Türk kiüplerine mili maksad ve hedeflere uygunsuzluk isnadı yapıştırılamaz! ve skifler eziliyor, harap oluyor. Klübün zararı iki bin liraya yakındır. Geri kalan skifleri barındırmak için de kayıkhanenin tamiri, hattâ yeni- den yapılması lâzımdır. Bu klüp va- ziyeti denizcilik federasyonuna bil- diriyor. Federasyon vaziyeti ve klü- bün zararını bir âzasina tedkik et- tirdikten sonra keyfiyeti ve bu klü- be bir yardımda bulunulmasını Türk Spor kurumu umumi merkezine yâ- iyor. Bu klüp, Olimpiyatlar arife- fesinde İstanbul bölgesinden bir mek- tup alhvor. Mektupta, ff#tinadan mütevellit zarar dolayısile umum! merkezce beş yüz liralik bir yardım- da bulunulmasına karar verildiği ya- aldır. Klüp, bes yüz lira zararını olmıyan bu antrenör, Türkiyedeki ecnebi antrenörler arasında en az ücret alandır. Bu zatın vazifesine son günlerde, her halde tasarruf mak- sadile olacak, nihayet verilmiştir. ANTRENÖRLÜ KLÜPLER İstanbulda olsun, Ankarada olsun, antrenörlü klüpler vardır ve bu klüp- ler Türk futbolünde az çok birer var- lıktırlar. Diğer klüplerin de imkân nisbetinde birer antrenörü olması ne gisini) çıkarmağı bir israf saymaz, ve bu külfeti, bu masrafi niçin ihti yar eder bilir misihi?... Başmakale- sinde edasile şu satırları yazabilme- sine imkân vermek işin? «Makat ecıkça oSöyliyelim, anarşi #ueün mevcut olan klüplerin kendi. Yeindedir. Su halde, basit mantıkın İcabı şudur ki sporumuz İçin klüp- Bundan sekiz on ay evvel İstan- bulda şiddetli bir fırtına oluyor. Birçok zararları mucip olan bu fırti- na klüplerimizden birinin Haliçteki kayıkhanesini de yikıyor. Her biri üçer beşer yüz liraya mal olmuş futa mokiai nazar ihtilâfı olduğunu bilhassa duğunu kaydettik. Bugün öğreniye- ruz ki, hakikaten birçok meseleler üze- rinde genel merkezle federasyon ara- sında ihtilâf çıkmış ve federasyon baş- kanı Hamdi Emin Çap istila etmek mecburiyetinde kalmıştır. Hamdi Emin Çap Top gazetesine verdiği beyanat- ta istifaya sebep olarak şunları göste- riyor: 1 2 Balkan kongresine iştirak ettik ve kongre müfredatını 13 teşrinisani ta fa gitmiş, hattâ genel merkez toplantı- larında bile bulunmuştur. ee. diyoruz ki, Balkan kupasına iştirakimi- 28 karar verilmişti. Hattâ siler başkanı Ankara stadının açılış günün- bu sene Balkan futbol şampiyonası yapmak hakkı Türkiyede değil Yuna- nistandadır. Bu bize gösteriyor ki, fut- bol federasyonu daha Balkan futbol şampiyonasının nerede yapılacağından bile haberi yoktur. şebbüs yapılırken genel merkez ikinci başkanı ve diğer azaları da orada bu- lunuyordu. Bizi garip vaziyete düşü- ren genel merkez değil futbol federas- şubatta müstacel kaydile umumi mer- keze bildirdik, fakat maalesef buna da cevap alamadık. Pariste yapılacak Avrupa kupasına nasıl iştirak edecektik? Daha Balkan kupasına bile iştirakimiz şüpheli bir va- ziyette, elde iki antrenör olduğu halde çalışmağa Avrupa kupasına iştirak için genel mer- keze hem yazmak, yazıldıysa cevap bi- le beklemek bizce bir parça gariptir. 3 — Dört senelik bir çalışma progra- mı yapmak istedik, fakat bu mevzu et- rafında konuşmak bile mümkün olma- dı. Bu da bir parça garip. Çalışma prog- ramını fedrasyon hazırlamış mıdır? Federasyon programını yapar. Ve yap- tıktan sonra tatbik eder. Öyle zannedi- yoruz ki, eğer Türk futbolünün kurtul ması için tatbik edilebilecek bir prog- ram yapıldıysa genel merkez hiç bir surette muhalefet etmezdi ve etmeme- si lâzımdı. 