AKŞAM 31 Mart 1937 - Japonlarla Çinliler birbirinden ,Amerika evlerinde konfor niçin nefret ederler?” Japonlar cemiyetçi, Çinliler ferdiyetçidirler. Çinliler, talebeleri olan uaponların başlarına musallat Ayni'ırka, hemen hemen aynı dine, ynı kültüre sahib olan Japonlar ile Çinliler birbirlerinden nasıl oluyor da öldürüp, nefret ediyorlar? Tokyo 80- kaklarını çiğniyen çekik gözlü, çıkık yanaklı, sarı yüzlü halk, Nankin so- kaklarında kaynaşan aynı çekik göz- Yü ve çıkık yanaklı halktan niçin nef- ret ediyor? Bunun başlıca sebebini Çinli ile Ja- pon arasında mevcud derin karakter ve ruh farkında aramak lâzımdır. Çünkü Japonlar, mili kültürlerini borçlu bulundukları Çinlileri bir tür- Tü affedemiyorlar. Çinliler ise bu sö bik talebelerinin başlarında hâkim ve höcü kesilmelerine tahammül ede- miyorlar, Japon kültürü Bugünün en büyük beş devleti ara- sında bulunan Japonyanın kültürünü asırdide Çin medeniyetine -medyun olduğu şüphe götürmez bir hakikate tir. Çin, Japonyaya resim yapmasını, şiir yazmasını, o emsalsiz minyatür- leri vücüda > getirmesini çiçek büyüt- me ve sevmesini : öğretmiştir. Japon şairleri, milli edebiyatlarını Çin şair- Jerinden aldıkları derslerle ihya etmiş- der, Çin yazısı ile kaleme almışlardır. Japon köylüsünün dini bile bugün Kanfuçuiş, Fao gibi Çin mütefekkir- dexinin. mahsulüdür. Fakat . Facizmi Jappna, öğreten Çinli ona bir türlü o mezhebin esasi olan «Kanaatkâr ol» felsefesini o öğretememiştir. Daracık bir adada yaşıyan kesif Japon kütle- *““ Yeri, açlıktan ölmemek için dalma ça- balamağa, gayri münbit ve çorak top- raklardan yiyeceği bir kaşık princi istihsal etmek için yarı tok gece gün- düz çalışmağa mecbur olduğu için bir türlü «Kanaatkârlık; o nazariyesini kendilerine mal edememişlerdir, Müthiş bir zelzele neticesi harab olan 'Tokyoyu on sene içerisinde eski- sinden daha mükemmel bir surette der bir Japon sinema- sı hinası, aşağıda solda? Bir Çinli tipi, sağda: Asri bir Japon güzeli imar eden bir miiletin asırlarca evvel büyük babalarından kalmış kırık dö- kük evlerde oturarak hayatından memnun olan Çinliden karakterce pek farklı olduğuna şüphe yoktur. İşte bu karakter farkıdır ki aynı ırk- tan, aynı kültürden olmalarına rağ- men Japonyalıyı bugün en medeni memleketlerden biri sırasına sokarken Çinlinin fersah fersah geri kaldığını bütün çıplaklığı ile ortaya atıyor. Ferdiyetçi Çinli Çinliler için dünyanın en ferdiyetçi insanları diyorlar. Çin tarihine bakar- sanız, bugünkü Çin hayatını müşa- bade altına alırsanız bu iddianın ne kadar doğru olduğunu derhal anlar- sınız. Çinli hihakkin tam bir ferdiyet- çidir. Tarlasınm bir kenarında müte- 3 olmalarını affedemiyorlar vazi klübesinde yaşıyan Çin köylüsü afyon piposunu yakar ve hayalâta da- lar. Dünya varmış, yokmuş, İspanya- da harb oluyormuş, veya Nankinde hükümet devrilmiş ona bunlardan ne? Çin değişiyormuş, muhiti değişiyor- muş, Bunların hiç biri onu alâkadar etmez. Çinli, kendine göre bir dünya kurmuştur. İşte bu ferdiyetçi dünya- sında harice metelik vermeden yaşar, Onun için en aziz olan şey serbes birakılmak hiç“bir şeye icbar edilme- mek, Çinlinin ferdi dünyasına'dokun- madıktan sonra ondan “istediğinizi alabilirsiniz. Bazı garpli: müşahidler Çin. köylüsünün hükümetin ağır ver- gilerine nasıl tahammül ettiğine hay- ret ederler, Çinliye büyük bir sabır izafe ederler. Halbuki ferdi hürriyeti- ne dokunulan Çinli insanların en sâ- bırsızdır. Hükümet onun hayatına ilişmediği için, onu kendi hayal dün- yasında yaşamağa bıraktığı için ver. gilere hiç ses çıkarmaz. Fakat hele muhitini, kendi yarattığı muhitini bir değiştirmeğe teşebbüs edin de ba- km! İşte bunun içindir ki Çinde garb idaresi hiçbir suretle muvaffak olama- mıştır, Her gittikleri yere kendi tarz- larmı sokmağa