iile ahbab oldu. 19: arise on parasız gelip on sene nazırlık eden genç: Mösyö Thiers am “ Thiers tarihi , müverrihi 1830 ihtilâlinin eli kalemli yaman bir kumandanı olmuştu... Mösyö 'Thiers'in hayatını anlatan B. Jorj Lökont: z - Ona ilk defa rasladığım zaman öleli otuz iki sene olmuştu! diyor. Mösyö Thiers 1877 de öldüğüne gö Te, ben kendisini ölümünden 60 sena sorira tanımış oluyorum. v.. 15 Nisan 1797 de bayan Madlen-Ma» ri Amy dünyaya bir oğlan getirdi, Çocuğun babasınm bay 'Thlers ismin- de biri olduğumu söyledi. Fakat nere- de bulunduğunu söyliyemedi, 15 Mayıs 1797 de bay Thiersin ka- nsı öldü ve Thicrs, Madlen - Mari Amy ile evlendi, Amynin çocuğu da, doğduğundan bir ay sonra babasinm, meşru evlâdı sayıldı. Bu evlâd babasının yüzünü tanı- Yyamağdı. Bay Thiers gene ortadan kay« boldu. Adolf 'Thiers büyüdü, Fransa tari- hinde önemli bir mevki sahibi oldu, “Bir kaç kere nazırlık etti ve o zaman babâsı meydana çıktı. Daha doğrusu pek çıkmadı, Adolf Thiers'bu acaib Babaya el altından bakmağa başladı. Hattâ yalnız babasına değil, babasi- nın nikâhsız kadınlardan peydah- ladığı çocuklara da baktı. Onları ufak tefek işlere de yerleştirdi. — İyi adam! diyeceksiniz değil mi? Hayır, annesine bakmadığı için iyi adammış denemez. Annesine iki oda tuttu ve az bir aylık bağladı, Nazır olduğu zaman iki yüz leli, olmadığı zaman iki yüz frank veriyordu. Ne mutlu annesine ki, Mösyö 'Thiers 1830 dan 1840 a kadar nazırlık etti. Bayan Thiers 1851 de öldü. Bey 'Thiers cenazede bulunmadı. Tabutu Yalnız iki kişi mezara götürdü. ... Mösyö Thiers Marsilya lisesinde okudu. Mektebin çok çalışkan bir ta- lebesiydi. Burada bir parantez açayım, Frans ; sa tarihinde bay Thiersin ismi hep' Mösyö 'Thlers diye geçer, Hattâ Jorj Lökont onun kartvizitini - görmüş, Adolf Thiers değil, Mösyö Thlers yas zılıymış. Mösyö Thiers daha lisede iken ken» dinde hatib olmak istidadını gördü... Odasında iskemleleri yanyana dizer ve sanki kalabalığa hitab ediyormuş gibi nutuk söylerdi, Liseyi bitirdiklen sonra hukuk tah silin için Eks-an-Provansa gitli, Ora» da hukuku bitirdi. Uzun zaman avü- katlık etmedi. Tarih ve edebiyatla uğraşıyordu. Günlerden bir gün Eks-an-Proyans akademisi Vovönarg hakkında bir etüd yazma müsabakası açtı. Müsa- bakayı. 'Thiers kazandı, fakat jüri heyeti, birinciliği kendi hemşerilerin- den birine vermeğe razı olmadılar, Ettesi sene ayni etüdü gene müsaba- kaya koydular. Bu sefer Thlers mü- sabakaya müstear isimle iştirak etti Ye gene kazandı. İkinciliği de bir $6- ne evvelki etüdüne verdiler. Bu su- retle müsabakayı yalnız kendisi kâr sanmış oldu. ... Eks-an-Provansta tarihşinas Minyo Bu ahbablık ömrü- nün sonuna kadar sürdü. 1821 de be- raber Parise .gittiler. Bir odaya yer- leştiler va beraber çalışmağa başladı- .olar, Mösyö Thiers yeryüzünün en ça- işkan adamlarından biriydi. Günde on beş saat çalışır ve bu &rada da İs- tikbaline hayrı dokunacak kimseler- Je görüşür, büyük salonlara girip çi- kardı. Hattâ ata binmesini de öğren- di, Yetişmek, sivrilmek, mevki sahibi olmak için yetişmiş, sivrilmiş, mevki sahibi olmuş kimselerle temas etme nin faydalarını kavramıştı, ... 