4 — Antrenörlük mukaveleleri 8 ve 11 kânunuevveldenberi tasdik edilme- başlamışlar tahsisatları verilmiş ve on- lar da paralarını almaktadırlar. Bunu ler lâzım ve ancak klüplerimizin de bugünkü gayesiz, iptidai, verimsiz, çocukça hallerinden kurtularak milli maksad ve hedeflerimize uygun bir hüviyet sahibi olmaları lâzımdır». Klüplerimiz arasında belki az çok hatalı olanlar, ıslaha ve irşada muh- taç bulunanlar olabilir. Fakat bü- tün Türk klüplerine (gayesiz, ipti- daf, verimsiz) ve bilhassa (milf mak- sad ve hedeflerimize uygun bir hü- Futbol enn e. kanının istifası sebebleri Balkan kupası, milli küme kararları ol- $ Çünkü o gün başbakan nezdinde te- | viyet sahibi olmadıkları) damgasını vurmak doğru hareket değildir. Hamdi Emin Çap kabul ettikten sonra mukaveleleri tas- dik edilerek gönderilmediği istifaya | bir sebep teşkil etmez. İ 5 — Başantrenör yevmi gazetede | cak iş bulamadı. Aylar var ki oturuyor- lar. Yalnız bir hakem kursu ile meş- gul oldular. Saha üzerinde bilfiil çalış- ma Zemini bulunamazken makale yazdırılmadı konferans verilmedi diye istifaya sebep göstermek bize garip geldi. İşte görülüyor ki, gösterilen sebepler istifaya sebep teşkil edecek mahiyette değildir. Federasyon en ciddi bir iş o- larak milli küme kararını verdi, Onun esaslarını hazırlamak üzere toplantı- lar yaptı. Genel merkez ikinci başka- nı da bu işle yakından alâkadardı. Hat- İâ kararın verilmesinde de başlıca âmil oldu. 14 martta başlanması da karar al- tana alındı. Az bir zaman kalmıştı. Bu hususta hiç bir şeyden bahis yok. Yu- nanistanda yapılması lâzım gelen Bal- kan şampiyonasının Ankarada yapıl- ması hususunda başbakanın muvufa- kati alındıktan sonra bunun Türkiyede bu hakkın bizde olma- dığı anlaşılınca tabii federasyon fena vaziyete düştü. Bizce yapılması pek ba- sit ve hiç bir zorluk olmıyan milli kü- me işinin başarılamamak korkusu, Avuç dolusu para verildiği halde antre- nörlere iş gördürülememesi ve çok hak- lı olarak gazetelerin bu husustaki neş- riyatı, Balkan kupası meselesi bu isti- fanın başlıca sebepleridir. &#X Bu akşam v Nöbetçi eczaneler Şişli: Pangaltıda Nargileciyan, SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ TEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. | Sason, Trabzon hadiseleri, komitecilerin faaliyeti, isyan hareketi genişliyor heyetini di malüâmatı ihtiva eylemek üzere tak- dim olunup, aslı Petersburg askeri matbaasında muhdud miktarda ba- sılmış olan bir raporun 1916 da fran- sızcaya tercüme edilmiş parçalarından mürekkeb bir risale elime geçti. lerin münasebetlerine ve Ermeni Ko- mitelerinin ahvaline dair dikkate pek şayan bir çok malümat veriyor. Rus ordusunda generallik rütbesi- ne kadar terfi edilmiş olan bu konso- lost biraz dinliyelim; «Değil yüksek tahsil görmüş, ilk tah- silini ikmal etmiş Ermenilerin bile hepsinde şu fikir yerleşmiştir: Erme- niler hâlen siyasi âlemde mühim bir mevki işgal edememiş iseler buna se- bep sırf Osmanlı tabiiyetinde kalma- Jarıdır. Bütün Ermeni gençleri siyasiyat Me uğraşıyorlar; Ermeni komiteleri- nin parlak sözlerine kapılıyorlar ve milletlerini selâmet yerine felâkete sü- rüklediklerinin farkına varmıyorlar. Osmanlı ülkesinde Ermenilerin halleri tahammül edilemez bir raddede bulun- duğu hakkındaki şikâyetlerin şehir- lerde, kasabalarda oturan Ermenilere taallüku yoktur. Bunlar serbestilerin- den daima İstifade etmişlerdir; her ci- hetçe mümtaz bir hayat geçiriyorlar, Köylü Ermenilere gelince, ziraat iş- lerinde vukufları sayesinde bunların da vaziyetleri orta Rusyadaki köylüle- rin hallerinden çok iyidir. Vaka bu bölgelerde kâfi derecede nüfuz sahibi bulunmıyan hükümet, bu köylü Er- menileri bazı Kürd aşiretlerinin taar- ruy'arına karşı tamamile himaye ede- xaiyor. Ancak bu taarruzlar da söy- ienildiği derecede olsaydı, şimdiye ka- dar buralarda Ermeni kalmamak icab ederdi. Halbuki Kürd köylerinden çok zen- gin nice Ermeni köyü vardır! 1895 senesine kadar Osmanlı diya- rında sakin Ermenilerin sefalet ve yeis içinde bulundukları iddiaları hayal ve efsaneden başka bir şey değildir. 