13 Şubat 1937 Her akşam bir hikâye KAR TOPU Samiye Berrin kaloriferin önünde- ki koltuğundan kalktı. aman aman aman.. dizleri, kahrolsun bu roma- tizma... İşin asıl feci tarafi Samiye Berrin bu berbat mafsal ağrılarından kimseye bahsedemiyordu. Hattâ bu- nu kendi kendisine bile itiraf etmek istemiyordu. Çünkü Samiye Berrin ellisini geç- tiği halde hâlâ kendini yeğenleri İc- Iâl, Celile, Müşerref gibi genç addedi- yordu. Samiye Berrin pençereye doğru yü- rüdü. İşte gene her taraf bembeyaz karla örtülmüştü. Samiye Berrin elir- deki küçücük kokulu dantelâ men- dille sıcaktan buğulanan pencerenin camını sildi» Dışarıya baktı... Karşıki köşkün bahçesinde bir genç- lik lâvhası gözüne ilişti. Bitişik köş- kün sporcu delikanlıları kısacık fani- lâlarla, yarı çıplak dışarıya fırlamış- lar, kar topu oynuyorlardı. © Delikanhlar birbirlerine topları sa- vururken atlet vücutleri Yunan hey- kelleri gibi geriliyor, adaleleri sert sert meydana çıkıyordu. Samiyenin içinden tatlı bir he- yecan dalgası geçti. Ah hakikaten genç olsaydı ve şunların içine karış- saydı. Onlarla çılgınlar gibi kar topu oynasaydi. Bembeyaz kardan halı- nın üstünde deli gibi kahkahalar 58- vurarak birbirlerini kovalasalardı. Bunları düşünürken âdeta romatiz- masını bile unutmuştu. Samiye ken- di kendine; — Ne güzel eğleniyorlar. dedi, tam gençlik eğlencesi... Ben bahçede ol- saydım mutlaka bana da bir kar topu atarlardı.. hele Necdet her halde atardı. Çapkının bana bakarken göz- lerinde ne garip mânalar uçuşuyor, Acaba bahçeye insem mi?... Böyle tatlı tatlı düşünürken bir- denbire gözleri açıldı. Delikanlılar €pi uzak olmakla beraber kendi bah- çesine kar topları atıyorlardı. Samiye acaba bizim bahçeyi niçin kar topuna tuttular?. diye düşündü. Pencereyi açtı. Birde ne görsün?. Yeğenleri İclâ), Celile, Müşerref bah- çede idiler. Delikanlılar ta uzaktan onlara kar topu atıyorlardı... Samiye dizlerinin ağrısını unuttu. İşte bu rezaletti.. buna tahammül edilemezdi.. merdivenleri indi. Bah- çeye koştu. Avaz avaz haykırdı: — Bu ne rezalet?. Bu ne küstah- 1ık?... Bu ne edepsizlik?. Böyle eğlence mi olur?. Kendinize daha nezih bir eğlen- ce bulamadınız mı? Utanmıyor musu- nüz? Yeğenleri ondan fena halde korkarlar, tir tir titrerlerdi. Samiye genç kızlara bağırdı: — Hemen içeri giriniz.. şimdi ha.. Genç kızlar süklüm püklüm içeriye girdiler. Ondan sonra Samiye karşıki köşke döndü. Lâkin delikanlıların Yazan: İSKENDER FP. SERTELLİ Rüstem Garnatadan geldikten son- ra, oradaki vaziyeti ve sultanın İspan- yollarla el altından anlaşmış olduğu- nu Kemal reise söylemişti. Türk ami- *ali bu tafsilâtı almca Endülüsün is- tikbalinden emin görünmemeğe başla- mış ve vaktile İspanyolları sarsan tit- reten bu müslüman devletinin bugün yıkılmağa mahküm bir vaziyete düş- tüğünü anlamıştı. Fakat, Endülüs devleti yıkılacak diye onları yüzüstü bırakıp geri dönmeyi de. türkün dün- Yayı saran cesaret ve kahramanlığına aykırı bir hareket olacağını görü- yordu. O gün Sevile gönderilecek