maşa ÇİÇEK: MEYVA BAHÇESİ: © Balkonlara veya tarasalara| Meyva ağaçları budama - koyacağınız çiçek kasaları nasıl olmalıdır ? Bunlar, resimde görüldüğü gibi, tah- ta kasalara ilâve edilen parmaklıklı çita- lardan yapılır. Bunları bizzat evinizde yapabilirsiniz ve ya hariçte yaptırabilir siniz. Sarılıcı çiçekler, nebatlar için, ekseri- yetle balkon duvarlarına ip veya tel ge- rilir, bu nahoş manzaraya mukabil, çam Jatalarından o yapılmış çiçek kasalarına çiçeklerin dikilmesi bittabi daha zarif ve pek şık olur. Kasaların boyları, çitaların irtifa ve genişlikleri dikilerek o çiçeklerin cinsine göre değişir. Kasalar, balkonun büyüklüğüne veya tarasanın vaziyetine göre yapılırlar, Bun- ların bir mahalden diğer bir mahalle kabili ni olabilmeleri için, bir metre boy, 20 santim arzında, 20 - 25 santim derinliğinde olmam ve arka çita parmak- hkların da 1,30 - 1,50 metre irtifaında yapılması kâfidir. Kasalar, bu tarzda imal edildikten sonra, bunların ya beyaz veya koyu ma- vi veya yeşil renge boyanması daha hoş olur, arın arka |oçitaları, ya çivilerle veya tel ile bağlanırlar ve kasaların içe- risine dikilecek çiçeklerin cinsine göre, ya şekil A da olduğu gibi yapılır, ki bu- raya ekilecek çiçekler tamamile #arma- gık halindedir ve yahut ta şekil B de ol- duğu gibi kemer şeklinde olur, Bu tak- dirde de ortalarına soğanlı çiçekler, yan taraflarına da sanlıcı çiçekler dikilirler. Kasaların alt noktalarında, suyun ak- mas için, deliklerin yapılması unutul. maması lâzımdır. Kasalara konacak toprak: Hafif bah- «6 toprağı veya bir kısım yaprak çörün- tüsü veya funda toprağı, bir kısım çürü- müş gübre, bir kısım ince kum ile karış- tınlmış mahlâttan konması lâzımdır. Bu gibi parmaklıklı çiçek kasalarının pek çok şekilleri varsa da en pratik olan, şekilde görüldüğü gibi olanlardır. Kasaların boyanması fazla deyanma- larına hizmet eder. Bunlara (dikilecek çiçeklerin nelerden ibaret olduğunu mev- siminde yazacağız. Tefrika: No. 29 KIRILAN BEBEKLER sında kullanılacak alât ve edevat Meyva ağaçları" mp niçin ve nasl budanacaklarını ge- genki yazımızla izah ettik, şimdi de, bu- damak kullanılacak ületlerden bahse- deceğiz. | Budama ameliyatında muvaffakıyet istimal olu- nacak alet ve edavatın mükemmeliyeti- le kabildir. Budamada, umumi olan kaideye gö- re, budama esnasında ağaçlar üzerinde açılacak yaraların mümkün mertebe kü- çük olması ve ağaç, iyi bir şekilde yara- sını kapatabilmesi için kullanılacak ale- tin gayet keskin olmasi lâzımdır. Ağaç- larda kesilen makta meyilli olmakla be- raber, pürüzsüz ve perdahlı olması lâ- zamdır ki, yağmurların tesirinden müte- esir olmasın. Budamada şu aletler kullanır: 1 — Ağaç desteresi — Bunun ticaret- te muhtelif şekilleri vardır. Fakat, mey» va ağaçları budamasında kullanılan şekli, rTesmimizde görüldüğü gibi olmalıdır, yani tutacak sapın avuç içerisine girecek, iyi bir şekilde kavranacak bir halde ol- ması, kesici destere yüzünün biri ince dişli, diğeri kalın dişli olarak, iki i olması ve en mükemmel çelikten imal edilmiş bulunması lâzımdır. Biraz paha- k olsa bile bu gibi desterelerle budama yapılması zaruridir. 