1895 ve 96 da Ermeni komiteleri Ermeniler- le Kürdler arasına büyük bir emniyet- sizlik tohumu ektiler. Şüphesiz ki bu iki senede Kürdler, Ermenilere şiddetli husumet gösterdiler. Fakat bu his da- imi bir şey değildir. Ermeni papasları halka dini akide leri öğretmekle değil, milliyet fikir ve duygularını neşir ile maşguldürler. Ermeni kıyamlarında âmil şu üç se- beptir: 1 —— Ermenilerin siyasete pek ziyade dalmaları, 2 — Aralarında milliyet, istihlâs, istiklâl fikirlerinin inkişafı, Ermeni 1894 martı içinde bir pazar günü Kumkapı kilisesinde duasını ettikten sonra avdet eden patrik Âşıkyan, Er- meni düşmanı sıfatile (!) on sekiz ya» şında bir Ermeni gencinin kurşularına hedef oldu. Ermeniler, Abdülmecid tarafından kendilerine bahşolünan (kostitüsyo- mu her sene tesid ederlerdi; Abdülha- mid ise bunu mencimişti. (Bu yasağın 1895 kânunusanisinin altıncı günü Vanda ihtiyar papas Boğos, ihtilâci- lerin tahriklerine muhalefet eylediği için ihtilâl komitesi kararile öldü- rüldü. nu pek iyi biliyoruz. Fakat isyan ve ihtilâl fikirlerinin Ermenilerin ilikleri- ne kadar işlemiş olması gösteriyor ki bir Ermeni kalıncıya kadar (!) hak- larımızı istihsal için padişahın tahtı- nı tehdidden geri durmıyacağız.) Diyorlardı. Taşnak, Hınçak, Armeniya komite- leri mektep öğretmenlerile işe başla- dılar. Ermeni gençlerinin kalblerine müslümanlara karşı kin ve husumet aşıladılar; üç, dört sene içinde bu yol- da ölmeğe bile müheyya gençler yetiş- tirildi. Müsellâh komiteler Ermeni köy» lüsünü kendilerine yardıma kanlı va» sıtalarla davet ediyordu. 1890 eylülünde Serkis Gugunyanın riyasetinde 80, 90 kişilik bir çete teş- kil edildi. Bu çete cfradının yarısı Pe- tersburg üniversitesi talebesinden, ya» rısı da Kafkas Ermenilerinden idi. Hiç birisi hudüd neresidir ve nereden ge- çilir? Osmanlı diyarının topografyası nedir? Kürd kimdir? Farkında değil lerdi. Bu çete, hududa yakın bir yerde bir Rus müfrezesile çarpıştı; dağıldı. Fa- kat iki sene sonra İran hududundan geçmek yolu bulundu. Silâh kaçakçı. lığı da başladı. Konsoloslardan, ecnebi misyonlar- dan bu komitelerle münasebette bulu- nanlar, onları teşvik edenler, tehlike- ye düşerlerse kurtarmağa çalışanlar oldu. Londrada toplanıp Van İngiliz konsoloshanesine gönderilen iane ak- çeleri, fıkara diye meydana çıkan ko- mite mensuplarına dağıtılıyordu. Ko- mite çetelerile askerler ve Kürdler arar sında çarpışmalar oldu. Sasonda asırlardanberi Kürtler ve Ermeniler pek dostane bir hayat sürerlerken 1893 de burada bir De mağyan payda oldu; bir sene sonra 'Boyacıyan onun yerine geçti. Bundan sonradır ki burada da mü sademeler vaki oldu. 1895 de Trabzonda Ermeni komite. lerinin Bahri ve Hamdi paşalara ta- arruzları üzerine idi ki kital başla mıştı, Her yerde Ermenilerin ilk teşebbü- sü aleyhlerinde Kürtlerle askerlerin şiddetli mukabelelerini intac ediyor. du. 1895 teşrinisanisinde İngiliz siyase- tinde biraz tahavvül görüldü. Ermeni meselesi İngilizler nazarında eski ehemmiyetini kaybetti. Ermeni komi- telerine meyyal görünen İngiliz kon- solosları değiştirildi. Bu değişiklik 1896 nihayetlerinde daha açık bir renk aldı, Yeni Van İngiliz konsolosu (Erme- rileri teskin) hattı hareketini takib edeceğini bildirdi. Bu hal Ermeni Komitelerini biraz düşündürmekle beraber büyük bir te- sir icra etmedi. 1898 haziranında meşhur Van isyanı vaki oldu. Komiteciler üç, dört kuruş günde- lik verdikleri yerli ahaliyi isyana iş- tirak ettiriyorlardı. İhtildi şefleri arasında OAmerika, Rus, Bulgar tabilyetinde olanlar vardı; miktarı altı yüzü bulan komi- tecilerin hepsi Rus tüfeklerile müceh- hezditer. Silâhların iane paralarile tedarik olunarak İran tarikile ithal edildikleri söyleniyordu. Asiler kar- larını, çocuklarını muhafoza ve mü- dafaa için değil, sırf ihtilâl fikrile ha- reket etmişlerdi. Hükümet kuvvetleri ve Kürtler bu isyan hareketini 'tfa etmeğe davra- nınca bir çok Ermeniler İngiliz ve kaldırılmağı için teşebbüste bulunmak-| Rus konsoloshanelevine iltica ettiler, tan Imtina etti) diye Ermeni cismani! | Asıl komiteciler tevkif edilemiyerek meclisi âzasından Maksud bey de bu | kaçmağa muvaffak oldular, İsyan senenin haziranı içinde bu yolda bir taarruza uğradı. etrafa da yayılmıştı. (Arkası var)