'Thiers, Pariste, büyük ihtilâli ya- şamış pek çok kimse ile tanışmıştı, O Sıralarda da tarihi yazıyordu. İhtilâ- li yaşamış olanların anlattıkları çok İşine yarardı. Buna rağmen 'Thiers ta- rihine kıymet vermezler, Bilhassa üs- Mibu ve görüşleri çök basittir, Teker- rürlerle doludur, Mösyö Thiers İhtilâli yaşamış olanların başında da bay Talleyran vardır. Bay Talley- ran evvelâ Mösyö Thicrsten hoşlan- madı, Fakat gitgide ilgilenmeğe baş- ladı ve bir gün ondan bahsederken! — Çok zeki bir genç, çok da nükte dan, Fransayı mahvedecek! dedi, Derken aralarında kimsenin bil. mediği bir hâdise oldu ve bir gün de 'Telleyran gene ondan bahsederken: — 'Thierse sonradan görmüş diyor- Jar, yanlış, o görmüş ve geçirmiş bir insandır! dedi, Mösyö Thiers bay Talleyranın ada» mı olmuştu Her gazeteye de her mevzua dair, iktisada, nafıaya, fenne, politikaya, edebiyata, sanata dair ma kaleler yazıyordu. Bu makalelerdeki fikirlerin hemen hepsi başkalarının Bay Talbeyran * fikriydi, fakat öyle ustalıkla kalem kullanıyordu, ki kendi fikirlerimiş gibi satıyordu. Ancak sanat bahisle- rindeki anlayışsızlığı mücerrepti, Mü- dafaa ettiği eserler âdi, kıymetsiz, batırmağa çalıştıkları ise şabeserlerdi. Bir gün nasılsa meşhur Ojen Dö- lakruayı müdafaa etti, Hep âdi eserleri beğenen Thlersin rasıl olup tâ Dölakruayı beğendiğini merak edenler bu meraklarını niha- yet hallettiler. Meğerse Dölakruanın babası bay Talleyranın dostu imiş. “e. > Parise on parasız gelen Mösyö Thi- ers 1830 ihtilâlinin meşhur siması ol- du. 26 temmuzda hükümet matbuat hürriyetini bir.emirle kaldırdı, Der- hal National gazetesinde Mösyö Thi- ersin riyasetinde bir toplantı yapıldı. Mösyö Thiers: Bu emri dinlememeli- yiz! dedi, Hemen hükümeti protesto eden be- yannameler yazıp dağıttı. Yollarda da ilk silâhlar patlamağa başlamıştı. Mösyö 'Thiers Monmoransiye gitti, Ordu ihtilâli bastıramıyordu. Da- hyordü. Bunu haber alan Mösyö 'Thlere Parise döndü ve derbisi gu be yannameyi neşretti: «10 uncu Şarl artık Parise döne- mez, milletin kanını döktürdü. Eğer cumhuriyet İlân edersek inkısama uğrarız, Avrupayla darılırız. Orlean dükü ihtilâlin ülküsüne sadık bir prenstir. O bize karşı döğüşmedi. Onu başımızda görmek istiyoruz. Fransız milleti ona tdcını giydirmelidir.» 7 ağustosta Orlean dükü 1 inci Lul Filib olarak tahta çıktı, 10 uncu Şarl İngiltereye kaçtı. ... Mösyö 'Thiers Eks-an-Provensten 1830 da mebus intihab edildi. Maliye nezareti müsteşarı oldu. Bütçe mü- zakeresi sırasında söyledi <Mükel- leflerin servetlerini ele geçirmek Pransada günden güne inkişaf ı bir sanat haline gelmiş!» sözü meşhurdur. O tarihten sonrada meliyecilik tahsiline başladı. Çok çalışlı, fakat bir türlü maliye nazırı olamadı, 1830 dan 1840 a kadar, pek kısa fasılalar- Ja muhtelif nezaretlerde bulundu, 1836 dan 1840 a kadar da iki kere baş- yekil oldu. Mösyö Thlerse göre, başaramıyaca- Kı hiç bir iş yoktu. Bir gün, bir dostu ile görüşürken, güzel sanatlar direktörlüğüne nam- zedliğini koyan birile hiddetli konuş- tu ve haykırdı: — O ne kadar bu işi başaramazsa ben de... Dostu gülürhsedi: — Görüyorsun ya, başaramıyaca- gın herhangi bir iş bulup söyliyemi- yorsun. Mösyö Thiers katılarak güldü: w- Doğrul. Bir gün kendisinden mühim bir iş istiyen birine haykırdı: — Ben nasıl eczacı olamazsam, sen de bu istediğin işin ehli olamas- sin. Ve derhal Mâve ekti: — Hiç değilse ben kimya okudum!, '.. Kral Lui Filip Mösyö Thlersi çok severdi, Ona «benim tonton nazırım» «tonton . başvekilim» derdi. Meşhur