AKŞAM > 16 Kânunusani 1937 m SİYASİ İCMAL —— Smmm ozan e ij M. Edenin son nutku an © kmde ülelleri İngiltere Hariciye naztrı Mister Eden | rika müttehid devletleri ile İngiliz do- mühim bir nutuk söyledi. Bu nutuk daha ziyade M. Hitlerin yeni yl müna- #ebelile ecnebi süferayı kabul ederken bir gün evvel söylediği sözlerin İngii- terede memnuniyetle ve duygularına İngillerenin ti İediğini anlatmak için bir iyi m le deşkil ediyor. Almanya de: H ahdi bağlantılara bakm Sosyalist rejiminin sarfettiği gayretler Sâyesinde Almanyanın diğer devletlere Mmilsavi haklar temin ettiğini ve bun- dan sonra memleketin siyasi nizam ve inlizamını ve iktisadi kuvvetini yoluna Koymak için sarfedeceği sây ve gay- rette diğer devletlerden tecerrüd etmi- yerek biltün dünyanın kalkınması için #l birliği ile çalışmak istediğini söyle- Mmişti, Mister Eden'de cevabında İngiltere- min gayesi hiç bir rejim ve irk tarafına bakmaksızın bütün devletler ile iş bir- Biği yapmak istediğini ve hiç bir mühim)| devleti hariçte bırakmak istemedi- İni. söylemiştir. Milletlerin mezhep düşünceleri ile ikiye ayr- Harak ayrı birer âlem teşkil etmelerine | i minyonlarının muhalif bulunduğunu bütün bu âlem namına söyliyen Mister Eden İngilizlerin parlâmtentoya daya- nan demokrasisinin bütün milletler le birlikte çalışmak akidesini beslediğini söylemiştir. Mister Eden dünyayı siyasi salaha ve iktisadi refaha eriştirecek yegâne yol iktisadi engellerin kaldırılması ve si yasi mezheplere tarafgirlik yapılma- ması olduğunu ve İngiltere bu moktar ları ihmal ederek kendi kabuğuna çe- kilecek ve silâhlanmakta devam ede- cek olursa vütün dünyanın geçen umit mi harpten daha büyük jelâkete uğr- yacağını ehemmiyetle kaydetmiştir. İki tarafın sözleri Almanyanın diğer devletlerden mali ve iktisadi bülyük te- zahürler görmek ve müstemlekeleri- ! ni geri almak esası üzere anlaşmağa taraftar olduğuna ve İngilterenin de buna tamamile hak verdikten başka dünyanın muhakkak bir feldketten kurtulması için başka bir yol görmedi- siyasi | ğine şüphe bırakmıyor. İngilterenin yal naz siyasi cihetten değil iktisadi ek hetten de milletlerin arasını bulmağa yalnız İngilterenin değil ingilizce konu-| iyice azmejlediği Msler Edenin 8ö&- #enbütün dünyanın yani şimalt Ame- İ lerinden anlaşılıyor. GÜNEŞLİ YIL İngilterede grib salgını var. Bu öy- 1 bir sagın ki bir haftada yüzleree kişi öldü Bunun sebebini 1936 nın güneşsiz geçmesine hamlediyorlar. Yaz mev- #iminde hiç değilse 3,000 saat güneş görünürmüş. Bu sayının vasatisi 2000 #aâtmiş. Halbuki 1936 yılında ancak 1500 saat güneş görünmüş. Malüm ya güneş sıhhatin en iyi ko- Tuyucusudur. 1937 nin bol güneşli bir Yü olacağını söylüyorlar. ZEHİRLİ YAYLA ada, Koloradoda büyük bir dır. Bu yaylada sürülerini ollatmağa gelen çobanların hayvan- ları ertesi sabah ölmüş Bu hâdise üzerine bir ziraat bilgi- Mi hemen tetkikata başlamış ve yay- eli olduğunu mey- O yaylanın topraklarında dünya- nin en kuvvetli zehiri olan selenyum bu zehiri masseden otlar rı zehirleyip öldürüyormuş. Öralardaki zehirin kân olmadığından o otlamaması için çiflik! derilmiştir, imhasına im- lada sürülerin re tamim gön- BASUBADELMEYT Polonyada genç bir kadın var: Mer ria Sznoblonora. Bu kadın tanınmış bir kimyagerin annesidir. Bit gün arkadaşlarile Polonyanın eskeri limanı Oksivya civarında do- laşırken bir mezarlığın önünden geç- mişler. Kadın birdenbire sararmış: — İşte ben bu mezarlığa gömük müştüm! demiş ve düşüp bayılmış. Kendine. geldiği zaman şöyle