23 Mart 1937 AEŞAM TİYATRO TENKİDLERİ: ———— Üç yüz otuz bir seneden beri, bü- tün dünya münek- Kitleri Şekispirin e- #erlerini öyle bir İnçelemişler, ki bu- gün herhangi bir eseri hakkında ye- ni birfikir söyle- mek imkânsız bir haje geldi. Şekispi- re dair yazılanları okumamış olanlar, Kral Lir'i kendile- rine göre tahlil €- debilirler ve bu tahlil sonucu, Çi kardıkları hüküm» leride kendi bü- kümleri farzedebi- lirler. Ancak onla” rtemin ederiz, ki akıllarından geçen hetşey, verdikleri her hüküm; ken dilerinden çok da- ha evvel daha bir- çoklannın aklın dan geçmiş ve bir- çok kiştayni hü. kümleri vermiştir. sünün nasıl melek gibi bir kız olabi- lecöğine varıncıya kadar en ufak te- ferruatı üstünde durulan Kral Lir maddi ve manevi hayat musibetleri- nin birer örneği olarak kalmıştır. Üç“ yüz otuz bir sene evvel yazılan bu yor. Fedakârlık, intikam, ihtiras, iha» net, ahlâksızlık, denaat, fecaat, fu- huş, merhamet, amansızlık, cinnet, bunaklık, hayal, hakikat, «kör kadı> deyicilik, tabasbus, nankörlük, ha yatın binbir safhası, kudretli bir ka- lemin ucuna takılmış akıyor ve aktık- ça -karda yuvarlanan bir top gibi büyüyor, toparlanıyor ve bir kül olu- yor, Kral Lir'in mevzuundan geçen ma» kalemizde bahsetmiştik ('J. Bugün İçi dışı bir insan, Ancak yaşı ilerle- miş. Sekseni bulmuş. Sabırsız, hadid. Verdiği emrin derhal infazını istiyor. Karşı gelinecek olursa, en sadık ben- desine bile silâh çekiyor. Çok asabi, nevropat. Biraz da isterik. Bü isteri ile beyni sarsılıyor. Deliliğe namzed bir süje. Şekispir ba süjeyi maddiyatı ve maneviyatile, fizyolojisi ile sahnede yaşatıyor. Kral Lir bünye ve ruh ak- saklıklarma rağmen iyi yürekli, dü- rüst bir kraldır. Kent dük'üne can verircesine fedakârhk ve bağlılık tel- kin edebilmiştir. Kralın üç kızı — Bunlardan ikisi &deta canavar. İyiliğin semtine bile uğramıyorlar. Regan tari kendine gö- re bir koca bulmuş. Komval dükü bir haydud. Albani dükü namuslu bir edam. Amma karısı Gonerile göre, boynuzlanmağa müstahak bir erkek... Çünkü kadınona yaveriile sonra Giosterin piçi Edmımdis ihanet edi- yor ve nihayet rakibi kız kardeşini kıskanıyor ve ortu zehirliyor. Bu iki mahblüktan ihtiyar bâbaya hürmet beklenemez. Bu iki mahlükun bir de canli an- tilezi var: Kordelia: İrsiyet kanun- larının temelini sarsan tlynetlerden biri daha, Kordelia samimi, bâkir, ya- Iandan nefret eden bir kız. Hislerini açı.! ğa vurmaktan kaçınan bir huy. Baba- smın yürekler parçalıyan ıztırapları önünde bile kendi acısına hâkim olu- yor. Kardeşleri gibi yüksek perdeden de konuşmuyor, kadınlığın en mezi- yetM güzelliğine sahip: Sesi tatlı ve Kent — Yaman bir adam. Saraya şeref veren bir tip. Dürüst bir insan, Fedakârlığı kahramanlık derecesini buluyor, Gloster — Lir gibi, musibetlerin 28- bunu. Güzel günler görmüş, uçarı çap-i kanlık etmiş bir de piç peydahlamış... (1 «Akşam; © İ7 Mart 1937 çar- gamba, RAL LiR'iN TEMSİLİ Ertuğrul Muhsin Krai Lir rolünde İilâddan sekiz. yüz sene evvelki bit vakada Fransa kralı, Albani dükü mund piyesin casusu, haini. Bir nevi İago. Yalnız o İago gibi körkörüne iş görmüyor. Her yaptığının sonunu kol Tuyor ve can verirken de hayatında bir kere Iyilik etmek isteğine kapılıyor. İago kadar çelik değil Soytarı — Buna meczup diyeceğiz. Saçmalarken ve efendisini eğlendirir- ken «kör kadı; nevinden bütün haki- katleri birer cevher gibi yumurtlu- yor. Ve bütün bu şahıslarda, hayat, ol- duğu gibi tebellür ediyor. Kurunun yanında yaş da yanıyor. Hayat böyle değil midir?. Fenaya çekdirdiği kadar iyiye de çektirmez mi?.. «Yaramaz ço- cukların elinde sinek nayâö, tanrıla- Tın elinde biz de oyuz: Tanrılar bizi öldürüyor.» ... Kral Lir'in temsilinden sonra: «Şe- kispirin eserlerinden mevzülar alıp hi- kâye şeklinde yazan meşhur İngiliz muharrir Şari Lamb mezarından ba- da, çatısından temeline kadar dolu tiyatroda çıt çıkmadı ve son perde ka» pandığı zaman bizim köle salaş al- kıştan yıkılacak sandım. Tiyatro da- ha cuma akşamından dolmraştu, Cu- martesi suare, pazar matine ve pazar suare için bütün