19 Mart 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

19 Mart 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 12 N wvelki gün, Ankaraya yolcu ip e mam yastığı ıslatmıştı. p alemi «Bir kaç fa aynı kii s€s- ğin halde cevap vermiyor- € lu, Yorganı gene hafifçe bırak- tım.. Bu sırada yanımda uzu “boylu, lâciverd elbiseli, bir > “belirdi. Benim bu hareketim onun öl iş olacak ki süre mü- teessi — ölecek işte, dedi. ölecek bir Saredir, elli - beş yaşındadır, Şehremininde v — kurbostanda o maralı evde oturmaktadır. sa “ Haydarpaşa m iskelesi iye me salonuna seri u yatak a çatan er annesi- dir, hastada hal yoktu, oğlu Sabri Yatağı içinde kapı kapı dolaştırılan hasta Hasekiden Haydarpaşaya taşındı oradan tekrar şehreminine götürüldü gördüğünüz Li fıkara e olacağına — Doktora göstermediniz mi? Bir defa da hastaneye götürün. Bu suali sorduğuma, ettiğime pişman oldum. genç gözlerinin çukurun- da toplanan yaşları sildi: imdi, dedi, hastaneden ge- liyoruz işte... Evvelâ Cerrahpaşa- ya gittik, hastaya baktılar «boş yatağımız syri vr alırdık, fakat yok» dediler, seki hastanesine götürmemi söle Hasekiye gittik, Orada da baktılar «yatıra- cak yatağımız yok» dediler ve Haydarpaşa Nümune hastanesine astaneyi tavsiye Zavallı «burada yatacak hasta değildir» dediler. Halbuki ben son bir ümid- le bu hastaneye gelmiştim. Ce- bimdeki iki lira parayı hastayı taşıyanlara, bilet parasına ver- mekle bitirdim. — Hiç olmazsa hastaya evinde bak... Bunu da söylediğime bin kere pişman oldum. — Evde yahal bakabilirim, edi Saraymeydanında fabrikasında çalışıyorum, birin yim. günde 80 kı alıyorum. Bu para ile evdeki üç nüfusun karnını mı doyurayım, hastama mı bakayım. is mi a dok- tora mı vereyi payım? Haseki m bana Hay- darpaşa Nümune hastanesini tav- siye ederlerken «o hastane yeni- dir. Yatakları boştur, hastanı an- cak oraya yatirabiliizimi demiş- lerdi. Halbuki, bu hastanede ba- na PN y şasi bu has- ta değ ğildir, dediler; me hastanesinde yatak k için ne biçim hasta olmalıdır, bilmem ki Sabrinin son sözü şu olmuştu — İşte bu hastayı böylece şim- 'di de ta Şehreminine götüreceğiz.. Hastane var, yatak yok!. A. ü ettiri AKŞAM — “e. ve 19 Mart 1936 | Her akşam bir ref Şefik Sami büyük bir itina ile tıraş oldu. Kravatını bütün tini toplıyarak bağladı, Yeni elbi- selerini giydi. Karısı Mediha: v ye de ö o hiç aldırış ölmeli Yemeği na- sıl yiyebilirdi ki saat tam 12 de Sirkecide Naciye ile randevusu rdı. va: Bir loisbile laiii Sirkeciye geldi. Karnı f: ra sabırla beklemeğe başladı. m göz ağrısı için Şe- fik BA deli divane oluyordu. Tam bu sırada Şafik Saminin burnuna önünde durduğu dük- kândan nefis bi kebap: kokusu gelmeğe başlad Şefik Sami Keki son dere- e düşkün bir adamdı. Üstelik kai fena halde açtı. Bütün bun- lardan başka kebap kokusu o ka- dar iştiha kabartıcı, öyle halde açtı.. Şefik kendi kendine: — Mis misin be mübarek?. di- yordu, İşte bu yu en güzel lâvanta kokusuna değişmesi di- du. ie: Biraz sonra nefis şiş kebabi m R buram buram tütmeğe ladı. Şefik