18 Şubat 1937 Şahende elindeki gazeteyi büyük bir dikkatle okuyordu. «Ak saçlı teyze» nin hiç bir mal ni kaçırmazdı. Gene «Ak saçlı teyzeş tatlı tatlı yazıyordu: «Bir çok kadınlar kendilerinin kayna- nâları tarafından p sevilmediğini nasıl anlarlar bilir misiniz?, Yemek zamanı bir misafirliğe gittikleri za- man... Eğer misafi e gittikleri va- kit yemek ye » kaynanaları ken dilerini sevmiyor demektir, Hattâ ey halkı sonradan kalkarlarken misafir- lere; — Nafile derler, kaynananız sizi sev- miyormuş Eğer misafirler ev halkı henüz ye- meğe oturdukları zaman gelmişlerse o zaman da: — Oooo.. derler.. kanyananız sizi se- viyormuş...» Şahende bu satırları okuduktan son- ra gülümsedi: — Bunu biliyordum. Bakalım maka- lenin öteki kısımlarında ne deniyor?.. Okumağa devam etti: * Bir çok kadınlarda kocalarının kendilerini sevip sevmediğini şöyle an- larlar. Evde çamaşır yıkanıldığı gün eğer hava açarsa, güneş etrafı adam akılı aydınlatırsa çamaşırlar çabuk kurursa koca, karısını seviyor demek- tir, Eğer aksine evde çamaşır yıkan- dığı vakit hava bozarsa yağmur yağar- sa, güneş çıkmazsa nafile... Koca, ka- rsmı zerre kadar sevmiyor demektir.» Çamaşır günü Şahende bunu okur okumaz derin bir düşünceye daldı. Demek Kocası Sa- mi kendisini zerre kadar sevmiyordu. Çünkü dikkat etmişti. Yaz ortasın- da, ağustosun on beşinde çamaşır yı katsa derhal o güzel mavi gök bulut- lanır, bir fırtına çıkar, arkasından şid- detli bir yağmur yağardı, Âdeta yaz Ortasında bir sonbahar, hattâ kış ha- vası başlardı. Şahende bunları düşündükçe çileden çıkıyordu: — Bu herif beni hiç sevmedi.. amma evlendik evleneli hiç sevmedi.. çünkü evlendiğimizdenberi bir gün olsun çâ- mMaşır yıkattığım zaman havanın açtı- ğini görmedim. Ah ben ne bedbeht bir kadınım. Karar verdi. Bu sefer kati surette Samiyi bir tecrübe edecekti. Derhal bir çamaşır yıkatacaktı. Bakalım ha- va nasıl olacak?.. Hele hava bir boz- sun, hele hava bir bozsun... İşte o za- man Saminin göreceği vardı... Derhal çamaşırcıya haber gönderil- di. Hazırlıklar bitti. O gün hava gün- lük, güneşlikti. Lâkin çamaşıra başlanır başlanmaz bir fırtına, bir yağmur, bir soğuk... Çamaşırcı kadın; — Aaaa,, şaştım kaldım doğrusu... Hava âdeta kış oldu... Deyince Şahen- denin büsbütün tepesi attı, — Hain herif.. dedi.. sen akşama gel de görürsün. Akşam, Sami eve dönünce kızıl kı- Yazan: İSKENDER FP. SERTELLİ Receb ve Salih reislerle Rüstemi paşa gemisine zaman, gerçek Kemal reis güvertede dolaşıyordu. Gece yarısından sonra Mayorka s0- kaklarında Rüstemin kadın peşinde dolaşması Kemal relsin canını sıka- cak hâdiselerden biri idi. Kemal reis, Receb kaptana sordu: — Rüstemi nerede yakalamışlar? — Cemil Elkâsibin köşkünün bah- çesinde.. Salih rels te Hüsrevin adamların- dan duyduklarını #âve etti: — Ayşeyi kaçırmış. tekrar köşge gelmiş. bu sefer de genç kadının eş- yasını alıp götürecekmiş, Görmüşler. Pusu kurup beklemişler, Biz de gözü- müzle gördük: Rüstemi Ayşenin yat- tığı köşkün önünden sürükliyerek ge- tirdiler. — Ayşe nerede şimdi? — Nereye kaçırdığını söylemiyor... — Ev sahibine sormadımız mı? — O da sahile kadar bizimle bera” ber geldi. Ayşe odasında yokmuş. Za- vallı adamcağız çok müteessir oldu, levendler KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞÜ. yamet koptu. Bu ne rezaletti?. Bu