teşebbüs eden garb devletleri, Çinliyi de kendilerine uy- durmağa çalışınca büyük ve emsalsiz bir mukavemetle karşılaşımışlardır. Kendi hükümeti idaresinde bir koyun kadar uysal olan Çinli, ferdi hürriye- tine dokunulunca garb idaresi altın- da, her şeye bumunu sokan, her şeyi slah etmek istiyen ve Çinlinin keyfi- ni bozan garb idaresi altında gazaba gelmiş bir arslan kadar muannid ol- muştur, Deniliyor ki muasır Çinin bu vazi- yeti milli hissin ademi mevcudiyetin- den ileri geliyor. Fakat ferdiyetçiliğe bu kadar kıymet veren bir cemiyette il) binik nasl bulunabilir? Çinde, Nevyork (Akşam) — Amerika birle- şik hükümetlerindeki yaşama tarzı- nin Avrupadakinden başlıca, farkı di- ğer memleketlerde henüz lüks olan eşyanın burada zaruri ihtiyaçlar ara- sına girmiş olmasıdır. Yaşama tarzı- nın bu şekilde genişle: i umumiyet- le medeniyetin ilerile; ve objek- tif mânada ferdlerin sandetinin art- masına bir delil olarak görülür. Bu yazımda anlatmağa ağın bir Amerikan evidir. Böyle bir evin vaziyeti, evvelâ tabintile bulunduğu yere tâbidir. Meselâ Nevyork, ev olarak hemen hemen yalnız apartımanlar bu- Junur. Fakat bir apartıman dairesine girdiğiniz zaman bulacağınız şeyler küçük nüfuslu bir şebir veya kasaba- daki evdekinden pek farklı değildir. Fark, küçük nüfuslu bir şehirdeki ev- ler arasında ahbablığa mukabil ayni bir apartımanın daireleri arasında biribirine karşı olan yabancılıktır. Sizin üstünüzde oturan aile ile belki yıllarca bü kadar yakın yaşar ve bir kire olsun onu ziyâret etmezsiniz, Evlerdeki konfora gelince; 20-30 bin nüfuslu bir şehirdeki evde muhakkak elektrik ve su vardır. Su derken ha- tırlatmam lâzım ki Avrupanın bir çok yerlerinde olduğu gibi içilen su ile evde kullamlan su ayni sudur. Zengin veya fakir herkes kullandığı suyu içer. Tabii bu suyun fenni şekil- de temizlenmiş bir su olduğunu ve yaz kış kesilmeden aktığını söylemeğe lüzum görmüyorum. Her evde sıcak su tertibatı vardır ve gene her evde banyo muhakkak bulunur, Kışın kü- çük nüfuslu bir şehirde bile gireceği- niz herhangi bir evde ya kalorifer ve- ya acak hava ile ısınma tertibatı gö- rürsünüz. Amerikada gezdiğim bütün şehirlerde bu tertibatı olmıyan ev gör- medim ve hiç bir sobaya raslamadım. Bu tertibat ev yapıbrken evle birlik- te yapılıyor Ucuz fiate alınması ve bedelinin de uzun bir taksitle ödenmesi mümkün olduğundan her evde radyo bulunur. Buz dolabı olmıyan ev de yok gibidir. Telefonu bulunmuyan eve hemen he- men raslıyamazsınız. Yalnız Nevyork- ta telefonu olmıyan apartımanlar vardır, Fakat diğer şehirlerde bir çok siparişler telefonla yapıldığı için tele- fon zaruri ev eşyası sırasma girmiş- tir. Bir çok evlerde elektrikle işliyen çamaşır yıkama makinesi, elektrikli dir. Hattâ bu hususta bir Çin filezofu- nun şu sözü ne kadar şayanı dikkal- tir «Japonyada hükümet müthiş bir sansürle gazete ve neşriyâtı kontrol ediyor. Bütün Japonların aynı tarzda düşünmesini temine çalışıyor. Halbu- ki buna ne hacet? Bütün Japonlar esasen hep ayni tarzda düşünürler.» Çinde vaziyet bunun tamamile ak- si... Çin, cemiyetin esiri değildir. Çin- li her şeyden evvel yaşama tarzı hu- susunda kendi fikirlerine güvenir, Bü- yüklerini, cemiyeti kopya etmiye te- nezzül etmez. Bugün Nahkinde yaşi- yan Çinli, Amerikan medeniyetinin tahtı tesirinde bir Amerikalı gibi ya- şar. Onu iç eyaletlere götürseniz ve eski hayatına rücu ettirmeye kalkış- sanız size güler. Bir Çinlinin kafasın- de ve kalbinde anane, ferdi fikirlerle çarpışmca, anane mantıkla mücade- le edince mağlübiyete mahkümdur. Halbuki Nev Yorkta bir muhtelit üni- versitede tahsil görmüş bir Japon kı- zı Tokyoya avdet edip evlendiği zaman tapkı bundan beş asır evvel olduğu gi- bi ananeye riayeten kocasının esiri olur. Ona körü körüne itaat eder, al- dığı