Tefrika No. 171 TAOLAR LARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU | İSKENDER FAHREDDİN in m Keyük altın tahta oturunca, babası gibi, haznenin kapılarını açmış ve en büyük ordu zabitlerinden en küçük neferine kadar hepsine ayrı ayrı hediyeler dağıtmıştı Ziyafet geceleri. erken bir taraftan da Moğol mili musiki- sinin kâh şen, kâh hazin nağme- leri şiliyor ve yeni han şarap kadehini her ağzına götürüşünde güzel sesli kadınlar, bir ağız- dan harp ve Mkreminlik türküleri söylüyorlardı. O gece eğlenti sabaha kadar sür- müştü. . Ve Kap iri gün, yedi gece Keyükü ma bayramı kut- lulandı. ai İli ve kurul- tay üyeleri her gece sabahlara kadar na ve kımız içerek eğ- lendile: sem TTulinin dul zevcesi bir kaç dil bilir, zeki ve anlayışlı bir kadındı. Kurultay üyelerine hediye vermek sırası gelmişti. Keyük, eli açıklıkta babasından geri kalmadığını gösterdi. İlk ön- ce prenseslerden başlıyarak, sıra ile prenslere, ve Moğol idaresin- de bulunan krallıkların elçilerine, daha sonra da bütün kurultay üye- lerine ve Moğol zabitlerine ayrı ayrı hediyeler dağıttı . Bu hediyeler birer birer (Tuli)- hin zevcesi elinden iyordu. (Keyük) babasının hazinesini aç- tırdı.. hazinede m gümüş, inci, cevahir ve kumaşları hediye ola- rak davetlilere re Bunlardan maş tüccarlarının hepsinin mallarını satın aldı v tutarı olan yetmiş bin balişi mal Di Yerdirdi. bunların bitlerderi uzaklarda bulunanları hediyelerini ambar- — iin geldikleri za- ririz, Göndermesi güç olur. ç iel de han buna itiraz et- ti: — Cephelerde ane çar- Pışan aslanları sevindirmek lâzım. Her cepheye kollar ve kervanlar çıkacak, askerlerimin hediyeleri ek. bir kısmı hazine ambarlarında yığılı kalmıştı. Keyük bunları iğ — Bunları da Karakurum hal. kına mi Diye emretti. Karakurumda da hanın eğim almadık kimse Kim önünde saygı ve sevgi ile boyun ri ve — Başımızda ikinci bir Oktay var.. Ebi um, Diyerek seviniyordu. Artık Turakinanın yıldızı sön- rüştü. eyük yavaş yavaş anasının €- lindeki bütün kuvveti kendi eline almış ve Turakinaya: Demişti. Turakina oğlundan bu- mu beklemiyordu. Tahta çıkışından on e gün sonra, bir gi ece Okta- amcası (Ödçiğin)i “zizlice sas ke çağırttı. me şöyle bir emi geçti: eyük, kendi adamlarile se- ni ve senin maiyetindeki zabitleri akip ettiriyor. Bundan haberin var mı?, — Elbette haberim var. Ben ve zabitlerim uyumuyoruz. — Prens ü yarın sizi ken- di çadırına davet edecek. Men! hanla barıştı amma, Mz ER ona kin besliyor, Menküyü kış- kırtarak kendi tarafına çekebilir. sin! Bu fırsatı kaçırmaman için se- ni buraya çağırttım. Ödçiğin, kendisine karşı çok mültefit davranan (Keyük)e kar- şı baş kaldırmak fikrinden vaz geçtiğini söyliyerek saraydan ay- rılmıştı. esi günü prens Menkü, Ödçi- kendi çadırına davet etti. ğini darmayı m Yan na baş kaldırmak delilikten la bir şey değildir. iş izin de bundan haberiniz olsa gerektir!. Dedi. ödçiğin şe inkâr et- pg — Bir şeyden haberim yok, Diye cevap verince, Menkü sı- kıştırdı: e ny memur etti, Meseleyi sonuna ka- dar takibe mecburum, Kendisine söz verdim. Bu gabinei