; i 13 Şubat 1937 AKŞAM m — Toplantıdan birkaç görünüş: Yukarıda reis Abdülkadir, doktor AN Şükrü, profesör Cemil, aşağıda tebliğleri dinleyen doktorlar Uzun seneler «Cemiyeti tabbiyei 08- maniye» ünvanı altında çalışan ilim müessesesi, son zamanlarda (Tıp en- cümeni) namı altında, falaiyetine de- vam etmektedir. Türk tababet âlemindeki ilmi ted- kik ve tezlerin müdafaa ve münaka- şasına saha teşkil eden bu cemiyet, her on beş günde bir çarşamba ak şa , etıbba odasında toplanmak- Bu toplantılarda, evvelce tesbit edi- len ruznameye göre, mütehassıs he- kimlerimiz, kendi tedkik ve müşa- hedei e dair birer tebliğ neşredi- yorlar. Şifahen yapılan bu. (Tıbbı teb- liğ) ler ya 6 toplantıda, yahut te mü- teakip içtimalarda münakaşa ediliyor. Geçen çarşamba günü yapılan içti- mada mühim mevzular görüşüldü. Gülhane hastanesi dahili hastalıkları Profesörü B. Abdülkadirin reisliği al- tında toplanan bu içtimada ilk sözü doktor Osman Şerafeddin aldı. TİFOLULARA KAN ZERKİ Doktor, uzun senelerden beri yaptığı tedkikler neticesinde fivri tifoldi var kalarında bir hastaya kan zerketmek suretile hastanın nasıl ahvali umu- miyesinin düzeldiği etrafında izahat verdi ve çocuk hastalıkları müte- hassısı doktor Ali Şükrü ile yaptıkları tedkik ve müşahedeleri söyledi. Doktor Osman Şerafeddin, vahim tifo vakasında zayıf bir hastaya yakın akrabasından birinden alınan kanı zerkettiklerini ve hayatından ümid kesilen bu hastanın 40 dereceyi bulan hararetinin yavaş yavaş düştüğünü izah etti. Doktor, ağır tifolu hastalara zerke- dilen bu kanın evvelce tifo geçiren hastalardan alındığını, kan alınan insan ile tifolu hastanın kanlarının Aynı gruptan olduğunu, ancak kan zerkedilen hastanın kalbinin ve ci- ğerlerinin sağlam olması lâzım geldi- ğini anlattı ve bir çok tecrübe ve mü- şahedelerini sıra ile zikretti, Bundan sonra söz alan doktor Ali Şükrü, bu tecrübelere 920 senesinden beri devam ettiğini, ve çok iyi netles- ler alındığını söyledi. Sonra sözüne çul Suretle devam etti: — Maamafih bu hastalar içinde kan şırıngası yapılıp da ölenlerde vardır. Bunlar, hayatından büsbütün ümid kesilen hastalardır. Kan şırıngası ya” Pılıp da kurtarılan hastalar, yangın- dan kurtarılmış mal gibidir. Henüz kati bir netice alındığını iddia ede- Tıp encümeninde Ağır tifolar kan zerki ile tedavi edilebilir mi ? ME eş emdi im gk A Profesör general Cemil 20-30 sene sonra kanserin aşısı bulunacağını söyledi | Son keşidenin talihlileri Büyük ikramiyeleri kimler kazandı? Tayyare plyahgosunun bu seferki çekilişinde elli bin lira isabet eden bi- letlerin Göztepede Kayışdağı cadde- si 125 numarada Bayan Feyziye, An» kara kültür direktörlüğünde hademe, Fatma, Gölcük'deniz fabrikasında modelci bay Mehmed Ali ve Yağka- panında komisyoncu Tekirdağlı Bo- horda olduğu ağlaşılmıştır. Bu bile- | tin bir tanesi de Kuruçayda satılama- Akçeabad elektrik fen memuru Mehmedin kısı Hadiye, Çorlu Omsim şirketi muhasibi Nedim, Ankara Kü- çük Yozgadda kahveci Cemal, Kum- baracı yokuşunda Anastas ve Adapa- zarı adliye memurları tarafından müştereken alınan bir bilete 15 er bin lira isabet etmiştir. 12 bin lira kazananlar Maraş alayı biletlerin de Maraş ilk mektep müfet- tişi Orhan, Edirne Osmanlı bankası ikinci direktörü Dorfon ve Kuleli as- keri lisesi imamının kızında olduğu anlaşılmıştır. Edirnenin geçir- iği tehlike Altı mahalle ve bir köy su altında kaldı cek vaziyette değilim. «İleride iyi ne- tice alınacağına kanaat var mı?» di- yorsanız, iyi neticeler vereceğini Zân» nederiz.» dedi. Profesör general Kadri Raşid, dok- nün mütelealarını teyid ettiler. Dok- tor Asım, bazı ilmi ve ihtirazi kayıd- lar ileri sürdü. Profesör operatör Bürhaneddin bu teze itiraz etti, bazı doktorlar sualler surdular, Tonlanlıya riyaset eden doktor Ab- dülkadir, doktor Osman Şerafeddinle doktor Ali Şükrünün bu sahada daha. birçok tecrübeler yapmaları lâzım gel- diğini ve müşahedelerini gayet mü- kemmel surelte tanzim edilen İsta- tistiklerle teyid etmelerinin çok İyi olacağını, maamafih daha iyi çalışı- lursa tlfolara yapılan bu kan zerket- menin ümid verici bir usul olduğunu söyledi. Bütün bu münakaşalrdan anlaşılı- yordu ki hekimlerimizden bir kısmi, ağır ümidsiz telâkki edilen tifoluları, kan şırınga etmek suretile, kurtar- mağa çalışıyorlar ve şimdilik zaif bir Edilme 12 (Akşam) — Üç günden ümid de olsa, ileride daha iyi netice | beri mütemadiyen yağan yağmurlar alınacağı ümidi çok kuvvetlidir. ve dağlardaki karların erimesi yüzün- Tifo İstanbulda beledi bir hastalık | den birdenbire yükselen Tunca, Arda olduğuna ve şehrin bugünkü şersiti | ve Meriç nehirleri şehrin dairesinde bu hastalığın kökünü de | Gölmahalle, Orta İmaret, Atpazan, kazımak - Şimdiki hslde - mümkün | Tekekapı, Saraçhane mahalilelerile olmadığına göre hiç olmazsa doktor- | Edirnenin yakinindeki Bosna köyünü larımızın pek yakın bir zamanda bu | kâmilen su altında bırakmıştır. Sular tecrübelerinden iyi netice alarak tifo | beş metre yükselmiş, Edirne ile Ka- tehlikesininin önünü almağa muvaf- | raağaç arasında muvasale kesilmiştir. fak olmalarını çok temenni ederiz. Çarşamba günü akşamı suların yük- SELİM HAD MENENJİT VAKALARI | selmekte olduğunu gören vali Şak Bundan sonra profesörNazım Şekir, Baş su altında kalması melhuz olan (Selim Had menenjit) etrafında bir | mıntakalardaki halkı ikaz etmiş, bir tebliğde bulundu. Bu nevi menenjit- || kısmı da bulundukları yerden başl lerin teşhisindeki güçlükten bahis- | taraflara nakledilmiştir. İnsanca zayi- le, harareti düşük, harici manzarası | at yoktur. hiç te tehlikeli görülmiyen hastaların | © Umum müfettiş Kâzım Dirik su ai- ne dereceye kadar vahim vaziyetlerde | tında kalan mahallelerde sabaha ka- bulunduğunu anlattıktan sonra 14, | dar dolaşmıştır. 15 yaşlarında bulunan ve menenjitten SULAR kurtulan bir lise talebesini gösterdi. Edirne 12 (A.A.) — Sular çekilmekte KANSER HAKKINDAKİ TEBLİĞ | devam ediyor, Hava açtığı için suların Bu izahat ta bittikten sonra profe- tehlikesi azalmıştır. Felâ- sör general Cemil Topuzlu söz aldı ve | ketzedelere yardım edilmektedir. Bos- kürsüye geldi. naköye erzak gönderilmiştir. Zabıta Operatör Cemil, toplantı odasının büyük geyretlerle çalışmaktadır. Ki- 25 - 28 derecede ısındığı için kendisi- | zlay yardım oetmeği Okararlaştır. ne hafif bir baş ağrısı geldiğini ve | yâllahmer yardım etmeği kararlaştır. bu itibarlar fazla izahat veremiyece- | mıştır. Zarar mikdarı henüz belli de- ğini söyledikten sonra hazırladığı teb- || gildir. Dört cami de su altında kalmış Ağ in ş fakat vaktinde boşaltıldıkları için eşe (Devamı 13 üncü sahifede) yaya zarar gelmemiştir. Bu altında kalan mahallelerden bir görünüş Tefrika No: 15, «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı ? Yazan: Mustafa Ragıb Şehremanetinin aldığı tedbirler bazı plânları Şehremini, dahiliye nazırının Ro- manyada bulunmasından istifade ederek Talât beyden yeniden ve dâ- 'ha geniş miktarda un salın almasını rlen etmişti. Talât bey, bu sefer de yüz bin çuvallık bir un mukavelesi imza etmeğe muvaffak olmuştu. Fa- kat bu yüz bin çuval, İstanbula geti- rilemedi. Niçin? Şehremanetinin bu tarihlerde İstanbul iaşesini temin et- mek için aldığı tedbirlerin akamete uğramasına ve Kara Kemal beyin iaşe işlerine müdahalesine başlangıç olan bu mesele, çok dikkate değer bir kıymettedir. Nitekim Kara Kemal bey de kon- greye verdiği raporunda bu yüz bin .. diğer ta- fiat ve mukayesei şerait ile imrarı ev- kat ...» cümlesile bu un- ların ogetirilmemesindeki (sebepleri müphem bir surette izah ediyor. Fakat işin aslı büsbütün başka şekil- de cereyan etmişti: Tun iaşe sıkıntısı, kismen olsun, hafif- Wyecek, ekmek buhranmın şiddeti Azalacak, bahusus Emanet getirdiği unlardan kâr almaksızın