yerler evvelden alın- yaşlı. Bu sevinilecek bir hâdise idi ve nadir görülen bir hâdise idi. Bu rağ- beti şöyle tefsir edebiliriz: Son za- manlarda Şekispirin eserlerine fazla bir tehalük var. Eral Lir'in dekor ma- kellerini de beynelmilel şöhreti olan Münihli profesör Adolf Linnebach yapmıştı. Sahne muziği de Cemal Re- şidindi. Fukat bütün bunlar, tiyatro- yu üç gün evvelden doldurmağa elve- rir cazibeler miydi? Bizce hayır. Bu rağbetin asıl ve köklü sebebi, Kral Li- ri sahneye koyanın Ertuğrul Muhsin Giuşu, Kral Lir rolünü bizzat Ertuğ- rul Muhsinin deruhte Ertuğrul Muhsin bu sene de bir as- lan doğurdu. ... Yukardaki son cümle ile gerek reji gerek temsil bakımından Ertuğrul Muhsin hakkındaki düşüncelerimizi söylemiş oluyoruz. Kral Lir modern teknikle, bize çok yabancı eski bir dey- ri hiç yadırgatmayacak şekilde sahne- ye konmuştu ve top yekün aksatılma- dan sona eriştirildi. Neyire Neyir, İ. Galib, Emin Beli, H. Kemal, Avni, Mahmud mevzuun Jâzımı gayri mü- fariki olan karakterleri verdiler. Ve ötekiler, Cahide, Samiye, Talât, Sami, Müfld Kiper, ye arkadaşları, Mubhisinin talebeleri çok güzel bir Dayak davası muhakemeye başlandı Hasköy polis karakolunda Mazhar #üinde, birini döğmekten suçlu komi- ser Ramazania Nuri ve Kâni adların- da iki polis memuru üçüncü ceza Taahkemesinde muhakeme edilmişler» dir. Evvelce dinlenilmemiş olan suç- Yu Kâni dün mahkemedeki ifadesinde Şunları söylemiştir: — Mazhar son derece sarhöş ola- Yok sokakta dolaşırken komser Rama» zana çatarak kavgaya tutuşmuş. Gü- rültüyü duyunca ben de gittim. Maz- karın Ramazana hücum ve küfür ede- rek apoletlerini kopardığını gördüm. © sırada Nuri de geldi ve beraberce kendisini alıp karakola götürdük. Karakolda bize de küfür etti. Biz Kendisine bir şey yapmadık. Mazharı Karakola götürürken başından kan akıyordu. Kendisi daha evvel yaralan- mış. Biz onu döğmedik. Kâni, Mazharın karakola gitmeden evvel yaralanmış olduğunu görenler bulunduğunu söylemiş, (mahkeme bunların şahid olarak çağrılmalarına Yarar vererek muhakemeyi başka gü- ne bırakmıştır. Bir suçluyu kaçıran jandarmanın muhakemesi Hulüsi adında bir suçluyu adliye den tevkifhaneye götürürken yolda kaçmasına sebebiyet vermekten suçlu jandarma Alinin muhakemesi dün asliye dördüncü ceza mahkemesinde yapılmıştır. Ali ifadesinde: — Suçlu Hulüsiyi adliye karako- Jundan eller kelepçeli olarak teslim aldım. O önde ben arkada İran kon- solashanesi önüne doğru çıkarken bir- Alinin ilk tahkikalta alınan iadesi okunmuştur. Bu ifade Al, yolda gi- | derken suçlunun Çemberlitaş civarm- İ dabir akrabasına uğramak üzere kendisinden müsaade istediğini ve bu- raya uğramak üzere Tavukpazarına doğru giderlerken orada kaçtığını söy- Jemiştir. İfadelerindeki bu ayrılığın sebebi sorulunca Ali: «Beni tazyik ettiler, bu ifadeyi zorla yazdılar.» cerabını ver- miştir. Şahidlerin dinlenmesi için mu- hakeme başka güne bırakılmıştır. Iki Hintli seyyah B. Gal Pavry o Mis Bapsy Pavry Hindistanda Bombay dini reisinin kızı Miss Bapsy Pavry ve oğlu doktor ilk defa ziyaret ediyorlar. Miss Pavry Hindistanın en şik kadını diye tarm- maktadır. Kendisi Amerikan Kolom- kitap büyük muvaffakıyet okazan- mıştır. Doktor Pavrynin İran hakkın- da birçok eserleri vardır. Kendisi Lon- dra siyasi mahfillerinde tanınmış bir zimadır. ehenk yaratular. Muhsinle beraber biz de iftihar ederiz, hepsi birer aslanı yayrusuydu. Ancak iki noktayı tebarüz ettire- ceğiz. Seniha Bedri Göknilin tercüme- si de muvaffakıyetin belli başlı âmille- rinden oldu. Necdet Mahfi de, Soytarı rolünde sevimli, cana yakın, gülünç olmadan güldüren bir ibda kuvveti gösterdi Seldmi İzmet Sedes Tefrika No. 49, Bekirağa bölüğündeki esrarengiz ingilizin vaziyeti NAŞİD, TEVKİF EDİLMESİNE RAĞMEN ÜMİDSİZ DEĞİLDİ Merkez kumandanlığına sevk veya te iptidai bir tarzda bulunan koğu- “İttihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Yazan: Mustafa Ragıb mevkuflar şunda -bütün arkadaşları gibi- meç- hul bir akibete sürüklenen bu İngiliz, halinden hiç şikâyet etmiyor, tama- Eİ : i il