11 Şubat 1937 Evlilikte saadet reçetesi Erkek en randımanlı zamanında evlenmelidir | "sm mektuplar verdi Bu yaş erkek için 20, kız için de daha küçük yaşlardır Şişli Fransız hastanesi sertabibi ve sinir hastalıkları mütehassısı Dr. Hü» seyin Kenanın bir kaç mecmunda çi- kan beyanatını okumuş ve kendisini dehşetli bir kadın aleyhtarı olarak ta» nımıştım. Hatta doktorun kadın ku- Surlarına ait konferansları bile var- dir. Bunun için daha tanışır tanışmaz doktora sordum: — Sizi gıyaben müthiş bir kadın aleyhtarı olarak tanıyorum. — Ben kadın aleyhtarı değilim. Sa- dece büyük şehirler kadınlarının aleyhtarıyım. Ve bugünkü aile geçim- rm aile hayatında erkekeğin vazifesi sadece erkekliktir. Erkek çocuk sahi- bi olmak için evlenir, çocuk doğar, bundan sonra bütün vazife kadına Aittir. Çocuğu büyütmek, yuvanın, Ailesinin saadetini temin etmek hep kadına ait messlelerdir, Erkek sadece erkektir. Hariçten gelecek tehlikelere karşı yuvayı koruyan uzuvdur. İlk sile şekli dünyanın en mükem- mel aile sistemidir. Ve bugün köyler- de bilhassa Anadoluda bu sile bütün hayatiyetile yaşamaktadır. Kadın oradı erkek kadar, hatta çok defa erkekten daha fazla aflesi için çalışır, Ve dikkat ediniz köylerde aile geçimsizlikleri büyük şehirlere nazaran pek azdır. Halbuki dünyanm her tarafında ekser büyük şehir kadınları tabiatin kurduğu bu aile şeklini tamamile de- ğlştirmişlerdir. Üstlerindeki vazifele- rini atmışlar, çoğunu erkeğe yükle- mişlerdir. Dünyanın her köşesinde parazit bir kadın sınıfi yetişmiştir... Bu sınıftaki kadın tam dişi değildir. Çünkü güzelliğini kaybetmek korku- sile çocuk doğurmaz. Ana değildir. Çünkü çocuğunu başka ellere bırak- mıştır. Bu parazit kadın cemiyetin başına bir hastalık, bir belâdır. Büyük şehir- lerdeki bu sınıf bütün vazifeleri, işle- ri erkeğin başına bıraktığı için bakı- rız bu ne neticeler vermiştir: Büyük şehirler erkekleri daha sinirli olmuş- lardır. Sonra istatistiklere dikkat edi- niz. Kadınlar erkeklerden çok daha fazla yaşıyorlar, ve erkekler kadınlar- dan çok daha çabuk ölüyorlar... Bu çabuk ölen erkekler büyük şe- hirlerdeki zavallı erkeklerdir. Ve bun- ları öldüren de kendilerinde tabiatin fevkinde bir aile mesuliyeti ve aile va- zifesi yüklenmesindedir. İşte ben bundan dolayı büyük şe- hirlerdeki bir tabaka kadının dehşet- H aleyhindeyim.. ERKEKLER ERKEN EVLENMELİDİRLER — Ailede tam bir saadet için çiftler kaç yaşında erlenmelidirler? — Bugünkü erkekler çok geç evle- niyorlar. Bu, cemiyetin son derece aleyhine bir şeydir. Zaten fazla iş er- evlenmelidir. Bu zaman, bu yaş ta er- kek için 20 dir. Kız için de daha kü- çük yaşlardır. Bu yaşlar hayatın en ateşli yaşları- dır, Eğer bu yaşlar geçerse bir de ha- yatın sonbaharma doğru bir hararet- lenme devresi gelir. Gençliğin bitme- sine yakın devresine «yalancı genç- Yık; denir. Yakı bu yalancı bir genç liktir ama sahibi de bunun farkına varmaz. Bu zaman 50 - 55 yaşına ka- der sürer. Lisanımızda ekırkından dur. Fakat bu ikinci alm si de birinci gençlikte evienmeli ve sıh- hatli çocuk yetiştirmeli.. Odada bulunan bir profesör doktor itiraz etti: — Doktorcuğum.. sen genç sdam- Dr. Hüseyin Kenan ların çocuklarının mükemmel doğa- caklarmı söylüyorsun. halbuki meş- hur büyük adamlara bak.. ekserisi