bir de sözü vardır: — Onu-sevmemeğe başladığım zâ- man bile hoşuma gidiyordu! demiş. Mösyö Thiers de: — Kral benimle konuşmaktan hoş- lanırdı, diyor. Konuşmaları da cidden eğlenceliy- di. Biribirlerine karşı daima müta- yakkız devranırlardı. Biribirlerini sevmekle beraber, biribirlerinden şüp- he ederlerdi. Bir gün Mösyö 'Thlers; — Haşmetmeab ben zarif adamım!, Kral gülümsedi: —-Ben sizden çok daha sarifim, çünkü söylemiyorum! cevabını verdi, ç RR Tür era e Tetrika No. 57, “Ittihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb Talât bey, Enver paşa aleyhinde umumi bir hoşnutsuzluk meydana getirmek üzere geniş bir propaganda yaptırıyordu Enver paşayi devirmek mümkün mü idi?. Fakat Talât beyle arkadaşları, bu yolu tercih etmezlerse -Enver paşa â- leyhinde- vaziyete tamamlile hâkim ol- mak için, ikinci bir şıkkı kabul etmek mecburiyetinde idiler. Bu takdirde vakit geçmeden. derhal mukabil ha- rekete geçecekler, Harbiye nazırnm gafil bir zamanını bularak onu bir- denbire mevkiinden uzaklaştıracak bir tedbir alabilirlerdi.Gerçi bu yol, çok tehlikeli ve -görünüşe göre- muvaffa- kıyeti pek az, ayni zamanda büyük bir cesarele ve el çabukluğuna ihtiyaç gösteren bir hal tarzı idi, Bununla be- raber bu, Enver paşanın eliride büyük kuvvetler bulunmasına rağmen, pek de imkânsız değildi. Çünkü Enver paşa, o günlerde pek iyi biliyordu ki (Yakub Cemil mese- lesi) #le maruz kaldığı diğer entrika ve - hatıra gelmez - (emrivaki) lerden sonra «İttihad ve Terakki; içindeki tarafdarlarını kaybetmişti. Binaen- aleyh bu vaziyet, muarızlarına böyle bir cüretle harekete imkân verecek kadar müsaiddi. Talât beyle arkadaş- ları, şayed bugünlerde buna cesaret edemezlerse, kendisi yeniden cemiyet içinde kuyvetlendikten sonra, ileride bu kabil bir teşebbüse girişemezlerdi. İşte Enver paşa, kendi aley- hinde ihdas edilecek < vaziyeti, bu iki şıklan birinin tercih edilmek suretile meydana geleceği- ne kanaat getirmişti. Fakat heriki şekil karşısında da şüpheyi davet ede- cek bir harekette bulunmamağa karar veren Enver paşa, muhitine vaziyetin- den katiyen emin, bu gibi dedikodula- ra lâkayd ve hiç de mütecessis olma- dığı tesirini veriyordu. Dedikoduların daha başka mahzurları vardı.. ri gitmişti ki:-(Yakub Cemil, mese- lesi) - “kapanıp . bittikten — sonra, bu vaka dolayısile Talât bey- le kendi arasındaki mevcud ihtilâfı ima ederek, Talât beyin muhitinde ve (Merkezi umumi) de dönen entrika ların, söylenen sözlerin münhasıran kendisile arkadaşlarına müteveccih olduğunu baftisetmek istiyenleri hiç söyletmek istemiyordu. Harbiye nazı- rı, kendisine bu gibi lâkırdıları geti- renlere söz İmkânı verdiği takdirde büyük bir dedikodu kapısını açmış olacaktı. Bu da - yukarıda kaydetti- ğim sebepten dolayı - işine gelmiyordu. Bütün bu sebeplerden başka Enver paşayı düşündüren başka bir endişe de vardı: Talât beyle aralarında bir ihtilâf bulunduğunu etrafına hisset- tirince, bu yalnız cemiyetin mahrem ve mahdud bir muhitine İnhisar etmi- yecek, halk tabakalarına kadar sira- yet edecekti. Bunun en büyük mah- zuru, cephelerde çarpışan küvvetlerde tesirini göstermesi idi, Harbiye nazırı, manen, maddeten zayıf olan bir hükü- metin harbi idare edemiyeceğini bili- yordu. Harbiye nazırı, bir nevi münzevi hayat yaşamağa başlamıştı Maamafih Enver paşanın tercih et- tiği