söyle “ir rs dük. kâna yan gözle şöyle bir Veli Vay efendim, vay, sos vay.. Şefik: — kizi Kerr mustahakını ver- sü oğurtlu, pideli Ha- leb kabı — emel vin kın ki ö; Ne rar şimdi Ne ME ii lir. ki dayanamıyacağım... Şu Naciye de nerede kaldı... Be mübarek kadın, bir kaç dakika evvel gel- sen günaha mı girersin sanki.. Lâkin bu kebap kokusunun ifa seti de... Şefiğin kalbi ile midesi arasın- a müthiş bir muharebe başla- mıştı. Midesi ona: — si adam.. Bu ölümlü dünya- da ir yoğurtlu, pideli Ha- lep ka eee Bak herif pi- deyi ne güzel de doğruyor.. Gir şu Sükna, indir Halep kebap- larını göğdeye,.. Naciyeyi her za- man görürsün. Yoğurtlu kebap İ Kalbi de şöyle diyordu: — Aptal, e midesine düşkün, TA Şi mdi şu dükkâna girip b yiyeceğim diye o nazlı kadını kaçıracak mi- sın?.. Sakın içeri girip te Naciye- yi kaçırma. . Şefiğin a ile kebap kokusu- nun mücadelesi çok uzun sürme- di. Şefik: — Adam sen de... dedi, zaten Naciye ile sözleşmiştik ya... Eğer beni Sirkecide Li m el uluşmak için tuttuğumuz kü Zai u dükkânda kebap ye: ya.. iz içeri d a bir Halep kebabı yap.. Biraz sonra böyük bi ir uha ile Halep kebabını atıştırmağa Da dı. Lâkin in o derece ba vermişti ki Kay li gelmediğini fark bile etm Kebap bitince saate rü Randevusu tam üç çeyrek geç- mişti, Öyle ya.. Kebabın kızarma- sı filân bağ sürmüş! za İz, ği tan sonra bir de irmik helvası rim.. de diikieğ ağı zaman vakit randevu zama- nını tamam bir buçuk saat geç- mişti, Artık Naciye muhakkak kü- çük apartımana gitmiş olacaktı. ire oda fırladı. ri şaşırdı.. Apartımanın kapr sının önü hıncahınç dolu idi.. Po- m el n la ye — apartımanın sokağına ge- lisler, halk, gazete fotografçıları.. Şefik Ee görünce: .. Apartımanda bir Ağa var.. iz lâzım.. Ben evi- du, Şefik karısının bu mem- nun halini, etrafında Ks dönme- sini Dİ iç in en n yoğurtlu dua et... haberi veriyordu Şefik aldı, oku- mağa başladı: « küçük bir elen Naciye adında bir kadın koc: tarafından feci surette öldürül. müştür. ocası Naciyeyi uzun zaman takip etmekte imiş. Naciyeden fevkalâde şüphelenen kocası genç adının Beyoğlunda küçük bir apartımanda evli bir adamla yeyi takib etmi bir müddet ede bekledikten sonra Beyoğluna çıkmış ve küçük bir apartımana girmiştir. Bundan sonra a il artımanın kapısını kırarak içeri e Naciyenin üzerine silâhını boym Ka til yakalandığı zaman ALL İk İd. ed medim.. Yoksa onu da gebertme- ği kafama koymuştum.. demiştir. Şefik bu müthiş haberi görün- ce See — ket versin yoğurtlu ke- baba. gi bir tabak yoğurtlu ke- bap hayatımı kurtardı.. (Bi r yıldız) en mükemmel fak ve aşçı odası, ök kadar yetişmiş bağı, bir Büyükada'nın en güzel manzaralı yerinde satılık ev Büyükadada Nizam cihetinde çamlar içinde en temiz havalı ve alı bir yerde büyük içi dışı boyalı, muşamba döşeli bir ev satılıktır. soğuk ve sıcak su tertibatı, bol suyu, bina dışında ayrıca mut- üç bin metreye yakın çiçek ve yemiş bahçeleri, bin ki tafsilât için (Akşam) gazetesi ilm memuru Nur: Telefon: 24240 Istanbulun en güzel sayfiyesinde iyl bir yer