kırk elli yardımcının gidip gitmemesi etrafın- da yapılan konuşmalar arasında Ke- mal reis birçok hakikatlere de vakıf olmuştu. Epiyce uzun süren hastalığı esna- sında donanma kaptanlarının ikiye ayrıldığını anlıyan Türk amirali bu işte müşevvik olanları araştırmak lü- zumünu duydu. el altından tahkika- ta başlayınca, ilk mühim engel olarak karşısına Hüsrev reis çıktı KEMAL REİSİN İSPANYA DÖ bulunduğu bahçe o derece uzakta idi Ki sesini yükselterek: — Ayıp değil mi size?, Hiç komşu bahçesindeki genç kadınlara kar to- pu atılır mı? Bu ne küstahhk?. Böyle gençlik eğlencesi olur mu?, diye çi- kıştı.. Bir müddet evvel içinden — Ne güzel eğleniyorlar. tam gençlik eğlencesi. ah bahçede olsam da bana da kar topu atsalar. diye kendi kendine muırıldanırken — şimdi gençlere ağzına geleni savuruyordu. Delikanhlar da utanıp içeri çekii- diler. Samiye Berrin hizmetçisi Zey- nebe seslendi: — Kız Zeynep.. — Efendim.. — Gel buraya... Zeynep koştu. Samiye Berrin: -— Eski genç kızlar kar yağınca de- likanlılarla fındıkçılık etmeği düşün- mezlerdi. Onlar karları toplarla bun- larla ortalığı temizlerlerdi. Karla te- mizlenen, süprülen her yer ayna bi olur. “Topla şu karları da adamakı lı salonları süpür.. bir de kar temiz. | liği yapalım, dedi. Zeynep karları | toplamağa başladı. Karşıdan delikan- hlarm attıkları bütün topları da | topladı... | Kar topları salona döküldü. Zeynep süpürge ile bunları ezmeğe, ertafa | saçmağa başladı... Samiye Berrin hiz- | metçinin başında duruyordu. Birden- | bire gözleri faltaşı kadat"açıldı. Zira | Zeynebin ezdiği kar toplarından iki- İ sinin içinden iki kâğıt parçası çıkmıştı, Samye: Zeynep.. şu kar toplarının içinden çıkan Kâğıtları ver bakayım bana. dedi. Zeynep kâğıtları uzattı... Samiye Berrin bu karlardan ıslanmış kâğıdı açtı. İçinde kurşun kalemle yazılmış iki satır; «Pencereden bakan moruk teyzene göstermeden seni uzaktan o öperim, öperim, öperim., Necdeta Samiye Betrinin tepesi attı. Necdet, o kendisine bin bir mâna ile bakan Necdet bu münasebetsizliği etsin ha.. 13 Şubat 937 Cumartesi İstanbul: Öğle neşriyatı - 12,30 Plâk- | la Türk müsikisi, 12,50 Havadis, 13,05 | Kendinizi üşütünce.. Muhtelif plâk neşriyatı;, 14 Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans | musikisi, 19 Şehir tiyatrosu komedi kısmı tarafından bir temsil, 20, Türk musiki heyeti, 20,30 Bay Ömer Riza te- rafından arapça havadis, 20,45 Münir Nureddin ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, saat ayarı, 21,15 Orkestra, 22.10 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün prog- ramı, 22,30 Plâkla sololar, opera ve ope» ret parçaları, 23 Son. Ecnebi İstasyonların Bu Akşamki En Müntahap Programı Triyeste (263,2) saat 22 Verdinin (Traviata) operası. Cenovadaki tiyat- rodan nakli, Roma (420,8) 23,10 Kon- ser. Tuluz (328,6) 21 Schubert <Üç kızların evi> müntahap parçalar. Strasburg (349,2) 22,30 «Offenbacha ın! bir perdelik opereti. Liyon (215,4) 22,30 Opera Komikten nakil. Praga (410,2) 22,15 «Welss in mi minör sen- fonisi, Peşte (549,5) 22,50 Kıralı Ope- ra orkestrası. Brüksel II (321,0) 23 Senfonik orkestra. Lüksemburg (1293) 23,30 Schumann ve Weberden parça» Jar, Viyana (506,8) 20,15 Viola ve pi- yano konseri. Hamburg (331,9) 21,10 muhtelif parçalar «Hamburg eğieni- yor», Dans Musikisi Varşova (1339) saat 23,15 - Tuluz (328,6) 1 - Berlin (356,7) 1 - Londra (Kısa dalga )23,20 «Music « Halla den ve saat 24,25 de dans. 014 Şubat 937 Pazar Öğle neşriyatı — 12,30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Havadis 13,: Beyoğlu Halkevi temsil kolu tarafından bir ko- medi, 13,307 Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı — 18,30: Varyete müziği: Ambasadörden nakil, 19,30: Konferans: Selim Sırrı Tarcan, 20: Müzeyyen ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi ve halk şarkıları, 20,30: Ömet”Rizi tarafından arabes söylev, 20,45: Belma ve arkadaşları tarafından "Türk musikisi ve halk şarkıları: Saat ayarı. 21,15: Orkestra, 22,10: Ajans ve borsa haberleri ve eriesi günün hem de kendi yeğenlerinden birine Öteki kâğıdı açtı. bu bir meanzu- me idi.. ve mutlaka Samiye pencere- den baktığı esnada karşıki delikanlı- Jar tarafından uydurulmuştu. Bu mü- nasebetsiz manzume de şu idi: «Sizin moruk pencereden bakıyor» «Salyaları dudağından akıyor. » Samiye: — Vay reziller.. dedi... Bana böyle menzumeler yazsinlar.. bem bu re- zice bir mektuplaşma... Ah aşk gün geçtikçe âdileşiyor, âdileşiyor. Samiye onu da açtı okudu: «Her zamanki gibi moruk uyuyun- ca bahçe kapısının yanında bekliyo- NÜŞÜ No 104 Kemal rels, o güne kadar kendisine tam mânasile boyun eğmiş olan Hüs- rev relsin neden donanma efradını kendi aleyhine ayaklandITdığını anla- mak istemişti. İlk önce Recep reisi çağırdı: çizi ikilik görüyorum. bunun sebebi nedir? Diye sordu. Recepreisi işin iç yüzünü herkesten iyi biliyordu. Fakat, mertlikte her zaman adı anılan bu temiz yürekli Türk kaptanı, Hüsrev reise kıymak is- temiyordu. Kendi kendine: — İkisinin arasını bulmalıyım. Diyordu. Kemal reise: — Bana müsaade edin de bu İşi giz- Hee öğrenip size bildireyim! Dedi. Recep reisin maksadı Hüsrevi gör- mek ve onu el altından yatıştırmaktı. Recep reisi herkes hattâ düşmanları bile severlerdi. Recep reisin ne kadar şakacı ve herkesi İyi görmek, herke- se iyilik yapmak istiyen mert bir er- kek olduğunu donanmada bilmiyen yoktu. Bunu Hüsrev res te herkes» programı, 22,30: Plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 23: Son. DOKTOR Eminönü eczanesi yanında Her gün akşâma kadar hastalarını kabul eder. Tel. 24131 DOKTOR NIŞANYAN > ün in kadar Beyoğlu, yan anında Mekteb sokak 35 numaralı men nehanesinde tedavi eder, amman sa Tuz.. sabaha kadar eğleniriz. s, Samiye Berrin Zeynebe seslendi: — Aman Zeynep sâhcılarım tuttu. beni yatır. (Bir yidız) ten çok daha iyi bilirdi. Hattâ Rece- bin Hüsrev reise hayati fedakârlıkları bile vardı. Rüstem paşanın Cezayire gönderdiği bir fedai gizlice Hüsrev reisi öldürmek isterken, bu adamın elini tutan