2 — Budama makam — Bunun pek gok şekilleri varsa da en makbulü res- mimizde görülen şekilde, halis çelikten yapılmış olanıdır. Makaslar müruru zamanla körlene- eklerinden bunun sökülüp tekrar bile- nebilmesi icab ettiğinden, o tarzda sökü Vüp takılabilecek cinsten olman lizumdır. Bir makasla muayyen kalınlıktaki dal. ların kesilmesi lâzımdır. Baş parmak kadar kalın olan dallar, kökler, bu tarzdaki ma- kaslarla kesilebilir; bundan daha kalın- larını makasla kesmeğe kalkmamalıdır, makasın o bozulmak, kırılmak ihtimali vardır. Bu gibi kalın dalları şekilde gö- rülen destere ile kesmelidir. 3 — Çekme çağı — İngiliz sistemi: Bizde çekme denince Bursada kesretle imal edilen dişli çekmeler hatıra gelir; halbuki, budamada kullanılan çekme, İngiliz sistemi bir çakı olup şekilde gö- rüldüğü gibidir. Bunun sapı iyi kavra- nabilecek bir tarzda kalın olup, gayet keskin, ustura gibidir. Bu tarzdaki çakı- Nakleden : Zeyneb İdü Hayır bu bir rüya değildi, sa- | lim. 'bahın bulutları arasında bir kat daha heybetli düran yeşil Ereğli taze çiçek- leri, kuşları, kelebekleri ile bizi selâm- yordu. Dalmış düşünürken omuzuma bir el dokundu, başımı çevirdim, ba- bam her zamandan daha genç, daha sevinçli idi. — Güzel değil mi Süzi?, İstanbulda doğmasına, İstanbulda Servet yapıp hayat kurmasına rağmen babam kendine âşina olan bu topra- ğı görür görmez saf bir taşralı kesil- miş, sesinin ahengi bile değişmişti. Lâ- kâydane cevap verdim; — Evet, çok güzel... Bundan evvel ayni seyahati yaptı- ğım zâman beş altı yaşlarında bir yumurcaktım. O zamanlar beni uyan- dırmak için bacaklarımdan çekmiş- ler, halbuki bugün... — Niçin erken kalktın Süzi, rahat edemedin mi? Elimle işaret ettim; — Bu güzelliği kaçırmamak için: — Gel seninle kaçak mektep ta- lebeleri gibi başbaşa bir kahvaltı ede- Babam kamarota bir şeyler tem- bih etti, salonun bir ucundaki sofra- ya mükemmel bir kahvaltı hazır- landı. Ben dalmış düşünürken, birer bi- rer beliren yolcular babamı selâmli- yorlardı. Meğer babamın ne çok ta- nıdığı varmış?... — Süzi gene neye daldın? Bak bir kaç saat sonra Zonguldağa vara- cuğız. Sahte bir neşe ile: — Dalmadım, Faziletin telgrafımı e almadığını düşünüyordum, de- TFaziletle Kâmil evlendikten bir müddet sonra Ayvalıktaki sabun fab- rikalarının işini eniştelerine bıraka- Tak İç Anadoluya, benzin ihraç edip servetlerini arttırmak gayesile Zon- guldağa yerleşmişlerdi. Faziletten ev- velco aldığım bir mektupta; «Bu mu- SEBZECİLİK: Sebze bahçelerinde fideleme nasıl ve ne için yapılır ? Tohum yastıklarına ekilmiş, çimlene- rek 2 - 3 yaprak vermiş olan tohumlar ii teşekkül edebilmeleri için başka yas tıklara nakledilirler, bu ameliyata fide- leme deriz. Fidelemeden maksad şudur: I — Çok sık bir şekilde çıkmış olan sebze fideleri, daha O mükemmel, daha çabuk büyürler. 2 — Fideleme sayesinde kökler daha muntazam, deha fazla teşekkü) ederler. Yani tohumdan çıkan amudi kökler da- ha muntazam, daha ziyade budaklanır- lar, Sik bir halde yetişmiş fideleri söker- ken amudi kökün koparılmamasına dik- | kat etmek lâzımdır. Aksi takdirde fide. | çaşçak olabilmeleri için bu bapta, zaman | çukurları açılarak bir müddet havalan- Jer tutmazlar, 3 — Fideleme wsulile turfanda mah sul yetiştirilir, zira, vaktinden evvel to- humlar wcak yastıklara ekilir ve bundan çakan, 2 - 3 yaprak olan sebze tohumla. rı diğer yastıklara naklolunur ve bura- lsrda uzunca bir müddet, hatta meyva verinciye kader kalabilirler, ve yabut dışanda hayalar o ismınca asıl tarlasına nakledilirler. 