içini çekti; baygınlık geçirdi. Çavuş ise ummadığı böyle bir nimete nalliyetinden dolayı pek seviniyordu 'Herekeye gelince Dürrüyekta ken- disini trenden atınağa kalkıştı. Ça- vuş zaptetti. Konyaya çıktılar. Dür rüyekiş başmı taşlara vuruyordu. Aradan dört sene geçti Bir gece Hacı Mahmud efendi ber- mutad Abdülhamide roman okuyor- du. (Hacı Mahmud efendi prens keli- mesine rasgeldikçe pernes okur, Ab- dülhamid bıyık altından gülerdi. Sa- raylılar Abdülhamidi iyi fransızca bilir sanırtardı.) Abdülhamid — Dün gece rüyamda Dürrüyektayı gördüm. Ne olmuştur? Halini bir tahkik ediver, Der, Konya valisine telgraf çekili hali anlaşılır: Dürrüye hanımın iki çocuğu olmuştu; kocasından, ma- işetinden memnundu; vekit ve hali yerinde idi, Oturduğu Köyü ıslah et- mmişti. Dürrüyekta hanım ım te İs- tanbula gelerek Hay çayırna karşı bir ev almış, orada daha bir kaç sene yaşatmıştı. Suçumuz ne? Mabeyinci Arif beyle Ahmed Şev- ket ve Rıza paşalar Avrupaya kaçtık- ları vakit Abdülhamid Arif beyin kız kardeşinin kocası İstanbul dörüncü belediye dairesi Mustafa beyi firari- leri avdete kandırmağa memuren Av- rupaya göndermişti. Mustafa bey muvaffak olamıyarak dönünce menküb olmuş, (kaçak ak- rabasile birliktir.) di verilen bir jurnal üzerine kendisi ile reflkasi ve ailesi nezaret altında evlerinde mah- pus gibi kapalı kalmağa febar edil- mişti. Tabii bu tazyiklerde sarayca Arif beyi ailesini kurtarmak için av- dete razi etmek müksadı da takib olunuyordu. PBü nezaret ve tazyik çenberi gün geçtikçe o kadar sıkıştır rümuştı ki bu aile efradı evden çıkıp zaruri havayici bile tedarik eğemi- yordu. Hele kadınlada tahammül ede- hal kalmamıştı Yalnız Mustafa beyin haremi ne yapıp yaparak fırsat buluyor, arada bir sokağa çıkıyor, tanıdıklarından ona, buna beyhude derd yanıyordu. Bir gün yolda tüfekçibaşı 'Tahir pa- şaya tesadüf etti. Yanaşarak ve kim olduğunu anlatarak feryad ve figana başladı Çekliki İz yetmez mi? Kar- deşim Avrupaya kaçmış İse bizim ne suçumuz, ne günahımız var ki başı- mıza bu haller geliyor? Yiyecek ek- meğimizi tedarik edemiyoruz, Allah, resulullah aşkına halimize merhamet et! Bizi bu belâdan kurtar! Diye sızlandı. Tabir paşa kadının haline acıdı. Aldı, sarayda kendi dal- resine götürdü. Padişaha: (Ah ve fi ganları asümana çıktı. Bunların ne kabahatleri var ki böyle aç, biilâç bı-” rakılıyorlar? Buna hünkârımın rıza- sı olamaz. Bu «ile affı şahanelerine uğramadıkça ben bu kadını ösireden çıkartıp evine iade edemem!) diye maruzatia bulundu. Abdülhamid tüfekçi başısından merhametsiz, refet ve şefkatsiz dav- ranmağı münasip görmedi! Kadının evine fadesile Mustafa bey ailesinin gördüğü tazyiklere nihayet verilmesini, hattâ Mustafa beyin &s- Kisi gibi memuriyetine devam eyle- mesini irade etti. Felek hanımm sergüzeşti İkinci sultan Mahmudun çok za- man yaşıyan ve Beylerbeyi üstünde- ki köşkte oturan dördüncü kadın efen- disi Nurtab kadın Felek isminde bir kızcağızı kendisine evlâd edinmiş, tekmil malını bu kıza bildirmişti, Ka- dın