bir hikâye anlatmış: — Ben burasını çok iyi hatırlıyo- rum. Balıkçı Goloszun kansı idim. Kocam 17 nci asırda Polonya ile İs- veç harbi esnasında öldü. Anlattığı vakaların: ve tarif ettiği şeylerin tarihe uygun olduğu söyle- niyor. SİNCAP SAVAŞI Kanada ormanlarında, kırmızılar» Ja gümüşüler arasında savaş başla» dı. Kırmızı sincaplar deha kuvvetli olduklarından bütün Kanada ile Amerikanın şimalini kapladılar. Gü- müşü sincaplar Nevyorkun şimaline doğru kaçıyorlar. Kırmızı sincaplar 60 metreden gü- müşü sincapların sırtına atlıyorlar, yere yuvarlayıp sırtüstü yatırıyorlar sonra sivri dişlerile boğuyorlar. İki ırkın savaşı! Nuri Conkerin cenaze merasimi Gaziantep saylavı ve Büyük Millet Meclisi rels vekili Nuri. Conkerin cenazesinin büyük ihtifalât ile kaldırıldığını yazmıştık... Cenaze merasimine dair Ankara muhabirimizin gönderdiği bir resmi dercediyoruz. Fotografide Cenaze Anafartalar caddesinden geçerken görünüyor. BERLİTZ'de yeni açılan lisan kursları Türkçe, Fransızöa, ingilizce, italyanca, Almanca, Rusca v. 8. KAYIT MUAMELESi BAŞLAMIŞTIR Tecrübe dersi parasızdır. İstanbul 373, İstik'âl caddesi Ankara Konya caddesi - ret odasınca cezalandırılmıştır. Tacir Dayaktan mı öldü ? Morg raporunu verdi, | müddeiumumilik takibata başladı | Samatyada bir mektep talebesinin baş muajlim tarafından dövüldüğü için öldüğü iddiasile çocuğun cesedinin morga nakledildiğini yazmıştık. Bu hususta adliyetahkikat yapmak- la beraber Maarif müdürlüğü de ma- arif müfettişleri tarafından tahkikat yaptırmıştır, Yapılan tahkikata göre hâdiseye sahne olar İstanbul 52 inci ilk mektepte bundan on beş gün evvel bir palto hırsızlığı olmuştur. Mektep idaresi, paltonun bü sefer ölen çocuk tarafından çalındığına şüphe etmiş ve çocuk mektebin inzibat meclisi tarafın dan isticvap edilmeğe başlanmıştır. | Çocuk, bu sorguda paltonun kendisi | tarafından çalındığını söylemiş ve sak- ladığı yeri de tarif etmiştir. Fakat mek- tep idaresi paltoyu bulamamıştır. Bu hâdiseden iki gün sonra diğer bir ço- cuk, çalınan paltoyu bulmuş ve sahi binin evine götürerek teslim etmiştir. Bu esnada paltoyu çaldığını itiraf eden çocuğun babası, Maarif müdür- lüğüne müracaat etmiş ve “çocuğun mektep baş muallimi tarafından dövül düğünü iddia etmiştir. Bu iddia üzeri- ne Samatya.nahiye müdürlüğü tar&- fından Şişli çocuk hastanesine sevkedi- len çocuk muayene edilmiştir. Hastano-| deki mütehassıslar, iddianın yerinde ol- madığına ve çocuğun dövüldüğüne de- lâlet edecek bir emere bulamadıklarına Sahife 3 Profesörlerle başbaşa... Bursa sokağındaki eski apartımanın ikinci katına çıktım. İşte ordinaryüs profesör Mustafa Şekip Tuncun otur- duğu daire... Profesörün odası meşhur ressamların tablolarile dolu.; şu köşede divanın ö- nederim Çallının olacak... Söze edebi- yat gecesinden başlıyoruz. Bay Musta- fa Şekip Tunç: . — İsterdim ki, dedi, o gece Nedimi, Yahya Kemal temsil etsin... Çünkü bir şairi canlandırmak için onuen çok seven ve en güzel okuyan, en çok his- seden insandan istifade edilmeli idi. Yahya Kemal kadar Nedimin zevkine varmış, güzelliğini anlamış ve Nedimin be büyük bir hüsnüniyetle ve gayet gü- zel bir teşebbüsle edebiyat gecesini yap» tılar; Delikanlılar, sakal taktılar, Ne- dimden parçalar okudulâr Lâkin bir kere hançereleri olgunlaşmamıştı. Ses- leri, Nedimi temsil için müsait değildi. Halbuki Yahya Kemal Nedimi canlan- dırmak için tam biçilmiş kaftan ad- dedilebilirdi. Talebenin bu çok güzel te- şebbüsünde Yahya Kemalin Nedimi