ve Hüsrevi ölümden kurta- ran da Recep relsti, Recep O sırada Arşipel korsanlarını takip etmek üzere on beş tekneden ibaret bir küçük filo ile Akdenize açıl- mış, Arşipel adaları önünde Hüsrev relsle karşılaşmıştı. İşte Hüsrev reise kıymak istiyen adamı da, o, burada yakalamıştı. Recep rels bu iyilikleri düşünerek: — Hüsrev beni kırmaz. Diyordu. Recep, Hüsrevle konuşa dursun. Biz gelelim Rüstemin yeni macera- sina. '... —3— RÜSTEMİN BEYNİNİ KEMİREN KURD! — Bırak benim yakamı, Karaca! Ben şarap için kendimden geçmek İs- — Akşamdan beri içiyoruz. Ben $ar- hoş oldum. Sen doymadın mı daha..? — Sızıncaya kadar içeceğim dedim ya. Haydi, git yat sen. — Seni burada yalnız bırakamam! Beraber gidelim gemiye. Rüstemin gözleri de başi gibi du | sında kıvrılıp kalan bir istifham var. Başvuracağınız ilk t GRIPI almak olmalıdır. GRiPiN diğer nezlelere, gripe, kırıklığa, üşütmekten mütevellit bütün Btıraplara karşı bilhassa GRiPiN GRİPİN hararetle tavsiye edilmektedir icabında günde üç kaşe almabilir. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Pangaltıda Nargileciyan, Taksim: Limonciyan, Beyoğlu: İs- fiklâl caddesinde Dellâsuda, Te- pebaşında Kinyoli, Galata: Hüse- yin Hüsnü, Kasımpaşa: Müeyyed, Hasköy: - Aseo, Eminönü: Agop yer: Asaf, Tarabya, Yeniköy, Emir- gön, Rumelihisarındaki eczaneler; Aksaray: Cerrahpaşada Şeref, Be- şiktaş: Vidin, Kadıköy: Söğütlü- çeşmede Hulüsi Osman, İskele caddesinde Saadet, Üsküdar: Mer- kez, Fener: Balatta Hüsameddin, Beyazıd: oAsadoryan, Küçükpa- zar; Necati, Samatya: Yedikyle- de Teofilos, Alemdar: Divanyo- lunda Esad, Şehremini: Topkapı- da Nâzm. | manliydi. Kirpiklerinin arasından ar- kadaşının yüzüne baktı: — Beni dertlerimle başbaşa bırak, Karacal Yalvarırım sana, beni yalnız bırak bu gece! Karaca, Rüstemin en sadık ve en | eski arkadaşlarından biri idi. — Seni yalnız bırakmam, dedi, der- din nedir? Söyle bana. ben de bile- yim senin derdini! — Söyliyemem... Ve şarap kadehine sarıldı: — Benim derdimi işte yalnız bu an- lari Sen git.. ben onunla konuşaca- — Kimden bahsediyorsun? — Şaraptan. Hâlâ ariliyamadın mı? Karaca zeki bir gençti. Rüstemin beynini kemiren kurdu anlatmakta ge- — Sen birini seviyorsun, Rüstem! Bendan saklama... Ben sana, öz kar- deşinden daha yakın, seni herkesten çok seven bir arkadaşınım! Kimi se- Yiyorsan, söyle bana! İnan ki her hu- susta yardım ederim sana.! Çabuk kavuştururum sevgiline! Rüstem bir kadın seviyordu. Bu, iki gündenberi tanıdığı bir En- dülüs dilberiydi. Fakat o, bunu ar- kadaşı Karacaya nasıl söyliyebilirdi? Rüstem her şeyden şüphe eden müvesvis, evhamlı bir gençti. Kafa- |İBORSA| Istanbul 12 Şubat 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât İst. dahili o 96,60Jlş. B. Hamiline 10,— Kuponsur 1933 » Müessis 83,— İstikrarı” © 98,50İT.C. Merkez Ünitürk 4 - 22,05) Bankası 96,50 » H 21,—İ Anadolu his. 24,35 » MM. 2,—İ Telefon 6,75 Mümessil | 41,75) Terkos 11,50 » HM. 9930) Çimento © 14,65 > İM İttihat değir. 