4 — Süratle tohuma kaçacak olan sebzeler fideleme sayesinde tohuma kaç- masına mâni olunur. Meselâ: Yazın eki- len marul, salata gibi sebzeler açıkta to- buma kalkarlar. Halbuki, bu sebzelerin tohumdan ziyade sebze yaprakları lâ zımdır, Şimdi, biz bu sebzenin fidelerini soğuk yastıklara zeredip bir kaç defa fidelemeye tâbi tutarsak ve yastıklar da soğuk bulundurulur, üzerlerini gölge ya- parsak neşvüncmalar ağırlaşarak tohu- ma kalkmazlar, 5 — Fidelemeye, şaşırtmaya tâbi tu- tulmıyan fideler hiç bir zaman kuvvetli ve pişkin bir fide olamazlar. Çünkü sik yetişen fideler hakkile güneşin ziyasın. dan istifade edemezler ve sakları ince kalır, ona göre kökleri de pek zayıf bu- hamur, Fideleri yastıklardan sökmezden önce toprağın sulanması Jâzmlır. Aksi tak- dirde sökülürlerken kökleri kopar. Fideler dikilirken iplik şeklindeki kök- letin yansı, keza yapraklarından da bir miktarı kesilir, sonra bu fideler parmak. la veya küçük bir fide kazığile yastıklara 10 - 12 santim fasılalarla dikilir ve sula” nırlar, Yastığın üzerleri caiekön veya hasır- la üç dört gün kapabılır ve hiç açılmaz. Üç dört gün sonra açılarak havalandırı- ar ve tekrar sulanır, Bu suretle 25 - 30 gün kadar yastıklarda kalmiş olan fide- ler bilâhare tarlasına nakledilirler. Bununla beraber bazan fideler yastık- lara dikileceklerine doğrudan doğruya tarlasına dikilirler, bu takdirde fide ka- zıkları istimal edilmelidir. Köklerle yap- rakların bir kısmı kesilebilir. Ancak, me- selâ: Biber, patlıcan, domates, gibi seb- zelerin kök ve yapraklarına katiyyen do- kunulmaz, kesilmez. dağa gelmezdim. Kamarama inip bavulumu hazır ladıktan sonra aynada saçlarımı dü- zelttim, Şapkamı giyerken kendimi İedkik ediyordum. Fena bir uykudan sonra sarsılan, hatları çukurlaşmış, başı hafif bir ateşle yanan bu küçük kadın ben miydim acaba? O anda ak- ıma gülünç bir fikir geldi. Şahsiye- timden sıyrılıp kendimi her hangi bir kadın, meselâ Tylda gibi yabancı bir erkekle İstanbuldan kaçan bir kadm farzettim. Öyle ya benim de onlar- dan ne farkım var? Ne mazi ne İstik- bal beni de alâkadar etmiyor, ben de onlar gibi bu dakika, bu saniyeden İs- tifade etmeyi düşünüyorum. Vapurumuz sarsıldı, yavaşlar gibi oldu; kulağıma bir sürü gürültülü sesler geliyordu. Dışarıya çıkmağa ni- yet etmişken babam kapıyı âçtı ve: — Benimle Trabzona mi gelmek iş- tiyorsun? diye sordu. Bavulumu arkasında duran kemâ» rot aldı, biz de etrafımızı kuşatan san- dallardan birine atladık. — Baba sen beni bırakıp dönünce- ye kadar vapur kalkmasın sakın? — Samsun için buradan öteberi Sahife 6 m m m m a TAVUKÇULUK: Evlerde civciv çıkarmak çok zevkli ve eğlenceli bir işdir İnsanlar, daima, tabint işlerile uğraş- mağı sever ve bun- lardan büyük bir zevk duyarlar. İnsanlar, nasıl ki bahçelerinde çiçek, meyva ağaçlarını, sebzelerini — yetiştir- mekten zevk du- yarlarsn, tpki bunun gibi, evlerinde ta- vuklarından kendi elile