efendinin 1303 senesinde vefatın- da Abdülhamid (hansdana aittir) di- ye bütün bu malları zaptetti. O za- man on bir yaşında bulunan Felek de( irsen) denilerek ona intikal etti. Bir kaç sene sonra Felek Abdüllami- de gözde oldu. Felek elâ gözlü pek güzel bir ha- nımdı. Abdülhamid kendisine ziya» desile düşkün görünüyordu. Fakat Felek hanım hoppa, fütursuz, ağzını tutmaz bir saraylı delisi idi. (Sarayda bu mizacda olanlara kurşun altı deli- si derlerdi.) Abdülhamide ikide, birde; — Sen sanki beni almakla ne ka- zandın? Ben ihtiyar bir adama karı olmakla gururianscak nuyım sanki? Sen insana koca olacak adam mısın? Bugün beni, yasın başkasını alırsın! gibi serzenişlerde bulunurdu. Abdül- hamid de delişmen kızı teskin için te minat verirdi. Feleklen çok hi yordu. Felek hanımım ikbali iki sene sürdü. Abdülhamid her mülâkatta disine analığı sulten Mahmud mından kalan mücevherleri birer, birer veriyordu: Tanesi beş kırattan aşağı olmıyan pırlantalar, pırlanta. lar ile sarılmış musanna bir saat, bir zılı büyük k hanı- r kızı İstifraz et- nler #ki saat goğ- ri ona yeti ier. Felek hanım buna son derecede tutulur. Fakat elinden ne gelir! Fe- lek hanıma bir gece nöbetçi olduğu Der. Abdülhamid odasına gelip Fe- Teği göremeyince sorar; İtizar eti! Cevabını alır; kalkar, Feleğin oda- sne gider. Kadını elmaslarını tak- muş, piyano çalarken görür. Gelmeyi: şinin sebebini sorar, Felek — Gelmiyeceğimi Abdülhamid — Sebebi? Felek — Benim üstüme başkasını, hem bana en zıd gideni almışsın! Abdülhamid küskünlüğün sebebini anlayınca “öbessüm ederek Felek ha- nımın çenesini okşar; çekilir. Güözdeler padişaha doğrudan doğ- ruya vaki olacak ricalarını hünkârın hususi masası üstüne bıraktıkları va- rükalarla arzederlerdi. Abdülhamid bunları görünce iradesini verirdi. Felek hanım ertesi günü yolunu bulur, bu masanın üstüne çıraklığını istirham İle bir varaka bırakır; alınıp slınmadığını anlamak üzere iki gün sıraya yoklar; kâğıdının yerinde dur- duğunu gördüğü için üçüncü bir de- fa daha odaya girer. Bu defasında Abdülhamid üste gelir. - New? Diye kâğıdı tlır; çıraklık istemesi- nin sebebini sorar, Felek hanım da yüreğindekileri ortaya döker, Abdülhumid — Bilmez misin ki ben seni severim! Felek — Ben gecelerdir yastikları- mi ısırıyorum. Sabahlara kadar uyu- muyorumi Abdülhamid kâğıdı yırtar; Feleği arkasından kucaklar. Felek hanım kurtulmak için padişaha bir dirsek vurur. Şiddetli darbe Abdülhamidin burnuna tesadüf eder. Hünkârın bü- yük burnundan ken akmağa başlar. Felek hanım bu heli görünce bir sad- meye uğramış gibi — Ayi Diye bağırır. Mendilini burnundan ayıramıyan Abdülhamid: — Şiındi seni azad ettim. Saraydan e, yaptığına bin defa pişman olan ve pek 3iyade korkan Felek: — Beni dövi Öldür beni! Bana gir zab etme! Beni azad etme! Diye yalvarıp ağlamağa başlar; p8* gizi ayağına düşer; dizlerine sar» , Yerlerde sürünür; dizlerine bir ağırlık çöker. Abdülhamid kaldırma ğa çalışır; acır, fakat fikrinden dön mez. Nihayet Hacı Mahmud elendi ri (Arkası var)