İ kesi Te Şem 6 15 Kânumusani Z © Profesörlerle başbaşa. (Baş tarafı 5 inci sahifede) AKADEMİ LÜZUMU — Eskiden bir «encümeni dâniş» sözü döner dolaşırdı; Acaba “bizim memleket için bir «akademi» ye lüzum yok mudur?.. Bu kendiliğinden doğacaktır. Eskiden bizde ilim yoktu, ükademi de olamazdı. dır. Çünkü mimarların bir ehli resi, kuyumcuların omütehassısları, diğer pek çok sahalarin mütehassısı geçinenler görüyoruz. Meselâ bir mü- cevherden şüphelendin mi? Hemen mütehassısa (koşuyoruz. oO<Aman diyoruz, buna saf altın diyorlar.. Doğ- Tu Mmu?..3 O hemen tedkik ediyor. Ce- vabını veriyor. İlim ve edebiyatta da hizmet etmiş midir?» mevzulu bir mü» Akademiye lüzum da var- | hib- | sabakaya iştirak etmiş, «Medeniyet ahlâka hizmet etmemiştir; diye bir tez yazup göndermiştir. İşte Jan Jak Russo böyle meşhur olmuş, böylece Jar Jak Russo olmuştur. Sonradan meşhur olan filezofların çoğu böyle müsabakalarda şahsiyetlerini tamttır- Mmişlardır. 'Her halde bir ordinaryüs profesörün hayatı enteresan olacaktı. Sordum: — Nasıl yaşarsınız?. — İşim ve vazifem müstesna şahsıma aid meselelerde tamamile programsız ya- şarım. Hayatım katiyen mihaniki ve otomatik geçer. Bazan pek sevdiğim ba» hisleri okumak için ikiye, üçe kadar 0- turduğum, bazan douz buçukitz uyu- duğum olur. Bütün kararlarım anidir. Meselâ rengini, şeklini evvelce hiç dü- şünmeden ani bir kararla hemen gidip elbisemi ısmarlarım. Kendi hayaım hakkında evvelce tayin edilmiş bir programım ve fikrim yoktur. Günde 40 sigara içerim. İyi yemekleri severim, fakat bunları soframda görmezsem şi- kâyet etmem. Okumazsam ve yahud beni çok alâkadar öden bir bahsi konuş: mazsam 20 dakika bile vaktim boş geç- se sıkılırım. Hiç bir oyunla hiç bir alâ- kam yoktur. Zevk almam., — Biraz evvel Napoleondan bahset- miştiniz. Bazı ruh mütehassısları Na- poleonun deliliğini iddia ederler. Siz bunu nasıl karşılarsınız?. — Bazı büyük adamlar deliliğin ka- pısma kadar gelirler.. bazan bu kapı- dan girer ve çıkarlar.. meselâ meşhur Ogüst Kont girdi, çıktı, Niçe «Paralize Jeneraladı. En büyük eserlerini bu ka- pıya girmeden biraz evvel yazmıştır. Napoleon üzerinde çok meşgul ölma- dım. İhtimal o da girip çıkmıştır. H.F.Es e z z — GRAS Ez MEMLEKET HABERLERİ Bitliste kış çok şiddetli Şehrin plânı yaptırılıyor ve imar işi için hazırlıklar yapılıyor Bitlis (Akşam) — Burada kış bütün şiddetile hükmünü sürüyor. Her taraf kar altındadır, Soğuk çok şiddetlidir. Bu yüzden nezle, grip, anjin salgın ha- lini almıştır, Sıhhiye idaresi buna kar- $ı sıhhi tedbirler almıştır. Karın çokluğundan Elâziz ve Diyarı- bekirg otomobil işlemiyor. Posta, at sır- Ek. tında naklediliyor. Bu yüzden mektup ve gazeteler geç gelmektedir. Bitlis son zamanlarda çok değişmiş- tir. Hergün yeni yeni binalar yapılmak- tadır. Şehrin iman için esaslı bir ça- ışma vardır. İlkbaharda bir plân dahi- linde işe başlanacaktır. Trakya umumi müfettişlik memur- Jarından Bitlisli Suphi şehrimiz bele- diye reis vekilliğine tayin edilmiş ve işe başlamıştır, Yeni belediye reisi ta- kip edeceği çalışma programı hakkında bana şu izahatı vermiştir: — Şehrin plânını bir mütehassısa yaptırdıktan sonra inşaata başlıyacağız ve belediyenin varidatını da arttırma- Za çalışacağız. Bundan sonra bir radyo we mümkün mertebe fazla hoparlörler getirterek şehrin muhtelif mahallerine Bitlisin kar altında bir manzarası yerleştireceğiz. Şehrin plânı yapıldık- tan sonra idaresile elele