— Sana her zaman bahsettiğim tehlikeli uçurum burasıydı! «6 Gündeliğini arttırmak için direktö- re müracaat etti ve; — Arttırmazsanız üç kumpanya var ki, peşimi bırakmıyor, onlardan birini tercihe mecbur kalacağım, dedi. Direktör gündeliğini arttırdı ve onu Müddeinin aTukaı, maznunun hu-| Sızlığı nasil yaptığını izah etmek için eplce müşkülât çekmişti. Hiç ses çıkar- | madan bir pencere camının nasıl kesi- | lebileceğini; ayaklarına bez sararak evin içinde hiç kimseye duyurmadan nasıl dolaşılacağını anlatarak evin için- dekileri uyandırmadan bir kasanm di- namitle parçalanabileceğini isbat et- | tikten sonra maznuna dönerek: — Nasıl şimdi Kabahatını itiraf edi- yor musun?, — Hayır onu düşünmüyorum. Yal- nız sana rica edecektim. İşsiz kalırsan beni bul!..;: Senin gibi bilgili bir arka- daşa ihtiyacım var, Aferinl. | Futbol takımı kendi sahasında ek- zersiz yapıyordu. Köyün zengini ora- dan geçerken gördü ve hosuna gitti. Klübün Kaptanını çağırdı: — Burada şimdi: elddi bir maç ya- parsanız her gol için klübünüze iki 1i- Ta vereceğim. Dedi. Oyuncular toplandı. Kırmızı ve mavi olarak ikiye ayrıldılar maç baş- ladı. Neticede; 41 e karşı 42 gol ile kırmızılar gelip geldi... Arıyan kumpanyaları tahkik etti, öğ- rendi: Elektrik kumpanyası, gaz kum- pPanyası ve su kumpanyası... İkişer aylık faturalarını ödeyememiş, eğer gündeliği artmıyacak olursa yal- nız birinin faturasını ödemeğe mecbur kalacakmış!.. Hal. — Yeni komşularından memnun mu-| sun Afacan?, — Hayır, çok sakin, sessiz insanlar, şok yavaş konuşuyorlar. — Niçin memnun değilsin öyle ise?. — Onların konuştuklarını işitmek için annem bana dalma «sus, rahat dur, gürültü etme> diyor ve ben de is- tediğim gibi oynıyamıyorum. Belâ Acele ile eczaneye girdi: — Geçen hafta bana bel ağrısından kurtulmak için bir yakı vermiştiniz ha- tarliyor musunuz?. — Evet efendim hatırlıyorum. Şim- dine emriniz var, Size ne vereyim. — Şimdi o yakı belâsından kurtül- mak için bir ilâç veriniz. Benim bir hastalığım vardır: İsim- leri aklımda tutamam. Belki siz de be- nim gibisinizdir. Çok fena şeydir değil mi? Tanidıklarımın yüzlerini şöyle böy- Je hatırlarım, amma isimlerini hatır- Yyamam. Geçen hafta yolda birine rasladım. Yanıma geldi, elimi sıktı: — Nasılsınız! dedi. İnsan bir tanıdığının ismini hatırla- yamayınca hissiyatını elinde olmya- rak coşturuyor: — Teşekkür ederim, dedim, çok iyi- yim.. siz de iyisiniz ya?, Halbuki içimden söyleniyordum; «Hay allah belânı versin... Kimdir bu adam?.. Tanıyacağım, gözüm ısırıyor, amma İsmi ne idi?.> Bunun üzerine sordum: — Ne alemlerdesiniz? Ne işie meşgul © oluyorsunuz şimdi?, Buna cevâp alınca bir dereceye kadar “ adamın kim olduğunu kestirecektim, Fakat o.soğuk kanlılıkla: Yapacağı Telefonun zili çaldı, doktor koştu: — Allo, doktor çabuk yetişiniz!, Ço- cuğum kalem ucunu yuttu. — Pekâlâ! Derhal geliyorum. Ben gelinceye kadar ne yapacağınızı biliyor musunuz!... — 'Tabii dolma kalemimi kullana- cağım!, *— Allo!.. Oğlum gene bir cam mı | kırdı?. Eğer bunu