Ya çıkmaya başladığından, ARI Sahife 10 m ra vil lakerda akay : Bucayda bol yağ- Yeşilay : Her taraf yeşillen- iran £ Yemişay : Yemüslerin en- Temmuz : Orakay : Ekinlâr biçilme. ye anladığında, 08 : Harmanay i Harmanlarda ai er Göğüimede, banikaçığrdan Pozumay 4 Bağların bozum “Kadıköy halkının dileği Kadıköy ömyüculaayiz yazıyor Bir zaman eğlence yerleri saat 23 de kapanıordu. o Akay idaresi de vapur Istanbul Riyoleni sürprizi Okuyucularımızdan B. Sadık yazıyor: Radyoya âdeta düşman; oldum. İs. Hakli bir dilek da oradan çıkıp 23:45 geldüm.. Garişi kapıları jinde bir yer eke Beyli Demiryol. kat nazarlarını çekiniye sayın gazetenizin tavassutunu dilerim. ra e AKŞAM Bilezikçi sokağı sokağında yel tomobiller bu s0. tatlı konuşuyorlar, gülüşüyorlar.... Dostuma sordum: — Bir senelik karı kocalar... dedi.. « Biraz sonra ne oldu bilmiyorum, bozuk sokağı biran evvel rica ederiz. Kuru çeşme depoları den B. Enver bildiriyor: iaörküyesi iz il sezenler Si kapınca erkeğin kafasına attı, Er- kek te başka bir vazo kaptı, iki- sinin de halleri berbattı. Genç kadının omuzundan kanlar akı- Delikanlının üstüne atıl ği. gazetelerde dar. Eğ imani mabedi. kA pek kı olim sevgili li Alşamımızın bir köşeci- likadaranın nazarı insafına de- Tanıdığımız bir okuyucumuz yazıyor! Geçen gün zevcemle beraber, Tünel: den tramvaş sek Küçük Parmak- 2 Ne yapmak Sevişiyor. — Alay etme Kadrı., Sen mer- hametsiz insansın. Karşında bir genç kadını öldürseler parmağını kımıldatmıyacaksın.. — Kımıldatmam., Kılımı bile kıpırdatmam.. Birkere o haltı yi- gelmemesi göre Uamvay arabalarını kal ile sahip olmek tafihe komanda eimek ve insanın kendi gemisini istediği hedele yürütebik. hayat mücadelesinde muvaffakiyetin en iyi iz, bunun Ne huvvetlendi Hiç bir zararı yoktur ve al KnolL AG. sevişirsek, hafif tertip kavga ede” geldiler. Genç kadın iki cam kır- dı. Avaz avaz bağırmağa başladı: — Can kurtaran yok mu? im- İmdad.. Can kurtaran yok de şövalyeliğim tuttu. ım, Bir kadının kar- ilmesine tahammül edemezdim. Gittim, Köşede polis noktası var... Öyleya belki adam Bir aksilik lâm ederdi. ların nini çaldık... Açtılar... Hayretle yüzümüze baktılar, Genç — Halt etmiş.. Ne cinâyeti?.. Biz karı koca dans edi; ruz, eğ- Teniyoruz. Kekeledim: — Ne eğlencesi. Böyle eğlen- ce mi olur? z , Delikanlı yakama yapıştı: — Sen bizim sevişmemize ne karışıyorsun be adam. Sana ya- lan mı söyliyeceğim?.. Gramofon sesini duymuyor musun?., Dans ediyoruz işte... Hakikaten içeriden bir gramo- fon sesi geliyordu. Polis dik dik bana baktı: — Siz zabıta ile alay etmeğe utanmıyor musunuz? Genç kadın kahiakelarla 38 lerek elini genç kocasının boynu- na attı: — Şevketciğim., «Hanı demin mer e eevişiriz. de, hafif tertip © kavga ederiz de.. Size ne? — Doğru. Doğru.. Zaten eşek- lik bende.. dedim. Onlaı — Polis efendi.. Buraya kadar sokulmayın.. Biraz sonra apartımanın pen- ceresinden onları o görüyordum. Polise likör ikram ettiler, gramo- fon çalıp rumba