ih- tiyar babaların çocuklarıdır. İşte Göthe, işte Napolyon, işte Niçe, işte Proyd.. — genç adamların çocukları- nın tabii çocuklar olacağını söyledim. Bu saydıklarımz o meşhurların hepsi anormal ve ekserisi deli denecek adam- lardır. Meselâ Göthe elnnetin her iki saf- | hasını yaşamıştır. Anormal derecede melânkolik has- taidi. O kadarki Verterde intiharı methetmiştir. Göthenin Verteri yaz- dığı seneler yeryüzünde müthiş bir intihar salgını olmuştur. Verter gibi giyinmiş bir çok gençler, göğüslerin- de Verter kitapları olduğu halde ölü bulunmuştur. Göthe tam manasile anormaldi. Froyd anormal olduğunu kendi eser- lerinde yazar, Niçe tam bir cinnet dev- resinden sonra ölmüştür. Napolyon da dejeneresans eserleri tamamile mevcuttu. Nabzı 35 - 38 atardı. Ben yirmi, yirmi bir ve bu devirler- deki genç babaların çocuklarının nor- mal ve sıhhatli olduğunu söylüyorum. ERKEK HAYATINI YAPMADAN EVLENEBİLİR — Peki üstadım., lâkin 20 yaşında bir delikanlı henüz hayatını yapmış | addedilebilir mi? — Henüz yapmamış olsun. zarar yok.. normal bir sile kurarsa kadın vazifesini bilirse onun Tiayatını yap- mssı daha kolay olur. Erkekte öyle bir kabiliyet vardır ki normal şartlar içinde hayatını kazan- mak için hiç sıkıntı çekmez. erkeğin » büyük kabiliyetini göstermek için si- Bu kadınlara alt beş keşif te er- keklerin yardımile olmuştur. Çünkü ba beş keşfi yapan kadınların kiminin kocası, kiminin kardeşi ve kiminin babası kâşiftir. Kadınlar onlarla ça- ışmışlardır. — Ailenin saadeti için çocuk lâzım mıdır? — Çocuk yapmadıktan sonra evle- nenlere şaşarım. Bir aileye asgarf 3 çocuk lâzımdır. Mevcut nüfusun mu- hafazası için bir kere 2 çocuk şarttır. Ancak ailenin yapacağı üçüncü ço- cuk nüfusun artmasına hizmet ede- cektir, Çünkü evvelki 2 çocuk ana ile babanın yani öleceklerin yerini tuta- caktır. — Ailenin saadeti için şehirde mi yaşamalı, köyde mi? — Köyde azizim köyde. biz şehir- AKŞAM Klark Gable aleyhindeki dava Kadın mahkemeye bir e 71 Küçük Mari Madam Norton Bundan bir müddet evvel Amerika” da madam Norton adında bir kadın, 10 yaşlarındaki kızı Marinin meşhur sinema artisti Klark Gable'den oldur ğunu ileri sürerek yıldızdan para ko- parmak için mahkemeye baş Bu kadın 1923 senesinde Klark Gab- 1w'i İngilterede Frank Billings namı al- nda tanımış olduğunu ve o sıralarda seviştiklerini söylemektedir. (Klark Gahle kadın aleyhine bir iftira ve şan- taj davası açarak değil 1923 de, haya- tında İngiltereye ayak basmamış oldu- ğunu ileri sürmüştür. Fakat kadın nokltal nazarında israr ediyor. Kızının Klarkason derece benzemesini delil 0- larak ileri sürüyor. Kızın gözleri ve bil- hassa ağzı ile gamzeleri Klarka çok benziyor. Son muhakeme celsesinde kadın bir delil daha ileri sürmüştür. Evvelce İs- mi Frank Billings'in kendisine yazdı- ğı aşk mektuplarını ortaya atmıştır. Şimdi yazı eksperleri bu mektuplardakii yazının Klarkın yazısına benzeyip ben- zemediğini tedkik ediyorlar. Küçük bir hatib Antalya (Ak- şam) — Hatay zaferi için bura- da yapılan mi- ting pek heye canlı oldu. Ve bütün Antalya i halkı iştirak et- | ti. Hatipler, bu | yeni zaferin ya- ratıcısı Atatürke | ve büyüklerimi- zemilletin şük- ! ran ve minnet- tarlığını sundu- | lar. Orhan Kuntalp | İsmet paşa ilk okulu üçüncü sını- fından