tanıyor- san, bana ne bildir Dedi. ödçiğin gene kir etti: turayım.. bulursam, der- hal size teslim ederim. dedi. enkü bu işin peşini bırakmı- tk Bir gece kıyafetini (odeğiştire- rek, Ödçiğinin zabitlerinin konak- ladığı mahalle gitti. ZZabitlerden bir kısmı, gece yarısı olduğu hal de yatmamışlardı.. bir çadırda ken- di aralarında münakaşa ediyorlar ve Ödçiğinin korkaklık gösterdiği. kendilerin Bilçiğine haber vermeden: bir sa- ray baskını yapmayı düşünüyorlar dı. Menkü çadırın dn bu zabitleri birer birer tanıdı. Ertesi gün, gece yarısı gördüklerini ha- na anlatarak: — Bu yedi e ta Keyük şı gösterdiği | lım. Bunlar iyil anlamıyan ilat ve tok gözlülüğile yila kötü ruhlu ölem r, abit, asi di. E ğ za i.. fakir, zengin, herkes a De bitleri de bu sırada birer birer tu- Her akşam | bir hikâye med bir apartımanda kapıcı idi, Karısı Zeynep ile beraber en alt kattaki küçük odada oturuyor- ardı. Zeynep genç, güzel bir köy- lü yosması... Ahmed de genç, ya- hi ge biber gibi sert bir delikan- imei bir hemşehrilerine: rı kı ımına vermeğe kalmıyordu. Halbuki asıl çalısan Zeynepti. Apartımanda kapıcının sed Ahmed de işsizlikten ca- nı sıkıldıkça Zeynebe sopa çeker- di 1 Bu hal böylece devam etti. Niha- yet tam karşılarında yepyeni kü- > bir apartıman peri partı- ibi Ahmedi kapıcı, Zey- nebi de hizmetçi lem yanına al- ii ei d Gazak Ahmetle karısı yeni apar- tımanın, alt katındaki küçük oda- ya yerle: leştil Aradan ç dört yi ip Bir sabah Ah Zeynebi bir ad mim şıyordu: Bana bak... şu sopayı görü- r musun?, Senin kafanda pat- latırım, Kemiklerini dökerim.. ka- fanı kırarım.. Derken anliinde bir ayak se- si peyda oldu. Apartımanın hibi büyük bayan bastonu elinde yukarıya çıkıyordu. Ahmedin söz- lerini İm tu, Durdu. Sert sert baktı sa Zorla kılıbık Büyük Bayan azim sahibi idi, de- sin Oi Demi artık karısını canının istediği gi- bi dövemiyecekti ha... Buı çıksa... Böyle rahat m bir da- ha nerede bulacaktı?.. Kalorifer var, sıcak su var İş az. üs şte lik ye- ek de bol, Halbuki hi yerd kapıcıya yemek yarisi Se- nelerce peynir ekmek yemekten bıkmıştı. Çare yoktu, Kılıbılıktan biraz fedakârlık yapıp bir daha Zeynebi dövmiyecekti. Hani Zeynep de büyük bayanı iyi arka yapmıştı. Ahmed şöyle elini kaldırmağı niyetlense Zey- nep gözlerini toparlak toparlak açıyor: — Hele vur da bak.. vallahi, bik lâhi, iki g çıksın ki, nah şu ekmeği kâfir kapısında peki ki gider büyük hanıma söyleri ayağı yersin... diye dirliyrdu ir kaç gün sonra bir hâdise da- ha oldu. Büyük bayan Zeynep kocasını çarşıya göndermişti. Öte beri alacaklardı. Gi il: aldılar. Lâkin her zaman olduğu i Ahmed b l ledi. Et, patlıcanlar, salata de- de idi, Elindeki paketlerden, öte- zi Halbuki Ahmed onun ya- da sarma sigarasını tüttüre tüt- türe, dumanları püfür püfür savu- rTa,savura yür 'üyol rn Birdenbire karşıki kaldırımd evin bayı belirdi. Bay hiddetli hiddetli onlara doğru geliyordu. Ahmed düşündü. Acaba «Beyefen- di»yi seir yarrağa ne idi. B a yaklaşır yaklaşmaz aba döndü: m yer musun ai dedi. Hiç Kadın döğülür mü?.. ei yip değil mi