ne kepazelikti. Bu ne sevgisizlikti?. Biça- re, bedbaht Şahendecik ne zaman ça- maşır yıkatmağa kalksa hep böyle bir hava bozardı. Ertesi günü karı koca apartımanlar rının balkonlarından etrafa bakıyor- Jardı. İşte karşı komşuları Nazanlar bugün çamaşır yıkatmışlardı. Dün ha- vu ne kadar fena olduğu halde Naza- nın çamaşırı başla başlamaz etraf gül lük gülüstanlık olmuş, güneş açmış, hava bir günde kıştan yaza dönmüştü. Şahende: — — Bak.. bak.. diyordu. Tabii Nazan çamaşır yıkayınca hava açar... Tabii, herkesin kocası seninki gibi değil... Ah ben ne bedbaht bir kadınım ya- Tabbi.. Mahallede yalnız Nazan değil, Na- dide de, Selma da çamaşır yıkayınca kış ortasında hava yaz gibi olurdu. Ça- maşırları 2 - $ sant içinde tansamile kururdu. Taraçaya asıldıktan 2 saat sonra kus ruyan çamaşırları hizmetçi birer birer toplarken Şahende sinirden deli olac0k| muzırsa gelişi güzel bir macunla temiz- | Senfonik konser. Frankfurt (251) 21,1 gibi bir hale gelirdi... Komşuların hizmelçileri çabucak kuruyan çamaşırları toplarken Şahen- de kocasını pencereye çağırır: — Bak. bak da herkesin kocaların- dan ibret al.. derdi... İşte hakiki mu- babbet böyle olur... Kocası tarafından sevilen kadının çamaşırı 2 saat sonra kurur, Çamaşır günü güneş açar... Aradan bir müddet geçti. Bir gün bir de baktılar... Her çamaşır yıkat- tığı gün hava yaz gibi açan Nazanın kocası otomobille, yanında başka bir ye: — Nasıl karıcığım... dedi, karısı çar nl mn işlerini Radyolin ile temizlememenin cezasını çekiyoi Dişleri hiç o temizlememek ne kadar 18 Şuhat 937 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı: 12,30: Plâklla 'Türk musikisi, 1250: Hava dis, 13,05 Muhtelif plâk nesriyatı, 14 Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi, 19,30 Konferans: 'Tayyare cemiyeti namına bayan Naciye Toros. 20 Rifat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları, 20,30 Ömer Riza tarafından Arabca söylev. 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları: Saat âyarı. 21,15 Orkestra: 22,10 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı. 22,30 Plâkla sololar, opera ve operet parçaları. 23 Son. Ecnebi İstasyonların Bu Akşamki En Müntahap Programı Roma (420,8) sent 22 birer perde- lik üç opera. Cenovada tiyatrodan na- Kil. Paris T. E (206) 2230 (Manon Yascaut) Operası 3 perde. Borde (218,6) 23,45 «Kömürcüler» bir per- | Sofya o x64,34,35| Moskova delik operet. Radyo Tuluz (327/8) 0,15 (Straus) un «Bir vals rüyası» münte- hap parçalar. Monako (405,4) 21,10 lemek te o kadar muzırdır. Dişlerinizin | orkestra könseri, Lüksemburg (1293) minasını bozacak macunlardan sakını: | 2330 Senfonik konser Berlin (306,7) in “Bilka boguun/ dilüe > görüle malıkâmdurlar. Yemek yedirmezler. a | geti Metbeyen içirmezler ve size hayatı cehennem eder- ler. Nihayet hepsini çektirerek genç yaş- ta dişsiz kalırsınız. «piyano için sonato Viyana (508.8) 23,25 Koro konseri. Peşte (549,5) 23,30 Tzigan musikisi Dans Musikisi Radyolin Hamburg (931,9) saat 21,10 - Frank- Dişleri, mina tabakasını çizmeden, fort (251) 23,45 - Londra (kısa dalga) hırpalamadan temizler ve parlatır, mik. | 18,50 - 22,15 ve 0,15 ropları öldürür, diş etlerini kuvvetlen- 19 Şubat 937 Cuma İstanbul — Öğle neşriyatı 1230: Plâkla 'Türk musikisi, 12,50: Havadis, 13,05: Muhtelif plâk neşriyatı, 