küçük Orhan Kuntalp Hatay şilrini, emsalsiz bir talâkatla okudu ve İ şiddetle alkışlandı. Küçük Orhan istik- | balin büyük bir hatibi olmağa nam- | zeddir. İzmitte konserler İ İzmit (Akşam) — İzmit Halkevi Üssübahri kumandanlığma aid deniz orkestrasının on beş günden bert şehir halkına konserler vermesini temin et- miştir. Bu orkestra haftanın salı gün- leri mutad konserlerine de devam etti- ğine göre şimdi İzmitte ayda altı kon- ser vermektedir. İzmit halkı bu bedii ih-| tiyacının temin edilmesinden çok mü- - İBiilecik umumi meclisi toplandı Bilecik (Akşam) — Vilâyetimiz umu- mi meclisi vali A. Riza Oskay riyase- tinde bugün açılmıştır. Meclisin tazim ve tekrim hisleri bü- yüklerimize arzedilmiştir. Yağlar hakkındaki talimatna- menin tatbikine başlandı Şehir meclisi, zeytin ve sade yağlar hakında bir talimatname hazırlamıştı. Bu talimatnameye göre zeytin yağla- rına yüzde yirmi nisbetinde susam ve yahut pamuk yağı krıştırılabilecek, Sade yağlar ise hiç bir karışık maddeyi ihtiva etmiyecekti, Bü talimatname, belediye şubelerine bildirilmiştir. de kendimizden ziyade başkaları için başkalarına iyi, şık, müreffeh görün- mek için didiniyoruz. Halbuki köyde bu yoktur. Bir kat elbise ile seneler geçer. — H.F, «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar Cemiyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Tefrika NO: İlm, YAZAN: Müstafü Ragbi Kongredeki murahhaslar, parlak sözlere inanmamışlardı. Bunun için derin bir süküt muhafaza ediyorlardı Ve ileride, bu şirketlerden hasıl | ıztarabını hiçe sayarak Kara Kemal olan temettü ile büyük ve mili bir banka tesis edileceğini söyledi. HARP ZENGİNLİĞİ MÜDAFAA EDİLİYOR ne atfetti ve bir saatten fazla süren nutkunu şu garib cümle ile bitirdi: — Kemal beyin bu büyük hizmeti ta- rihe mücevherli kalemle yazılacaktır!» «Mücevherli kalemi, o zamana ka- dar işitilmemiş, görülmemiş bir ta- birdi.. büyük zaferlerden, tarihe ha- kikaten şerefle geçen vakalardan bah- seden eski vakanüvisler ve müellifler, ihtisaslarmi anlatabilmek için caltın kalemle yazılacaktır.» gibi asırlardan- beri söylene söylene çok yıpranmış harcğlem bir tabiri kullanırlardı. Fa- kat «İttihad ve Terakki» nin eski «kâ- tibi umumi si Kara Kemal beyi biraz daha methedebilmek için kalemi bir kat.daha kıymetlendirerek hemen bü- il tün Kongrenin tebessümünü davet eden böyle bir cümleyi ortaya fırlat- miş olduf. A a MR /ANMAMIŞLARDI «İttihad ve Terakki» nin bü hukuk- çu hatibi, «milli refah ve servete in kurulduğunu müjdeliyecek surette bu kadar hararetle söz söylerken; hâdi- selerin pek feci ve elim olan çıplak hakikatine karşı “gözlerini yummuş bulunuyor, bütün kongreden, dolayı- sile halktan «İttihad ve Terakki» ye karşı hududsuz itaat ve İnkıyad bek- liyordu. Kongrede bulunanlar içinde, bü- tün acı hakikatleri bilen bir zümre, ne raporun iaşe bahsi etrafındaki al- datıcı satırlarına kanmış, ne de Ha- cı Adil bey gibi vaziyete hâkim olan- ların tallmatından ayrılmak istemi- yen hatiplerin hükümet ve İttihad ve Terakki hesabına ileri sürdüğü mü- balâğal sözlerine Bunlar, hükümetin ve cemiyetin derin bir uçur rumâ yuvarlanırken koca bir memle- keti de sürüklediğini takdir etmez değillerdi. SÖYLEMEK LÂZIMDI FAKAT.. Talât beyle arkadaşları, kongreden tek bir itiraz sesinin yükselmesine im- kân vermiyecek kadar vaziyete hâ- kimdiler. Murahhaslar bunu, pek âlâ anlamışlardı.. Kongredeki murahhaslardan bir çoğu, kendi menfaatlerine sıkı sıkıya sarılmış insanlardı. Bir kısmı da ya korkan yahut muarız sözlerin hiç bir fayda veremiyeceğine kanaat getiren kimselerdi. Ancsk cemiyetten men- faat bekliyenler de halkın büsbütün gayzını üzerlerine çekmekten çekin- mişler, kendi düşüncelerine Hacı Adil beyin tercüman olduğunu ileri sür- mekle tasvib edici mutuklar irad et- memek yolunu bulmuşlardı. İaşe ve- silesile ortada dönen entrikalara baş- tan başa muarız olanlar «İttihad ve Terakki> hükümetinin, birer vesile ile, en yakın mensuplarını bile, feda etmekten çekinmediği böyle bir za- manda, cemiyetin ve hükümetin tarihi. ne hiç te şeref vermiyen bu laşe rezalet» lerine itiraz edecek kudret ve cesare- ti kendinde bulamıyorlardı. beyin kurduğu fktisad! şebeke ile, bu şebekeyi halkım refahına ve mili ik- tisadın uyanışına mesud bir delil ola- rak tasvib eden Hacı Adil beyinde nutku alkışlanamazdı. SÜKÜTUN MANASI NE İDİ? İşte her iki zümrenin de susmağı tercih etmesi bu sebeplerden İleri ge- liyordu. Ancak, «İttihad ve Terakki>- eğdiler ve derin derin düşünceye dal- dılar, Bu mütevekkil süküt, hüküme- tin ve Kara Kemal beyle arkadaşları- nın sandığı gibi kongre ekseriyetinin bu icraatı tasvib ettiğine delâlet et- Ertesi gün çıkan gazeteler, kongre raporu ve müzakeresini zaman; kongre raporu bilhassa Kara Kemal beyin, halkı iaşe etmek baha- nesile giriştiği iktisadi ve ticari teşeb- büslerini gösteren muhtırası, İstan- bul halkımın hatla kongreye iştirak etmiyen İttihadcıların bile ser tebes- sümlerini celbetmişti (Bilhassa İşin içyüzüne vâkıf oolanar, İstanbulun iaşesini temin etmek üzere daha se- ferberliğin ve harbin mühim darbeler indirdiğini, «İttihad ve Terakki» nin kendine bağlı, zen- gin, müreffeh bir zümre vücude getir- mek maksadile taşa işlerini şehrema- netinin elinden slarak halkın ekme. Eini, yağını nasıl bir ticaret vasıtası hâline koyduğunu bilmez değillerdi. Hatta, bu faşe bahsi etrafında Merke- zi umumide Kara Kemal beyle arka- daslarının icraatına gayet şiddetli itiraz ve mukabelede bulunan sözü nafiz cemiyet erkâmının çıkardığı hâdiseleri de yakından bilenler vardı. Bunların kongrede muarız vaziye- te geçmemelerine herkes hayrette 141, Aceba nasıl bir sihir ve keramet gös- terilmişti de kuru tehdidlerden pek te ürkmiyen bu İttihadeı büyükleri ağızlarını açmamışlardı? SEFERBERLİK OLUNCA... Tarihimize ibretle geçecek, bir baki- ma da, «İttihad ve Terakkiz erkân mesi üzerine şehirde derhal yiyecek, içecek fiatleri yükseldi. Bu hal, en zi- yade un ve buğday fiatleri üzerinde kendini gösterdi. Çünkü İstanbul halkının hatta bir kısım Anadolu şe- hirlerinin muhtac bulunduğu un ve buğdayın çoğu, Romanya, Rusya ve Marsilyadanı geliyordu. Fakat harbe girişimiz üzerine Mar- dığı için meselâ Amerika gibi uzak değildi. Kala kala un ihtiyacni yal- Avrupanın ticart hareketleri en ge niş ve en çök inkişaf eden bir memle- ket haline gelmişti. Rurnenler, bu faz la taleb karşısında buğday ve un #- allerini yükseltmişler ve Türkiyeye yaptıkları tabii miktardaki ihracatı Bununla beraber halkın sefalet ve | da azaltmışlardı. (Arkası var)