Sahile 6 AĞIR CEZADA : AKŞAM 18 Şubat 1937 e Dük dö Vindsor > iii Dinarlı Mehmed “ güreş izdivacını tehir ediyor Karısını öldüren Hüsnünün muhakemesi Iddia makamı suçlu için 15 sene hapis cezası istedi Bir müddet evvel kendisinden ay- nlan karısı Hamide ile sokakta kav- ga ederek polis tarafından yakalanıp Tahtakale karakoluna götürüldüğü za- man karakolun altında kadını bıçak- la vurup öldüren Hüseyinin muhake- mesine dün ağır ceza mahkemesinde bakılmıştır. Dünkü muhakemede şahit olarak Tahtakale komiseri Şahin Zeki din- lenmiştir. Şahin Zeki karakolda üst katttki odada otururken gürültüyü duyarak çıktığı zaman katil Hüsnü- Dün elinde kanlı biçakla kaçmak iste- diğini gördüğünü ve derhal yakala- nan Hüsnünün elinden bıçağı ken- disi aldığını ve Hüsnü de orada su- çunu itiraf ettiğini söylemiştir. Bundan sonra iddia makamı iddi- asını yaparak Hüsnünün ceza kanu- Bunun 448 inci maddesi mucibince 15 sene müddetle hapse konulmasını istemiştir, Suçlunun müdafaasını yap- ması için muhakeme başka güne bi- rakılmıştır. MÜDAFAASINI OKURKEN HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLAMAĞA BAŞLADI Beyazıd civarında İzzet adında bi- rini öldürmekten suçlu bakkal Kâmi- lin muhakemesine dün ağır öeza mah- kemesinde devami edilmiştir. Suçlu Kâmil mahkemede yazılı olarak ha- mrladığı müdafaanamesini okumağa başlamışıtır. Kâmil müdnfaasının baş- tarafında kendisinin İzzet tarafn- dan tehdit edildiğini ve bir gün İzze- tin kendisini alarak Konuşa konuşa Mahmudpaşa yokuşuna kadar götür- düğünü, orada birdenbire üzerine atı- larak, ben seni buraya öldürmek için getirdim. Şimdi seni öldüreceğim, de- diğini, kendisinin yalvarması üzerine sabverdiğini söylemiştir. Suçlu müdafaasını okurken . fazla heyecanlanmış ve birdenbire hüngür hüngür ağlamağa başlamıştır. Bu va- ziyet karşısında okumuağa devam ede- miyeceği anlaşıldığından mahkeme tedkik etmek üzere yazılı müdafaana- meyi almış ve muhskemeyi başka güne bırakmıştır. YEDİKULE CİNAYETİ MUHAKEMESİ! Yedikule civarında bostanlar ara- sında Perfkli adında bir bahçıvam öl- dürmektern süçlu Ali Rızanın muha- kemesi dün ağır ceza mahkemesinde yapılmıştar. Dünkü celsede suçlu vekilleri mü- dafaalarını yaparak Ali Rızanm vaka, gecesi saat altıdan on bire kadar Sir- keci civarında bir otelde bulunduğu şahitlerin ifadelerile sabit olduğunu ve kendisinin evvelce zan altına alı- nan diğer on dört kişi ile birlikte meni muhakeme kararı aldığı halde sonra- dan Sami adında birinin ihbarı üze- rine tekrar yakalanıp tevkif edildiğini, cürüm delili olarak ta Ali Rızanın evin- deki çifte tüfeğinin karısı Naciye ta- rafından çalılar arasında bir çukura olması ileri sürülüyorsa d& Maciyenin bu hareketi Ali Rızayı ka- lemiyeceğini ve esasen yapılan mua yene ve keşif neticesinde Periklinin bir çifte kurşunundafi ziyade başka bir silâhla vurulmuş olabileceği bil . dirildiğini söylemişlerdir. Esasen iddia makamı da geçen cel- sede suçlunun beraetini istemiş ol- duğundan vekiller de bu isteğe işti- râk ettiklerini bildirmişlerdir. Karar verilmek üzere muhakeme başka gü- ne bırakılmıştır. Düşkünler evindeki imalâthaneler- de yapılan eşyalar için piyango tertip edildi Düşkünler evindeki (darülâceze) Imalâthanelerde yapılan halı ve sair eşya şimdiye kadar müdürlüğün de- lâletile doğrudan doğruya satılmakta 4di. Bu eşyayı yapanlara da satıştan bir hisse ayrılmaktadır. Müessesenin hazırladığı eşyadan daha fazla istifade temini düşünülmüş ve bu eşya İçini bir piyango tertip