oynadılar. Polis memnun, selâmliyarak onlardan ayrıldı. Sonra dikkat ettim. Aşağı yu- yorsun sarmaş dolaş, öpüşüyor. lar, dans ediyorlar... Bunların sevişmeleri böyle. Birdaha mı onların imdadına koşmak! Allah vermesin. — Garip bir aşk Dostum sözünü bitirmişti, İlâ- ve etti: — Bak, bak. Baktım. Hakikaten şimdi yer- deki kırık vazoların üstünde dans ediyorlardı. Bir yıldız e .olş bulmak için Uzun uzun düşünecek yerde AKŞAM gazetesine bir KÜÇÜK İLÂN koydurunuz! İNiL ÇOCUKLARI v—— İskender Fahreddin Birinci kısım Amon mabedine gönderilen kurbanlar Güneş yeni batmıştı, Firavunun sarayında sebebi am- laşılamıyan bir telâş vardı. (Ke- üps) ün hazine nazırı, sarayda önüne geleni haşlıyordu.. Firavu- run haftada bir kere (Amon). mabedin giderken, baş parma ğına taktığı yeşil taşlı'mukaddes nu iğ yorkedi. Firavunun oğlu o gece yeni el Tefrika Na. 1 e giymiş, süslenmiş, odasın- ia bekliyordu. pe > ee Mikerinos veliaht olduğu gün- k denberi, Kya sekel lr Ak lacak esirleri, mabede, gece olma- dan göndermişti. Firavunun yaptırdığı ehramda yüz bin işçi çalışıyordu. Bu işçile- rin ancak on bini Mis: muhtelif miletlerden alınan esir. erdi. Prensin cariyeleri yerinde duramıyordu. Cariyeler, prensin gece karan- ıktan, bu süslen- Yerliler Firavunun zulüm ve ki, genç veliaht şiddetinden usandıkları halde, yordu. korkudan ağızlarını açıp bir şey Mikerinos cariyelerden birine: öylü i — Babam yüzüğü bulundu dan indi, a olan atına binerek, yalnızca, ka- O, ortalığı karanlık sarınca, başına sokağa çıkmağa alışma- muş değildi. Prensi yerli, yabanci herkes severdi.. Onun hiç kimse Mikerinos, şehrin kenar mahal- Jelerinden atını sürerek (geçti. le vurarak: — Titana., Titana. lendi. Veliahd çok beklememişti. Pencereden bir genç kız başi uzandı: — Ah, merhametli Siz ela diye ses- prensim.. — Buyurunuz..! Buyurunuz..£ Genç kız prensi karşılarken, kendi kendine on, Başıma gelen seve gili prensim elbette duymuş ok malı., yüzüğü çalınmıştı. söylüyemiyorlardı. Firavunun ar- tı, Prens, atının | Mikerinos, kulübeden içeriye Firavun (Keüps) o 2 saba- | zularına karşı gelenler derhal ya- | mu? bastığı yeri görebiliyordu. girer girmez, sevgi ha kadar uyumuyaracak, odasında Ka Mi çalışmaya Diye sordu. Yüksek surlardan birinin önün | a vu ilirdi. Eh Il i ğini | de durdu. Burada, biribirir ablayi ş doğ- | lar büz daha evleri e esli lanan kalın duvarların dibinde sı | ten ikamel Di mabede gidecekti, hayatla ilgileri Sek Pı i iri siz Firavunun otuz yıldanberi yap- Yüz otuz yedi metre yüksekli- yakip Sabırsızlık içinde Mikerinos bu kulübelerden bi zerek, prensin sözünü kesti: ırmakta olduğu büyük ehramın | ğinde olan (Keüps zn üreği ik ike — Bilseydiniz, gelmez mij sab bitmesi için, (Keüpe) ertesi kı ibi ği ini niz? Fakat, ben sizi çok merha- Gaal narındaki taşa bn Aralığın: | metli bir insan olarak tanıdım. ban verecekti, lar ve şe odalarla e Yavaşça sarayın arka kapıstiğ- dan sönük bir kandil ışığı sızan (Arkası var) <i