14 maşır yıkattığı gün herif havayı aç- | Selmanın kocası ise işi büsbütün azıt- | son, tarıyor amma arkasından da yapma» | mıştı. dığını bırakmıyor... Üç gün sonra Nazanın kocasını bir kadınla bir otomobile binerlerken gör- düler. Onlar otomobilin hemen perde- lerini kapalılar, Sami Şahendeye: — Nasıl Şahende? diye sordu. Bir hafta sonra Nazanın kocası baş- ka bir kadınla bir aparlımana giriyor- du. Vaziyetleri, kol kola girmişlerdi. Pek samimi idi. Sami: — Gördün mü?. dedi, istersen bun- dan sonra sen de çamaşır yıkadığın günler ben havayı bunun gibi açtıra- Şahende gülümsedi: — Lüzumu yok.. Daha ertesi hafta gene her çama- Şir yıkattığı zaman hava güllük gülüs- tanlık olan Nadidenin kocasını iki gün arka arkaya başka başka kadınlarla et de ben de ara sıra şu havayı açtıra- yım. Şahende kızdı: — Sus, utanmaz... Çamaşırları 2 saat içinde kuruyan No 109 Kemal reis; — Vay alçak vay! - diye bağırdı - ben ona itimad ederek, kendisini her gün oraya gönderiyordum, Meğer ke- diye peynir tulumu teslim eder gibi, inanmışım o köpeğe. Ve sert bir sesle gemicilere şu emri verdi: — Kollarını bağlayın.. baş anbara atın!.. Anbar ağında sabaha kadar iki levend nöbet, beklesin. Yarın sor- guya çeker, cezasını veririz alçağın. Rüstemi dinliyen yoktu. — Ben masumum. Suçlu başkası- dır, Ayşeyi ben kaçırmadım. Diye bağırdise de, kimseye derdini anlatamağdı. Rüstemin kollarını bağladılar. Geminin baş anbarına attılar, Receb ve Salih relsler o geceyi ami- ral gemisinde geçirmişlerdi. Kemal reis bu hâdiseden çok mü- teessir olmuştu.. yatağına girdi, fakat saatlerce uyuyamadı. RÜSTEM, İŞLEMEDİĞİ CÜRMÜN CEZASINI ÇEKİYOR! Ertesi sabah Rüstemi anbardan Çi Akşam neşriyatı: 17 Üniversiteden Şimdi Şahende çamaşır yıkadığı | naklen inkilâp dersleri Recep Peker, günler havanın bulutlanmasını, yağ- mur yağmasını, çamaşırların günler- ce kurumamasını heyecanla bekliyor- 18,30 Plâkla dans musikisi, 19,30 Spor müsahabeleri: Eşref Şefik. 20 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları. 20,30 Ömer du. Hava bulutlanır bulutlanmaz, ,Rıza tarafından arabca söylev. 20,45 onun çehresindeki bulutlar dağılıyor, Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafın- yüzü gülüyordu. Saminin dene zaraan | dan Türk musikisi ve Halk şarkıları. kafası kızsa: ipekli ver. bu gece havayı açtırmağa, güne- $i çıkarmağa gideceğim... Saat âyarı. 21,15 Orkestra: 22,10 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün Galatasaraylılar cemiyetinden: 20 Şubat 937 tarihine tesadüf eden cumartesi günü saat iki buçükta cemiye- tin senelik umumi içtima aktedilecektir. Mezkür içtimada fevkalâde mühim me- İâkin geçen hafta bir aksilik oldu. | seleler görüşüleceğinden bilimum Ga- Şahende çamaşır yıkadığı gün birden- latasaraylıların behemehal Beyoğlunda bire hava açmaz mı?.. O akşam Sami eve gelince karısile kavgaya tutuştu. Bu arada başına ye- diği bir vazonun tesirile hâlâ hastadır. Vay utanmaz herif vay.. hakketti Lüksemburg #parlımanında bir numa- “Şişli: Halkevinden: Gösterit şubemiz tarafından 19 şubat 1937 cuma günü sent 21 de Pangaltı amma.. havayı açtırır mı?.. Oh olsun. | Tan sinemasında Akın piyesi temsil edi- (Bir yıldız) kardılar.. Kemal relsin önüne getirdi- ler. Salih, Receb, Mahmud reisler de amiralin yanında duruyordu. Kemal reis Rüsteme