vam © etendisine ağıtı: Evvel zaman içinde bir tavuk vardı, bir kara tavuk , Bu kara tavuk her sabah yumurt- lar, Yumurtlayınca da keyjili, keyifli öterdi. — Gutgıt gıdak! Onun dilinden kümes sahibi anlar- | dı. Her sabah Jadığı yumurt tavuğun yumurt alırdı. Tavuk dola” şıp kümese gelir ve yumurtasını ye- | rinde göremeyince iç — Ben sana el di Ve hemen bir yumurta dâha yu- mürtlar, gene ötördi: ” — Gitgitgıdak!. Kües sahibi'o yumurtayı ida alır- dı. Tavuk kümesten çıkmayıp. folluk- ta oturunca da kümes sahibi; şevinir- di; — Kuluçka oldu. Ve hemen tavuğun altiha! ördek, Yühdi, kaz yumurtaları koğarlt. 'Tavuk çıkardığı civcivlerden kimi- nin-suya atıldığı, kiminin'şişip şişip e m an m derdi; ette gösteririm! der- hindi olduğunu gördüğü zaman şaş- mâzdı. a ... w*Bir seferinde kümes sahibi kuluç- «Ba olan, tavuğunım » altında bir tek yumurta koydu, bu biraz'tuhaf bir Yumurtaydı ama, gene de,yumurtay- dı Kithidamadan bu pek gözüne kesti- rTemediği yumurtanın üstünde yat tük Yumurtada hareket yoktu, can yoktu. Tavuk düşünüyordu: Bu sefer altıma ne çeşit yumur- ta koydu acaba?. Bir deniz aygin bahçeyi, bostanı harap etmişti. Hay- yanı yakalamak lâzımdı... , ; 4 yıkanmağa gitti. Ter. Birdenbire bir timsah suyun üs- tüne çıktı, deniz aygırının efendisi “ne hücuma hazırlandı... © Hesap ediyordu: — Hayır, bu benim cinsimden de- gl, eğer benim cinsimden olaydı çok- tan civciv çıkardı. Nihayet bir gün dayanamadı, yu- murtaya bir gaga vurdu: — Hey, ne var içinde?. Bir şey kımıldar gibi oldu. Kara ta- vuk'gene seslendi: — Kim var diyorum? Bir ses, derinden gelen bir ses: — Cıyak!.. dedi. Tavuk bu sefer şaştı. O kümes sa- hibinden ber şey beklenebilirdi. Yu- murtaya bir iki kuvvetli gaga indirdi. Ses gene duyuldu: — Rahat bırak beni! Tavuk bu sefer sesi tanıdı: — Papağanın yumurtasını koymuş altıma!.. Bir tekme attı: — Çık dışarı! Ses çınladı: — Rahat bırak beni.. hem üstümü ört, üşüyorum! ... Kara tavuk uzun günler bu yu- murtanın üstünde.yatmış,- onu bü- yütmüştü, Tüylerin! kabarttı, silkin- di, gene yumurtaya yattı ve 80 — Papağan yumurtası, senden kaç ! İ günde civciv çıkar? “Tavuk, uzun zaman, yiyip içmeden, | Cevap yok. Acaba daha kaç gün böyle yatacaktı! Bakalım bundan sonra kümes 34- hi ondan daha neler istiyecekti? Bel- ki de tavşan, köpek, kedi, at, öküz is- tiyecekti. Kara tavuk ber yavrunun yumur- tadan çıktığını sanıyordu. | | | Günletden bir gün papağan yav- Tusu yumurtadan sesini duyurdu — AçI Yumurtayı gagaladı, meydana çık- tı, kara tavuğa selâm verdi: Gün aydın bayan, teşekkür ede- | rim Tavuk şaşkına dönmüştü: — Gitgıt gıdak! Birden af diledi — Bağışlayınız, bunu demek İste- İ medim Papağan tekrar etti: — Gıtgıt gıdak! Papağanın ogıdaklamağa Ohakkı yoktu. Gıtgıt gıdak: «Yumurtladim» demekti. Ama bu sözü, daha doğru- su bu şarkıyı beğendi: — Giltgit gıdak Tavuk an! diyordu ın sesini beğeniyordu. ve. Papağan büyüdü, Her duyduğunu tekrar ediyordu. Bu sözlerden tavuk bir şey anlamıyor ama; — Ne kadar akılı! diye düşünü- yordu. Papağan iyice büyüyünce, kümes sahibi onü aldı, kocaman bir kafese koydu. Arlık lavuğa yüksekten bakıyor, ona aldıriş etmiyordu. Dört renkli, koskocaman bir papağan olmuştu. Bir sabah tavuk seslendi: — Gıtgıt gıdak! Yumurtlamıştı, Artık her gün ge- ne muntazaman yumurtluyordu ve o her yumurtladıkça, - kümes sahibi gelip yumurtasını alıyordu. Hemen bir çukür kazıldı, üzeri ot. | & Yakaladılar. Deniz aygırı kendini larla örtüldü. Gece deniz aygırı kar- mını doyurmağa gelirken çukura düş- tü