edilmiştir. adi bir yanan ile yapılacaktır. Florya plâjında daimi surette hekim bulunacak Yazın Floryada denize girenlerin muayeneleri ve bunlara sıhhi tavsiye ve nasihatlerde bulunmak üzere Flor- yada plâjlarda daimi surette çalış- mak şartile bir hekim tevzif edilmesi muvafık görülmüştür. Kadroya almacak bu hekim için 937 senesi bütçesinde tahsisat ayrıl- miştar. Köylerde yeniden 12 ilk mektep açılacak İstanbul vilâyetinin ilk mektep ih- İiyacını tedkik eden maarif müdür- lüğü bu sene İstanbul köylerinde ye- niden 12 mektep tesisine karar ver- miştir. Karısını döğen koca bir buçuk seneye mahküm oldü Karısı Dilberi döğerek ölümüne se- bebiyet vermekten suçlu Ali Rizanın muhakemesi dün ağır ceza mahkeme- sinde bitirilmiş, Ali Rızanın bir buçuk sene hapsine karar verilmiştir. KIRILAN BEBEKLER Tefrika: No. 27 Nakleden : Zeyneb İdü Kalktım, beni doğru yatak odasına götürdü. Genç kızlara mahsus zevkle döşenmiş, güzel bir oda! Eşyalarına yan gözle bakarken kendi dağınıklı- ğımdan utandım, Yalnız kalınca der- dini dökmeğe başladı. Leylâ ile Haleye ne yaptım acaba? Biliyor musunuz? diye sordu. Şaşırdım: — Hayır dedim. — Dünyada ne fena insanlar vari — Şüphesiz, Başını ellerinin arasına alarak ağla” mağa başladı. Leylâ İle Halenin ha- karetleri zavallı Emele tahminimden daha fazla dokunmuştu. Maruz kal- dığı bu çirkin hareketlerin - sebebini bilmediği gibi baba günahının sıkleti- ni de kendi nazik omuzlarında taşıdı” ğının farkında değildi. O zaman bir kere daha tabli kanunların ne derece haksız olduğuna iman ettim, Amirane bir sesle: — Artık Leylâ ile Haleyi unutunuz, dedim. Gözlerini sildi; — Hakkınız var Süzi, hem sizin gibi bir arkadaş onların hepsinin yerini doldurur. Lâke eşyalarla döşenmiş samimiyet vadeden bir odanın içerisindeyiz. Bu Oda, yeni başlıyan arkadaşlığımızın bir timsali olacak. Bunu takib edecek günleri nasıl karşılayacağız acaba? Merhametim yarı yolda tükenmiye- cek mi? Gitmek zamani geldiği için ayağa Kalktım, o israr ediyordu, fakat oto- mobilde bıraktığım Şuşutu hatırlıya- Tak yürümeğe başladım. Koluma gir- di, koridordan geçerken göğsü nişan- larla dolu kendisinden sonraki nesil- lerle istihza eder gibi gülümsiyen bir paşanın. agrandısmanı gözüme İlişti. Sordum, annesinin büyük babası imiş, bu toprak için bir çok defalar kan dök“ tükten sonra nihayet şehit olmuş. — Böyle bir ailenin çocuğu olmakla Mtihar et Emel, dedim, halbuki benim ecdadım yüzümüzü ağartacak bir iş yapmamış, hepsi para peşinde koşmuş, hazırım,, diyor Bursadan İzmire gitti, Tekirdağlı Hüseyinin yapacağı teklifi Deliye İzmir (Akşam) — Türkiye yağlı ve serbest güreş şampiyğnu Tekirdağlı | Hüseyin pehlivanın, İzmire gelerek bayramda Dinarlı Mehmed pehlivan» la güreş yapmak için meydan okuma» sından sonra Dinarlının ne cevab ve- receği merak ve alâkğ ile bekleniyor. du. En eski ve mühim'Türk sporu olan güreşe yalnız sporcularımızın değil, bütün halkın gösterdiği alâka, haki- Katen çök yüksektir. “Tekirdağlı Hü- 5 seyin pehlivanın, Dinarlıya meydan Ookuyuşundan sonra Dinarlı Mehme- din ansizn Bursadan İzmire geldiği görüldü. Dinarlı Mehmed pehlivanın bü susturucu cevabı hakikaten kuv- vetli idi. Dinarlıyı gidip misafir bulun- duğu otelde gördüm ve Hüseyin peh- Hvanın: — Büyük er meydanına! Diye ken- disine meydan okumasına karşı ne di- yeceğini gördum. Dinarlı Mehmed, bü sevimli Ye mütevazi pehlivan, bâna şunları söyledi: — Benimi bildiğim, büyükler küçük- lere değil, küçükler büyüklere meydan