t ; Sahife 6 AKŞAM Şehir meclisinde hara- retli iki münakaşa 1 - Ekmekler iyi tahlil ediliyor mu ? 2- Bu sene Şehir tiyatrosu neden boş? Belediye reisi gelecek sene tiyatroda fiatlerin ucuzlatılacağını söylüyor Saat iki buçuk... Beş on daki- ka sonra şehir meclisi son toplan- birer birer İşte meclisin €n bile olmadığını gösteren bir çabuk- lukla İş bankası müdürü bay Yusuf Ziya... Meclisin en şişman Âzası avukat Abdülkadir Ziyanın koridorda şen bir kahkahası çın- Tadı, Ne de olsa serde şişmanlık var... Her şişmanın göbeği neşe ile dolu imiş derler... İnsan bunu a- vukat Mele Ziyaya baktık- ça anlıy: Bay Peri Midhat arkadaşla bay Tevfik Âmir bir köşeye çekil- miş ruznameyi okuyor... Nihayet uzun uzun ziller, çıngı- raklar çaldı. Herkes yerli yerine o- turdu. Dinleyiciler locasmda kim- ler yok... En azılı rakipleri iyi sında bile ade man Oi yen Türkiye güreş şampiyonu Çoban DM heycan İhde yanımda oturu Bugün ona dair in bir ka- rar verilecek... Kendisine beledi- adami ben olacağım... 1 reisi bay Muhiddin Üs- benzeyen büyük piposunu masa- nın üstüne koy: vi Zi aşladı... Ekmekle- rin ez ir tahlil edilib edilme- meselesi göri vie Âz eğ Galib Babtiya: — Zannederim ki ekmekler iyi tahlil edilemeyor.. çünkü kimya- haneye deri, ekmek, sucuk, kar- makarışık bir çok maddeler gön- deriliyor, ek te bunlar arasın- da istediğimiz gibi tahlil edilemi- yor. Bu hayati bir meseledir... Ek- mek tahlillerine son derece ehem- miyet verilmelidir.. unun üzerine bay Üstündağ derhal söz aldı: — Ri .. dedi, bay Ga- lib Bahtiyar Ki dedikoduları i is- tinaden söz söyleyor. Ekmeklerin lâyikile tahlil edilemediğini ileri sürdüler. Bu sözler belediyenin nüfuz otoritesini sarsar, Bay Ga- lib Bahtiyar ya iddialarını ispat etsinler, ya sözlerini geri alsınlar.. Bu sırada bay Galib Bahtiyar:* — ım ben 'k iste- mika ina li, diyordu. Münak: epi sürdü, Neticede ekmek tahlillerinin dünyanın her tarafında olduğu gibi İstanbulda da gayet fenni bir surette yapıldı- ğı ileri sürüldü. Başka noktalara geçildi. Meclis kâtibi bay Selâmi İzzet ir yandan bir şimendifer süratile zabıtları okuyor, bir yandan da si- yah renkli hademe «Hacı» nın ge- tirdiği dördüncü bardak suyu yu- dum yudum içiyor, Bütçe meselesi konuşulacağı i- çin şehir tiyatrosu müdürü, Kara- ağaç mezbahası müdürü, Konser- vetuar müdürü yanyana oturuyor- lar.. Konservatuar müdürile mez- baha müdürünün yanyana duruş- ları ne tahaf geliyor. Çoban Mehmede verilecek ar- sa konuşulurken bütün gözler din- leyiciler locasında yanımda otu- ran pehlivanın Üzerine çevrildi. kabul edilince bir nefes aldı. Nihayet kış er insanı ü- üten bir ladı.. İstan- bulda buz satışı el Ondan sonra bütçeye geçildi. Şehir tiyatrosuna yapılacak vi mı Selâmi İzzet okudu: 50,000 ra.. ay an eski Esnaf inip direktörü i söz aldı: — mke de 50 bin lira açığı var. Kira ile beraber 58,000 