2 di çini AKŞAM | oOMemleket Efaberleri | Mardinde çekirge ve tarla farelerinden eser kalmadı Beş yıldanberi sığır vebası da görünmüyor, diğer serhan besiikierin pen iyi neticeler Ke Mardinin umumi görünüşü Merdin (Akşam) — Ziraat mü- dürlüğü, bütçesinin müsaitsizliği- men büyük i ler görmekte ni hakkile başarmakta- dar. Müdürlük en ziyade çekirge bu âfett manlar giçiler Ferişb terked. başka lere savuşmak möüesiyetibded kak Mende şimdi çekirgeyi göre- mez klar geden sonra ova köyleri- mizi istilâi bir şekilde saran ve uğraşmalar sonunda köylü, bu daim da kaygusuz bırakıl- çi ağ re e Aman lüşm uzdur. de korkusu azalmış Ve yalnız bu yılın — yi ll Ti a 835 domuz Bu ret ay, Ke > ri ürün- lere sataşan kö ve ilâç gönderilerek köylünün to- yeşillendirmek üzere kırk mevcutlu bir fidanlık ia ki dava dağıtılacaktır. Hayvan hastalıklarile mucadele lk ılında merkezi Mardin ok mak ü vücude getirilen müca- dele teşkil, e kadar çok işler görmüştür. Ezcümle; tarla işlerini yüzüstü bırakan msi kıran hastalığına ems öneme ve va hastalık heme: rülmüştür. Hileli e ilerden iğ gelmemesi ve yayılma- gerekli tedbirler alın- mıştır. Bağ tam beş yıldanberi ilimiz bölgesinde sığır vebası has- talığı yoktur. ş 934 yılında başlanan Ruam mü- cadelesi, değerlenmeğe a şayan sonuçlar vermiştir. O teş- rin ayından şimdiye kdar i kura- > Cizre ve Kızıltej rin- de bulunan tek tırnaklı maya tan 3892 katır ve eşek serili bir dilmi İerimizde bulunan sürme ve rastık adındaki hastalıklarla da her yıl uğraşılmakta ve her köye memur de, yanına oturdu: bakmıyordum. NİN ihlâl et- meğe cesaret edemiyordum. Karşıda pembe agd kü. çük bir yazı masasi vardı. Bu altıncı asirdan kalma gerçekçi bir «B uler idi. in, dudaklarında bir ire” tebessüm, gözle ö aşladı: elemli iri vend, beni sevdiğin da, bu küçük odada kurmuştuk, imis — Neden böyle söylüyorsun, Şermin? Değişmiş ne var ki? Hayır, cevap verme, sen. Sus, görüyorsun ki ağlamamak için Kendimi zor tutuyorum. Ağ- lığın gizli e meydana çıkarılması için de 2325 at ve kı: rağa Oftalmo Manleyn tatbik e- Erzincan Halkevi Büyük ve geniş bir binaya taşındı Halkevi binasının darlığı yü- zünden yeni bina yapılıncıya ka- kanı Mustafa Al- tınok seçilmiştir. Halkevi şubele- rinde yeniden bir canlılık göze çarpmaktadır. dilmiştir. Ruamdan öldürülen üç e sahibine tazminat veril- e di yıllar içerisinde ilimizin ba- zı taz baş ağ keçi- lerin ciğer ağrısı, eller de uy wuklai Ri 7 gibi bulaşıcı halklar Yarlikizen di emek için mahal- linde ile alınmıştır. ift lı blğranlığ ıslahı üzerinde id incelemelerde bulu- nulmuş ve muhtelif yerlere kara- ca dağ tipi 27 boğa damızlık ola- rak verilmiştir. Koyun ve ki rin istifa usulile lerini iğidiş etmek suretile iyileş- Gitimekini ni tadır. Spor meydanı Spor hareketi, burada gün geç- tikçe artmaktadır. Gençler, coğra- fi durumu itibarile müsait sahalar- dan mahrum olan Mardinin uzak- larındaki düz sini giderek eg- zersiz ya, ta ve buna rağmen Urfa, Diyarbekir ve Siirt takım- ları ile yaptıkları maçlardan çoğu- nu iin idiler, ularımız nihayet bu arzu- si e elsi. Sa üç yüz lira bütçesinden ayrılan ile geçen sene saha bitirilmiştir. araş böyle, şehire yakın ve düzgün bir oyun yerine lit kim sevin mişlerdir. Dil tetkikleri | “Sağ, Sago, Sogdiyan, Söğüt, kelimelerinin analizi SAĞ Altaylardan doğuya bakan Tür- kün iki tarafını ifade i isin kullan- dığı kelimeler şunlardır 1 SAĞ: va yi şudur: M0 (3) (ağ tas t ağ) ) : Köktür. Türkün kem- disini gönterr (Burada Türk ken- dini güneşin yerine koymuştur). As: (. * 8), ektir. Olduk- ça geniş bir sahayı ve bu sahada bulunan süje ve objelerle asıl sü- jenin münasebetini gösterir. (Ağas Türkün luğu Aylarda bir rada uzanıp giden saha ve o sahadaki her şey» demek