civciv çıkarmağı da o kadar sever ve bu tabii arzularının mevkii tatbike geçtiklerini görmekle se- vinir ve iftihar ederler. Okuyucularımızın bu zevkli işde mu- Zeytinciliğe ait kitap B. Sıtkı Ulus: Zeytincilik, meyvacılıli hakkında yazılmış klâsik eserler yoktur« Ziraat vekâleti neşriyatından meyvacılır a ve zeytinciliğe ait kitaplar varsa daş bunları resmen müracaat ederek isteme niz İâzımdır. Mart 1936 tarihinden itibaren, gaze“ temizde zirai yazılar intişar etmiştir. Her cumartesi, gazetemizi takib ederseniz, bazı müşküllerinizi buradan halledebi- leceğinizi ümid ederiz Dikilecek ağaçlar İzmit B. Naci: Fabrikanın ve yeni yaptırdığınız memurin evlerinin etrafında dikmek (istediğiniz meyvalt meyvasız ağaçların yerleri hazırlanmış, zaman göslereceğimiz fenni vsullere ria- | dırdıktan sonra; şubat gayesi, mart haf- yet etmeleri lâzımdır. tasına kadar yerlerine (dikilmiş olması Şimdi, mevsim yaklaşmini üzeredir, | lâzımdır. "Dürr kerr fazla gerine Ağaçların ne suretle dikilecekleri hake talardan civciv çıkarmak istiyenler şim- | kında, bundan evvelki nüshamızda iza- diden hazırlanmaları lâzımdır. Bunun için, kuluçka yerlerinin, civciv odalarının, civciv banmacak yerlerin simdiden yapılması, hazırlanması İâzm- dir. hat verilmiştir, onları okumanızı tavsiye ederiz. Bu gibi ağaçları Büyükdere mey- va enstitüsünden, meyvamz ağaçları da Büyükdere Orman mektebi müdüriyetin- 'den tedarik edebilirsiniz. Yalnız resmen hemen müracaat undır. Bu iş için kullanılacak civciv kümesle- | rinin ön taraflarına, gezecekleri yerlerin tel ile örtülmesi, odalarının üstü, altı kapalı ve biç bir şeyin girmiyeceği tarz- da muhafazalı olarak yapılması lâzime dır. Kuluçka oturtulacak sandık veya ka- suların hazırlanması, geçen seneden kal- mış otların kükürt gazı, süblime, asidfi- nik, lizol gibi antiseptik mahlüllerlele |. dezenfekte edilmesi zaruridir. Tavuk yumurtalarından civciv çıkar» tuak, aşağıda yazılı usullerde kabildir. | — Tavuk veya hindileri kuluçkaya oturtmakla, e 2 — Sun'i bir şekilde kuluçka maki- nelerile civciv çıkarmakla kabildir. İkinci usul, vasi mikyasta tavukçuluk yapacaklara tavsiye edilebilir; vakıâ ya- banci memleketlerde olduğu gibi, vak- tinden evvel civciv çıkarmak için elek- trikle isınân, işliyen, küçük mikyasta ku- Yuçka makineleri vardır. Maamafih, gene vaktinden evvel civ- civ çıkarmak arzu edildikte, hindileri cebri bir şekilde kuluçka yaparak mak- sadımızı temin etmek te kabildir. Hin- diler, iyi bakılmak şürtile senede 2 - 3 defa kuluçka (olabilirler, Zamanında, Ziraat sahifemiz Okuyucularımız her hafta bu sütunlarda ziraale ait müteaddit yazılar ve mütehassısımıza sor- dukları meselelerin cevaplarını bulacaklardır. Gazetemizde intişar eden ziraat yazılarının iktibası ve kitap, risale şeklinde neşri hakkı mahfuzdur. AKŞAM'ın Ziraat mütehassısı karilerimizin suallerine cevap verecek (AKŞAM) ın ziraat mütehassısı her nevi ziraat bahislerine dair sorulacak suallere cevap verme- ğe hazırdır. Gönderilecek mek- tupların üzerine (Ziraat muhar- riri için) kelimelerinin ildvesi lâ- zamdır. ra hemen kuluçka olurlar. Umumiyetle çok yumurtlıyan tavuk lar, kuluçka çok güç ve pek az yatarlarf hindileri cebri bir şekilde nasıl kuluçka | çavukçulukta bu cins tavuklar daha mak« yaparak civciv çıkımılacağını izah ede- | buldür. ceğiz. Tavuklar, ancak marttan Nisan yirmi beşine kadar kuluçka ol« sonra, ni. | mıyan tavukları karanlık bir yere kam sanda kuluçka olmuğu başlarlar. Bazı | pıyarak buğday, kenevir, kırma yulaf cins tavuklarda kuluçka olmak istidadı | gibi kızdıncı yemlerle beslemek suretile pek fazladır, o kadar ki, bu gibi tavak- | istenilen herhangi bir cins tavuğu ku lar 20 » 25 yumurta yumuntladıktan son «— rüşi a unutmaz” sın değil mi? — Süzi benim işim yirmi gün bir ay kadar sürecek, eğer bu müddet luçka yapmak kabildir. , — O halde olmamış olacak. — Almasaydı telgraf bize geri gö dirdi, belki hasta filândır. ş i Sandaldan çıkar çıkmaz, baş örtü zarfında pek fazla sıkılırsan, şimdi ha- | sünü bir türlü atamıyan halam bü- Jana söylerim, enişten seni vapurlar- | tün kuvvelile boynuma sarılıp iki dan birine atar, kaptana da tembih | eder. Şayet böyle yapacak olursan yanağımdan öpmiye başladı: — Ayol gelinlik kiz olmuşsun amma sakm bana telgraf çekmeyi ututma | betin benzin kül gibi. Sen moda de emi? nilen o uğursuz şeye uymaya çalış- Ereğliyi ne derece şairane buldum- | ma kızım. Eski kadınlar: «Bir dirhemi sa Zonguldak ta bana o kadar mad- et bin ayıp örter» derlermiş, meğer di bir tesir bıraktı. Yaşamak kaygusu | ne hakları varmış. Bak burada seni ile insanlar ne yapacaklarını şaşır- | nasıl çabuk semirtirim, semirtirim dg mışlar; bir çoğu sandallarda kürek çe- | İstanbula gider gitmez koca bulursun, kiyor, yük yüklüyor, yük indiriyor, ki- misi kömür dolu küçük drezinlerde ge- Benden sonra Sira babama geldi; * — A; kardeşim, hiç bitirmediğin işi yakkat bir iş, tahmin ettiğimizi ks- | yükliyeceklermiş, bu mavnalar bo- zanamadığımız takdirde tekrar Ay- | şalıncaya kadar bol bol giderve dö- valığa döneceğiz» diye yazmıştı, Esa- | nerim. Seni kendi elimle halana tes- çip gidiyor, kimisi fırtınanın sahile at- | lerin de seni öldürecek, kazandığın tığı mavna enkazlarını, kömür parça- | para yetmez mi artık?.. Biraz da burada Tarını topluyordu. Sandalımız iskeleye | oturup dinlenseniz, bizim ev kocaman yanaşırken, babam kendini sanki deni-| hepimizi içine ferah ferah alır... Na ze atacakmış gibi ayağa kalkmış, elleri | dedin ne dedin? Hemen mi dönüyor« kolları ile sahilde duran küçük bir | sun? Ayol insan buralara kadar gel. kalabalığa selâmlar yağdırıyor, bir yan-| mişken kardeşinde hiç kalmaz mı? dan da beni dürterek: Eniştesini bir kere olsun görmez mi? — İşte halan, işte kuzinlerin! diye | Vallahi bırakmam, İ hatırlatmağa çalışıyordu. Benim ara- | Babam halamı hihayet kandırdı, dığım onlar değildi. Bu kadar insan | fakat yüzü gözü sıkıntıdan ter içeri içinde Fazilet eksikti. O anda gürül. | sinde kaldı. Ayrılırken; ! tü ile kaynaşan İskele bana bomboş — Kardeşim kızımı sana emanet gibi geldi; babamı kolundan tutup: | ediyorum, o İstanbulludur sakın sık- — Fazilete telgraf çekmedin mi? di- | mayın, dedi. İstediği kadar yürüsün, sen Fazilet olmasaydı dinlenmek için | lim etmek istiyorum, ye sordum, eğlensin fakat yorulmasın, bol hava — Çektim, alsın, çok yemek yesin, (Arkası var) |