lira e- der.. Mis yardımlarla belediye a 70 bin lira veriyor de- al si değilim. Lâkin tiyatromi iyi randman verdiğine kari de deği- : ii n beyanat! m Manevi randman meselesine gelince maarif vekâ ti buraya Alman tiyatrosunun en edümm... Bir kaç | bü- ayi —— üm.. bu da anmak ee dildi.» del edi.. Meclisin en er âzası bay Abdülkadir Ziy le bime) lâkin ti- Sai Boğie Geçen seneye naza- ran tiyatroya devam edenler pe! ziyade azalmıştır... Piyesler mi fena? Sanatkârlar mı fena hare- ket ediyorlar.? Bilmem.. lâkin ben münevver tabaka ile temas ediyo- or ki tiyatro çok pa- Bld Bir öitenin şöyle uzakça si 7-8 liranın, 10 liranın için bunu ucuzlatmalı, hâttâ mümkün- se halka ava tiyatro seyretme- ği temin etmeliyiz. Bay Muhiddin de bunun doğru olduğunu, tiyatronun fiatlerinin yükseltilmesinin bir hata teşkil et- tiğini, gelecek sene fiatlerin ucuz- latılacağını söyledi. Diğer bime re geçiliyordu, kon: baha ve sair mülhak bütçeler dn bul Fiy ma nihayet verildi, isi Serseri torpil Zonguldak ile Filyos arasında karaya düştü Dün İstanbul liman reisliğine, Zonguldak liman reisliğinden ge- len bir telgrafta, Zonguldak ile Filyos arasında bir torpilin kendi kendine karaya düştüğü fakat pat- lamadığı bildirilmiştir, Torpil, her hangi bir kazaya mani olmak için de şehrimizden dün akşam 4 kişi- lik bir müfreze Zonguldağa gön- lerilmiştir. Karaya düşen bu torpilin, gün kadar evvel Karadenizde do- laştığı görülen torpil olduğu zan- Dedim eee r, Balık haftası Fayda temin edemiye- ceği selem bundan vazgeçild lahı için bir ka- tır. vekâletin ikinci beş eri iktisat serve, balık yağı ve balık unu fab- rikaları açmağ nuniyetle karş teşabibüsleris. balık sarfiyatının gerek iç, gerek dış piyasada arta- cağı umuluyor. Taze balıkların askeri kıtalar- la mekteplerde istihlâki yolunda- ki tedbirlerin tatbiki — olduğun- dan böyle konserv abrikaları açılmak suretile Mia istihlâki- ni pratikleştirmek mümkün ola- . aktır. ek ee fazla rağbet uyan- dırmak ii âkalılar tarafından bir balık ari yapmak düşünül- vi Bunun esaslı bir faide te- edemiyeceği anlaşıldığından simdilik tatbikinden vaz geçil- Mei 104 ev yıkıldı Urfa (Akşam) — Yağmur ve seller neticesi Urfada 104 ev yı- ılmiştır. Belediye e ii olan bir çok dükkânlar ve üstü kapalı asırdide çarşılar am ek a retle cadde ve sokaklar genişi tilmektedir. ramına kon- İğ KADIN KÖŞESİ: Mewvsimli manto Hırsız köy korucusu tarafından yakalandı Evvelki gece Sarıyerde gari? zabıta vakası olmuştur, Bugün de İstanbulda dolaşan Adapa ken, köy kalamıştır. Receb ikat yapmış, kendi adliyeye teslim edilmiştir. Aydında ii birincil Aydın 17 (A.A.) — Mint futbol birincilik maçlarına başl # Söke, İneyi sıfıra karşı? ile, Nazilli Karapınarı safi vi iki ile yenmişlerdir. darma tahk AŞKIN Çe izah ett — Borç verdiler Bai Dışarıdan çalğının ahengi kuv- lenmişti. Şimdi. Rak: güzel şeri