ve bir daha çıkamadı... Deniz aygırı daha çabuk davrandı. çukurdan çıkarana bağlandı, sevdi onu. Onu taze zarzavatla besliyor. Ona Âdeta insan muamelesi ediyordu. Deniz aygırı hemen daldı, efendi- Fakat timsah deniz aygırının efendi. |. sinin altına indi ve onu sirtina alıp sine kuyruğu ile vurmuştu, adam ba- yıldı, dibe kayda... kıyıya çıkardı. Timsahlar deniz ay- gır ile savaşamadılar... ÇOCUK DUNYASI Sizi daha ziyade memnun etmek için hazırlıklar yapıyoruz «AKŞAM» ın «Çocuk dün- yası» sahifesinde çok yakında güzel yenilikler göreceksiniz. Sahifenin gerek resimleri, ge- rek yazıları sizi her hafta biraz daha alâkalandıracak, hediyelerimiz de daha zengin- leşecektir. Bekleyiniz! Önümüzdeki hafta Büyük bir müsabakanın taf- silâtını okuyacaksınız! | | Târih — 16 Kânunusani 1937 Eski Yunanistanın Makedonyalı büyük generalinin < 8 harfli < sonuna 2 harfli buğday tozunu koyunuz, bir Türk ülkesi meydana gelsin. Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye: Çalar saat, ikinciye. Per- ger takımı, üçüncüye: Kıvırcık paşa Tomanı, ayrıca 200 kariimize muhte- Mf hediyeler verilecektir. Çiçekten kürre Amerikada Kansas Sitide harp malülleri binasının bahçesinde resim- de gördüğünüz büyük küre yapıldı. Bu küre tekmil çiçektendir. Kürede kıtalar, nehirler, dağlar, körfezler, burunlar, her şey mevcullur ve her şey, ayrı renk çiçeklerle gösterilmiş- tir. Usta bir bahçivan bu küreye ba- kıyor ve kürüyan çiçekleri koparıp yerine tazelerini koyuyor. Çukurdan kurtarıldıktan on beş gün sonra deniz aygırı efendisini her Bittiği yere takip ediyor, peşinden ay- rilmiyordu. Onun âdeta sadık bir kö- Peği olmuştu. Her ikiz gibi ayni günde doğdular. Tufan kardeşinden bir kaç saat evvel gün yüzünü gördü. Kardeşi Durmuş doğma saatinin. geldiğini unutmuştu. Büyüdükten sonra ilk sözü; — Vakit çok! olu. Ondan ra ismini «Vakit - Çok» taktılar. Acele işe şeytân karışır da dilinin pelesengi oldu. Kardeşi Tufan civa gibi bir çocuk- tu, yerinde duramiyordu. Tekerlekli kayaklarla kayıyor, günde yüz kere bahçeyi dolaşıyordu. Ve nefes nefese dönüp geldiği zaman, kardeşini bırak- tığı yerde, bıraktığı gibi buluyordu. Kardeşi Durmuş, namı diğer «Vakit - Çok» arkadaşı kaplumbağa ile oy- nuyordu. Tufan müjde veriyordu: - Rekoru kırdım, bahçenin bir ucundan öbür ucuna üç buçuk daki- kada koşuyorum, sen de tecrübe et- sene, — Ne diye bir ucdan bir uca ko şayım, bahçedeyim ya, bahçede otu- rurum! Tufan her yerde ve her şeyde birin- ciydi. Durmuş tarihten başka her şeyde sonuncuydu. Tarihle sonuncu olmaması da, bir kaç asır evveli oku- duğu içindi, bir kaç asır gerideydi Babası nihayet bir çare buldu. Tu- janin sağ ayağını, Durmuşun 301 aya- ğına bağladı. Bu suretle hareketle- rinde bir müvazene temin edecekti. Biri koşmak istiyor, biri ağır yürüyor- du. kaç kere sırtüstü yuvarlandılar. Babaları: — Birine fren, diğerine dinamo lâ- gm, diyordu, büyüyünce ne olacak- sınız? — Tufan: — Ben tayyareci olacağım. — Ya sen Durmuş? — Bilmem. On üç yaşında Durmuş şöhret ka- zandı. Her şeyde, her yerde sonuncu geliyordu. «Geliyorum ya diyordu, siz ona bakın», Amma günlerden bir gün bir müsa- bakada birinci mükâfatı kazandı: Bir noktadan bir noktaya en uzun mesa- jeyi bulmuştu. Andatras Bu hayvan şimali Amerikada yaşı- yor, Vücudü fare ile köstebeği andı- rır, ayakları ördek ve yarasa ayağı gibidir. Ağırlığı 4 kilo 300 gram, uzun- luğu 85 santimdir. Postu oldukça kıy- metlidir. Tükürüğünden hacıyağı nev'inden bir lâvanta yapılıyor. - | Bilmecemizi halledenler