vererek şehri çirkinleştiren eski dükkün ve tai- renin icabına bakılacak, geniş caddeler açtırılacak, şehrin temizliğine azami ehemmiyet verilecektir. Bitlis umumi harp esnasında çok ha- rap olmuştu. Bu sebeple birçok halkı başka yerlere gitmişlerdi. Şimdi bunlar yavaş yavaş şehre dönerek tekrar bit- iste yerleşmeğe başlamışlardır. Şehir gün geçtikçe kalabalıklaşıyor. Bitlis bir şehir olmakla beraber muh- telif mahalleleri arasında epeyce boş- luklar olduğundan birkaç şehir sayıla- bilir. Yapılacak imar işleri arasında bu Mmahâlleleri biribirine daha iyi bağla- mak işine de ehemmiyet verilecektir. Esasen bugünkü inşaat faaliyeti devam ederse yakında mahalleler arasında boşluk kalmıyacaktır, Bitlisin manzarası, havası çok güzel- “dir. Şehirde imar faaliyeti semereli ne- ticeler verdikten sonra burasının çok güzel bir şehir olacağı, bilhassa yazın ciyardan pek çok halk çekeceği mu- hakkaktır. Vilâyet kültür ve ziraatişlerini beraberce yürütmek yolunu tuttu İzmit (Akşam) — Vilâyetimizin bin kadar köyü vardır. Bunların belki üç- te bir kısım bugünkü maarif şebekesin- den faydalanabilmektedir. Halbuki bü- tün Kocaeli köylüsü maarifin ehemmi- yet ve kıymetini lâyık olduğu şekilde anlamış ve takdir etmiştir. Vilâyetin kanun! bir mecburiyet olan ilk tahsilin en uzak ve küçük köylere kadar girme- si için en kısa bir yol üzerinde bulun- duğunu görüyoruz. Hiç bir vilâyetin bütçesi Kocaeli ka- dar maarife yardım fedakârlığında ol- madığı aşikâr iken bu arzunun tama- mile vücut bulmadığı göz önüne alına- rak bu ihtiyacın balline yeni bir çare aramak zarureti hasıl olmuştur. Çünkü kültür işlerine ayrılan tahsisatın -im- kân olmadığı halde- bir misli daha art- tırıldığı farzedilse ihtiyaç gene karşı- lanamıyacaktır. Bu sebepledir ki, köylerin kalkınma- 81 işine girişilirken bu maksada hizmet edebilecek umumi ve prâtik bir ilk tah- sil tarzı yaratmak lâzımdır. Bu sistem ziraat ve kültür işlerinin en uygun şart- Jar içinde biribirile karışması ve ameli şekil ittihaz edilmesi ile ele alınmış bu- lunmaktadır. Kültür ve ziraat vekâlet- lerinin birlikte Eskişehirde açtıkları Çavuşlar kursu bu sahada ilk adımı teşkil etmektedir. Çavuşlar kursunda tahsil müddeti altı ay gibi kısa bir zamana inhisar et- mektedir. Bu kursu görenler köylerine gidecekler ve orada öğretmenlik yapa- caklardır. Ziraatin son usullerle yapıl- masına dair öğrendikleri ameli bilgi- Yi gittikleri yerlere aşılyaraklardır. İşte şimdi Kocaeli vilâyeti köy kültü- rünü kurmak için bu yola sapmıştır. Bununla beraber Eskişehirde olduğu gibi Kocaelinde de açılacak kurs ayni zamanda bir tecrübe mahiyetinde olü- cağından ihtiyatlı hareket edilecektir. Zira altı aylık bir kurs gördükten sori- ra saf ve temiz ruhlu köy yavrusu Üüze- rinde müessir olacak bu öğretmenlerin kâfi derecede olgunlaşmaları işin 0sası- nı teşkil ediyor, Kocaelide kültür seferberliği Erzincan istasyonu Yeni istasyon caddesinin plânı yapıldı ne ile askeri orta okul arasındadır. Buradan hükümete kadar yeniden âçılacak olan istasyon caddesinin krokisi demiryolları mühendisleri ta- rafmdan yapılarak tasdik edilmek- Üzere belediye encümenine verilmiş- tir, Bu krokiye göre istasyon binasın- dan çocuk bahçesinin yanında biti- şik su deposuna kadar olan mesafe arasındaki yola gidecek binalarm is- timlâki demiryolu idaresince su de- posundan hükümete kadar olan kıs- ma tesadüf eden binalar da beledi- yece istimlâk edilecektir. Yola