İnekler, tavuklar, bir küçük kız, bir | Küçük oğlan vardı. 10 | Tavuklar, danalar arabadaydi. Ötekilerin hepsi yaya yürüyorlardı. Nereye gidiyorlardı?.. Komşu köyün pazarına. Küçük Kız evvelâ hafiften'aksama- ğa, sonra adamakıllı topallamağa baş- ladı. Nihayet durdu, dedi ki: — Papucumda çakıl var, Yolun kenarına, otların üstüne otur- du. Papucunu çıkardı: — İştel İki parmağının arasında turârak ça- kia çıkışti; —— e — Hey çakıl!.. Papucumun içinde ne İşin var? Papucum ayağımın evi- dir. Oraya ancak ayağım girer. İki kişi bir papuçta görülmüş şey değil- dir. Haydi git! Tam çakılı atacağı sırada, çakıl ağ- lamâğa başladı: —EİI...hi...hi... — Ne oldun? Nen var? Azarladımsa hak ettin diye azarladım, Ağlamağa hâkkın yok. — Hi... hi... hi... Beni rasge 1s. biryere atma... Beni aldığın yere | bırak. - Seni ben almadım. Ayağımın evi- ne kimseye sormadan girdin. i — Ziyanı yok. Yolda en fazla kum bulunan yerdeydim. Kalabalığın pa- zara gittiklerini gördüm, ben de gel- mek istedim. Hemen papusunun içi- nb girdin. Haydi beni pazara götür. | Dönüşte yeriye bırakırsın, — Zor biraz. Bana sormadan aya- gımın evine giriyorsun, çorabımı de- liyorsun. Şimdi de senin istediğini ya- pacağım ha!... Ben taksi otomobili de- ğilim. Erkek çocuk sordu: — Sahi çorabın delindi mi? Kız usulca fısladı: — Hayır, amma bunu onu korkut- mak için söylüyorum, — Eğer çorabın delinmediyse çakılı aifetmelisin, — Affetmem, onu ceza olsun diye hendeğe atacağım. Çakıl hıçkıra hıçkıra ağlamağa baş- ladı; lar, bulamazlarsa ağlarlar. Çakıl aile sinin yürekleri taş değildir. Ben su dolü bir hendeğin içinde he olurum? Ayak ve çakıl il Yolda erkekler, kadınlar, danalar, | Korkarım, ödüm patlar, eririm!... Kız omuz silkti: — Kendini şeker mi sanıyorsun? Anan, baban, kardeşlerin seni aramaz- lar... Ne diye pazara gitmek için on- lardan ayrıldın?... Senin gibi hiya- neti kim arar?... — Onlar beni çok sever. Çakıl taşı öyle ağlıyordu ki, kızın avucu ıslandı. — Peki dedi, seni pazara gölürece- Eğim, Seni cebime koyarım, benimle beraber salıncağa, atlı karıncaya bi- nersin. Memnun oldun mu? — Amma cebinde bir şey göremem ki... — Eğer uslu oturursak, oraya ge- lince seni elime alırım. — Dönüşte de beni aileme birakır- sın değil mi? Kız çakılı cebine koydu, papucunu giydi, yürümeğe başladı. Pazarda kızla erkek çocuk çok eğ- lendiler, Atlı karıncaya, salıncaklara bindiler, nişan attılar, yiyip içtiler. Dönüşte kız kumlu bir yerden ge- çerkeni hatırladı: — Çakılı cebimde unuttum. — Hani ona her yeri gösterecektin? — Hiç bir şey göremedi.. — Kim bilir ne kadar kızmıştır, — Amma anasına babasına kavu- şunca sevinir. — Acaba! — Cesaret edip cebimden çıkaramı- yorum. — Haydi haydi çıkar. Eyvah!... Kızın cebi delinmiş, çakıl düşmüştü. Erkek çocuk; — Vah vah, dedi, anası babası ağ- lıyacak. — Belki de ağlamağa başlamışlar» dır. — Kardeşleri, teyzesi, halası, dayı- sı, amcası ağlıyacak. j — Evet ağlıyacaklar, yolun üstü âdeta ıslak plâja benziyecek, — Doğru, çakılların yürekleri taş değildir. Yabancı İki arkadaş, sabaha karşı yolda gider- lerken, gökyüzünde bir parıltı gördüler biri; — Ay doğuyor! dedi. Öteki itiraz etti: Si — Hayır güneş doğuyor! Bu sırada oradan geçen birine sor- dular: Kuzum bu gördüğümüz ay mı güneş mi?.. — Bilmem, ben de buranm yaban- cısıyım!... 