fırıncılara devredeceği iin, ekmeğe konan nar- 'hın da büyük bir farkla değişmesine, yani ekmeğin haddinden fazla paha- ulaşmasına imkân verilmiyecekti. Şehremanetinin seferberlik ve harp günlerinin bin bir müşkülâtı karşısın- da aldığı bu tedbirler, vaziyetin vaha- metini karşılıyacak en doğru bir yol- du. Fakat şehremanetinin halkın ek- meğini temin etmek için her bulduğu yerden İstanbula un getirtmeğe kal- kışmak suretile işe ciddiyetle sarılma- sı, bir çok kimselerin tatbik etmek is- tedikleri plânları altüst ediyordu. Çünkü seferberliğin ve bunu takib eden harbin, tabi? zamanlardaki ticari ve iktisadi şartları değiştirmesi yüzün den hükümet nüfuz ve vessitine da- yanmadan, daha doğrusu mal siparişi, nakli ve saire hususatta resmen ko- layık görmeden; büyük ticarethane- ler için ticaret yapmağa İmkân yok- tu. Bu vaziyeti gözönüne alan bazı ta- cirler, hükümete ve hikim olan «İttihad ve Terakki Mer- kezi umumi; sinin kendi lehlerine müdahalesini çekmeğe karar verdi- hem olan, «Merkezi umumi» o zama- na kadar ticaret hayatile nisbeten az alâkadar olan Türk ve müslüman unsurları da ticaret hayatına alıştır- rait dairesinde - büyük iktisadi! teşeb- büslere girişerek cemiyetin elinde mü- him bir servet ve sermaye bulundur. mak kabil olacağı düşünülüyordu. kil ettiğine göre «Merkezi umum bu büyük ticarethanelerin zahirecilik hususundaki teklifini oelddiyetle na- zarı dikkate aldı. Fakat İstanbulun muhtaç bulunduğu unu, şehremane- nin - kendi başına - tedarik etmeğe teşebbüs etmesi, «İttihad ve Terakki; altüst etmişti. namına iktisadi işleri idareye memur olan Kara Kemal Beyin hazırladığı plânın tatbikine engel olacaktı. tirmek lâzımdı. Bu değişiklik te ya Kemal beyin himaye ve müzaharet ettiği şirket ve müesseselerin satacak- ları unu alacaktı. İşte tam bu sıralarda şehremini Ce- mil paşadan aldığı telgraf üzerine ye- niden yüz bin çuvallık un mukavele- sini Bükreşte imza eden dahiliye na- ırı Talât beyin bu unları İstanbula göndermek üzere bulunduğunu haber alan Kara Kemal beyle arkadaşları tatbike karar sizin, hemen kabul etti. Bu iki zattan biri, esasen ticaret sahasında tanın- mış bulunuyordu. Ziyaretçiler, uzun mukaddemeye lüzum görmeksizin şehreminine şu sözleri söylediler: — Şehrin ekmeğini ârızasız olarak temin için zatı âlinizin ne kadar cid- diyet ve ehemmiyetle çalıştığınız. şükranla görüyoruz. Bizim de elimiz- de yüz bin çuval kadar unumuz var. Bunu size teklif etmeğe geldik. Şavet muvafıksa, Romanyadan sipariş etti- ğiniz unun yerine bizimkini tercih et- menizi rica ederiz.» Cemil paşa hemen cevap verdi: — Teşekkür ederim. Şayet fiatleri- niz ve sair şeraitiniz müsaitse derhal sizin ununuzu alırım.» Bu iki zat, şehremanetine satmak istedikleri yüz bin çuval umu, İstan- bul limanında teslim etmek şartile 32 franktan vermeğe hazır oldukları- nı söylediler. Halbuki Talât bey, ayni miktardaki unu, ayni şartlarla 29 franktan temin etmişti. Bu vaziyet karşısında Cemil paşa muhataplarına şu mukabelede bulundu: — Arada kç frank fark var. Bina- enaleyh Emanetin menfaatine mu- gayir olan bu teklifinizi kabul ede- men.> Fakat teklif sahipleri fiati kırmağa razı değlilerdi. Bu :ki zat, şehremini- nin kendi noktai zuzarında ısrar et- tiğini ve fazla bir para vermediğini görünce, muğber ve hiddetli bir halde — paşanın odasından çıkıp gitti- bu iki kişinin bahsettikleri yüz bin çuval un nerede idi? Bu, belli değildi. ROMANYADAKİ UNLAR GEMİYOR ÇÜNKÜ... Fakat Talât beyin Romanyada sar tan aldığı yüz bin çuval undan da, gün- ler geçtiği halde, hiç bir haber gel- miyordu. Anlaşılıyordu ki Cemil pa- şa, Kara Kemal bey namına kendisi- ne müracaat edenlere red cevabı ve rince; «İttihad ve Terakkis nin haki kt reisi olan dahiliye nazırı Talât be- yin bizzat pazarlık edip mukavelesini imza ettiği bu unun İstanbula geti. rilmesinde bazı müşküller ihdas edil.