dedim. — Hoşuna gitti m — Evet. Nerede ada — Paguinde, — Şimdi oradan mı giyiniyor- ? — Evet. Bazan da yaptırıyordum. — Demek Doucetye çok zenginsin? yeri mağ surette güldü. Alaylı ii cevap verdim: 0! Bende çok zenginim şimdi. Montekarloda bıkıncıya kadar para kazand — Bravı ifli, #tim diyor- O. dun, değil mi? Hepsini sattın mi? çe ii Kğ a CİLVESİ Tefrika No. 106 yır. Yalnız seninle bera- ber gittiğimiz çiflik — dı. ez yorum onu artık, Orada pek a günler geçirdim... e ise, seli yeti yok. İçsene Kadehini m kadar dol durdum. Dudaklarını batırdı, bir yudum içti, kadehi yavaşça yeri- zaman, kadehi elin- den aldım, kendimi avutmak i pamadım, Her şey bana hüzün veriy; ordu. Elimi uzattım — Elena, dedim, benimle bariş- mak ister misin? — Barışmak mı? Ne demek is- tiyorsun? — Daha iyisi, beni affeder mi- sin? diyorum. Şu geçen seneyi fe- na bir rüya gibi telâkki ederek tamamen zihinden silmek a? ak göz bebekleri bana dik- çi eyl Bir müddet kalk- tım. Hummalı bir tavır ile bileğin- den tuttum: — Söyle, dedim. Başka bi mi seviyorsun? Başka birinin si mi oldun? Doğruyu söyle. Kocaman ye bir tebes- sümle, sakinane ce" vel ii he ne ie gelir? Cev r bana. Bu iii içeriye | bir garson gir- diği için sözüme devam edeme- dim. Garsoj - — İcap ederse ben sizi çağıri- tm onu dışarı çıkardım. “Ya Inız k İdi k, Elena hi B Tâkırdı söylememişti. Disa yas nındaki osedirde oturuyordum. Karşıdaki ayna bozuk çehremin aksini bana gösteriyordu. lena masanın üzerinde kalmış olan çiçeklerle oynamağa başla- dı. Yalvardım: — Elena, gel şuraya, yanıma otur. — Ne istiyorsun? — Gel buraya, Ne eee; Ayağa kalktı. Aynaya idi yl Galete slim ei yüzüne baktı, şapkasından bir iğ- neyi çıkardı, tekrar üm» kün olduğu kadar yavaş yürüdü, Tumu kolunun altından geçirerek yavaşça kendime ele ğ sini oldun mu? Doğruyu söyle "Sakin bir sesle: Ba mı ağır ağır çevirdi. Yüzü- me öyle bir baktı ki âdeta bir han- çer saplanıyor gibi oldu. akl süme benzer bir gül me ile açıldı, dişleri göründü. Za- Timane bir keyif ile ceyif ile: — Bana bak, dedi. Hiç bir za- man, hatta öleceğini bilsem bile — Elena! ” — Bak tekrar ediyorum öl ceğini bilsem bile senin olnaıyil ğım! si uyandıran bu sözleri âdeta lar e elile dizine vuruyordü ime sanki bir ed sapla yordu. "Kendini büyük bir Elena âdeta bir vahşi kaplan c vikliğile yerinden kalktı, k karşı” dikildi. senin olabileceğime imi ve din ha? Beni de şimdi ee geçen kadınlar si ler istediği gibi sa ak ice bir mahlük Gl galib” Çok aldanmışsın, Levend. m? Sanâ istasyona fakat ettiğim zaman, birbirimi ne bindiğin zaman ben gene . birimizden ayrılabileceğimize imal vermiyordum, Halbuki # içimde büyük bir azap vet i içine düşmüş gibi hissediyordu! i — Canın istediği zaman ge” | Be i kucaklaştığımız zaman, hatta “| gittin ve bu artık münasebeti” bir daha senin olmıyacağım! kati bir hatime çekti. (Arkası *