Sahife 6 24 Künunusani 1937 7 DOSYA — Lombagoya tutulmuş gibi Yu 191... Hepsi mavnacılıktan (yetişmiş bir #akım kimseler düşünün; hepside gerçekten iyi yürekli, babacan adam- iar olsun. Bunlar böyle temiz insan lardır diye kendilerinin meselâ bir #ilo kumandanlığını o muvaffakıyetle idare etmesi lâzımgelir mi?, Cevap meydanda! Cevap meydanda ama bu- nun siyasi ve idari varlığımızdaki tatbikatı hep tersine oluyor. (Meşrutiyet) e gemisini kullanmak için yeniden hayli vezir toplandı. Lâ- kin en çoğu mavnacı vaziyetinde, Hem de acemi ve amelmande - mav- nacı.. Bu zatlardan epeycesini tanı- mağa vesile buldum. Hemen hiç biri- si en basit (hukuku esasiye) ve (hu- kuku idare) malümatına malik değil, Yeni manada devlet ne olduğunu bil- miyorlar. Bu da gayet tabii şey.. Çün- kü bu gibi meseleleri öğrenmelerine fırsat düşmemiş. Biz bu paşalar gibi çocuklara şimdi Darülmualliminde diploma vermiyoruz. Halbuki o (ze vâti kiram) her gün imparatorluğun hayatı hakkında en ehemmiyetli ka- rarlar veriyor. Muskacılarm, oÜfürükçülerin bir araya gelerek bir biyoloji lâboratuva- rı tesis etmesi ne demekse bizin de bugün yaptığımız odur. Hani mahud Kalde yok mu; (Tebaa üzerinde ta- sarruf maslahata (Obağlıdır). kaidesi, İşte hakikatte hüküm süren tek pren- sip bundan ibaret. Bütün öteki hat- lara matlara ve kanunu esasiye rağ- men, Haydi anladık diyelim, peki ama maslahat nereye bağlı? Onun pala- marları yalnız hükümdarla kalbur üs- bulunuyor. Ve yalnız buraya, başka hiç bir yere değil, İmkânı var mı ki bu kafa devam ettikçe bu hükümet yürüyebilsin? Bir yandan muhtelif unsurları azdırmak ve iç yıkmtılarını arttırmak için dıştan vurulan politi- ka kazmaları altındayız. Diğer yan- dan ise irfanlarımızı ve vicdanları mızı bu vaziyet karşısında şuurlu bir faaliyete “okamıyoruz. Bütün ümid biraz vahit kazanmakta, İşte gene siyasetir.iz bir kötürümler (siyaseti oldu. (...) pâşâ ve (makamı sadareti uzma)!... ği gösteriyor. Fakat hakikat ik meselesi ortaya çıkınca asıl mi rih ve ğ görü yerini kim tesbit edecek?» Onu kimin tesbit edeceğini bilmi- yorum. Fakat anlaşılan ben karşım- Tefrika: No. 2 Sekiz gün sonra fevkalâde acayip giyinmiş bir teyze ile annesi gelip Sü- heylâyı resmen istediler, © günden sonra, Adnan evimize, bizlere karıştı. Önceleri nezaketini, kibar tavırlarını bir an bile bırakmıyordu. Ne derece kumaz olursa olsun Süheylâ gibi gü- yel bir kızın büyük bir istekle çarçabuk ağlurına takılacağın nasıl anlıyabi- lir? Fakat biraz zaman geçip te kaleyi çoktan fethetmiş olduğunu keşfedince sesinin ahengi bile değişti. Evvelâ möhlemiz asil tenkidine mazhar oldu- lar? Döşeme tarzının yeknasaklığını vaiz verir gibi tekrarlaması ; üzerine babam da damadının fikrini tamamile kendininkine uygun buldü. Adnan zekâsına, cazibesine çok faz- Ja güvenen bir adam, fakat bunu ben- den başka gören zaten yok. Bu arada benim görüşlerimin lâfı mı olur? İçimi- ze sonradan giren bu diktatörün zevk- lerimizi tenkid tarzı babamı mütees- sir edecek ve fikrinden caydıracak di- ye düşünüyordum, Müteessir olmak, fikrinden caymak şöyle dursun, ba bam, kırk senedir sevdiği gezme yer» KIRILAN BEBEKLER Çalışma için yeni esaslar görüşüldü, dokuz şube komiteleri seçildi İzmir (Akşam) -, — 2 İzmir Halkevi, ye ni bir faaliyet dev- resine hamle ile atılmıştır. Son ay- lar içinde İzmir Halkevinin omuh- telif şubelerinden bazıları omuatlal | bir vaziyete geç- mişlerdi. Vali ve Parti başkanı Faz- h: Güleç, İzmir Halkevi mesaisini daha semereli bir hale sokmak için Leçelpazar günü, Halkevi - mensup- larını bir toplantıs ya davet etmiştir. İzmirin © değerli genç ve münev- verleri, Halkevi sâs Jonlarını görül memiş bir kalabâ- lıkla doldurmuşlardı. Salonlarda otu- racak yer kalmadığı için yüzlerce üye, ayakta bulunuyor ve toplantıyı dik- kat ve alâka ile takib ediyordu. Vali ve Parti başkanı Fazlı Güleç; hitabet kürsüsüne çıktı ve bir nutuk irad etti, davete icabet edenlere te- şekkür ettikten sonra dedi Ki: — Halkevlerinin kurulması, hepi- mizin bildiği gibi vatandaşları sınıf- lanmadan kurtarıp kütleleşmeğe ça- uşmak, milli bünyemizi takviye için mesleğimiz ne olursa olsun müşterek MEMLEKET HABERLERİ İzmir halkevinde bir toplantı çatı altında, müşterek gayeye doğru yürümek maksadına ibtine etmekte- dir, Vali Fazlı Güleç, şimdiye kadar muhtelif komitelerde çalışan ve bilgi- lerinden istifade edilen'münevver ar- kadaşlara teşekkür ettikten sonra Halkevlerindeki yoksulluk ve boşluğu hissettirmeden, feragatle çalıştıklari- nı söylemiş, bundan sonraki çalışma esaslarını görüşmek üzere toplantıyı tertib ettiğini, büyük ümidlerle mah- mul bulunduğunu, kaidelere uyarak . hareket etmek su- retile çalışırsa Tan- dımanın daha yük- sek olacağını, üye- lerle faal komite- ler arasında İş bir- Mği temin etmek lâzım geldiğini söy- Jemiştir. i Alkışlanan söy- © evden sonra Halk- evi müdürü Hüse- #p ça çimde kazananlar, derhal toplanarak, iş taksimi yapmışlardır. Muhtelif şu- beler mensupları, ayda bir defn Halk- evinde toplanarak komitelerin faali- yeti üzerinde görüşecek, kararlar ala- caklardır. Bundan sonrası için Halk» evi komitelerinin muhtelif şubelerin- de, bilhassa kütüphane, neşriyat, tem- 8il, içtimai yardım, tarih, dil ve ede- biyat, spor kısımlarında canlı ve ve rimli faaliyet beklenmektedir. Vali Fazlı Gülecin, dürüst ve iyi sevk ve idaresinde Halkevi, muhtelif sahalar- da herhalde büyük işler görecek ve başaracaktır. Paraşüt kulesi 43 metre yükseklikte olması kararlaştırıldı İzmir 23 (Akşam) — Kültürparkta inşasına başlanan paraşüt kulesinin 43 metre yükseklikte yapılması ke- rarlaştırılmıştır. 'Kulenin, inşa edileceği yerdeki top- Tak çürük olduğundan ahşap kazıklar üzerinde * inşası, yapılan fenni ted- kikler sonunda muvafık görülmüştür. Kulenin bir asansörü, ayrıca bir mer- diveni ve kulenin en üstünde üç bal- konu ve dört kabinesi bulunacaktır. Ssanatinde bu naktayı SA-| memmun daki hâdisat tablosuna bakmak için en münasebetsiz yerde durmuşum! Şayet öyle değilse hemen itiraf ede- yim ki tablonun artisti pek berbad! Fazıl Ahmed Aykaç i akleden : Zeyneb İdil lerini bile bırakarak Adnanınkilere devama başladı. Paşazade hiçbir iş yapmıyor, çok a2 $ey biliyor, hukuktan bile diplamayı güç halle koparmış. Bir gece hep bir- likte oturmuş buranın doğurduğu iş #izliklerden konuşuyoduk, bilhassa ye- ni eniştemiz pek bedbindi. Babam bir- denbire: — Sizi bir gün müdür yaplıraca- Zam, üzülmenize değmez, dedi. Amma ne müdürü? Bu havadis na- zik paşazademizi pek fazla alâkadar etmedi. Esasen bütün işlerimizi bir kafa idare, diğerleri de nezaret ede- ler. Zannedersem böyle bir çalışma ile uğraşanlar menenjite tutulmak kor- kusunâ düşmezler, Başlangıç olmak üzere Adnan ni- şan merasimini kendi bildiği gibi ida- re etti. Süheylânın, bütün izleri üze- rinde tutmağa hazır yumuşak bir bal mumu olduğunu o çoktan anlamıştı, Sapsade ve biraz da safça olan abla- mı el çabukluğu İle tıpkı kendine ben- zetli, Akşam üstleri getirdiği buketi büyük bir lütufmuş gibi bin bir eda Üzüm kongresi 25 şubatta ağlebi ihtimal Arikarada toplanacak İzmir 23 (Akşam) — Üzüm kon- gresi 20 şubatta toplanacaktır. Kon- rinde kurutulması, standardize edil- mesi ve #aire hususunda mühim ka- rarlar alınacaktır. İzmir şehir meclisi İzmir 23 (Akşam) — İzmir şehir meclisi, şubat devresi toplantılarına 1 şubatta başlıyacaktır.» Muhtelif fa- sıllar sarasında mühim münakaleler yapılacağı tahmin ediliyor. ile nişanhsına uzatırken; Sübeylâ da | &yni hareketlerle mukabele etmeğe başlamıştı. Demette göze çarpan çey, parlak, talihsiz orkidenin etrafını alel! âde çiçeklerin sarması idi. Bizler her gün, her demet gelişte süzgün, hayran gözlerle bu fakir ot yığınını methetme- ge mecburduk. Yemekten kalkıp ta üze- rimize hazım yorgunluğu çöktüğü zâ- man o yegâne orkidesinin zarafeti hak- kında saatlerce konferans verirdi. Babamın dediği gibi «hepimiz paşa- zadenin tesiri altında idiks. Evet Ad- nan bizi mükemmel idare ediyodu. Günün birinde Beyoğlunun adi bar- larından birine gelen yağlı, karmakarı- Şık saçlı bir çingeneyi: «Martinikli | keman üstadı, musikiyi insanım da- marına aşılıyor» diye fena halde par- mağına doladı. İşin en acıklı tarafı; bu! nadir kuşu görmeğe elbette gidecektik. Nitekim bizi tam iki saat, havası si- gara ve içki kokularından pislenmiş, yağlı saçları enselerinden bir parmak aşağıya düşmüş musiki meraklıları ile dolu yer altında bir mahzende oturttu. | Bütün bu karışıklık arasında musiki | dâhisi herkesin sesini bastıracak ka- | dar kuvvetli ve garip nağmeler çıka- ran kemanına dört elle sarılmıştı. Maamafih gecemize boş geçmiş bir gece diyemeyiz, çünkü eve döner dön- mez Süheylâ ile Adnan «Erad» mar- İzmir sergisi Hazırlanan beş yıllık proğram tamamlandı İzmir 23 (Akşam) — Enternasyonal İzmir sergisi için hazırlanmakta olan beş yıllık program, tamamlanmıştır. 1937 plânına göre sergiye bir (Sergi sarayı), yer yer ormanlıklar, asfalt veya beton yollar yaptırılacaktır. Beş yıl sonra, her yıl yapılacak mü- him inşaatla İzmir sergisi en müte- kâmil şeklini alacaktır. Geçen sene- ki plâna göre yaptırılmış olan bir çok paviyonların, yıktırılmasına başlan- mıştır. taşların üzerine vurmağa başladılar, İşte böylece bir on beş gün kadar da bu rejime tâbi tutulduk. Her gün, her sa- —m rer parmakla «Laibu bu bu> diyerek KADIN KÖŞESİ Fötr şapka Yeşil fötr şapka: Önünde ayni föt- den büyük bir fiyango vardır. ” Almanyadan alacağımız Rayışbanktan blöke ala- cağımız 25 milyon liralık bir fazlalık gösteriyor İzmir (Akşam) — Son zamanda Al © manyadeki ithalâtçıların mütemadi © bir şekilde memleketimizden buğday, üzüm, incir ve palamut satın almalar yüzünden Rayışbankta açılan klerinŞi kredisi yükselmiştir. Mukaveleye göre yapılan işler neticesinde son zamanda klering kredisinin 25 milyon liralık