sordu: — Ayşeyi nereye kaçırdın? — Onu ben kaçırmadım.. — İnkâr etmekle elimden kurtula- lecektir. Üyelerimiz parasız davetiyeleri Halkevimizden alabilirler. — Hapsedin bu çaplımı anbarda.. Rüstemi tekrar anbura atlılar, Şimdi Kemal reis, çok sevdiği ve iti- mad ettiği arkadaşlarile konuşuyor- du: — Ne ceza verelim bu köpeğe?.. Salih ve Mahmud reisler Rüsteme donanmada en çok güvenen kaptan- mazsın, Rüstem! Senin bu yaptığın | lardı. Rüstemin böyle bir çocukluk alçaklık, Türk denizcilerini utandıra- | yapacağını akıllarına sığdıramıyor- cak bir yüz karasıdır. Ayşe odasından | lardı. cebren kaçırılmış. — Haberim yok dedim ya... Mahmud rejs: — Biraz bekliyelim.. Ayşe meyda- — Bu sabah Cemil Elkâsibin evine | Da Çıktıktan sonra, bir büküm veri- gittim.. Ayşenin odasını gözden geçir- | İZ dim. kızcağızı yatağında yatarken, zorla alıp götürmüşsün! © — Yalan söylüyorlar... . — Gözlerim beni aldatmıyor, tem! Çocukluğu bırak.. bana hakika- ti ye Çok mu seviyordun bu kadı” ni Dedi, Receb rels de çok acıyordu Rüsteme. Hazin bi: tavırla başını sal- uyarak: e dedi, Ayşeyi buluncıya ka- Rüs- | day bekiiyelim. ve hâdiseyi bir kere de Ayşenin ağzından dinliyelim, Eğer kadın kaçmağa razı olmuşsa, Rüste- me ağır ceza vermeğe hakkımız yok- — Yalan söylemeğe lüzum görmem. | gur. Ayşe ile, Mayorkaya geldiği günden- beri sevişiyorduk ama.. onu kaçıran ben değilim. Böyle bir şey aklımdan bile geçmedi. Ve o günden itibaren adada sıkı bir Rüstem, tepesinden uzanan bir baş — O halde şimdi biraz daha inan- | gördü.. sevinçle seslendi: dım ki, onu kaçıran sensin! Onu sev- — Karaca.. sen misin? diğini söylemekle hakikati itiraf et | ( Anbarın ağzında nöbet bekliyen miş oluyorsun! Pek âlf.. bu kadar ye- | Rüstemin bu eski ve sadık arkadaşı teri Gemicilere elile işaret etti: aşağıya doğru uzanmış, Rüsteme bir | yapamaz. geyler sövlemek istiyordu. » Istanbul 17 Şubat 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât İst. dahili O 96,50Jİş. B. Hamiline 10, Kuponsuz 1933 » Müessis 83, istikrarı . o 9B;50İ)T.C. Merkez ÜnitürkT o 21,30) Bankası 99, » İN 20,32,50) Anadolu his. 24,50 » M 20—) Telefon 6,50 Mümessil | . 42,20) Terkos 11,50 » NM $940İ Çimento oo 14,5$ » W İttihat değir. 10,90 İş Bankası 10,—| Şark o» 110 Para (Çek fintleri) Paris o 17,03,75) Prağ 2714 Londra — 617.—| Berlin 1,97,25 Nev York “79,45. —İ Madrit || 1137,— Milâno 15,08,25İ Belgrad 845218 Atina 885737) za 418,80 Cenevre © 3,47,93 Erüksel © 470,62) Pengo o 47.60 Amsterdam 1,45,25| Bükreş ( 108,42,75 24,94 a — Ticaret ve zahire borsası ol 17 Şubat fiat ve muameleleri 1 — İthalâtı Buğday 160 Çavdar 15 #ftik 24 beyaz peynir 10 1/4 un 30 3/4, yapak 2124 yulaf 40 3/4 pamuk yağı 46 3/4 zeytin yağı 73 1/4. merci mek 10j pamuk 2 3/4 ton, İhracat: Kuşyemi 2044 razmol 49 3/4 yapak 28 3/4 iç fındık 4 iç ceviz | 1/4 kaşar peynir 3/4 ton. 2 — Satışlar: Buğday yumuşak kilo- su 6 kuruş 13 paradan, Buğday sart ki. osu 6 kuruş 274 paradan 7 kuruş 5 pa ray kadar, Arpa Anadol kilosu 4 kuruş- 37 paradan, Çavdar kilosu 5 kuruş 30 Susam kilosu 17 kuruş 20 pa- radan 17 kuruş 25 parayada kadar, li x i ME 3 5İ p HU EE e li FEEES bi E 4 Er Eeee Seri a i i ii EBS ili isek zEele FİZ : BizEE 1ir?» diyecek olursa... O zaman Kes mal rels değil a, padişah gelse bir şey, 45005 ölkas var) va İl | |,