olur. (3) Ağ: (Ağas) mefhumunu ta- amlıyan, tayin ve ifade eden alir, Kelime imenin, kök ile ekin kay. naşmış morfolojik ve etimolojik ve (süg sağını ında uzayıp giden ire Bu yerler- den muayyen t edilmiş e- lan bir yeri ale m. em (Fer; arbinde (Sago) EAEİLİN en e) > tag la le ei Kimi etimolojik E rini (sağ) kelimesinin etimolojik gez mukayese edelim: m gi . » Sağ (ağ Sago : (ağ tas tag 27 a Sogdiyan: (oğtostogt. (6) (6) (D (ut *iy t an) (10) üye — Köktür, esastır. Al- taydaki (2) şirin os: in bir tarafında uzanıp giden her şe; () Ağ, ag, og: Yukardaki mf me: (Sağ, sag, sog) aynı man dadır. Analize devam edelim: (4) Oğ: Sağ tarafta olan pir şeyi ifade eder. (Sağ *oğ>— sagoğ — sagof arda söylediğimiz gibi bir © mağın adıdır. (5) Ut: (Ç $t-d), ektir, Kef” dinden evvelki kelimenin anlam nı tamamlar, tesbit eder. (5: Sogut) sözü, Türkün sağ tarafının adıdıf” (Cenup) demektir. Kelimeni? (Söğüt) şekli de vardır. (Süt «dl şekli (Söğüt) pe bedia şidir; «Cenup» 0) iy: Gul şir yeri göst rir. (7) An: Altaylara nazaran C© nupta muayyen olan bir yere Y” pışık olarak onun yakınında uz yan bir mıntakayı işaret eder: (Sogdiyan) mıntakası . SöğĞÜT tıra — Bizim (Söğüt) kasö” binme ye 2 isim, Alta” ların isimdeki mes” lâ (Sogut. si un adıdır, Bind ğine göre halk, (Söğüt) sözünü eke) çi Melez eder. Fe » kasabasında e ie bir söğüt ağacı » oktur! yoktur. Not: 2. — Altayların cenubu” > Tibetin şimalinde bir ka: ardır. Düm adı da (Süt) tür SEYİSTAN Not: 3 — Türklerden Altay ©“ ulusların adı da (ö* e ve Yani are cenup Ti ri ir. Bu Türklerin SOR ali dal cenubüna İl yerleştikleri mıntakaya da (s kağ * astan) — (Sakastan) ve? (Sey * istan — Seyistan) di Zekât ve a Hava kurumuna v€” iniz CİLVESİ İS lamak istemiyorum, anlıyor mu- sun? Başını salladı. Kirpiklerinin arasından bir yaş döküldü. Şer- in bunu kurulamak iste maddi Tekrar başladı: — Hatırlıyor musun? Yemek- ten sonra bana sorardın: Kimse gelmiyecek, değil mi? - hayır - Teyze uyuyacak mı? - O zaman, beni dizlerinin Üzeri kurdum... çok can dikici şeyler: kadar okumak için let ka- dar uzun bir zamana ihtiyaç var- dı, On bire doğru, Marika çayı getirirdi. Tepside iki filcan bu- lunurdu. Fakat biz bir tanesini kullanırdık. . Hatırlıyor musun? Buda şey- işiterek li söylemişim gibi ke lm Si & mümkün vin şi tatlılaştırarak cevap dim — GE, ME Fakat n hep ayni tastan w içerek biyer? üredi edem: Bu gibi şeylerin 6 kadar ına ol lar yalnız bir defaya mahsüs olmalarından ileri mng “m edilirse kiymetleri ka! — Küçük şeyler gibi iel de öyledir. Hiç bir şe yin kıymeti kalmiyor. Yani AE hi g ç Levend, bu hatıralarımı- ii Öğe edebilm a de her şeyi feda Fakat ne ri öliğide Dişini ek bir şey var ki aşkımızın bir safha- sına die hatıraların hepsini bana daima taze ve yeni gibi gösteri- or. Sonra, birdenbire, gözlerini, sanki korkuyormuş gibi, açarak ve bir fikrin gayet bedihi oldu- gunu isa ederek: le, dedi, bu tarzda ya- şamağa li devam lale ğiz? içirir. vap vermeme vakit bırakma- dan ram ett ki b seni hâlâ müt- iğ e seviyorum! Ben unut- mam... Mi yek ki eriyip gi- çünkü elimden çil ME i ve um: dinle, Şermin, söyleme Tarı uçup lele Bu ir. Halbuki asıl av ai a var? Haydi, söyle var? Başını sallıyordu. bimde derin bir yara oldu, Görü- yorum, zihnin sre yerde. senin canını sıkıyorum. yapsam da adan a fır diye düşünüyorsun. de beni sevmiyor a başka birini de seviyorsun. biliyorüm ben... Bak... Gök Birdenbire ayağa kalktı. gi lerinde, biraz a ee bir et vardı. gibi bir hareket pe ci g tılmış Kolile etrafında bir ye çizdi, ökçelerinin üzerinde ağ dü, sedirin üzerine yüzü 4 ie Be iz e , Bu” yı ı mübalâğa jestler yaparak küçük *9gyr içinde delinsiğe başladım: geli min, . sakit, Şeran yaz ilor çil yaşlar! wi mak için une in sal