bir fazlalık gösterdiği tesbit edilmiş" tir. Onuri için Merkez Cumhuriyet bankası, ihracalçıların son satışların& ait paraların tediyesini, Almanyadan © memleketimize yapılacak ithalât esâ- sına göre sıraya koyduğu söyleniyor. Alâkadrların söylediklerine göre, Türkiye, Almanya klering mukavele* si esaslarına göre yapılmakta olan iş- Ter,'normal bir şekildedir. Şimdiye ka- dar vaziyette bir fevkalâdelik görül memişse'de bundan sonrası için vazi- yetin ne şekil alacağı bilinememek- tedir. İzmir piyasasında ihracatçılar, sattıkları malların parasını derhal ai mak istemektedirler ve bunda çok haklıdırlar, Hükümetin bu mesele ü- zerinde alacağı tedbir alâka ile bek” Tenmektedir. Araba demir tekerleklerin kalınlığı İzmir 23 (Akşam) — Nafıa vekâleti, İzmir belediyesinin. verdiği karara gö” re Türkiyedeki bütün yük arabalari tekerleklerindeki demirlerin kalınlığıs nı 7,5 santim olarak tesbit etmiştir. Bu suretle yolların tahribatının önü“ ne geçilecek, daha ince tekerlekli arar baların faaliyetine meydan verilmi- yecektir, kuyanlardandı. Ablam kendisini tarsamile ona tes- lim etmişti. Oda en ufak bir gayret sarfetmeksizin parmağının ucunda oy” at eniştemizin icad ettiği değişikliklerle |natıyordu. Meğer annemle babam ne kör karşılaşıyoduk. Süheylânm üzerinde |dat asalet meraklıları imiş! Adnanın hef nüfuzunu arttırdıkça sürprizlerin de söylediği bir, her yaptığı çifte keramet. maddi ve manevi kıymetleri artıyordu. | Fakat apartıman meselesi bütün di- | gerlerini baslırdı, unutturdu. Kimseye | danışmadan Adnan Ayazpaşadaki Apartımanlardan birinin ikinci katını | balayı seyahatinden dönünceye kadar kaçırmak korkusile kiralamış. Ertesi akşam, elinde konturatlarla, yüz elli- şer liradan üç aylık peşin istiyen mal sahibini annem görür görmez sazan balığı gibi yerinden sıçradı. Soğuk kanlı babam da evvelâ şaşırdı, sonra hemen kendini toplıyarak mert bir ta vırla: — Süheylâ ile Adnan bundan daha aşağı bir apartımanda oturacak değil ler ya, çok iyi yapmışsınız yavrularım, | üzülmeyiniz, arkanızda ben varım, | Nişanlandığındanberi Süheylâ ile beş Yalnız ben bu asaleti fırtınasına kapı madığım için her şeyi İnceden incey$ görüyor ve arada eriyorum. Süheylâ ile anacak sabahları ban- yoda bir iki dakika konuşabiliyorduk- Onu şimdi gendimden uzak, lâkayt, fakat mesut görüyor ve saadetini bu- landırmak korkusile çektiğim ıztırap- lara sessizce boyun eğiyordum. Yal- nız bir defa Adnanla bozuştuk. Allelef hakkında uzun bir bahis açılmıştı, hiç münasebeti olmıyan yerlede her cüm- lenin arasında mütemadiyen: «Bizim gibi üç yüz, döt yüz sene asalet havasi esen bir muhitte yaşamış...» gibi keli" meler sokuyordu, nihayet canım $i* kıldı: — «Şimdi cumhuriyet devrindeyi?? dedim. Adnan yüzünü buruşturdu ve Sü“ dakika için olsun yalnız kalmıyoduk. | heylâ ile bakıştılar, ikisinin de gözle Her gün sabahtan akşama kadar bir mağazadan bir mağazaya koşuyor ve yorgun, bitkin bir halde eve dönüyor- du. Aldığı şeylerin nişanlısı tarafın- dan beğenileceğine emin miydi acâ- ba? Adnan her geyi ince eleyip ck do» |: « rinden öyle bir nefret akıyordu ki vel” şi bir hayvan gibi yüzlerini tırmala" mamak için kendimi zor tuttum ve: — «Siz benim sözlermie aldırmayın diye lâkırdıyı kısa kesmek istedim. Ve KAİN İD