babasına söylerse- niz, gelir öteki camları da kırarım!., — Siz ne âlemdesiniz!. — Her zamanki gibi çalışıyorum!.. Gülüştük. Budalalar gibi gülüştük... İnsan gülerken düşünebiliyor. Düşü- nüyorum, düşünüyorum: ginizi'çok iyi gördüm. £ Bunu söylerken midelerinden hasta olan üç tanıdığımı düşünüyordum. O dedi ki; — Ben hiç bir zaman sıhhatimden şikâyetçi değildim. - Hay: Allah belâsını versin!... uzattım: — Gene görüşelim!, nl ayete Mümkün olma- Fm Mim, dedi, Bir kahveye girdik. Yerin dibine gir- meği tercih ederdim, Kahvede her şey» den konuşulur, Konuşurken bana ken-| disini tanıtacak bir ip ucu verecekti Elimi — Anlamadım gitti, neden sadaka | sevap oluyor da, dilenmek günah sâ- | yılıyor?.. | Amerikalı seyyahlardahı mürekkep bir grup İsviçre dağlârırida bir otomo- bille geziyorlardı. Şoförün” yanında 0- turan sordü: — Bu kocaman kâyalir büraya ne- reden gelmiş?. Şöför cevap verdi: — Onları çığlar getirdi. — Çığlar nerede?. ” — Başka kaya getirmeğ getirmeğe gittiler... Felâket İki haydud yakaladıkları bir adamı öldürmeğe götürüyorlardı. Gece yan- $ı, ortalık zifiri karahlık, bardaktan bo- şanırcasına da yağmur yağıyordu. Tar Taların içinde dizlerine kadar çamura battıkları bir sırada adam dayanama- dı. — Siz ne canavar, Hiğ insafsız insan- Tarsınız! Beni öldüreceksiniz amma böyle gecede bu balaklıkların içinde niçin bu kadar iziyet çektiryorsunuz?. — Sen gene halinö'şükret! Gittiğin yerde kalacaksın, fakat biz, bu ba- taklıklardan geri dörleceğiz!... Anlaşıldı Bayan yeni aldığı ağçısına talimat veriyordu: — Bizim bay çarçamiba akşamları kiübe gider... — Anladım bayan, yani perşembe sabahları kahvaltı istemez demektir, manı geldi. Doksan dokuz dereden su getirdik, amma kim olduğunu hatır- hyamadım. Nihayet dedi ki: — Malüm ya ben Andayallıyım... 'Eh, bir ip ucu yakaladım. Andavallı olduğunu öğrenmiş olmam ne mutlu, Teklif etti: — Sizi yemeğe dayet etsem kabul eder misiniz?. Bu sefer rakılar geldi. Andavallırın » üç çocuğu bir sakat teyzesi, bir-topal kardeşi olduğunu, Jülide isminde bir kızı sevdiğini öğrendim, fakat ismini öğrenemedim. Nihayet kalktım: — Azizim dedim, teşekkür ederim, bana izin, gideyim artık... 'Tam bu sırada yanınia bir ahbapım geldi, tanıdığım ve ismini bildiğim bir | ahbapım, geldi, oturdu ve dedi ki; — Behi tanıştırır misın?. dim, kaçlım,.. Amına kaçma bir göt. (Evvelki nüshadan mabad| Bugün olduğu gibi kalırsa, Binaenaleyh bu meseleyi fırkanın na- garı dikkatine arzederim. ALİ RİZA TÜREL (Konya) — T lâtı Esasiye kanunundaki hüküml müeyyidesi yine Teşkilâtı Esasiye ka- nununun 103 üncü maddesindeki umu- mi zabıta hükmüdür. RECEP PEKER (Kütahya) — Ceza kanunu da var. | Üncü madde mucibince bu kanunun hiç bir maddesi hiç bir sebep ve bahâ- De ile ihmal veya tatil olünâmaz. Hiç bir kanun Teşkilâtı Esasiye kanununa Münafi olamaz; Bu zabıts maddesidir ve bu müeyyide iledir ki Teşkilâlı Esa* siye kanununa münafi alelâde kânun- lar çıkmasına, mâni olunabilir. Ve Teş- *kilâtı Esasiye kanununun muayyen e$- kâl haricinde tadil ve tağyir edilmesi- nin önüne geçilir. Bu umumi bir müeyyidedir. Bu- nun haricinde tezai müeyyideler de yardır."Ceza kanunumuzun son tadil edilen 14ğ'ncı maddesinin aldığı şekle göre, Teşkilâtı. Esasiye kanununa mu- halif bazı hareketler ceza müeyyidesi altına girmiştir. O maddede gösterilen şerait altında yapılan hareketler ceza müeyyidesi altındadır, Ya bu şerait tamamen tahakkuk edemezse, ne ola- Cak? Yani Ceza Kanunu malüm oldu- Zu veçhile, kıyas yolile tatbik oluna- mıyan kanunlardandır. Bu kanunun gösterdiği bütün şerait tahakkuk et- melidir ki o hâdise ve o faaliyet cürüm olsun. O tahakkuk etmezse ne olacak- tır? O takdirde vaziyet; kendi kanaa- - tımca şöyle tetkik edilmelidir. 'Teşki- İ Jâtı Esasiye Kanununun bütün mad- deleri cezai müeyyide altında değildir. Amma bu kanunun muta olması da lâzımdır, O halde Devlet, Hükümet bu kanuna aykırı olan bütün faaliyetleri menetmek salâhiyetini haizdir. Şu hal- de, benim şahsi kanaatıma göre, Teş- kilâtı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir tebdil veya f- gaya ve bu kanunla teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata ve- ye vazifesini yapmaktan mene cebren teşebbüs edenler Ceza Kanununun bu müeyyidesi altına girdiği gibi, kanunun ikinci > fıkrasında da, bu hareketleri neşriyat suretinde meydanlarda halkı toplıyarak tahrik etmek suretile baş- kelarını bü hareketleri yapmağa teş- vik edenler de aynı ceza müeyyidesi altındadır. Bir de bundan maada 171 inci madde bu işleri yapmak için olan ittifak halini derpiş ederken o vaziyet- te de öldükça ağır bir hüküm vardır. Bunun haricinde vezâf müeyyideyi haiz olmıyan hareketler bizatihi Teş- kilâtı Esasiyenin müeyyidesi altında olmak dolâyısile, Hükümet tarafından imenedilmek iktiza eder. İ BAŞKAN — Bay Şükrü Yaşın, tak- İ ririnizi reye atzedeyim mi? ŞÜKRÜ YAŞIN (Çanakkale) — Evet, T.B, M. M. Yüksek Reisliğine Teşkilâtı Esasiye Kanununun birin- | ci maddesinde (Türkiye Devleti bir /Cümhuriyettir) denmesine ve işbu mad- j denin tadil ve tağyirinin hiç bir suretle | teklif dahi edilemiyeceği mezkür ka- “onunu 102 nci maddesinde zikrolunma- İ sına binaen artık tadili teklif olunan İ maddede: Türkiye Devleti Cümhuriyets eldir demeye'lüzum , yoktur. Çünkü Cümhuriyetin'en birinci ve en esaslı vasfı Cümhütiyetei olmaktır. Maddenin aşağıda yazlı şekilde ya- zılmasıni teklif eylerim. / 271997 Çanakkele Şükrü Yaşın Madde 2 — Türkiye Cümhuriyeti, milliyetçi halkçı, devletçi, İâik ve inka- Mhbçidr. Resmi dil Türkçedir, Mkar- n Ankara şehridir. Başkan takriri reye öbek Bu hastalığın devası nedir?, Bilen ! varsa insaniyet namına bana yazsınl, Kabul edenler... Etmiyenler,.. Nazarı » dikkate alınmamıştır. ALİ RIZA TÜREL (Devamla) — 103 | elkârı | hazırlamak hakkına herkes malik olur. | İ İ 11 Mart 1937 . Teşkilâtı esasiye kanununun bazı mad- delerindekideğişiklik Büyük Millet Meclisindeki müzakerenin zabıtlarını aynen neşrediyoruz Maddeyi Encümenin teklifi veçhile reye arzediyorum, Kabul edenler... Et miyenler,.. Kabul