bütün modem kültüre rağmen... İşte bu cemiyete bağlılık, kendini ce- miyette kaybetmek, nefsini cemiyete ve devlete feda etmek Japonluluğun en bariz yasfıdır. Çinlinin hayat men- bal kendi benliği olmasınâ mukabil Japonun hayat pi ga ye, devlettir, Amerika mektupları | süs değil zarurettir Her evde banyo, sıcak hava tertibatı radyo, buz dolabı vardır süpürme aleti ve daha ev işlerini ko- laylaştıran bu gibi bir çok mihaniki vesait bulunur, Bütün bunlar zenginlerin yaptığı ve zenginlerin malik olduğu eşya des ğildir. Bunlar, tekrar ediyorum; en fakir ailenin bile evinde bulunan şey- lerdir. Zaten bugün Amerikada işsiz hiç para almıyor demek değildir. İş- sizlere hükümet, tayin edilen bir standar üzerinden en aşağı bizim pa- ramızla ayda 30-40 lira para verir. Yalnız çalı rın aldığı para bu- nunla mukayese edilemiyecek Kadar fazladır. Amerikada süs eşyası olmak- tan çıkıp ev eşyası arasına giren en mühim bir şey de herkesin bildiği gi- bi, otomobildir. Burada otomobil çok ucuzdur. Benzin ve yağın flatleri de başka memleketlere nazaran ucuz- dur. Ev hayatına ait en mühim şeyler. den biri Amerikada hizmetçinin he- nüz çok büyük bir lüks telâkki edil- mesidir, Ayda beş yüz lira kazanan aileler de bile ekseriya hizmetçi göre- mezsiniz. Yemekleri ev kadınları pi- şiirler. Her işçinin pazarları Kiliseye giderken giyeceği en &şağı bir yeni elbisesi vardır. Sonra sinema, 5 - 6 bin nüfuslu küçük kasabalarda bile zaruri bir ihtiyaçtır. Meselâ geçen yaz iki ay oturmağa gittiğim Vermont iç hükümetinin Burlington şehrinde dört sinema ve bir tiyatro vardı; fa- kat şehrin nüfusu 25 bindi. Geniş bir arazi üzerinde üreyen bu yeni medeniyet diysrmın insanı her gün biraz daha rahat yaşıyor ve biraz daha kolay kazanıyor. Bunun ana se“ beplerini iktisadi sistemin iyi bir su- rette kurulmuş olmasında aramak mümkündür. Geniş ve işlenmemiş servet menbaları bol memleketimizin milli iradeden doğan sistertilerimizle çocuklarımıza bundan daha mesud bir hayat yaşatacağına İmanımız kuvvetlidir. Kenan Bal Müstakil İngiliz amele partisi Londra 30 (A.A.) — Giasgow'da top- lanan müstakil amele fırkası konfe- Tansı, komünistlerden amele fırkası mensuplarına kadar bütün sol cenah fırkalarını irticaa karşı mücadele ve intihabatta yegâne nemzed intihab €ylemeğe davet eden bir karar sureti kabul etmiştir. ans san aaansnaaaz Japonların İmparatora bağlılıkları, devlete sadakatleri bugün bir darbt mesel hâline gelmiştir. Gene yeni icad &dilen bir torpili tecrübe için gönüllü aranıyordu. Bu torpilin içine biri fes dal oturacak ve düşman gemisine tor» Pili çarpfıracaktı.' 'Tabit düşman ge misi berhava olacak, fakat kendi de paramparça olacaktı. Bu gönüllü tas lebine binlerce oJaponlunun müsbet cevab verdiğini birkaç sene evvel hay retle okumuşunuzdur. Japonlu işte, devletine böyle sadıktır. Fakat insan kendi kendine soruyor. Sadık olmas masına imkân var mı? Devlet Japo- nun hayatı, ruhudur. İnsan hayatına, ruhuna sadık olmaz da neye olur yal Modem devlet ferdden bir çok fe dakârlıklar ve şaşmıyan bir sadakat istiyor. Ancak bu şartlar mevcud ols dukça yaşıyor ve ileri gidiyor, Tokyo, Nagasaki sokaklarını dolduran çekik gözlü, çıkık yanaklı, sarı yüzlü halk bu şartları fazlası ile yerine getiriyor, Japon devleti terakki ediyor. Ve fakat Nankin, Pekin, Tiençin . sokaklarında kaynaşan halk ferdiyetlerini muhas faza ettikleri için, herkes kendi yolus nun eri olmayı tercih ettiği için Çin geride kalıyor. Bir zaman medniyet öğrettiği tale« besi Japonyanın nüluzu altına gir- mekten nefret ettiği için ihtilâl ateş- leri ile kıvranıyor. Maamafih merkezi bir hükümet kurmak teşebbüsünü şimdiye kadar tedricen başarmış olan Chiang-Kal-Şekin Çinlilere Japonlara Japon ilâhi İle mukabeleyi öğreteceğe 1 j i ; e j f : 4