5 lira kazanan 26 birincikânun Kral, nazırının, yani meşhur Tiyer- sin gözünün çok yükseklerde olduğu- nu biliyordu. Derdi ki — Yatak yaptım, onu odamda ya- tiryorum, fakat o buna razı değil, İlle benim yatağımda yatmak istiyor. Bu nükteyi düyan biri bir gün Tiyersin evine gitti: — Şimdi sarayda geliyorum, dedi, her şey hazır, kralın yerine geçiyorsu- | mmammertstumsınun1mnsınunnısn nuz, yalnız bir şartla, kral da sizin başvekiliniz olacak!... Tiyers gülmüş ve darılmamış. Yazı müsabakamız Dört mevsimi 250 kelime ile en iyi anlatan kariimize 10'lira, ikin ciye 5 lira, 8 kariimize de zarif DRE, pitNe Jan - Jan Rosso Amieustu geçer- ken meşhur «Yeşil Yeşili, müellifi Gresseyi ziyaret etti, Gresse çok mütecessis bir adamdı. Her şeyi anlamak, bilmek isterdi. Jan « Jak Rossoya birçok sualler sordu. Ni- hayet Jan - Jak dedi ki: — Bay Gresse siz eserlerinizden bi- rinde bir papağanı konuşturmağa muvaffak oldunuz, fakat insanlar- dan kaçan bir insanı konuşturamaz- Bilmece . 3 harfli «bir» in sonuna 2 harfli «kuzu nidasi> ni koyunuz 5 harfli «ayakla vurmaş olsun, ... Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye: Okul çantası, ikinciye mü- rTekkepli kalem, üçüncüye Asyadan bir güneş doğuyor eseri. Ayrıca 200 karilmize muhtelif he- diyeler verilecektir. Hesab oyunu 999.990 : 7 — 142.857 142.857 X 2 - 285.714 142.857 X 3 » 428.571 142.857 X 4 < 071.428 142.857 X 5 m 714285 142.857 X 6 807.143 mak biraz mevsimsiz amma, nerede İse Afrikadan sökün etmeğe başlarlar. Bu uzun gagalı, uzun bacaklı hay- İ yanlardan bizim diyara gelenlerin tüy- leri bembeyaz değildir. Kanatlarının * uçları siyahtır. Gagaları kırmızıdır. Leyleklerin boyları 1 metre ile metre 20 santim arasında değişir. Leye lekler muzır böcekleri yerler, Leylek | yuvası sabrın bir nümunesidir, Ley- lek yavrusu iki aylıkken uçmağa baş- lar, Grta ve cenubi Avrupada siyah ley- lekeler vardır, Az Afrika leylekleri civar köylerdeki ağaçlarda yuva kurarlar. Bu hayvan- ları Afrikalılar mukaddes sayar, Leyleklerin en Yahat ettikleri mem- leket te Türkiyedir. Bizim köylüler de leylekleri çok sever. Yalnız son yıl- larda bu güzel ve faydalı hayvanlara Hemen şimdi leyleklerden konuş- kartallar musallat oldu. Bakalım bu yaz leylekciklerimiz rahat edebilecek- ler mi? Aaile oyunları Taklak atan külâhlar 25 santim uzunluğunda, 10 santim genişliğinde ince, hafif bir tahta par- çası alınız. Bir ucuna 3 santim, öbür ucuna da 10 santim kutrunda birer delik açınız. Bir mukavva veya ka- hn bir kâğıtla, 6 santim uzunluğun- da ağzı dört santim bir külâh yapınız. Külâhın dibine bir kurşun parçası ya- pıştırınız. 4 Tahta parçasının A ucundan tu- tunuz, külâhı öbür uca koyunuz, fır- latınız, külâh taklak atıp deliğin içine düşsün. 0 Her oyuncu bunu on kere tecrübe edebilir. İlk muvaffak olduğu zaman Avustralyalılar ie. bir puvan, ikincisinde dört puvan, üçüncüsünde sekiz puvan yazar. Bu basit oyun çok eğlencelidir, çünkü herkes bütün gayreti ile külâhı deliğe sokmağa çalışır. Avustralyada 7.626.275 kilometre , Mmurabbaı saha içinde dahâ medeni- yet üzü görmemiş, ilk zamanlarda gi- , bi yaşıyan yerliler mevcuttür.. 'Bu yerliler kanguru avlarlar, bö- “İ Basları serttir. Burunları yassıdır. Bu insanlar taş kovuklarda yaşar- lar, Okumaları, yazıları yoktur. Bir- birlerile anlaşmak için kullandıkları İ kelimeler yüzü geçmez. Hiç bir hay- vanı ehlileştirmemişlerdir. Yalnız kö- pekleri vardır, bu köpekler de yarı vahşidir. Bu yerliler kangoro avlarlar, bö- 3ek yerler. 'Bir kabile efradı birbirlerile evlene- mezler. Bu yerlilerin çocukları bugün Avus- fralyada ilk mekteplere devam edi- yorlar, amma orta dereceden fazla not alamıyorlar ve hesap katiyen öğ- renemiyorlar... Yeryüzünde 25 senede neler değişti? 1910 1015 " esine mayan sini İĞNEYİ, MDİNDİR Od kn RR ĞİİDİĞİMİĞ İm İĞ Ml m — — — — —