10,90 İş Bankası , 10,—| Şark O» (1,0 Para (Çek fintleri) Paris 16, Prağ 22,68,65 Londra © “619,—İ Berlin 1,96,50 Nev York 79,30,—/ Madrit | 11,32,50 Milâno , 15.01,75 Belgrad 34,49,10 Atina EB20ZS a azs0 Cenevre (o 8,46,50 4 Eriksel “g,68,a0) Pengo o 43625 Amsterdam 1,44,90| Bükreş © 108,07,75 | Sofya 64,13,50| Moskova 2505 Ticaret ve zahire borsası 12 Şubat fiat ve muameleleri 1 — İrbalât: Buğday 285 çavdar 75 arpa 60 yapak 53 üftik 15 afyon 1/4 keten tohutnu 19 kepek 30 kuşyemi 15. beyaz peynir 4 mısır 34 fasulye 33 zey- Unyağ 43 içceviz | iç fındık 2 ton. Ça kal 900 kedi 651 kekarca 9 kunduz 76 sansar 1570 tavşan 67132 tilki 5255 varşak 8 zerdeva 168 adet, Ihracat: Tiftik 47 1/2 Razmel 107 mercimek. 24 3/4 ton sansar 1114 zer- deva 201 tilki 148 adet 2 — Salışlar: Buğday yumuşak kilosu 6 kuruş 17 1/2 paradan 6 kuruş 25 paraya kadar. Buğ- day sert kilosu © kuruş 30 paradan 7 ku- Tüp* 5 paraya kadar, Arpa çuvallı kilosu 5 kuruş 10 paradan. Arpa Anadol kilosu 4 kuruş 35 paradan 5 kuruşa kadar. Çav- dar kilosu 6 kuruştan, Misir sarı kilosu 4 kuruş 35 paradan 5 kuruşa kadar. Kuş- yemi kilosu 14 kuruş 10 paradan; Susam kilosu 17 kuruş 15 paradan 17 kuruş 35 paraya kadar. Tiftik mal kilosu 140 ku- Tuştan 150 kuruşa kadar. Peynir beyaz kilosu 42 kuruş 37 paradan 43 kuruş 20 paraya kadar. Zerdeva derisi çifti 4800 kuruştan, Sansar derisi çifti 3000 kuruş- tan 3900 kuruşa kadar. Kunduz derisi çift 1400 kuruştan (700 kuruşa kadar. Tilki derisi çifti 500 kuruştan 800 kuru- şa kadar. Tavşan derisi dedi 22 kuruş- tan 25 kuruşa kadar, 3 — Telgraflar: 11/2/937 Londrs: Misir Lâplata Şubat tahmili korteri 24 Şi, 3 P.Ki 3 K. 435 Lon- dra: K. Tohumu Lâplata Şubat tahmili tonu İİ Ster. 15 $.Ki 7K. 135. An- vers: Arpa Lehistan Şubat Mart tahmili 100 Ki. 124 B. Franm Ki 5 K. 265. Liverpal: Buğday Mart tahmili 100 Lib. B Şil. 7 7/8 PeniKi. 5 K, 88 S. Şikago: Buğday Hartvinter Mayıs tahmil. Buşeli 135 3/8 Sent Ki 6 K. 275. Vinipek: Buğday Manitoba Mi bmili Buşeli 128 Sent Ki. 5 K. 93 S. Hamburg: Fin- dık iç Giresun derhal tahmili 100 kilosu 155 R. Mark Ki. 78 K. 50 S. Hamburg: Fındık iç Levan derhal 100 kilosu 154 R. Mark Ki, 78K. . | dı: Ya önu Karaca da severse.?. Karacanın “ısrarları bir netice ver« medi, Rüstem ayni zamanda ketum ve inatçı bir erkekti. o bir lâf bi | gece ağzından bile kaçır- | o Karaca, Rüstemin koluna girdi. Meyhaneden çıktılar. kayığa at Jadılar. z Ve gemiye gidip yattılar. ... Rüstem ertesi gün kimseye görün- meden adaya çıktı. Mayorka eşrafın- dan Cemil Elkâsihin evine gitti, Cemil Elkâsip Mayorka adasının hâ“ arı sayılır . zenginlerindendi.. büyük bir bahçe içinde kuş kafesine benzi- yen evi denizden bile ne kadar şirin görünürdü. Yusuf Hayyatın kiz kardeşi köşkün bahçesinde bir çamın altında oturu» yordu. Rüstem bahçeden içeri girince, genç kadını uzaktan gördü. yavaş yavaş yürüdü. Hayyyatın kız kardeşi Rüstemin geldiğini görmemişti. Başını ağaca da» yamış,. gözleri kapalı.. düşünüyordu. Rüstem birden titrek bir sesle: (Arkası var) ij