okurlar. Baş pehlivan Hüseyinin, ba- na meydan okumasını bu itibarla hay- retle karşılamamak mümkün değil dir. Baş pehlivanlık için güreşildiği sırada Yunanistanda bulunuyordum. Ailevi bir rahatsızlık, beni mecburen orada kalmağa mahküm etmişti. O sı- rada alelaöele İstanbulda baş pehli- vanlık müsabakası yapıldı ve Tekir. dağlı, Türkiye baş pehlivanı ilân edil- di. f bali Yık İ ölem: Seat? Tekirdağlı Hüseyin < Dinarlı Mehmed Türkiyeye dönünce, Hüseyin pehli- vanla güreşeceğimi söyledim, güreş gününün tesbiti sırasında gene âni bir mecburiyet, beni ailemin bulunduğu Bursaya. gitmeğe meçbur etti, San günlerde Bursada idim. Anam ve kar- deşim hasta yatıyorlardı. Bana mey- dan okunduğunu haber aldım ve on- ları hasta hallerinde bırakarak işte İzmire geldimi. Ben profesyonel bir gü- reşçiyim. Şimdi teklif bekliyorum. Bu teklif beni tatmin edici bir şekilde ol- malıdır ki güreşeyim. Benim yerimde hangi güreşçi olsa, aynı tarzda hare- ket edeceği tabiidir. Ben hiç bir vakit, Tekirdağlı Hüseyinle karşılaşmaktan kaçınmadım ve kaçınmamı. Benim için (korktu da Kaçtı, buyursun er mey- danına!) diyorlarmış. İşte geldim ve korkmadığımı isbat ettim. Buyursun- Jar, tekliflerini yapsınlar!» e vE ii ER İzmir (Akşam) — İzmir öksüzlere yardım cemiyetinin İzmirde sekiz yerde Açtığı Kreşlerde (350) çocuğa hergün muntazam bir şekilde kahvaltı ve sıcak yemek verilmekte, çocuklar muktedir mürebbiler elinde terbiye edilmektedir. Ana ve babadan mahrum olan bu yavrular yedi yaşına geldikten sonra yatılı Uk mekteplere veriliyorlar, Resmimiz cemiyetin Tilkilik yurdunda bakılan ço- cukları yemek yerken gösteriyor, mişız gibi iri elleri ile elimi sıkarak: — Muhterem babanıza saygılarımı Jütfen bildiriniz. dedi. 'Teşekkür ettim. Bay Mehmiedin say- gıları tabii bu eşiği aşmıyacak. Odamda kapanmış şapkacımın yol Tadığı bereyi prova ediyordum. Huyun- dan vaz geçmiyen Selim yine kapıyı vürmüdan telâşla içeriye girdi. Bu ço- cüğa her zaman için bir dert ortağı lâzım, hem de apaçık anlattığı mace- Talarından mahcup olmıyacak bir dert ortağı, Ciddi bir tavur takınarak; — Evvelâ fikrini söyle dedim. — Hangi hususta? — Şapkam yakışıyor mu? — Çok. Seni büsbütün küçük gös- teriyor. — Teşekkür ederim. Şimdi sana ge- lelim, dertleşecek yine neyin var? — Ah, diye derin derin içini çekti, — Tylda ile mi bozuştun? — Evet. — Anlatsana! »— Öyle şaşkın bir haldeyim ki sözü- me nereden başlıyacağımı bilemiyo- rum. Daha evvelki akşam Maksimde beraberdik. Yemekte yalnız istiridye yiyordu: «Bu kadar çok istiridye yeme zehirleneceksin; dedim. Bunun üzeri» ne eğilip beni öptü ve: «Beraber ölür- sek ölümden korkmam; dedi. Bunları zn ne derece iyi olduğunu göstörmek. Saat ikiye doğru masamıza Leylânın ağabeysi geldi, Tyida epice sarhoş ol- duğu için onunla da lâubali konuş- mağa hattâ açıktan açığa sarkıntılık etmeğe başladı. Fena halde canım sı- kılmıştı, ciğdi olmasını hatırlattım. —Leylânm ağabeysi güzel bir adam, çok hoşuma gidiyor. — Neresi güzel? Hele © gebe Saçları- nı pek çirkin taramışlı, Ne diyordum?.. Ha! Evet, Tylda ihtarım üzerine ciddi leşti. Ve mütemadiyen ellerimi tuta- rak: «Bu gece seni üzdüğüm için affı- nı dilerim> diyordü, — Bütün bunlar mühim bir şey de- ğil ki? — Dur canım acele etme zihnimi karıştırıyorsun. Vaziyeti etraflıca gö- rebilmen için tafsilât veriyorum. O gece gayet iyi ayrıldık, Dün saat üçte buluşacaktık, sabahleyin erkenden te- lefon edip o saatte meniküre gideceği- ni ve daha sonra buluşmamızı söyledi. Saat