gidecek binalar içinde vali konağı ve Zirdat bankası da vardır. Belediye encümeni krokiye nazaran mahallind> letkikat yapacıktır. Galatasaray klübü denizcilik şubesinin çayı Galatasaray klübünün denizcilik şu- besi senelik mutad olan ailevi çayı ikin-| ci kânunun 16 ıcı günü saat 16 da ve- rilecektir. “KADIN KÖŞESİ “Aynadan masalar Kübik, alçak küçük masaların m0 dası göçmek üzeredir. Resimde görü” len masa mâdeni ayak üzerine ayna” © dan yapilmastır. EEE ENER : Çayırşeyhi . - . $ nahiyesinde imar Belediye bir park yaptırdı yolları genişletti Fakılı (Akşam) — Çayırşeyhi, tabi- atın bütün güzelliklerle kucaklaşan suyu bol havadar hoş manzarah Be ğazlıyan kazasına bağlı 400 hane vE 2600 nüfuslu nahiye merkezidir. Nahiye müdürü Mehmed Arıkan ve belediye reisi Mustafa elele vererek na” hiyenin imarı ve daha fazla güzelleş- mesi için çalışmâktadırlar. Belediyenin 4000 ira varidatı vardır. Bu para ile belediye binasının yanına bir park yap" tırılmış park çiçeklerle tezyin edilmiş” tir. Dahildeki dar yollar genişletilmiş kenarları parke ile döşenmiştir. Okul meydanına bir xafer abidesi di- kilmiştir. Ayrıca eski dükkân ve evler istimlâk edilerek yerlerine projeye mu* vafık şekilde asri dükkân ve ev yaptı” rlacaktır. Belediyenin kabilesi de do- gum işlerile yakından a'âkadar olmak Ja beraber nahiyenin sıhhi işlerine de ehemmiyet vermekte ve vüku bulan hastalıkları kaza sıhhat dairesine bil dirmekte bütün hastalıkların önüne, geçilmektedir. Nahiyede Halk fırkası teşkilâtı ve bu. teşkilâtın da birçok köylerde parti o- cakları vardır. Nahiyenin toprakları ge niş ve verimlidir. Halkı ziraatla iştiyal etmekle beraber bağcın&a da ehemmi- yet vermektedir. Elde edilen mahsül kendi ihtiyaçlarını karşılamakla bera- yapıl- Nahiyenih tam devreli ve üç mual- Mimli bir okulu vardır. Asayış iyi her- kes kendi işile meşguldür, SEVENLER YOLU Edebi Roman Bürhan Cahid MORKAYA Tefrika No. 82 Şermin bu tanımadığı adamı gö- Ertesi gün gelip görüşmek üzere yol- rünce şaşırdı: — Eniştem İzmirden gelmemiş ga- Biba, Genç kadın vekilini onlara tanıtır. ken cevap verdi: — Söylemiştim ya. Bizi yalnız Şev- ket Fazıl bey karşılıyacak, diyel Martın yirmisi olduğu halde İs- tanbulda onları ılık bir bahar hava- s1 karşıladı. Heyecan ve hareket dolu üç aylık bir seyahatten pek ağır ve üzücü his- ler ve hatıralarla dönen genç kadn İstanbulu özlemişti. Bu hava, bu renkler ve şekiller ona eskisinden çok sevimli geldi. O buradan teneffüsü ağırlaştıran s- kıcı bir havada ayrılmıştı. Buranın in- sanlarından, buranın hayatından kaç- mıştı. Fakat şimdi açık denizlerde müt- hiş bir fırtına geçirdikten sonra limana can atan bir gemici heyecanı ile buraya dönmüş bulunuyordu. Yalnız içinde hflâ korku vardı. Başını döndüren o fırtına acaba ha» kikaten dinmiş miydi?. cuları Kadıköy iskelesinde selâmetliyen avukat Şevket Fazıl öğleden sonra genç kadını ziyaret etti. Gümrük işleri için iki kâtibini Koş- turup getirdikleri eşyanın muamele- sini bitiren avukat Şevket Fazıl izahat verdi; — Size ald eşya gelmiştir. Yalnız Şermin hanımla kocasının ağır ev eşya; sı arasında gümrük verilmek icap eden şeylere kıymet koydurduk. Bugün mu- amelesi bitecek. Yarın onları da gönde- receğiz, Ve sonra daha mühim meseleler hak- kında izahat vermeğe başladı: — Romanyadan gönderdiğiniz mek- tup üzerine apartıman rneselesi hak- kında görüşmek üzere Ahmed Melih beyle temas ettim. Apartıman üzerin- deki