edilmiştir. Madde2 — Teşkilâtı Esasiye Kanu- nunun 44 üncü maddesi aşağıda yazılı şekilde değiştirilmiştir. Başvekil, Reisicümhur canibinden vo Meclis âzası meyânından tayin olunur Sair Vekiller Başvekil tarafından Mec- lis âzası arasından intihab olunarak heyeti umumiyesi Rejsicümhurun tas dikile Meclise arzolunur. Meclis müçtemi değilse arz keyfiyeti Meclisin içtimaına talik-olunur. Hükümet hatlı hareket ve siyasi nok- tai nazarını âzami bir hâfta zarfinda Meclise bildirir ve itimad taleb eder Siyasi müsteşarları Başvekil, Meclis âzası arasından seçer ve Çümhur Reisi tarafından mefnuriyetleri tasdik. olu- nur. BAŞKAN — Madde hakkında müta- lea var mı? Maddeyi reye arzediyorum. Kabul buyuranlar... Etmiyenler... Kabul edil- miştir. Madde 3 — Teşkilâtı Esasiye Kanu- nunun 47 nci maddesi aşağıda yazılı şekilde değiştirilmiştir. Vekillerin ve siyasi müsteşarların vazife ve mesuliyetleri mahsus ka- nunla tayin olunur. BAŞKAN — Msdde hakkında müta- Yea var mı? Maddeyi veye buyuranlar... Etmiyenler.. miştir. T.E.E.M.M. KENAN ORER (Mani- sa) — Bundan sonra gelen madde si- erzediyorum. Kabul . Kabul edik yasi müsteşarlar tabirini kaldırmak Surelile eski maddenin aynen kalms- sını teklif ediyoruz. BAŞKAN — Yani dördüncü madde- yi tadil etmiyorsunuz. KENAN ORER (Manisa) — Tadil etmiyoruz. BAŞKAN — Encümen dördüncü madde olarak teklif ettiği metnin ta- yinini teklif ediyor. O halde madde yoktur. Şimdi beşinci madde olarak sayılan madde, dördüncü madde olacaktır. Madde 4 — Teşkilâtı Esasiye Kanu- nunun 49 uncu maddesi aşağıda yazı şekilde değiştirilmiştir. Mezun ve her hangi bir sebeple raa- zur olan bir vekile İcra Vekilleri Heyeti Aâzasından bir diğeri veya siyasi müs- teşarlardan, biri muvakkaten niyabet, eder, Ancak bir vekil veya bir siyasi müsteşar bir vekâletten fazlasına ni- yabet edemez. Siyasi müsteşarın vekile niyabeti ha- Jinde karanamesi Meclise arzolunur, BAŞKAN — Mülales var mı? Maddeyi reyi âlinize aârzediyorum. Kabul kuyuranlar... Etmiyenler... Ka- bul edilmiştir. Madde 5 — Teşkilâtı Esasiye Kanu- nunun 50 nci maddesi aşağıda yazılı şekilde değiştirilmiştir. İcra Vekillerinden veya siyasi müs- teşarlardan birinin Divanı âliye sevki- ne dair Türkiye Büyük Millet Meclisin- ce verilen karar vekâlet, ve müsteşar- lıktan sukutu dahi mutazammındır, TEKİLÂTI ESASİYE E. REİSİ ŞEM- SETTİN GÜNALTAY (Sıvas) — Orada bir kelime hatası vardır. Sondan ikin- Gi satırda «vekâlet ve müsteşarlıktan sükutu» (vekâlet veya, müsteşarlıktan sukutu) olacaktır. Yanl «ve», eveya» olacaktır. BAŞKAN — «Veya> ilâvesini teklif ediyorlar. Başka mütalea Yâr nir? Maddeyi kabul edenler..: Etmiyen- ler... Madde Kabul edilmiştir. * Madde 6 —'Teşkilâtı Esasiye Kanu- nunun 6 inci maddesi aşağıda ni şekilde değiştirilmiştir. Vazifelerinden münbals hususalla İcra Vekillerile siyasi müstöşarları ve Şürayı devlet ve temyiz mahkemesi rüesası ve âzasını ve Cümhuriyet bağ- müddelumumisini muhakeme etme Üzere bir divanı #0 teşkli edilir, (Devamı 11 nci sahifede )