dâir râpor vermişlerdir. Muayenesinden on gün geçtikten sonra çocuk hastalanarak ölmüş ve ba- basının iddiası üzerine cesedi “morga kaldırılmışlar. Morgda yapılan olopsi neticesinde Recebin kafa tasırida bir kırıklık görül- müş ve ölümün bündan mütevellid ol- duğu anlaşılmıştır. Bu kırıklık da ya kafaya bir cisimle vurmak ve yahud bir yere çarpmak neticesinde vukua gel- miştir, Hüdise bu suretle tesbit edildikten sonra müddelumumilik vakayı meşhud suç mahiyetinde görerek hukuku umu- miye namına resen takibat İcrasına ka» rar veriniş, tahkikata el koymuştur. Dövme hâdisesi etrafında Samatya po- lis merkezi ve Fatih kaymakamlığı ta- rafından yapılan tahkikat evrakı dün müddelumumilik tarafından istenilmiş. tir. Evrak tedkik edildikten sonra müd- detumumlliğin yapacağı tahkikat ne- ticesinde Recebin kafasındaki kırıklı- ğın mektepte baş muallim tarafından dövülmeden tevellüd ettiği anlaşılırsa suç ağır cezayı müstelzim mahiyette ol. duğundan baş musllim tevkif edilerek | mahkemeye verilecektir, Çocuklara iktisadi bilgi Maarif vekâleti bu hususta bir karar verdi Maarif vekâleti yeni ve mühim bir karar vermiştir. Bu karara göre ilk mekteplerde çocuklara iktisadi malü- mat verecek yeni bir ders ihdas edil- mektedir. Küçüklere ekonomik bilgi- ler aşılamak suretile istikbal için da- ha iyi yetişmelerini temin edecek olan bu karar Ticaret odasına bildi. rilmiş ve tetkikat yapılınası İstenmiş- tir. Oda derhal bir komisyon teşkil et- miştir, Ticaret ve zahire borsası yeni komiseri Feridun Manyasinin riyaset ettiği bu komisyon tetkikatını en kı- sa zamanda ikmal edip raporunu ve- kâlete gönderecektir. Yeni dersin ih- tiva edeceği mevzular küçüklerin an- uyabileceği bir şekilde olacak ve bu raporda tesbit edilecektir. Bir zahire tacirl cezâlandırıldı 'Anastas adlı bir zahire taciri tica- buğdayları una tahvil ederek satışla rını zahire borsasınâ kaydettirme- miş ve böylece borsa mukarreratına mugayir harekette bulunmuştur. Anastas hakkında verilen 100 lira para cezasi kararı ticaret odası mec- Wisince de kabul edilmiştir, | bir maznun var.. bir ci canlandırmasını gönül isterdi... Edebiyat gecesinden sonra bahis bah- 8i açtı, Sordum: — Şimdi üniversitede profesörsünüz. Yeniden talebe olmak ister miydiniz?, — Katiyen... Hattâ bazen rüyalarım: da talebe olmuşum görürüm.. büyük bir! kâbus içinde uyanırım. — Sizee insanlar için bu devrin en büyük icadı nedir? Radyo mu? Telefon! mu? Sinema mı?, » — Elektrik... Bence bu devrin insan- Jar için en faydalı bulduğum icadı bu- dur.. RUHİYAT VE MÜCRİMLER — Ruhiyatın son derece ileri gittiği söyleniyor. Hattâ polis teşkilâtında bile bir maznunun mücrim olup olmadı- ğını ruhiyat usullerile anlıyorlarmış.. — Evet... Polis işlerinde maznunun mücrim olup olmadığını anlamak için böyle bir ruhiyat usulü kullanılabilir. Bu usul şöyledir; Gelişi güzel yirmi ke- lime yazarsınız: Elma, at, bıçak, ka- Tanfll, şişe, ip, kilid, düğme, tabanca, şirld, kibrit, çanta, para, pencere, anah- tar, cüzdan ve saire... Meselü önünüzde ayetten dolayı kendisinden şüpheleniliyor. Yazacağı- nız 20 kelime arasına polis raporunda, Cinayete aid bazı kelimeler de koyarsı- nız.. meselâ katil cinayeti evin kapısı- nın kilidini kırarak içeri girmek ve bi- çakla yaralamak suretile yapmış de- gil mi? Bıçak, kilid, ve kapı kelimele- rini de bu yirmi kelimenin arasına 6i- kıştırırsınız. Ve mazmuna tenbih eder- #iniz. — $imdi sana birer birer 20 kelime o; kuyacağım. Her kelime okunduğu za- man aklına