hakkınızı iade etmek için emir verdiğinizi anlattım. Pek müteessir ol- du. O derecede ki, gözleri yaşardı ve bu- nu aslâ kabul edemiyeceğini bu teklifi kendisine karşı hakaret telâkki edece- ğini söyledi. O kadar müteessirdi ki, 1s- rar edemedim. Zaten sizden yakında ge leceğinize dair aldığım mektup üzerine işi tehir ettim. Bu vaziyeti onun müva- fakati olmadan değiştirmeğe kanuni imkân yoktur. Bir adama istemediği halde herhangi bir mal ve yahud eşya temlik edilemez. Ahmed Melih beyle konuştuğumuz zaman bana on sekiz yıllık hayatı alt üst olduktan sonra apartımanı hatı- rından bile geçiremiyeceğini bundan sonra kendisine iki odalı bir çatının çok! bile geleceğini söyledi. Öyle görünüyor ki, israr dahi etsek bu muameleyi yap- tıramıyacağız. Herhalde yeni bir em- garası ile gömüldüğü koltukta bacak- larını biribiri üzerine atmış avukatın dinliyen genç kadın ince samur kaşla- rını kaldırarak sordu: — Öteki mesele ne âlemde?. Kır bıyıkları, yuvarlak siyah gözle- Tile fok balığına benziyen avukat Şev- ket Fazıl cevap verdi: — İki tarafın vereceği yeni karara bağlı.. daha düşünmek için birkaç ayı- mız var. Bu müddet geçtikten sonra ayrılmak fikrinde israr görülürse mah- şartlarla yenilediler, Sırası gelmişken arzedeyim. Taksit sırası gelenler mun- tazaman borçlarını ödediler. Para na- mınıza bankaya konmuştur. Ahmed Melih bey de kendisi için hazırladığı kontratı bir hafta evvel yazıhaneye gönderdi. Bir de tezkeresi var, Diğer katları örnek tutarak yaptığını, fakat az görülürse istediğimiz şekili kabul edeceğini yazıyor. Bunun için de em- rinizi almadan cevap veremedim, Ağır nefeslerle içtiği sigarasının dumanlarını dudaklarının zarif bir kıv- nlışiyle inde eden genç kadın başka bir bahse geçti: — Üst katlarda yakında kontratları bitecekler var mı?. Avukat Şevket Fazıl biran düşündü. Yarı çıplak başı sallandı: — Yakınlarda tahmin etmiyorum. Ancak ağustos sonunda... Genç kadın dudak büktü: — O halde sizden başka bir şey rica edeceğim. Bizim Şerminle kocası için "Taksim etrafında bir apartıman lâzım. Onlar İstanbulun yabancısı. Ben de pek 8ık inmiyeceğim. Sizin tanıdıklarınız yardır. Kâtiplerinize de emretseniz bu» 'Dunla meşgul olurlar. Herhalde konfor- Tu bir apartıman olması şart, On beş yirmi güne kadar yerleşmek fikrinde- ler. Hattâ gümrükteki eşyalarım İs- tanbul tarafında bir yerde saklıyabilsek çok iyi olur. — Vaktinde söylediğiniz isabet oldu. İsterseniz sizin apartımanın depolarına kaldırtalım, Kapıcı da adamımızdır. Daha emniyetli olur. Genç kadın bunda bir mahzur gör- medi. Muvafakat etti. — İyi edersiniz. Öteki meseleler için de ben hafta içinde İstanbula indiğim bir gün yazıhaneye uğrarım. Görüşü- rüz olmaz mı efendim?. Avukat Şevket Fazıl mülâkatın nihar heyet bulduğunu anlatan bu cevaptan sonra durmadı. Müsaadesini alarak çık» “ '... Genç kadın yalnız kaldığı zaman bir sigara daha yaktı. Bugünlerde o kadar'çok içiyordu ki! Köşkte hemen hemen eski hayat av- det etmişti. Onun seyahatten döndüğünü haber alanlar geliyorlardı. İstanbuldan gidişi dedikodulu olduğu gibi İstanbul gaze- telerinde çıkan o spor galibiyeti de de- rin bir merak uyandırmıştı. Daha sonra İstanbula yalnız dönme yişi de yakın tanıdıkları garip bir te- cessüse düşürmüştü. Kendisi çıkmamakla beraber Şermin» le doktor hergün Feneryolunda Çifte havuzlara Kadıköye kadar gidip ge ziyorlardı. Onları görenler oerakla biribirlerine soruyorlardı. (Arkası var)