bu müfrit menfi hareket, . haleti ruhiyesi üzerinde de hiç de müsbet ol- mıyan tesirler yapıyordu: Muarızları- nın entrikaları karşısında mütevekkil bir eda alarak gafil gözükmek için du- dakları üzerine süküttan bir kilid vu- ran Enver paşa, kendi benliği içinde bir nevi inziva hayatı yaşamağa baş- ladı. O, arkadaşlarile, maiyeti ile bü- tün münasebetlerini nihayet resmiyet hududu dışma çıkarmak istemiyordu. Harbiye nazırı son zamanlarda takın- dığı bu tavır ve hareketlerle âdeta bir merdümgiriz olmuştu. Enver paşanın dimağını işgal eden bu düşüncenin mahiyetine nüfuz ede- miyenler, son günlerde gösterdiği bu değişiklikle onu muhitinden uzaklaş- maâğa, hiç kimse ile hususiyet peyda etmek istemiyen bir gurur İle hareket etmeğe karar verdiğini sanıyorlardı. Halbuki baş kumandan vekili, mua rızlarını gafil avlamak için düşündü: Hü plini bu rte tatbik etinek İster. paşa bu hususta o,kadar ile- . ken, memlekete, hususile «İttihad ve Terakki» mensupları arasındaki mas nevi nüfuz ve mevkiini de sarsıyordu. Bu hareketin muzır akislerini ve ken- di ruhi vaziyeti üzerindeki tesirlerini takdir edemiyen Enver paşa, cemiyet içindeki tarafdarlarını günden güne kaybettiğinin farkında değildi. Enver paşanın aleyhinde umumi bir hoşnutsuzluk doğurmak için... Halbuki propagandanın,” telkinin politika ve pârti işlerindeki büyük To- lünü pek iyi bilen Talât bey, rakibinin tuttuğu bu süküti ve menfi sistemin büsbütün zıddını tercih etmekte fay- da görüyordu. Dahiliye nazırı, (Yakub Cemil meselesi) nden Sonra «İttihad ve Terakki» camiası içinde baş göste ren buhranı - yukarıda anlattığım gi- bi - 332 kongresile izale ettikten son- ra, Enver paşa aleyhindeki propagan- da ve telkirilerine kuvvet ve şiddet vermeğe başladı. Onun bütün gayesi, harbin verdiği ıztıraplı ve mahrumi- yetli vaziyetten istifade ederek Enver paşanın şahsı aleyhine umumi bir hoş- nudsuzluk cereyanı vücuda getirebils mekti, . Bu düşünce ile hareket eden Talât bey, gayet kurmazcasına tertib ettiği muntazam bir programla mütemadi- yen çalışıyordu. Dahiliye nasır, ken- disine çok yakın ve emin olduğu kim- selere, açık bir lisanla, Enver paşanın bütün hareket ve icraatını şiddetle tenkid ve bu hareketlerin muzır ve fe- na neticelerini uzun uzadıya tahlil ve tefsir ediyordu. O, meselelerin, ha diselerin bütün menfi seyirlerindeki mesuliyeti münhasıran harbiye nazi rına yükletiyor, müştereken yaptıkla» rı, İakat neticesi iyi olmıyan işler kar şısında da - herkesten evvel «en kuv- vetli şikâyetleri kendisi izhar ediyor du. du: Şayed bulunduğu muhit, daha ihtiyatlı söz. söylemeği icab ettiriyore sa, O zaman «İttihad v”Terükkis “nin bu tecrübeli lideri, Enver paşa hakkın- daki fikirlerini, imalı, manidar cüm-” lelerle yanında bulunanlara telkin edik yor, çok kere harbiye nazırının ismini zikretmeksizin, harbiye nezaretinin hatalarına temas etmek suretile, Ens ver paşa aleyhinde bir kanaat vücuda getirmeğe çalışıyordu. i Bir taraftan doğrudan doğruya Tas lât beyin, diğer taraftan (Merkezi umumi) âza ve mensuplarından çoğu ile dahiliye nazirının en yakınlarının Giklerine, dostlarına tekrar ediyorlars dı. Bu suretle «İttihad ve Terakki: nir İdare eklği propagandanın kısa biR zamanda halk tabakaları arasında da yerleştiğini gören Talât bey, gösterdi ği gayretin büyük semereler verdiğini