sahibi olmak İsteyenler için müs- tesna bir fırsat temiz havalı, en bahçeli, geniş taraçalı, oda, banyo, çok yemiş ağaçları vardır. Fazla eddine müracaat, la konuşur h retmişti. i “Anako yanına pane kaçını alarak, rzak arını açtı.. Pala e baar ve 'NiL ÇOCUKLARI) ran Mikeri eril Hiç ime ei ke mağa gitmiyor, tarlalar yüzüstü duruyordu. Anako tehlikeyi daha önceden sezmişti. Ehramlardan dönen ve köylere dağıtmak fikrini ile- sürüyordu. — Herkes çalışmalı. İşisizlere, dünyanın bütün anbarlarını dağıt- sak gene yetişmez. Açlığın önüne Se için şiddetli tedbirler al malıyı: me Mikerinosu iknaa mu- vaffak olmuştu. Cizenin etrafın- file halinde etraftaki köylere sie. Uzun yıllardanberi ehramlarda amçı ri çalışan işçiler bir- denbire hürriyete kavuşunca şi- marmışlardı. ie luyie e yu- avuştukları tmiyor- ir de kendilerini otur- dukları yerde besletmek istiyor- dı. Mikerinos ü > ve yeni bir kanun ilân etmi tin her köşesine Mikerinos, bu da rr Mısır topraklarında bedava yaşamak ve emeksiz karın doyurmak usullı ne nihayet vermiş oluyordu. se” Xa bir çok köyler m Düğün hazırlıkları boylarındaki arazi yılda Firavun Mikerinos, ihtiyar El mahsul veriyordu: Bu vi erir fanı saraya geti lefan, li fi çok sevdiği ve sözü- kânı dururken, halkın saray an- | ne inandığı insanlardan ei ie barlarına göz dikmesi Anakonun Elefan e gün hükümdarı canını sıkmıştı. yl Bir kaç gün sonra, ilk toplama- da esirler, sonra yerli işsizler ka- skağ ım il söneşi: nin ar rteğı uştur.» Demişti, e sihirbaz bu sö- ve firavunun Asyalı kadınla nme nı geldiğini anlat- sil istiyordu. Mikerinos zaten Mısır tahtına ilk oturduğu gün Titanayı da dizi- nin LAME oturtmuş ve: eşimdir., öm ilân et etmişti. O gündenbe- ri Mısır asılzadelerini hayretten v ğer e MN şimdi ilân e ırlıkları nee ile dinle erer Mısırlı zenginler gizli gizli konu- yerimi erinos, bacaklarına hâ- lâ desi saran va yaban kızile ev- lenirse, ona deli demekten başka sözüm yoktur!» «— Mikerinosu kurtarmış diyorlar. Belki tahta çıkmadan önce ona kraliçeliği vadetmiştir. Aralarında böyle bir mişse, ei sözünde duracak demektir. «— Titana, Mine tahtına tören- le oturursa, bütün mabutların ona yardım ettiğine hükmedilebilir.» — Titana, kendisine tapıl ölümden o maktan zevk duyan bir kadınmış!» | «— Ona da, bir mabudeye ta- par gibi tüiğzie mıyız?» «— O isterse, Mikerinosu nasıl kendi önünde diz çöktürdise, bü- tün Mısırlıları'da ayağının dibin- ğiltebilir.» , Asyadan gelen bir çoban kızı, Mısırda kraliçeliği az görüyor, mabutlar sırasına geç- mek Mi ha?l..» zaktan ince bir boru sesi işi- tildi.. Sokakta konuşarak giden iki arkadaş bir duvarın önünde sindiler. — Hediyeler sehizer iş — Ne er esi? — Düğün ha irki habe- rin yok gibi davranıyorsun! Dü- ğün hediyeleri geliyor baksana... — Yol açın, diyorli Önde sekiz kişinin taşıdığı bir tahtırevanda nmış olan Tita anın başı göründü. Arkadan sıra ile muhafızlar, saray adi e liyordu. Bu kafilenin iki tarafın- da, larında birer te yi zenci cariyeler vardı ( ilg war)

Bu sayıdan diğer sayfalar: