me 1935 - AKŞAM Dükkâncr - işportacı rekabeti Dükkâncılar işportacıları, işportacılar da dükkâncıları hiç çekemiyorlar “Biz bir ipekli boyun atkısını İ liraya satıyorduk, aynı mal dükkânda 3 lira idi, Asrımıza «elektrik asrı» diyor- . Bana Arasında bile rekabet başladı. al bugün İstanbul sokak- kirimda âdeta bir meydan muha- Tsbesini hatırlatan müthiş bir re- kabet göze ıyor, dükkâncr iğ e saz arasındaki reka- > m r dükkâncı ile görüşüyordum. | Alam eş bah- erken — Elime verseler hepsini diri ri yerim.. diyerek iri iri dişleri- ni gösteriyordu... Çalan sonra ilâve memlekette İL altüst ektiler. Piyasayı kırdılar, fiatleri düşürdüler... sattıkları > da ye benxes se, ri ülü Halbuki öteki işpor r mallarını satarken bile dük — Haniya, yeruk liraya naz çoraplar... dört çifti bir liraya. Dükkânı bir buçuk liralık mak ları bunlar... Hakikaten dükkâncılarla işpor- tacılar arasındaki rekabet bu “m büyük rekabetlerinden biri. Gün geçtikçe isportacılar çoğa” ie Bir takım halk âdeta işpor- alış veriş etmeği ken- dilerine âdet me Bun- dar aşağı yukarı şeylerini iş- Portadan m ar, Geçen gün biri sepeti yerde burnuma doğru bağırmağa NE kadı, e — e iki buçuk lira bu Mallar... Fabrikası sn tüccarı top ağı, simi bereki Baktım, kikaten a sey Seüzdu. B ie ağ dikilmiş hazır pijamalar satıyordu. Vakıa âdi şeyler.. lâkin kumaşına mı, Sr şine mi, yoksa işçilik ücretine mi Bir lira eni hangisine > sin?.. Sord — Bayın, dei Siz bize bak- yın esnaf ni onu satar, Sikiradi şe satar, turşucu ( turşu, kömürcü kömür, yoğu: rt. Biz öyle değil er sea ineriz. Ba En ucu; Yy bulup, onu a on uu sa tarız. Bugün bakarsın biz hazır pijama HA LAYARR; ipi » Ya- rin ucuz on- dan alır, onu si i ucuz tombala sağalır gelir, he- a r rsin UCUZ ucuz iç fanilesi er hem: onlardan alırız.. u dükkâncılarla aranız ni- çin ik a2 açıktır. ondan... Biz. mm bir çok şeyleri Uzağa gitme Hani şu karşıdan bayübek.| " geçen boynunda bir ipekli atki var de- gil mi?. İşte iki sene evvel kânda onları 3 liraya satıyorlardı. biz aynı malı, aynı dükkânın ö- ünde 1 liraya sattık... Yı beş kuruşluk çoraplari biz şu iş portanın içinde 25 kuruşa verdik hu... yahu. Neden dersen bizim dükkân kiramız yok.. kasadar aylığı, tez- gâh. ğ talara, büyük kârlara da bakmi- yoruz. sen ne diyorsun yahu.. Günde 300 çift çorap sattığım olur. Bir çift çoraptan 2 kuruş ka- gündelik aya gelir... Bu parasızlık zama; para mı?, Allah bin bin bereket ver. sin... Dükkâncı böyle mi ya.. Gün- de 10 çift çorap ya satacak, Yi satmıyacak... Elbette bu 10 df çoraptan fazla kâr almağa bakar. ma ismimiz bir kere işportacı çıkmış, malımıza da işporta malı diyorlar... Ne o bizim mallar ya- 1ş.. lâf.. eskiden belki yanık p filân vardı, Amma şimdi umla arasan yanık mal bula- ki.. Biz dün > kizim ezrailimi ço- cuklar azizlik BEM Ge iii mağazaların önünde, dükkân- gırırlar, mal sa- biner.. İşportacıyı mağazasının önünden kovar, böyle kavgalar ok olur. deren a elinize biraz sermaye geçse siz de hemen dükküâncı ol- mak istersiniz. — Allah seni inandırsın ki iste- mem Ker Neden diyeceksin?. ın vergisi zn kirası var, e saate uğraşması var. Üste- lik bu tüm darlık zaman- da kimsenin dükkân kapısından yağını attığı . Herkes ucuz diye bize geliyor.. Dükkânın için- İe opineklemeden açık havada elimde işporta dolaşayım, mal sa- tayım daha iyi. çi ös bir yere bağla- Bu öyle mi ya?.. Canın ne- reye diker oraya git. Burada iş mu?, a koş... Bizim iş iyidir völikbi Aki 'bayım.. Aynasız geliyor.. Der demez işportasını kaptı, s0- kağın birine daldı. Bir belediye memuru köşeyi dönüyordu. Yurttaş! Kış gecelerinde misafirlerine üzüm, İncir, ik ikram et, Ulusal ekonomi ve arttırma kurumu Tehlikeli kızın bir i Mi * Patricia e aslanları ai ederken, gen gazetecilere aslanları söylediği zaman cümlesini hayrette Kiril tır. bir sanat aşağı da ve 5 aslanları vi balığını VK ve fotoğrafını çekmek için ge kızın hiç ki aa bunları iz bağırttığ ğını" gördükleri zaman irlemesi savlet eseri değil gülmek terabürü ve me ancak 22 yaşında balanliğ bu genç logiliz kızı aslanları kedi AA gibi mr n İngiliz gazetcileri her birl CEREYANLAR, KİTAPLAR Sahife 7 Lügat kitapları Fransızca azli. hele o inledi) ve türkçeye çevirme işleri ile iğraşanlar, bir kelimenin karşı- iğ li için Şesmettin Sa- amusu ( İransevi'sine mk Şi zaman kitabı si- hacet var . Sami beyin kitabı, fransız- türkçeye lügatlerin hiç esiz en iyisidir; Wiesent- hal'inki, Fuat beyinki de ve çok değe rlidir, fakat Kamus vi'nin yerini tutamaz. Sami beyin lügati, bulunan lü- gatlerin en iyisidir demek yet- mahsulüdür. Be lardan mambinik fakat daha mükeı bir lügat kitabı yapa- mazdı, yi de yapılamıyor. aat kitapevi Fransızca - Türkçe resimi: Bir vuzu isimli, iki ciltlik bir lügat çıkardı (1), bu kitabın üzerinde iyük Dil Kıla- en şok çalışan, onu asıl meydana getiren bay İsmail Hami Daniş- mend oldu. Kendime hiç bir if- tihar payı ayırmam doğru olm yacağını bildiğim için söylüyo- rum, it a Sami beyinki zıldığı için, daha zengin, daha az kusurludur. Fakat çe- e uğraşanlar, bir ke- limenin karşılığını ararlarken, bu kitabı yazanlara da yumruk sal- hıyacaklar, onlarla da alay edecek- lerdir, Çünkü bu kitapta da, kar- şılık yerine tarif buldukları çok olacaktır. Niçin ın böyle, oluyor? Niçin Sa- mi bey de, bay Hami Danişmend de her zaman karşılık yip tarife başvuruyorlar? dağ bir kimse çıkıpta bu düşmiyecek bir lügat ği yor?... Bu suallerin cevabı “e kısadır: İmkâni yoktur da dan. a yoktur, çünkü Fransızcadan ve ikçezei bir lügat kütübiniğ akif ok fran- sızca yazıda bilmediği limelei ebiyat Kelimelerin manasi lügat kitap- larında değil, metinlerde tavaz- in bulundu- ğu cümleyi gösterir! ebaeirler, teklif edi- len in beğenmediğimiz türkçe karşılığın çok doğru, çı yerinde olduğunu tasdik sileriz. Bunun aksi de olur: İlk bakışta bize çok iyi görünen bir karşılık, fransizea metni okuduğumuz za- 1 mim (0) 8 elit, resimli ve ellti 6 lira (Kanaat), | man, | man, büsbütün yanlış gelebilir. Çünkü mana sfatigue.değil, dyna- migue?tir, Bugünkü batı dillerinde bulunan kelimelerin birçoğunun ne eski türkçede karşılıkları vardır, ne de yenisinde; nasıl ki türkçe bir çok kelimelerin de o dillerde kar- şılığı yoktur. Çü prit» si ile bizim ir değildir. e dillerden türkçeye eser çeviren- ler, çoğu zaman yeni kelimeler icadına er urdur. o (Doğru: ndai niyoruz, çünkü ve. di dilimizi bile, bütün imkânları dile hi hakkile “hâkim olanların har- cadır.) Fakat bir lügat kitabı yeni ke- ime icad eder e; de vardır; tırn için, lan- lar), çünkü yeni icad edilen ke- Time ancak bir metin içinde ma- nasını anla Bizde yaptıkları rız.. «Gerçi, di kullanır. Fakat o hi yi da 2 yu kü bir yerede alli isti- fade edebilmek için onun tama- mına iin da imkân olma- larını bulabilir. çü at, misalsiz lügat yapı- labilir. Hem doğrusu bugün memleke- timizde her hangi bir batı dilin- den türkçeye iyi bir lügat kitabi me v ine çoc anca- g 3 yı, nce iy iyi il o dik lerdeki ki bini anlı bidir; zaten onların rifi, tarihlerinden ç unlari Sami be: ve bay Danişmend'in (kitaplarını mek — söylemiyorum onların bugün bu memlekette ya- aran en iyi lügatler ile östermek istiyorum. Nurullah Ataç yi rum: bilâkis