sana... Hele pi kaldır da göre- yim... Bak şı İyi bak amma.: kun... Bu İsli bastonu ben senin la n Ahmed put kesilmişti. «Gık'» demedi. Fakat hiç beklemediği bu tdafaa Zeynebi pek mütehassis etti: iğ hanımcığım.. diye yasları arasında büyük bayanın eteğine sarıldı. Ahmedi bir düşünce almıştı. tup hanın huzuruna getirmişler- . le hana an ediyorum. Senin buyruğuna boyun eğdim. Fa- kat, bu adamlar yükselmek istiyor- lar. Beni tanımıyorlar, Dedi. Keyük, büyük amcasının bu işi ilk önce saklayı Ödçiğin, hanın yanından şi prens Menkü, hanın kulağı; 2 a hainleri cellâda tele e çe fısıldadı. Han bunlara: Evli misiniz?, — Hepimiz a ve hepimi- zin çocukları var. Diyerek hn ayağına kapandı- lar. Keyük, zabitlere: — Sizi karılarınıza ve Gk rınıza bağışladım. Ri dme Gidin, dağlarda ço > banlık ed Dedi ve ei teslim etmedi. sı var) — İnsan böyle an paket- leri yükletir de kendi elini kolunu sallıya sallıya yürür mü?.. Bir ko- ca karısına böyle öteberi taşıt- z.. al bi va o nebin elindekilerin hepsini al.. Bir daha böyle yaptığını görmi- yeceğim. med ses çıkarmadan et pa- a m salata demet- çira destelerini, soğan kâ- dad, francalaları Zeynepten al- dı. Tıs tıs yürümeğe başladı. Şimdi üstünden bütün Zey- nebin ne ferah, ne keyifli bir yü- rüyüşü vardı.. Ahmed kinden; - Allah: Allah;dedi, yabu be- ni şir yapacaklar. . Bayii em- ri mucibince -Ahmed Zeynebe hiç bir şey taşıtmıyor-, -dayak n y. e mü- AE deni, <Knoli» : i felâketten kurtulmak için ie ilâçtır. Asla zararı yoktur, sinine leri yatıştırır ve sâkin ve sâlim bir uyku davet eder, 10 ve 9 kia havf düp- derde erzanelerde reçete ile ar. mke Knoli AsG., kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen s/Rhin a te uykusuzluktan kıvranan sinirliler e salâh gelmez, her gün vin ir gittikçe kuvvet ali tesi gün insan yorgun argın, hiç bir nasebet?., Smm kılını s.iç de- m bu. Yalnız eski Kazaklık devrinden alma 'bir âdetini muhafazz edi- pek dikkat ee Bir ak- ye Ena varı ulan — Ayıp yn, mi sana... Güç- lü kuvvetli adamsın... Karına çöp taşıtmağa utanmıyor musun.. dan sonra çöpleri sen alacaksın... med sustu, İçinden kendi ken ine: i ah Ahmed. in Gılıbıh . dedi.. o yi dertli sil iü sereni i ken- disine ismile hitap eder ni Ahmed» derdi... Büyük bayanla bayın himmeti- le Ahmed hergün Kazaklığından pi parça kaybetti. Şimdi ir. n kılıbık kocasıdır. Biçare klıbık oldu. İşittiğimize nazaran şimdi bazı gecleri Zeynep ona birkaç maşu indiriyor: — Hınzır kâfir, karşıki hizmet- çiye yan bakarsın ha.. Diye adamcağızın etlerini bu- rum bu; buruyorm Yeryüzündeki kılıbık kocalar bir meslektaş daha e yıldız) Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi me a i mleketler y Le li 1900, 0 kuruştur. bdih beş Kİ bal in Tâzimd ir. Şaban 6 — Hızır gönü ISI s Yi Güneş Öğle İkindi Akşam ze E MA? 127 652941 12 Va 4,52 632 11,58 1446 1705 il Satılamıyacak eşya, ki- ralanamıyacak ev, apartı an yoktur! Ancak yo- hz bilmeli: | AKŞAM GAZETESİNİN | KÜÇÜK İLÂNLARI | Çabuk ve iyi satmak, kiralamak içn en emin, tadır. i 2 tükenmez dilekleri . pamamak halşizliğile kalkar,