dörde doğru şu mektubu aldim, Selim cebinden buruşuk bir kâğıd çıkardı, Kâğıdın şeklinden beş on de- fadan fazla okunduğu belli idi, İnceli, 'kalınlı, kuyruklu, acayip olan bu yâ- sayı ben de okumağâ başladım; «Sevgili Selim, | ye dönmiyeceğine bir garanti Kralın taç giyme resminden sonra evlenme: i muhtemel Daily Ekspres gaze dö Vindsor madam Simpsonla cını bir müddet için tehir etmek tasavs vurundadır. İzdivaç taç giyme merasis minden sonra yapıldığı takdirde me- rasimde ailesi efradının da bulunaca” ğını ümid etmektedir, Alınan malümata göre münakaşaya sebebiyet vermemek için Düke kral ailesi kendi taraflarından tahsisat ve- receklerdir. Aynı zamanda İngiltere“ teşkil etmesi için Dükün İngilteredeki şahsi emvalinden feragat etmesi mevzuu bas his olduğu rivayet edilmektedir. Aynı zamanda lordlar kamarasında yer al ması hakkından vazgeçmesini ileri sürmüşlerdir. Dük cevab olarak yakın bir zaman- da İngiltereye avdet niyetinde olma- dığını ısrarla, teyid etmiş ve binaen- sleyh lordlar kamarasında mevki iş- gal etmek hakkının mevzuu bahis ol madığını söylemiştir. İngiltereye gitsa bile bunun kısa bir ziyaretten ibaret olacağını ilâve etmiştir. Maamafih DüK bütün unvan ve haklarının karısına da verilmesi üzerinde israr etmektedir, izmirdeki petrol ve benzin depoları İzmir 12 — İzmire yakın sahildeki petrol ve benzin depolarının şehir için bir tehlike teşkil ettiği düşünülmüş, bunların kaldırılarak dağ sırtlarında ve yeraltında depolar yapılması karar- laştırılmıştır. Kumpanyalara verilen son müddeğ bitmek üzeredir, Depolar ayın yirmi dördünde kapatılacaktır. "Çanakkale Mem! eket hastanesi Çanakkale (Akşam) — kezinde iki yıldır yapılmasına devam olunan 50 yataklı bütün konforu havi son sistem memleket hastanesinin in- şaatı bitmiş kalorifer tesisatı ve di- ger eksikleri temamlanmak üzeredir, İki ay sonra hastane açılacakır. Bu yıl Güneyli, Karaburgaz, Tepe- köy, Kirte göçmen Köylerinde yeniden birer mektep yapılarak önümüzdeki ders yılında faaliyete geçecektir. Samsunda feci bir edeli ik Samsun (Akşam) — Şehrimizde çok acıklı bi rotomobil kazası olmuştur. Bafra belediyesine kayıtlı Yusuf ida- Tesindeki kamyon altı yaşında bir ço« cuğu çiğniyerek ölümüne sebebiyet vermiştir. Yusuf derhal tevkif edilerek cürmü meşhud kanununa göre muha- 'kemesi yapılmış ve bir yıl üç ay hap- B8 500 lira tazminat vermeğe mahküm edilmiştir, makul olmağa çalış. Aramızda her şey bitti, bir sante kadar zengin bir İtal yanla İskenderiyeye gidiyorum. Seni yüzüstü bırakmak istemezdim, lâkin bülün gayretlerime rağmen bu sulu adamdan kendimi bir türlü kurtara- madım. Hakkımda çok fena hüküm»- ler verme, Seni çok çok öperim. Tylda> Mektubun imzası ile yazılış şekli bü şımı döndürdü, hemen Selime isde et tim, — Ne yapalım kardeşim kısmet böy“ le imiş, katlanmak lâzım. Sende bu hainin arkasından her halde göz yaşı dökecek değilsin; dedim. Selim ağlamağa başladı: — Yalan söylüyor, yalan söylüyor. Burada kaldığına eminim, altı aydan beri evine yani evime gizlice aldığı otuz beşlik bir adamla yaşıyor, ben çi“ kar çıkmaz o hemen arkamdan gelir miş. Düşün ki alçak kapıcı ile hizmetçi işi gizlice idare ediyormuş. Benden başka herkes, bütün İstanbul bunu biliyor, arkamdan gülüyorlarmış. Eğe başlangıçta haberim olsaydı bu facia nın önüne geçerdim. Dün akşam hid- detimden az kaldı kapıcı ile hizmetçie yi bir köpek öyle gibi boğazlıyas «Mektubunu alinca belki bana kıza, | caktum. cak benden nefret edeceksin, fakat Arkası var)