gelen şeyi derhal söyliye- ceksin. Ve 5 kibrit... Siz «elma» deyince maznun mese- Iâ celma kırmızıdır» der ve yahud | derhal elmaya dair bir şey söyler. «Ata dersniz.. hemen ata dair bildiklerini söyler. Lâkin cinayet odasının kapısı- nın kilidini kırmış olan katil kapı ve kilid kelimelrine gelince şaşırır, kıza- rır, bozarır ve «elma, armud, at» gibi kelimelerin cevabını hemen verdiği hali de kilid ve kapı kelimelerinde duralar, hele bıçak kelimesine sira gelince büs- bütün şaşırır.. Öteki kelimelere lâkayıttır.. lâkin bi- çak denilince hafızasında bumunla alâ- kadar müthiş bir şey vardır. Ve derhal bu kendisini gösterir. Lâkin adliye bu usulü bir maznunun mağa başlarsınız... elma. at.. nündeki «çıplak kadın» tablosu da zan | mücrimliğini isbat için tam bir detil olarak kabul etmemektedir. Esasen ruhiyatçılar da bu usulü tam bir delil olarak teklif etmiyorlar. Zira hiç bir ka- bahatı olmadığı halde -sırf mazmun olar rak geldiğinden dolayı- böyle heyecan Zekeriyya sofrasından asri sofraya nasıl geçtik? Akademi kendiliğinden doğacaktır her halde buna lüzum vardır Profesör B. Şekip Tunç gösteren günahsızlar pek çoktur. Hele bu adam kendisine isnad edilen cina- yetin bıçakla işlendiğini bilirse «bıçak» kelimesi kendisine söylenir söylenmez heyecan geçirebilir. Ben bile hiç alâka» dar olmadığım ve ehli hibre sıfatile çar ğırıldığum bir mahkemede heyecan ge- çirmişimdir. Lâkin bu usul yüzde bilmem kaç ih- timalle hakiki bir mücrimin kabahatı- nı biraz ortaya çıkmasına yarar, İLMİ SİMA VAR MIDIR? — «İlmi simax diyorlar. yüzden ru- hu anlamak... Çehrenin insanın ruh aynası olduğuna inanır mısınız? Yüz- den ruh anlaşılır mı? — Pek çokları hem de gayet güzel anlıyorlar.. simadan ruhu anlamak he- nüz bir ilim haline gelmemiştir. Lâkin pek çoklarında bu kabiliyet vardır. Na- poleon ilk defa Göthe'yi gördüğü s0 man: — İşte bir insan!... demiş. Bilmez misiniz bizde eskiden bir söz vardı: «Nasiyei halinden anlamak; sö zü... Sokullu Mehmed paşanın üç kar» | deşi varmış. sarayda yetiştirmek için bü 3 kardeşten Sokulluyu seçmişler., ühası babası: — Aman, demişler, onu bize bırakın.. öteki kardeşlerinden birini alıp yetiş- tiriniz., İtiraz etmişler: Yooo.. bunun nasiyei halinden bü- yük bir adam olacağı seziliyor.. ve So- kullu Mehmedi almışlar, hakikaten So- kullu Mehmed paşa olmuş... Karpuzun bile iyisini fenasnı dış muanzrasından anlamıyorlar mı? Hattâ pek üstad karpuz meraklıları bu topar lak meyvaya ellemeden: «Şu karpuzu bana ver.» derler, eye gelip keserler kan gibi kırmızı, bal gibi tatlıdır. İLİM VE SANAT BAHSİ — Bizim memlekette ilim hayatı mi dahâ tekâmül ediyor, yoksa edebiyat mı? Hangisi daha ileridedir?, — Bugün ilim modasıdır... Bunun içindir ki, ilim daha tekâmül etmiştir. Spenser der ki: «Sanat bir yemeğin çerezi, soğukluğudur. İlim ise hakiki yemek...» Biz şimdi ilme ehemmiyet vermekle hakiki bir yemek sofrasına oturmuş olduk. Halbuki eskiden bizde ilmin sö- zü yoktu, bütün kuvvet edebiyata ya» ni Spenser'in «yemiş», «meyva, dedi- ği şeye ehemmiyet verilirdi. Hep edebi- yat.. öyle bir sofrada oturuyorduk ki, sağımız solumuz yemiş... O zaman 0- turduğumuz sofra «Zekeriyya sofra- 8» idi. Şimdi ilme, yani ete, çorbaya, büfteğe, hakiki yemeğe ehemmiyet ve- riyoruz. Amma yanında edebiyat da ya» ni çerez de varmış. .. Olabilir.. şimdi 0- turduğumuz sofra tam ve modem 8of- radır.. ilme ehemmiyet vermekle Zeke- riyya sofrasından, modern sofraya geğ: tik, (Devamı 6 ncı sahifede) — * H.P.Eş tamamı ©